Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)
        Haberler Gündem Medya İçişleri Bakanı'na tepkiler - Nihal Bengisu Karaca, balçiçek ilter, umur talu, fehmi koru, hasan cemal, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, içişleri bakanı idris naim şahin, şiir, resim, terörle mücadele, demokrasi

        Dün ve bugün medyada en çok konuşulan konulardan biri, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in pazartesi günü terör ve PKK'yla ilgili açıklama yaparken kullandığı "Terör örgütünü, yaptığı resmin tuvaline, yazdığı makalesine, fıkra ve şiirlerine, sanatına yansıtarak destek verenler de var" sözleri oldu.

        Bakan Şahin şöyle söylemişti: “Belki resim yaparak tuvale yansıtıyor. Şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor. Hızını alamıyor terörle mücadelede görev almış askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor, uğraşılıyor... Terörün arkadan dolanarak arka bahçede yürüttüğü faaliyetler ki, arka bahçe İstanbul'dur, İzmir'dir, Bursa'dır, Viyana'dır, Almanya'dır, Londra'dır, her neyse, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur... Arka bahçede ayrık otuyla ayrık otları birbirine karışıyor. Bir kısmı faydalı, bir kısmı zehirli...”

        Peki köşe yazarları Şahin'in bu açıklamasını nasıl değerlendirdi? İşte o yazılar...

        UMUR TALU - GAZETE HABERTÜRK (28 Aralık)

        Biri yakalar, biri tutar

        İçişleri Bakanı’nın “sanatsever” tarifiyle, yemyeşil çayırlarda dikenli eleştiri yaptığında “biçilmeden kalmak” zaten çok zor!

        Tuval, resim, şiir, edebiyat, makale, üniversite kürsüsü, dernek, sivil toplum kuruluşu, üç şarkıdan biri… diyor.

        Hepsi “arka bahçede terörist” sayılabilir! Bakan öyle buyurabilir.

        Bırakın kanunların buna müsait kılınmasını, ortada hüküm yokken dahi, ortada şiddet yokken dahi, Bakan peşin mahkum ediyor: “Ayrık otu ile tereler karışıyor. Hepsi yeşil görünüyor”.

        O vakit; bütün otları yolacaksın, bütün yeşillikleri toplayacaksın!

        Adalet Bakanı da, “tutukluluk süresi uzun değil” buyuracak, “bütün otları” uzun uzun sarartmak için.

        Çünkü İçişleri’ne göre, “Hangi otun faydalı, hangisinin zehirli olduğunu ancak yiyince anlıyorsunuz”.

        Anlamak için… Hepsini tutmanız, hepsini yutmanız şart!

        Suçluluk karinesi böyle işte.

        Buna demokratik hukuk devleti deniyor!

        “İç”in acıyor önce; sonra “İç”in kalkıyor!

        **

        NİHAL BENGİSU KARACA – GAZETE HABERTÜRK (28 Aralık)

        Otlarla dans

        İdris Naim Şahin'in Kürt ve terör meselesine getirdiği "otlu" analizler, dün hemen herkesin konuşup tepki verdiği bir gündem oluşturdu. Terörün silahlı militanlardan ibaret olmadığını ifade eden Şahin, ressamların, şairlerin de tuvaline ya da şiirine yansıtmak suretiyle teröre destek verdiğini, terörün arka bahçesi haline gelebildiklerini ifade ederek, terörle mücadelenin çeperini bir hayli genişletmiş oldu. "...Şimdi dağdaki ile kırsaldakiyle mücadeleniz daha kolay bana göre. Ama bu arka bahçede ayrık otu ile tereler birbirine karışıyor. Hepsi yeşil renkte görünüyor. Birbirine karışıyor, kimisi zehirli, kimisi faydalı. Hangisinin faydalı, hangisinin zehirli olduğunu ancak yiyince anlıyorsunuz" diyor.

        "...Ancak yiyince anlıyorsunuz" ifadesi, size de son derece ürkütücü görünmüyor mu? İçişleri Bakanı'mızın söylediğinin anlamı şu: "Arada kimi gerçekten masum, gerçekten demokrasi mücadelesi veren arkadaşlar olabilir, ama kimin dost kimin düşman olduğunu anlayabilmek için tadına bakmamız, önce iyice bir çiğnememiz gerekiyor."

        **

        BALÇİÇEK İLTER - GAZETE HABERTÜRK (28 Aralık)

        Okumayın, sakın okumayın

        Ne malzeme var ama...

        Yaz yaz bitmez...

        İçişleri Bakanı'nın yeni incilerinden bahsediyorum elbette...

