Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Kimi yönetmen koltuğuna oturdu, kimi senaryo yazdı- Magazin haberleri

        Onlar kabına sığmayan yıldızlar... Kimi hayallerini ve duygularını geniş kitlelere yansıtmak için senaryo yazdı, kimi kalabalık bir ekiple çalışmanın ne demek olduğunu deneyimlemek için yönetmen koltuğuna oturdu. Kimi ise “İşin patronu benim” diyerek bir koltuğa üç kapruz sığdırdı; yönetmen, senarist ve yapımcılığa atıldı. Bu yazı dizisinde birbirinden ilginç ve dikkat çekici girişimcilik hamleleriyle aslında bir anlamda kendilerine de meydan okuyan çok yönlü oyuncuların hikâyelerini okuyacaksınız. Satır aralarında kariyerlerine, mesleklerine ve sektörlerine ne ölçüde katma değer kazandıklarına tanık olacaksınız...

        KAMERA BAŞINA GEÇTİ

        Türkan Şoray, yönetmen koltuğuna 34 yıllık aradan sonra ‘Uzaklarda Arama’ filmiyle oturdu.

        Oyunculuktan senaristliğe geçiş yaptığı sırada sinemada en fazla deneyime sahip olan 2 kişi vardı. O kişilerden biri Cüneyt Arkın diğeri Türkan Şoray’dır. Yıl 1969... Kariyerinin 9’uncu yılına kadar tam tamına 102 filmde başrol oynamıştı. Yılda ortalama 11 film. O kadar çok filmde rol almasıyla bir yandan doğal olarak oyunculukta belli bir doyuma ulaşmış olması diğer yandan bilgi birikimi Şoray’ı yeni heyecanlar aramaya itti. Senaristlik yeni heyecanlar için tatmin edici olabilirdi. Nejat Saydam ve Bülent Oran ile birlikte ‘Buruk Acı’nın senaryosunu yazdı. Tanju Gürsu ile başrolünü de paylaştığı film beğenildi ama aradığı heyecanın senaristlik olmadığını anladı. Yönetmen koltuğu onu bekliyordu... Türk sinemasının ‘Sultan’ı oyunculuğunun ve güzelliğinin yanında hayallerini, iç güdülerini, duygularını da gözler önüne serecekti. İlk yönetmenliğini ‘Dönüş’ ile 1972’de yaptı. Bundan 3 yıl önce de kızı Yağmur Ünal, yapımcısı olduğu ve başrolünde yer aldığı ‘Uzaklarda Arama’ filminde yönetmen koltuğuna annesinin oturmasını istedi.

        REKLAM

        ‘YÖNETMENLİK ATEŞTEN GÖMLEK’

        Sinemanın oyuncudan çok yönetmenin dünyası olduğunu düşündüğünü belirten Türkan Şoray yönetmenlik deneyimini, “Yönetmenlere ve tabii ki senaristlere büyük saygı duyuyorum. Ben de içimdeki dünyayı anlatabilmek için yönetmenlikle ilgili çalışmalar yaptım bunlar benim sinema adına en büyük sevincim, gururum ve heyecan duyduğum işler oldu. İlk yönetmenliğimde içgüdülerime, sezgilerime, duygularıma, birikimime güveniyordum ama yaşayarak anladım ki yönetmenlik ateşten gömlek. Yine de bütün güçlüklerine rağmen oyunculuk kadar yönetmenliği de sevdim. Filmin tüm sorumluluğu üstünüzde ama yine de yönetmen koltuğunda oturmanın ayrı bir zevki var. Hayal ettiğiniz bir dünya yaratıyorsunuz. İçinizde biriktirdiklerinizi kendi dünya görüşünüzle anlatıyorsunuz, paylaşıyorsunuz, içinizi döküyorsunuz, yaşamı istediğiniz gibi sorguluyorsunuz...” diye anlattı.

        REKLAM

        Oyuncu: 213

        Yönetmen: 5

        Senaryo: 2

        ÖĞRENCİLERİNE AŞILADI

        ‘Vizontele’, 3 milyon 308 bin kişi tarafından izlenerek o güne kadar elde edilen en yüksek gişeye ulaştı. Kadrosunda yer alan birçok oyuncu, ilerleyen yıllarda sinema adına başarılı işlere imza attı.

        GÜN gelecek Türk sinemasında devrim yapacaktı. Ne var ki o günlerde bunu kimse bilmiyordu. Yıl 1986... Yılmaz Erdoğan, kariyerine ‘Olacak O Kadar’da skeç yazarak başladı. 19 yaşındaki Yılmaz Erdoğan, yazdığı skeçlerde ‘sokaktan geçen adam’ vari de olsa küçük rollerde oyunculuk da yaptı. Şahin Gök’ün yönettiği, çok az kimsenin bildiği ‘Xece’nin Abisi’ adlı sinema filminde Tarık Akan, Mine Çayıroğlu, Yaman Okay ve Murat Soydan ile birlikte kamera karşısına geçerek ilk büyük oyunculuk deneyimini 1991’de yaşadı. Ardından ‘Haşlama Taşlama’, ‘Umut Taksi’ ve ‘İnce İnce Yasemince’nin senaristliğiyle yelken açtığı yeni denizlerde vardığı liman Necati Akpınar ile birlikte 1994’te kurduğu BKM oldu.

