1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi'nin 19. maddesi yeniden gündemde
Rusya Ukrayna arasındaki kriz resmen bir savaşa dönüştü. Yaşanan gelişmelerle birlikte Türkiye'nin mevcut krizdeki stratejik konumu yeniden değerlendirme konusu oldu. Ukrayna Büyükelçisi Vasiliy Bodnar'ın açıklamalarının ardından gözler 1936'da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne çevrildi. Peki Montrö Sözleşmesi'nin 19. maddesinin 2. fıkrası Türkiye'ye hangi hakları tanıyor?
Rusya'nın Ukrayna'yı resmen işgale başlamasıyla birlikte 1936'da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni yeniden gündeme getirdi. Montrö Sözleşmesi, Karadeniz'i dünya denizleri içinde ayrıcalıklı bir yere konumlandırırken, Karadeniz'e kıyıdaş ülkeleri yakından ilgilendiriyor. Sözleşme özellikle Türkiye'nin tasarruflarına özel dikkat çekiyor.
UKRAYNA BÜYÜKELÇİSİ: TÜRKİYE 19. MADDEYİ DEVREYE KOYMALIDIR
Ukrayna Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Ukrayna'daki son durumla ilgili yaptığı açıklamada bölgede çatışmaların devam ettiğini belirterek, "Türk tarafı, kararını vererek iletecektir. Montrö antlaşmasının 19.'uncu maddesi devreye koyulmalıdır" demişti.
AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK: TÜRKİYE OBJEKTİF HÜKÜMLERİ UYGULAR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, düzenlediği basın toplantısında Montrö Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak Ukrayna'nın, Montrö Sözleşmesi çerçevesinde Boğazların Rus savaş gemilerine kapatılması yönündeki talebine ilişkin değerlendirmesi de sorulan Çelik, Türkiye'nin bu durumda önüne gelebilecek bütün senaryoları değerlendiren çalışmaları, hem Dışişleri Bakanlığı hem Milli Savunma Bakanlığının, kapsamlı bir şekilde yaptığını belirtti.
Montrö Sözleşmesi'ndeki hükümlerde çeşitli detayların bulunduğunu aktaran Çelik, şunları paylaştı:
"Cumhurbaşkanımızın baştan beri söylediği, burada tansiyonun, herhangi bir gerginliğin olmaması ve barışın korunması çerçevesinde önümüze gelecek iki konu vardır, birincisi, Montrö Sözleşmesi'nin objektif hükümleri. Türkiye bu objektif hükümleri net bir şekilde uygulayacaktır. Çeşitli zamanlarda da başka devletlerin talepleri oluyor. Burada ikinci konu ise şudur, Türkiye'nin takdirine bağlı olan konularda da tabii ki Türkiye, savaşı derinleştiren, çatışmayı genişleten ya da herhangi bir şekilde bu gerginliği daha da yükselten konularda takdir hakkını barıştan yana, gerginliğin azaltılmasından yana kullanacaktır. Her bir başvuru kendi özgünlüğü içerisinde ele alınacaktır. Ama esas olan, herhangi bir gerginliğe ve savaşın derinleşmesine ya da yayılmasına imkan verecek bir tutum içerisine girilmemesidir."
PROF. KURAN: MONTRÖ SÖZLEŞMESİNİN 19. MADDESİNİN 2. FIKRASI AÇIKTIR
Habertürk TV'de Afşın Yurdakul'un sorularını yanıtlayan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selami Kuran, gündemde olan Montrö Sözleşmesi'nin 19. maddesinin 2. fıkrasıyla ilgili şunları söyledi:
"TÜRKİYE VE KARADENİZ'E KIYIDAŞ DEVLETLERİN GÜVENLİĞİ"
Uluslararası uyuşmazlıklarda kısmi çatışmalarda aslında 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı ve soğuk savaş, tek kutuplu dünyayı yaşamış olmasına rağmen, Karadeniz, Kırım, Gürcistan'da yaşananlara rağmen hayatiyetini koruyan Türkiye'nin titizlikle uyguladığı bir sözleşmedir.
Sözleşmenin varlık sebebi giriş bölümünde ifade edilir. Türkiye ve Karadeniz'e kıyıdaş devletlerin güvenliği ile ihdas edilmiş ve uygulanacaktır.
"ŞU ANDA AÇIK BİR SAVAŞ DURUMU VARDIR"
19. maddede ise harp hali ve barış zamanında yabancı savaş gemilerin geçişi ayrıntılı şekilde düzenlenmiş. Şu an itibariyle 19. maddenin 2. fıkrası geçerlidir. Şu an açık olarak bir savaş durumudur. Çünkü iki taraf da askeri güç kullanıyor, açık bir savaş durumudur. Açık bir işgaldir ve Ukrayna'nın şu anda yaptığı kendi ülkesinin topraklarını kurtarma operasyonudur.
"19. MADDENİN SADECE ÜÇ İSTİSNASI VARDIR"
19. maddenin 2. fıkrası gayet açık ve nettir: Savaşan tarafların harp gemilerinin geçişi yasaktır.
Bu şu anlama geliyor. Bunun sadece üç tane istisnası vardır. Birincisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, ki o zaman BM yoktu Milletler Cemiyeti vardı, şimdi yerini Birleşmiş Milletler aldı. BM'nin alacağı ortak karar çerçevesinde yürütülecek harekatta savaş gemileri geçebilir. İkincisi bağlama limanlarından ayrılmış, Karadeniz'e kıyıdaş devletlerin gemileri dönmek için boğazları kullanabilir. Üçüncüsü de Türkiye'nin taraf olduğu yardım sözleşmesinin hükümlerine göre geçebilirler. Bu üç istisna dışında savaşan devletlerin harp gemilerini, savaş gemilerinin geçmesi söz konusu değildir. Zaten Ukrayna Ankara Büyükelçisi açıklama yaptı. Türkiye'nin hem boğazlarda hem sahasında, ki hava sahası Montrö kapsamı içinde değildir. Hiçbir zaman Türkiye'nin boğazlar üzerindeki hava sahasını hava araçları, savaş uçakları tarafından kullanılması söz konusu değildir. Sadece sivil hava araçlarına, uçuşlara açıktır. Bu da bildirim şartıyla yapılır. Dolayısıyla Türkiye'nin aynen 2008'de Gürcistan'a müdahalede, 2013'te Kırım işgali süreçlerinde yaşandığı gibi Türkiye titizlikle, uluslararası hukukla ve özelde Montrö Sözleşmesi'nin sorumluluğunda ilgili hükümleri uyguluyor. Ben yine uygulayacağını düşünüyorum. Bu da elzemdir açıkçası.