Tuvana Türkay: "Gerçek aşk yok olmaktır"
Tuvana Türkay HT MAGAZİN'e konuştu
HT MAGAZİN / Arif HÜR
Oyunculuk kariyerine küçük yaşlarda reklam filmlerinde boy göstererek başlayan Tuvana Türkay ‘Yer Gök Aşk’ ve ‘Kara Para Aşk’ dizileriyle geniş çevrelerce tanındı. Türkay, bugün vizyona girecek olan ‘Güvercin Uçuverdi’ filminde canlandıracağı karaktere ve özel yaşantısına dair HT MAGAZİN’e samimi açıklamalarda bulundu.
‘Güvercin Uçuverdi’ filminde iki erkek arasında kalan Sema karakterini canlandıracak olan güzel oyuncu, gerçek hayatta hiç böyle bir ikilemde kalmadığını, sevmekle beğenmenin çok farklı anlamlara geldiği ve kendisine göre gerçek aşkın yok olmak olduğunu söyledi.
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Doğma büyüme İstanbulluyum. Anne tarafım Kırım Türklerinden, kütükleri Erzurum. Dedem Trabzon, anneannem Rizeli. Annem de Antalya doğumlu. Babam Bulgaristan göçmeni. Bayağı karman çorman, bir melezlik söz konusu. Bunların dışında İstanbul’da ailemle yaşıyorum. Bir avuç arkadaş çevrem ve izole bir hayatım var. Şu sıralar bütün mesaimi vizyona giren filmim için harcıyorum.
‘Güvercin Uçuverdi’ filminin konusunu anlatabilir misiniz?
Pilot olma hayali kuran bir otobüs şoförünün, pilot olduğu takdirde sevdiği kız Sema’ya ulaşabilmek için verdiği mücadele ve bu süreçte yaşadığı trajikomik olayların anlatıldığı naif bir aile komedisi. 7’den 70’e herkesin izleyebileceği film olması olması için gayret gösterdik. Sonuçlarını merakla bekliyoruz.
Gerçek hayatta hiç iki erkek arasında kaldınız mı?
Ben hayatımda her zaman duygularımla hareket eden bir insanım. Böyle bir ikilemde kalmadım. İşlerimi seçerken bile ilk önce hislerime kulak veririm. Gerçek his seni kimse arasında bırakmaz. Hem ayrıca kalp bir kişiyi sever. Ayrıca bir sevmek vardır bir de beğenmek. Beğenmek bir ego belirtisidir. İnsanlara göstermek için sadece yanında olsun istersin. Bunu gerfilminde canlandıracağı karaktereçek aşkla karıştıranlar var. Gerçek aşk, yok olmaktır. Gözün kimseyi görmez.
Geçtiğimiz ay ‘Ara Ne Olursun’ adlı single’ınız yayınlandı. Hem şarkıcılık hem oyunculuk bir arada mı gidecek? Müzik hayatımda hep vardı. Neden olmasın?
Allah sağlık sıhhat verirse yaz aylarına doğru yeni bir bir çalışmam olacak. Ayrıca her şeyin içine balıklama atlayan bir yapım yok. Gözlemlemeyi ve nabız yoklamayı tercih ediyorum. Kariyerimin selameti açısından müzik için şu an rölantideyim. Zaman ne gösterir bilinmez. Tek bildiğim, ruhum ne istiyorsa onu yapmayı tercih ediyorum.
Toplumda iki mesleği bir arada yürütenlere ‘doyumsuz’ yaftası yapıştırılıyor. Buna ne dersiniz?
Çıkış noktamız insanlara bir şey beğendirmek olursa kimseye yaranmamız mümkün değil. Herkesin sizi sevmesi beğenmesi mümkün değil. Ben yaptığım işlerin içime sinip sinmemesiyle meşguldüm. Şu an doğru insanlarla beraberim. Öncelikle ailem başta olmak üzere fikrine saygı duyduğum herkesin eleştiri ve öğütlerini dinlemeye ve kendimi ona göre yönlendirip yenilemeye çalışıyorum. İnsan üretmek için var. Bir şeyler üretebilen herkes sofraya yemeğini koymalı ki asıl eleştiri doyumsuzları doysun.
