Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Linç kültürü insanları nasıl yok ediyor? Umut Kardeş’in intiharının ardından çarpıcı açıklamalar | Sağlık Haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İkbal bebeğin SMA Tip 1 teşhisiyle başlayan yaşam mücadelesi ve başlatılan bağış kampanyası, trajik bir olaya dönüştü. Baba Umut Kardeş, gece kulübünde eğlenirken çekilen görüntülerinin yayılmasının ardından sosyal medyada linç edildi. Bu tepkilerden sonra bir video paylaşarak intihar eden Kardeş ile ilgili eşi Hatice Kardeş, valilik onaylı hesaplarda para girişinin bulunduğunu ancak çıkışının bulunmadığını söyleyerek, "Umut görüntülerden etkilenip, büyük ihtimal gururuna yediremedi" açıklamasında bulundu.

        Linç kültürü, bir bebeğin babasının hayatını kaybetmesine yol açarken, uzmanlar lincin insan psikolojisi üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti.

        SOSYAL MEDYA LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ KÜRESEL BİR HIZA TAŞIDI

        Son yıllarda dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte “linç kültürü” (Cancel Culture) kavramı önemli bir tartışma konusu haline geldi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Psikiyatrist Prof. Dr. Selçuk Aslan, "Sosyal medya, linç kültürünü küresel bir hıza ve güce taşıyarak etkisini çok daha güçlü hale getirdi. Sosyal medyayla artık fiziksel sınırlar aşıldı ve her yerden herkese ulaşılabilir oldu. Bu sebeple de sözel linç ve itibarsızlaştırma etkisi çok daha fazla" dedi.

        LİNÇ KÜLTÜRÜ YIKICI BİR ETKİYE SAHİP

        Bu trajik olay, sosyal medya ve linç kültürünün psikolojik etkileri hakkında önemli bir tartışmayı da gündeme getirdi. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Şafak Çukur, sosyal medyada yayılan linç kültürünün insanların ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerini değerlendirdi.

        Psikolog Prof. Dr. Cemşafak Çukur, linç kültürünün bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekerek, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen bu tür saldırıların kişilerin psikolojik sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkileyebileceğini ifade etti.

        Prof. Dr. Çukur, özellikle sosyal medyanın anonimlik sağladığı ortamda insanların daha saldırgan hale geldiklerini belirterek, "İnsanlar grup kimliğiyle hareket ettiklerinde, bireysel sorumluluktan sıyrılıp, daha kolay şiddet içeren davranışlar sergileyebiliyorlar. Bu tür saldırganlıklar, linç kültürü gibi çok önemli bir şiddet türü haline geliyor" dedi.

        LİNÇ KÜLTÜRÜ = YARGISIZ İNFAZ

        Ayrıca, linç kültürünün hızla yayılan yargısız infazlar anlamına geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Çukur, "Yanlış bilgi ve teyit edilmemiş verilerle kişiler hakkında itibar suikastleri yapılabiliyor. Bu süreçlerde, bireylerin kendini ifade etme imkanları neredeyse ortadan kalkıyor. Mahkeme sürecinde insanların kendini savunma hakkı var ama sosyal medyada tepkiler insanın üzerine çığ gibi geliyor ki bu da insanların kendilerini ifade etme yeteneğini azaltıyor. Sosyal medya yargısız infazın yeri oldu" ifadelerini kullandı.

        AHLAK BEKÇİLİĞİ SON DERECE TEHLİKELİ

        Prof. Dr. Çukur, sosyal medyada görülen linç kültürünün altında "ahlak bekçiliği"nin yattığını, bunun da son derece tehlikeli olduğunu ifade etti.

        Bu kişilerin başkalarını suçlayarak, onların yanlışlarını öne çıkarma eğiliminde olduğunu söyleyen Çukur, “Toplumun gözünde kötü görünen birini eleştirerek, kendini daha doğru, daha iyi hissetmek, aslında oldukça tehlikeli bir durum” dedi.

        LİNÇ, DEĞERSİZLİK DUYGUSUNU KÖRÜKLÜYOR

        Prof. Dr. Cem Şafak Çukur, bu tür psikolojik travmaların intihar gibi trajik sonuçlara yol açabileceğine de dikkat çekerek, "Bu duruma maruz kalan kişiler kendine zarar verebileceği gibi başkalarına da zarar verebilir. Linç kültürü, özellikle değersizlik duygusunu körükleyebiliyor. Bu durum, kişilerin kendilerini sosyal izolasyona itmesine veya daha kötü senaryolarda intihara sürüklemesine neden olabiliyor" ifadelerini kullandı.

