Özellikle Batı Avrupalı müttefikleri öyle bir “Eyvah Trump dönüyor” korkusu sardı ki, Washington’a NATO zirvesine giden bazı liderler Biden’ın 18’inde göründüğüne bile yemin edebilirdi. Fizik bağlamında o kadar ileri gitmediler ama yönetme ehliyeti tartışılan 81’lik Başkan’ın akıl baliğ olduğunu açıklamak için yarıştılar. Yeter ki Trump seçilmesin, karşılarına NATO hesap faturası çıkarmasın, Rusya’ya karşı savunmasız, Çin’e karşı ticari duvarsız ve iklim mücadelesinde çaresiz bırakmasın!
NATO’ya kapağı atan Rusya’ya komşu Finlandiya’nın Cumhurbaşkanı Alexander Stubb tam bir adanmışlık içinde konuştu; “Son 24 saat içinde Başkan’la defalarca bir araya geldim. Ülkesini, Ukrayna için verdiğimiz savaşı ve NATO’yu ikinci bir dönemde tam kapasiteyle yöneteceğinden hiç kuşkum yok” dedi. Sosyal medyadan “Adam para peşinde” yorumları geldi ama sanmıyorum.
Biden, Zelenski'yi takdim ederkenİngiltere’nin yeni Başbakanı Keir Starmer daha dengeliydi, Biden’ın “gayet formunda” olduğunu söyledi. Biden’ın, Zelenski’yi “Ukrayna Devlet Başkanı Putin” diye tanıtmasını yorumlayan Scholz “İnsanın dili kayar, herkesin başına gelebilir. Doğru kararları en stratejik şekilde yoluna koyabilecek durumda” dedi. Macron “Biden işinin başında” diyerek daha usturuplu davrandı; zaten AB’nin, ABD’nin hizmetlisi gibi davranmadan kendi ayakları üzerinde durmasını savunduğu için fazla Trump kaygısı taşımadığı da biliniyor.
Macron ve dönemin Başkanı Trump, Fransa'daki G7 zirvesinde (2019)Konuk liderlerin methiyelerinden Biden da etkilenmiş olacak ki, Putin potu sonrası basın toplantısında “Avrupalı müttefiklerim Trump karşısında kazanmamı istiyor” dedi. Gazetecilerin soruları zihin sağlığına odaklanıyordu; Kamala Harris’in başkanlık gradosunu cevaplarken “Başkan Yardımcısı Trump” demese daha iyi olacaktı ama yarışta kalacağını ısrarla vurguladı. Akşam 8’de yatağa girdiği de doğru değildi. Sabahın 7’sinde kalkıyor ve gece yarısı yatıyordu. Demokrat cephedeki mağlubiyet paniğine rağmen, başkanlık için yarışacak en kalifiye kişi olduğunu ve Trump’ı bir kez daha yeneceğini söylüyordu Biden.
Koroya katılmadığını açık açık gösteren tek lider Macaristan Başbakanı Orban oldu; NATO zirvesi biter bitmez soluğu Florida’da aldı, Mar-a-Lago malikanesinde Trump’la buluştu. Kavuşmayı sosyal medyada da paylaştı. Barış misyonu adına Rusya ve Çin’e de giderek AB ortaklarının tüylerini diken diken eden Orban, “Trump’la barış yollarını konuştuk. İyi haber: Ukrayna’ya çözüm getirecek” yazdı. Trump da kendi Truth Social platformundan teşekkür etti.
Orban, NATO zirvesinden sonra Trump'a gittiLiderlerin cansiperane Biden savunmasını görünce, Jill Biden’ın söz ve davranışları yüzünden patlak veren “yaşlı istismarı” suçlamasını hatırladım. Trump’la TV tartışmasındaki feci performansı sonrası Jill Biden’ın “Joe harika bir iş çıkardın. Bütün soruları cevapladın” övgüsü, acil durumu gören herkesi irite etmiş ve 73 yaşındaki first lady kendi ihtirası uğruna kocasını başkanlık yarışında tutmakla itham edilmiş, X’te “elder abuse” (yaşlı istismarı) etiketine tepki yağmıştı.