        Hani resim yapanı da, şiir yazanı da teröre destek vermekle suçladı ya...

        Bunun mavrası daha döner...

        Nasıl dönmesin, evlere şenlik bir İçişleri Bakanı'mız oldu da gülümsüyoruz...

        Aslında gülüyoruz ağlanacak halimize...

        Kuşkusuz bu yazı da bir psikolojik terör yazısıdır, önceden bildireyim de kategorize etmekte zorlanmasınlar. Kafadan "suçtur" diye torbaya atılabilir, o derece yani... Ama sizi uyarıyorum sevgili okuyucu... Sonra söylemedi demeyin, bu mantığa göre sevimli İçişleri Bakanı'mızı ucundan azıcık eleştiren bir yazıyı okumak bile suç olabilir, ona göre...

        Kaydırın gözlerinizi... Okumayın, okumayın!

        Neme lazım, terörist merörist bu yaştan sonra...

        Nasıl açıklayacaksınız hâkime...

        **

        HASAN CEMAL - MİLLİYET (28 Aralık)

        İdris N. Şahin olayı: Marangoz hatası mı, yoksa marangozun yeni tarzı mı?..

        Bizler ‘yazı mahkûmu’yuz. Gazetelerde her Allah’ın günü bir köşeyi doldurmak zorunda olan yazı mahkûmları...

        Bu yüzden, genellikle kafamızın arkasında dönen bir teyple dolaşırız.

        Biz fark etmesek de, o görünmez cihaz sürekli bir şeyler kaydeder.

        Bir de maden arayışımız hiç bitmez.

        Arada bir çabuk tarafından yazı çıkarmak için işlenebilecek bir maden yakaladık mı, işimiz kolaylaşır.

        Evet, bencillik diyebilirsiniz.

        Ama bu bir ‘vakıa’dır eski deyişle.

        Bir süredir İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i yakın markajda tutmaya çalışıyorum. Konuşmalarını izliyorum.

        Sayın Bakan’ın böyle giderse, bizler için gerçek bir maden haline geleceği konusunda artık herhangi bir kuşkum kalmadı.

        Öyle laflar ediyor ki, demokrasiydi, hukuktu, ifade özgürlüğüydü bir anda dümdüz ediyor.

        Alt alta sırala, koy bir yorum cümlesi, al sana bir yazı!

        Hasan Cemal'in yazısının devamı için tıklayın...

        **

        ALİ BAYRAMOĞLU – YENİ ŞAFAK (27 Aralık)

        İçişleri Bakanı "bir marangoz hatası" mı?

        Yılsonuna geldik... Herkes bilanço çıkarma peşinde... Peki, siyasi bilanço ne?

        Bugünlerde Türkiye, son yıllarda yapmaya alışık olduğunu yapmıyor, yapamıyor, bilanço çıkarmaya çalışırken değişim ve demokratikleşme hamlelerini tartışamıyor.

        Tersine; çevirdiğimiz her sayfada seçim sonrası itibariyle karşımıza bir başka aksaklık, bir başka hukuksuzluk, bir başka aşırılık çıkıyor.

        Şimdi ve son dönemlerde bunları soluyor, bunları tartışıyoruz...

        Soru şudur:

        Bu tartıştıklarımız "marangozun asıl işi"ne mi, yoksa "marangozun hataları"na mı gönderme yapıyor?

        Kanımız ikincisidir.

        Ali Bayramoğlu'nun yazısının devamı için tıklayın...

        **

        ALİ BAYRAMOĞLU – YENİ ŞAFAK (28 Aralık)

        Marangozun tornasında 2011...

        2011'in siyasi bilançosunda değişim ve demokratikleşme hamlelerinden çok, aşırılık, hata ve aksaklıkların öne çıktığından söz ettik dün.

        İçişleri Bakanı'nın bitmek bilmez anti-demokratik "sorti"leri, bu yapısıyla bakan olarak tercih edilmiş olması, dahası söyledikleriyle AK Parti'nin Kürt meselesindeki yeni tutumunun uyum göstermesi örneklerden bir örnek...

        Oslo sürecinin kesintiye uğramasıyla birlikte, AK Parti'nin Kürt siyasi hareketine "haddini bildirme", bu hareket ile Kürt sorunu arasındaki bağları mutlak asayiş hamleleriyle koparmak istemesinin kaba sonuçları ortada.

        Bu hamle ve sonuçlar Kürt siyasi hareketine ilişkin ya da ona güç katacağı düşünülen tüm eylem ve aktörlerin baskı altına alınmasını ifade ediyor.

        Ali Bayramoğlu'nun yazısının devamı için tıklayın...