        REKLAM

        İZLEYİCİ REKORU

        BKM’nin ilk işi olan ‘Bir Demet Tiyatro’da senaristlik ve oyunculuk yaparken ‘Otogargara’ ile ilk yönetmenlik deneyimini yaşadı. Ve Türk sinemasında devrim yapan ‘Vizonetele’... Senaryosunu yazdığı, başrolünde yer aldığı ve Ömer Faruk Sorak ile birlikte yönettiği dram-komedi türündeki ‘Vizontele’ o güne kadar görülmemiş izleyici sayısına ulaştı. Türk sinemasının baş yapıtları arasına giren ‘Vizontele’, uzun yıllardır Türk filmlerine mesafeli duran izleyicinin yeniden kendi ülkesinin yapımlarına ilgi duymasını sağladı. Yeşeren ilginin kaynağıysa ‘Vizontele’nin senaryosu, yönetmenliği, görüntüleri ve oyuncuları oldu. Öğrencilerine her fırsatta “Mutlaka yazın” şeklinde telkinde bulunan Yılmaz Erdoğan, senaryo yazmanın ne ölçüde kıymetli olduğunu ‘Çok Güzel Hareketler’ ile eylemsel olarak da gösterdi. Yazdıkları skeçlerle senaryo yazma yetisi gelişen Erdoğan’ın öğrencileri, günümüzde sinema filmlerine, tiyatro oyunlarına ve televizyon dizilerine oyunculuklarının yanı sıra senarist olarak da imzalarını atıyor.

        REKLAM

        Oyuncu: 24

        Yönetmen: 8

        Senaryo: 17

        Yapımcı: 4

        YAPIM ŞİRKETİ KURDU

        Cüneyt Arkın’ın kolektif oyuncu olma hikâyesi Türkan Şoray’ınkiyle benzerlik taşıyor. İlk yönetmenlik deneyimini yaşadığı 1976’ya kadar tam tamına 153 filmde başrol oynadı. Doğal olarak Cüneyt Arkın için de sadece oyunculuk yapmak tatmin edici değildi. Rol aldığı filmlerin yönetmenliğini yapmaya başlayan Arkın, 1979’da senaryo da yazmaya başladı. Aynı yıl kendi yapım şirketini de kuran Arkın’ın patronluk macerası 10 yıl sürdü.

        Cüneyt Arkın, aktif olarak yönetmenliğe başlamadan önce rol aldığı filmlerde sık sık kameranın arkasına geçerek kadraj pratiği yaptı.

        Oyuncu: 328

        Yönetmen: 45

        Senaryo: 38

        Yapımcı: 10

        TÜM SERVETİNİ YANGINDA KAYBETTİ

        Cahide Sonku, ilk kadın kolektif oyuncu olarak Türk sinema tarihinde yerini aldı. 1933’de Muhsin Ertuğrul’un yönettiği, Belçikalı Maurice Hennequin ile Nazım Hikmet’in senaryosunu yazdığı ‘Söz Bir Allah Bir’ ile oyunculuğa başlayan Sonku, ilerleyen yıllarda kendini yeterince özgür hissetmemeye başladı. 1949’da kurduğu Sonku Film Şirketi ile yapımcılığa, 1951’de ise ‘Vatan ve Namık Kemal’ ile senaristliğe ve yönetmenliğe geçiş yaptı. 1953’te Zeki Müren’in ilk sinema filmi olan Cahide Sonku’nun kolektif çalışması ‘Beklenen Şarkı’ hasılat rekoru kırsa da aynı yıl evinde çıkan bir yangın sonucu bütün servetini kaybetti. Maddi zorluk yaşaması sonrası kendini alkole vermesiyle işleri bozulan Sonku, 4 filmin daha yapımcılığını yaptıktan sonra şirketini kapatmak zorunda kaldı. Türk sinemasının ilk starı da olan Sonku, 1972’ye kadar başka yapımcıların ve yönetmenlerin filmlerinde rol aldı.

        Oyuncu Cahide Sonku, ‘Beklenen Şarkı’ filminde Seniha Hanım karakteriyle Zeki Müren’e eşlik etmişti.

        Oyuncu: 36

        Yönetmen: 3

        Senaryo: 1

        Yapımcı: 10

        İLK KOLEKTİF OYUNCU

        Türk sinemasının ilk kolektif oyuncusu Ahmet Fehim’dir. Oyunculuğa 1876’da Gedikpaşa Tiyatrosu’nda başlayan Fehim, Birinci Dünya Şavaşı’nın sürdüğü yıllarda Türk sinemasının kurucusu Fuat Uzkınay’ın yönettiği ‘Himmet Ağa’nın İzdivacı’ ile sinema oyunculuğuna geçiş yaptı. Sinemanın tiyatrodan daha geniş kitlelerle ulaşmasından etkilenen Ahmet Fehim, ‘Mürebbiye’nin senaryosunu yazdı, yönetmenliğini yaptı ve kameranın karşısına geçti. Ne var ki Fehim’in ilk kolektif çalışmasının ürünü olan film Fransız kadınlarını aşağıladığı gerekçesiyle işgal altındaki İstanbul’da gösterimi yasaklandı.

        Oyuncu: 3

        Yönetmen: 2

        Senaryo: 1

        YARIN: GUPSE ÖZAY, ŞAHAN GÖKBAKAR, ATA DEMIRER VE ZEKI ALASYA...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