NATO Karargahı'ndaki Türkiye-Yunanistan toplantısında neler konuşuldu?
Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim devam ederken, Türkiye ile Yunanistan askeri heyetleri NATO Karargahı'nda dördüncü kez bir araya geldi. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, NATO Karargahı'nda gerçekleştirilen toplantıların perde arkasını yazdı...
Türkiye ile Yunanistan, Doğu Akdeniz meselesinde çatışmanın eşiğine gelince Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde biri inisiyatif başlatılmıştı.
"Ayrıştırma Usullerinin Belirlenmesi" adlı toplantının bugün 4'üncüsü Brüksel'deki NATO Karargahı'nda iki ülkenin askeri yetkilileri arasında yapıldı. Toplantılar dizisinin devam etmesi kararlaştırıldı ve önümüzdeki hafta 5'incisi yapılacak. Peki bu toplantılarda ne konuşuluyor? Türkiye'nin ve Yunanistan'ın pozisyonları ne? Sahada neler oluyor? Aslında siyasi ve diplomatik kararlarla çözülecek bu meseleyi, askerlerin çözmesi mümkün mü? Bunların hepsine yanıt vermeye çalışacağım...
ULUSLARARASI DÜZLEME TAŞIMA ÇABASI
Yunanistan, geçmişten beri getirdiği meseleleri, NATO ve Avrupa Birliği düzlemine taşıyarak, bu konuyu, uluslararası bir sorun haline getirme ve Türkiye karşıtı bir ittifak oluşturma çabasında. Bu, herkesin malumu. Asıl sıkıntı gerginliği artırma ve körükleme çabasında olan Fransa'nın daha doğrusu Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un tutumu. Macron, daha önce arka bahçesi olarak gördüğü yerde gördüğü boşluğu doldurma, bu boşluğu Türkiye'nin doldurma çabalarını sekteye uğratmak istiyor.
Türkiye'nin Libya ile kurduğu veya kurmaya çalıştığı ilişkilerden, Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarından ve siyasi nüfuz alanını genişletme çabalarından rahatsız. İşin özü; Türkiye'nin karşısında aslında Yunanistan yok. Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve diğerlerini saymıyorum bile. Fransa bu sürece gelinirken ne yaptı. Önce NATO'da Türkiye'yi taciz etti. Gemilerine Türk gemilerinin radar kilidi attıklarını iddia etti; ardından Yunanistan'ı kullanarak Doğu Akdeniz'e her sene bir kez yollayıp devriye attırdığı Charles de Gaulle uçak gemisini bir koz olarak kullandı. Şu anda Charles de Gaulle Güney Fransa'daki Toulon limanında bekliyor. Fransa birilerinin baskısı ya da telkiniyle gemiyi göndermekten vazgeçmiş gibi görünüyor.
YUNANİSTAN'A ASKERİ YANIT
Halihazırda, çatışmayalım diye müzakere yürüttüğümüz komşumuz Yunanistan konusuna geri dönersek, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou'nun, Kaş'ın hemen karşısında bulunan Meis Adası'na, F-16 uçakları eşliğinde helikopterle inip, askeri güç gösterisi yapmasıyla eş zamanlı olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve TSK komuta kademesi, askeri strateji belirleyerek yanıt verdi:
1- Önce 1974’te KKTC’ye çıkarma yapan Amfibi Komutanlığı ziyaret edildi. Ardından Kardak kahramanları olarak bilinen SAT komandolarının eğitim çalışmaları izlendi.
2- Sonrasında Kaş’a geçildi ve Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakellaropoulou'nun Meis'i ziyaret ettiği saatlerde Kaş'tan yanıt verildi. Bakan Akar ve komutanların katıldığı anma töreni sembolik olarak da önem taşıyordu. Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker’i anma töreninde anıta çelenk konuldu. Aker, dünya tarihinde bir uçak gemisi batıran ilk Türk subayıdır ve bu gemiyi karadan dağ topu ile batırmıştır.
3- Bakan Akar ve komutanların sonraki durağı ile KKTC'deki “Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası Tatbikatı” oldu. Tabi ki barışı savunuyoruz ancak bu ziyaretler ve verilen mesajlar; "Savaş ya da gerginlik isteyenlere gereken yanıtın tereddüt etmeden verileceğidir. Türkiye, şehitlerinin kanıyla kazandığı toprakları ve egemenlik sahalarını kuru gürültüye bırakmayacaktır" yönündedir.
4- Ardından diyalog mesajları geldi ve Yunanistan'la sorunların çözülebileceği mesajı verildi. NATO inisiyatifi devreye girdi. Türkiye NATO Karargahı'ndaki askeri toplantılara önkoşulsuz destek veriyor ancak Yunanistan yetkilileri medyaya verdikleri demeçlerde, Türkiye'nin sismik arama-sondaj faaliyetlerini durdurması gibi bazı ön koşullar sıralıyor.
