Kübra Par'dan veda yazısı
Habertürk'e veda eden Kübra Par, kaleme aldığı yazıda şu satırlara yer verdi: "Bu çatı altında çalışmaktan her zaman onur duydum. Fakat her güzel hikâyenin bir sonu olduğunu bilerek yeni bir yolculuğa yelken açmaya karar verdim. Başta Sayın Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ olmak üzere Habertürk ailesinde birlikte çalıştığımız tüm yol arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Hoşça kalın…"
Yıl 2012 idi… Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde doktora tezime yeni başlamıştım. Yaşım 30’a yaklaşmıştı ama düzenli bir işim yoktu.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okumuştum. Kültür sanatla çok ilgiliydim. Sanatçı Ayşe Erkmen’e yarı zamanlı asistanlık yapıyordum. Hangi sektöre yönleneceğim konusunda kararsızdım.
Mehmet Güreli’nin resim sergisinin açılışından sonra bir grup arkadaşla Milli Reasürans Çarşısı’ndaki bir kafede oturuyorduk. İş aradığımdan söz ettim. O sıralar Radikal Gazetesi’nde çalışan sevgili Burcu Aktaş, Habertürk’ün internet sitesi için bir kültür sanat editörü aradığını söyledi. “İlgini çeker mi?” diye sordu.
“Tabii neden olmasın?” diyerek sonraki gün CV’mi gönderdim. Bir gün sonra işe başladım. Hem kültür sanat haberleri hem de röportajlar yapıyordum.
Altı ay kadar sonra siyaset haberlerini de yakından takip etmemin fark edilmesiyle Haberturk.com’da haber müdürü olarak atandım.
İnternet sitesi için yaptığım röportajlar Habertürk Gazetesi’nin o dönemdeki yayın yönetmen yardımcısı Doğan Satmış’ın ilgisini çekti. Röportajlarımı gazetenin hafta sonu eklerinde yayınlamaya karar verdiler.
Hafta sonu eklerin başında o sırada Selçuk Tepeli vardı.
Birkaç ay sonra gazetenin haftalık siyaset röportajlarını yapan Kutlu Esendemir ayrıldı.
Yerine ben başladım. Hiç unutmuyorum o sırada yayın yönetmenimiz olan Fatih Altaylı “3 hafta deneyelim başarılı olmazsa bırakır” demişti.
Röportajcılık serüveni yıllar boyunca devam etti. Pek çok siyasetçi ve kanaat önderiyle mülakatlar yaptım.
2017’de Medya Grup Başkanımız Sayın Kenan Tekdağ’ın verdiği şans üzerine televizyonda Açık ve Net programına başladım. Önce tek konuklarla, sonra tartışma programlarıyla bugüne kadar geldik.
Mart 2020’de Covid 19 salgınının dünyada yaratacağı dönüşümü anlatan bir seri TV röportajları yaptım. Yuval Noah Harari’den Slavoj Zizek’e dünya çapında pek çok önemli isim gelecek vizyonlarını anlattılar.
O dizi sonrasında Kenan Bey köşe yazarı olmam için fırsat tanıdı.
Böylelikle röportajcılığın yerini de köşe yazarlığı almış oldu.
Adım adım ilerleyen bütün bu serüven içinde Habertürk benim için çalıştığım sıradan bir kurum değil, mesleki anlamda kendimi geliştirdiğim, ilkeli gazeteciliği ve televizyonculuğu öğrendiğim bir okul; harika çalışma arkadaşları edindiğim sıcak bir yuva oldu.
Kenan Tekdağ gibi birikimli ve saygın bir isimle çalışmanın, Habertürk TV gibi büyük bir markanın ekran yüzü olmanın gururunu yaşadım.
Kenan Bey’in vizyonu sayesinde Türkiye’nin gündemini belirleyen önemli yayınlara ve haberlere imza attık.
Son derece kutuplaşmış bir medya ortamında çoğulcu ve objektif yayın anlayışından ödün vermedik.
Son dönemde ortaya atılan çirkin ve ahlaksız iddiaların aksine, bir tek gün bile siyasi bir telkinle veya yönlendirmeye karşılaşmadım.
Aksine Kenan Bey her zaman bizden tarafsız yayıncılık ilkelerine uygun davranmamızı istedi.
Kısacası bu çatı altında çalışmaktan her zaman onur duydum.
Fakat her güzel hikâyenin bir sonu olduğunu bilerek yeni bir yolculuğa yelken açmaya karar verdim.
Durumu Kenan Bey’e anlattım, sağ olsun anlayış gösterdi. Karşılıklı dostluk baki kalmak üzere süreci sonlandırdık.
Ayrılsam da Habertürk TV’de çalışırken edindiğim tecrübe ve iş ahlakı her zaman cebimdeki rehber olacak.
Bu satırları yazmak benim için hiç kolay değil…
Başta Sayın Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ olmak üzere Habertürk ailesinde birlikte çalıştığımız tüm yol arkadaşlarımıza teşekkür ederim.
Hoşça kalın…