        ANONİMLİK SALDIRGANLIĞI ARTIRIYOR

        Sosyal medya üzerinden başkalarını eleştirenlerin ruhsal durumuna da değinen Prof. Dr. Çukur, "Linç gerçekleştiren kişiler bazen kendi içsel sorunlarını başkalarına yansıtarak bu eylemi gerçekleştirebiliyorlar. Sosyal medyanın sağladığı anonimlik, bu tür kişilerin rahatlıkla saldırganlık sergilemelerine olanak tanıyor" dedi.

        LİNÇ KÜLTÜRÜ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DAHA YOĞUN

        Gelişmiş kurumlara sahip medeni toplumlarda bireyselleşme ve demokratik değerlerin, sosyal kontrol mekanizmalarını daha şeffaf ve adil hale getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Aslan, "Bu tür toplumlarda linç kültürü daha çok sosyal medya ve toplumsal eleştiriler yoluyla ortaya çıkar. Ancak bu eleştiriler genellikle hukukun ve etik değerlerin sınırları içinde kalma eğilimindedir. Buna karşılık, daha az gelişmiş toplumlarda linç kültürü daha somut ve fiziksel şekillerde ortaya çıkabilir. Bu tür toplumlarda, topluluk normlarına aykırı davranan bireyler fiziksel şiddete, sosyal dışlanmaya veya ciddi toplumsal baskılara maruz kalabilir. Hukukun zayıf olduğu bu bağlamlarda, bireylerin haklarını savunması daha da zorlaşır ve linç kültürü, toplumsal düzenin bir parçası haline gelebilir" ifadelerini kullandı.

        LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ ANLAMAK VE AŞMAYA ÇALIŞMAK

        Linç kültürünü anlamak ve onunla başa çıkmak için dengeli bir yaklaşım benimsemenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aslan, "Toplumsal duyarlılık ile bireysel haklar arasında bir denge kurulmalıdır" dedi ve şu önerilerde bulundu:

        Eğitim ve farkındalık: Toplumun, sosyal medya etkileşimleri sırasında eleştirisel düşünme yeteneğini kullanması teşvik edilmelidir. Hızlı karar vermek yerine olayın bütünü incelenmelidir.

        Empati ve diyalog: Hataların telafisi için bireylere fırsat verilmesi önemlidir. Çözüm odaklı bir yaklaşımla, daha yapıcı tartışmalar gerçekleştirilebilir.

        Sosyal medya etiği: Platformlar, nefret söylemi ve yanlış bilgi yayılımını azaltacak politikalar geliştirebilir. Kullanıcıların özel bilgilerini koruma ve iftira niteliğindeki paylaşımları engelleme konularında daha fazla çaba sarf edilmelidir.

        KURUMLAR VE VE BİREYLER NELER YAPABİLİR?

        Prof. Dr. Aslan, linç kültürünün zararlı etkilerini azaltmak için hem kurumların hem de bireylerin alabileceği önlemlerin bulunduğunu söyledi.

        Kurumlar için öneriler:

        Hukuk ve politika geliştirme: Haksız suçlamalar ve dijital zorbalık konularında etkili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu, bireylerin temel haklarını korumaya yönelik bir çerçeve oluşturabilir.

        Sosyal medya denetimi: Sosyal medya platformları, yanlış bilgi yayılımını ve nefret söylemini önleyecek algoritmalar ve moderasyon sistemleri geliştirebilir.

        Eğitim programları: Toplumu bilinçlendirmek adına okullarda ve diğer eğitim kurumlarında dijital okuryazarlık dersleri verilebilir.

        Bireyler için öneriler:

        Eleştirel düşünme: Bireyler, bir olay hakkında bilgi edinirken sadece bir kaynağa bağlı kalmamalı ve farklı perspektiflerden bakarak değerlendirme yapmalıdır.

        Empati geliştirme: Karşı tarafın durumu ve duygularını anlamaya çalışarak, ani ve yıkıcı tepkilerden kaçınılabilir.

        Sorumlu paylaşımlar: Sosyal medyada paylaşım yaparken bilgi doğruluğunu kontrol etmek ve önyargılardan uzak durmak, linç kültürünün yayılmasını engelleyebilir.

        İNSANLAR BİLİNÇLENDİRİLMELİ, DAHA SERT HUKUKİ DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLMELİ

        Prof. Dr. Çukur, sosyal medyanın sağladığı kolaylıkla yapılan saldırılara karşı daha sert hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

        Çukur, sosyal medya kullanımının kontrolsüz hale geldiği bu dönemde, daha fazla halk eğitimi ve düzenlemelerin gerektiğine dikkat çekti ve “Sosyal medya kullanımına dair halk eğitimi artırılmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalı. Bu tür linçlerin cezalandırılması ve cezasızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

        Çukur, kişisel hakların ve özel hayatın ihlal edilmemesi gerektiğini, sosyal medyada yapılan şiddet içeren eylemlerin cezalandırılmasının da büyük önem taşıdığını belirtti.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