YUNANİSTAN DA SIKINTILI
Yunanistan daha önce de Türkiye ile gerginlik yaşadı; hatta 2000'in başında 15-20 milyar dolarlık silah alım anlaşmaları yaptı. Almanlardan alacakları denizaltılar konusunda birçok siyasi ve askeri yetkilileri, rüşvet soruşturması geçirdi. Şimdi Yunanistan tekrar bir silahlanma programı başlatıyor ancak ekonomisi de buna pek izin vermiyor. Eskiyen Mirage uçaklarının yerine Fransa'dan alacağı 18 Rafale uçağı ve 4 tane korvet savaş gemisi için Yunanistan'ın yüklü miktarda para ödemesi gerekecek.
Yunan turizmi de bu sene diğer ülkelerde olduğu gibi koronavirüs kaynaklı çok büyük daralma yaşadı; rezervasyonlar iptal edildi. Yunanistan ekonomisi de kış aylarına zor koşullarda giriyor. Şimdi Türkiye ile gireceği bir dalaşın, İHA, SİHA'larla adalara uygulanacak baskının Yunanistan'a maliyetini ve biriktireceği stresi düşünmek gerekir.
Türkiye geçmişte kadın, çoluk çocuk demeden Rum EOKA'cıların sivilleri katletmesinin bedelini Kıbrıs'ın yarısını alarak ödettirmişti. Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğu 1963'te EOKA'cılar tarafından katledilmişti. Ardından sivillere yönelik şiddet olayları tırmanmıştı ve Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nı düzenlemek zorunda kalmıştı. Sonuç olarak Ege'deki, Doğu Akdeniz'deki gerilim kimseye fayda getirmez. Bu gerginlik süratle dondurulmalı ve Türkiye açısından diğer sorunlu alanlar olan Libya ve Suriye işine odaklanılmalı. Çok cephe yerine öncelikli cephelerde mücadelenin tercih edilmesi gerekir.
NATO TOPLANTILARINDA SON DURUM
Yunanistan ile önümüzdeki hafta 5'incisi yapılacak Ayrıştırma Usulleri toplantısına dönersek; İlk toplantı Yunanistan'ın elini güçlendirmek için meseleyi Avrupa Konseyi toplantısına taşımak üzere iki gün ertelenmişti. Daha sonra yapılan ilk toplantının içeriği gizli olmasına rağmen Yunanlılar tarafından basına sızdırıldı. Peki bu toplantılarda ne konuşuluyor, usuller neler?
Toplantılarda NATO'nun belirlediği usuller ve prosedürler var. Aslında askeri gemiler, uçaklar arasında hangi usullerin uygulanacağı belli ancak son gerginlikle beraber bu usullere ilave ne yapılabilir; işte bunlar konuşuluyor. İki ülkenin askeri heyetleri karşılıklı oturup müzakere yapmıyor. Çatışma olmasın diye gemilerin güzergah-koordinat ve sefer verilerinin, zamanların yer aldığı bir kağıt var. Bu kağıt üzerinde askeri yetkililer teknik olarak görüşlerini dile getiriyor.
Aslında bu mesele, askerlerin çözeceği bir mesele de değil. Askerler siyasi otoritenin kendilerine verdiği direktifleri uyguluyor. Türkiye'nin askeri görev gücü, savaş gemileri Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin BM'ye deklare ettiği kıta sahanlığında, münhasır bölgelerde hidrokarbon arama-tarama-sondaj faaliyeti yürütüyor ve Türk donanması da bu sivil gemilere refakat edip herhangi bir müdahale olmasın diye onları koruyor. Mesele bu kadar basit. Türkiye'nin sondaj çalışmalarından kaynaklı bir rahatsızlık var.
Fransa'nın amacını ve niyetini anlatmıştık. Yunanistan ise Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak, diyalogdan kaçan ülke konumuna sokmak ve hem AB, hem de NATO düzleminde haksız konuma taşımaya çalışıyor.
İRİNİ OPERASYONU
Şimdi başka bir sorun daha karşımıza çıkıyor. Avrupa Birliği'nin Libya'ya yönelik silah ambargosunu denetlemek için mayıs ayında başlattığı İrini Operasyonu kapsamında- bazı ülkeler bunu desteklemiyor- Almanya Libya açıklarına gemi gönderdi. Fransa Latouche-Treville denizaltı savar muhrip gemisini, Yunanistan ise daha önce TDK'nın Kemal Reis Fırkateyni ile kapışan Limnos fırkateynini yolluyor. Türkiye de gerekli tedbirleri alacak tabi ki. Yetkililer, İrini Operasyonu'nun Doğu Akdeniz ve Yunanistan ile yaşanan gerilimle ilgili olmadığını söylese de inşallah buradan yeni bir gerginlik alanı çıkmaz. Doğu Akdeniz'in soğuması lazım; başkaca önemli görevler var...