'Yaz gelse de dalsam'
Oyunculukta belli kurallarınız var mı?
Var olmayan bir yapıya kural koymak ne derece doğru bilmiyorum. Fakat her şeyi yaparım da demek beylik geliyor bana. İnsan olarak kendi sınırının ne denli açık olduğuyla alakalı, şartlara göre değişebilir. Öyle bir senaryo olur ki yapmam dediğinizi yaparsınız. Bir projeyi bir bütün olarak değerlendirenlerdenim. Benim için önce senaryo başarısı ve bütünlüğü sonra karakter geliyor.
Sizin için para ne kadar önemli?
Yarınımı düşünmeyecek, etrafımdaki insanlara katkı sağlayabilecek kadar olsun yeter. Huzurumu, mutluluğumu ve benliğimi yok edemeyecek kadar değersiz.
Hobileriniz neler?
Müziğin her alanında yazmayı seviyorum. At binmeyi severim. Ailemle tiyatroya, sinemaya giderim. Çocuk gibi köpeklerim ve kedimle uğraşırım. Yemek yapmayı ve yemeyi çok severim. Yüzmek kafamı rahatlatıyor ve beni tazeliyor. Yaz gelsin ve dalayım diye bekliyorum. Ayrıca 2 yıldız bröveli bir dalgıcım.
Gece hayatını sever misiniz?
Gece, en üretken olduğum zamandır. Bireysel olarak evde değerlendiririm. Gece eğlencesinden hiç hazzetmem.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Bu aralar vücuduma, beynime yapabileceğim en büyük iyilik uyumak. Bunun yanı sıra beste yapıyorum, edebi yönümü zenginleştirmeye çalışacağım yazılar okuyorum. Okudukça çoğalıyorum. Sporumu ihmal etmem, programım uygunsa mutlaka tiyatroya ve sinemaya giderim. Bunların dışında köpeklerim ve kedilerimle boğuşuyorum.
"Yemek yapmak terapi gibi"
Ev işlerinden anlar mısınız?
Annem iyi bir ev hanımıdır, bu konuda da beni iyi yetiştirdi. Kendi kendine yetebilen biriyim. Antalya’ya özgü olan patates kavurmayı çok iyi yaparım. Evde zaten yemek olayı bende. Ablam aşçı olmasına rağmen üstüne kalmasın diye tost bile yapmıyor, her şey bende. Yemek yapmak benim için bir nevi terapi.
En çok korktuğunuz şey...
İnsanları kırmak... Kimle konuşursam konuşayım cümlelerimi ince eleyip sık dokurum. Kırılgan bir yapım var. Mesela güne enerjik başladım ama birisinin kötü bir bakışını yakalarsam günüm kötü geçer.
Egolarınız var mıdır?
Ego herkesin içinde var olan bir şey. Ama özellikle bizim sektörde bu ego çizgisini iyi tutturmak gerekiyor. Eğer o çizgiyi geçersen tepetaklak olursun, çıtanın altına düşersen de kendine yetemez hale gelirsin. Ben bu çizginin tam ortasında durmaya çalışıyorum.
Güzellik sırlarınız var mı?
Kendime yaptığım en büyük iyilik makyajla uyumam. Zaten uykusuzluk ve yoğun temponun içine stres girince cilt ister istemez bozuluyor. Güzelliğin sırrının mutluluk olduğunu düşünüyorum. Kendimi mutlu edecek ne varsa onu yaparım, kendimden hiçbir şey kısmam, yemek dahil.
Hayatınızda biri var mı?
Şu sıralar yok.
Sercan Yıldırım ile nikâh masasından dönmüştünüz...
Sercan şu an hâlâ benim arkadaşım. Kendisiyle dost kalmayı başardık. Sercan halen ara sıra bize gelir. İyi bir insan olduğu için bağlarımı koparmadım.