        **

        FEHMİ KORU – STAR (27 Aralık)

        Biz bu filmi çok gördük

        Hükümetin ‘Kürt sorunu’ veya ‘terörle mücadele’ politikalarında galiba ince ayara ihtiyaç var... İkisini birbirinden ayırt etmeyi başarmış bir siyasi kadronun, artık etkili makamlarda oturanların söylemine de sirayet etmeye başlayan bir kafa karışıklığıyla, yeniden eski günleri hatırlatan çıkışları oluyor çünkü...

        Özellikle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in söylemine...

        Dediklerini dinlediğiniz ya da okuduğunuzda, bir zaman sıçramasıyla 1990’lara döndüğünüzü, dönemin ünlü politikacılarının görüşlerini dinlediğiniz veya okuduğunuzu düşünmeden edemiyorsunuz.

        Akla karayı, elma ile armutu, terörist ile sorun dile getireni ayırt etmeyi beceremediği için o dönemin politikacısı, terör örgütünün insan kaynağı bulmakta uğradığı zaafı alt etmesini sağlamış, sorunu kısa yoldan çözmek mümkün iken ölü sayısını onbinlere (bugünlerde 40 binin üstüne) çıkartacak yanlış yollara sapmış, devletin elinin yasadışı eylemlerle kirletilmesinin önünü açmıştı.

        Bugünlerde soruşturması başlayan ‘fâili meçhuller davası’, açılacaksa, 1990’ların karanlık lâbirentlerinde işlenen ‘terörle mücadele odaklı’ yanlışlıkların hesabını görecek... Biz bu çığırı açtığı için Ak Parti’yi alkışlarken, İçişleri Bakanı Şahin, kendisinden 20 yıl önce aynı koltukta oturmuş olanların zihniyet dünyasını yansıtan açıklamalar yapıyor.

        Fehmi Koru'nun yazısının devamı için tıklayınız...

        **

        FEHMİ KORU – STAR (28 Aralık)

        Oh, galiba endişem yersizmiş... Yoksa endişelenmeli miyim?

        Başka bir yerde okusam önem vermeyebilirdim, haberin Sabah’ta en tepede yer bulması önemli: Hükümet ‘açılım’da ikinci dönemin kapısını aralıyormuş... Türk Ceza Kanunu (TCK, 215, 216, 220, 277, 285, 288), Terörle Mücadele Kanunu (TMK, 7) ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda (CMUK, 250, 251 ve 252) terörist ile terörist olmayanı daha keskin çizgilerle ayırmaya yarayacak düzenlemeler yapılacakmış... Ayrıca yargılamalar hızlandırılacak, dağdan inişler teşvik edilecekmiş...

        Gerçekleştirilecek düzenlemeleri sıralıyor gazete; hem tam zamanında, hem de ‘fazlası var eksiği yok’ tarzda düzenlemeler bunlar...

        Allah aklımıza mukayyet olsun...

        Hayır, düzenlemelere itiraz ettiğim için değil bu duamın sebebi; tam tersine “Körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz” durumu bu. Yargı alanında yanlışlık yaşandığı her durumda değiştirilmesini tavsiye edip durduğum yasa maddeleri, hükümet tarafından oluşturulan komisyon tarafından beklediğimden de geniş tutulmuş...

        Yine de bir sorun var. Hükümetin ‘terörist’ ile ‘terörist olmayanı’ birbirine karıştıran yasa maddelerini değiştirerek son vermeyi amaçladığı zihin karışıklığı, yasaların uygulanmasından sorumlu İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’de fazlasıyla var. Yazardan, ressamdan, şairden ‘terörist’, yazı, çizi, resim ve şiirden de ‘terör eylemi’ çıkartan son açıklamasından duyduğum rahatsızlığı daha dün buraya aktarmıştım.

        Fehmi Koru'nun yazısının devamı için tıklayınız...

        **

        CENGİZ ÇANDAR – RADİKAL (28 Aralık)

        Kürt konusu: 'İyi şeyler' olabilirmi?

        Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , Kürt sorununa ilişkin son günlerin en umut verici açıklamasını Başbakan Tayyip Ardoğan'ın önünde yaptı. O gün bugündür, niçin Bülent Arınç'ın açıklamasına hiç değinmediğime ilişkin sorulara muhatap oluyorum. Elle tutulur, somut bir gelişmeye tanık olmadıkça, açıklamalardan yola çıkarak iyimserliğe kapılmaktan ve sağa sola iyimserlik aşılamaktan vazgeçtim. Arınç'ın açıklamalarına da bu nedenle değinmedim. Basmakalıp bir cümleyle ifade etmek gerekirse 'malı görelim' yani 'yapın da inanalım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.