Yaşlı istismarının tanımı şu: “Güven beklenen bir ilişkide daha yaşlı kişiye zarar ve sıkıntı yaratan uygunsuz hareketlerdir. Birkaç tip yaşlı istismarı vardır: Vurmak, tokatlamak, yakmak, ittirmek, bağlamak veya fazla ya da yanlış ilaç vermek vb.”
DÖRT KOLDAN İSTİSMAR ŞÜPHESİ
Tabloya bakarsanız Biden’ı tokatlayan, yakan yok ama hem first lady hem de NATO müttefikleri başkanlık seçimine doğru “ittiriyor”; ille Beyaz Saray’a “bağlamak” istiyorlar. Yetmedi! Amerikan medyasındaki haberlerin satır araları, olası bir “yaşlı istismarı”na iki kol daha ekliyor: Beyaz Saray doktoru Kevin O’Connor ve başkanın en yakın çevresinden üç üst düzey danışman…
Dr. O’Connor’ın “yanlış ilaç” verip vermediği bilinmez tabii ama Washington Post’un haberine göre yıllardır ailenin yanında olan doktoru Biden’a bilişsel test yapılmasını ısrarla reddediyor. Gaflarının yanı sıra yer yer konuşma güçlüğü çeken, bazı kelimelere dili dönmeyen ve kafa karışıklığı belirtileri gösteren Biden ta dört yıl önce testle ilgili soru soran bir gazeteciye “Neden test yaptıracak mışım” diye çıkışmıştı.
Başkan olduktan sonra da test yapılmadı. Bilişsel test, kısa süreli hafızayla dikkati, diğer temel işlevleri ve hızlı hareket yeteneğini ölçen egzersizleri içeriyor. Başkanın yıllık muayeneleri ve Kovid geçirdiğinde bile sağlığıyla ilgili bilgi vermek üzere medya karşısına çıkmayan, röportaj taleplerini geri çeviren Dr. O’Connor’ın sadece emekli albay olduğu biliniyor. Şimdi tartışma performansı sonrası birçok uzman artık test yapılması gerektiğini söylüyor.
Biden, doktoru Kevin O'Connor ileBiden son basın toplantısında “Gerekirse nörolojik test yaptırırım” dedi ama “nörolojik”e dili zor döndü.
DANIŞMANLARIN KUŞATMASI
Doktoru Biden’ı testten kaçırıyor, yakın çevresindeki üç danışman ise adaylıktan çekilmemesi için kuşatma altına almış bulunuyor. Reuters’in güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiye göre bu kişiler; politika danışmanı Mike Donilon, hukuk danışmanı Steve Ricchetti ve Beyaz Saray Genel Sekreter Yardımcısı Bruce Reed. En zor krizlerde başkana destek verip sağlam durmasını sağlayan bu üçlü, TV tartışmasından bu yana Biden çevresindeki tahkimatı daha da güçlendirdi. Eski bir Beyaz Saray danışmanı, “Duyduğuma göre Steve, Bruce ve Mike adaylık konusunda Biden’dan daha ısrarlı. Orada mevzilenip kök salmışlar ve kıpırdamaya niyetleri yok” diyor. Aynı kaynağa göre bazı Beyaz Saray çalışanları da medyanın Biden’a haksızlık yaptığını, 2020’de Trump’ı yenmesinin yeterince takdir edilmediğini düşünüyor.
Buna karşılık Demokrat cephede önemli bir kesim – şimdilik 21 Temsilciler Meclisi üyesi ve bir senatör – Biden’ın kesinlikle çekilmesi ve yeni bir adayın çıkması gerektiğini söylüyor. O tek Senatör Peter Welch pek tanınmış bir figür değil ama başka senatörlerin de takip edebileceği belirtiliyor. CNN Int. haberine göre partinin en ağır topları Barack Obama ve Nancy Pelosi çevreleriyle özel sohbetlerinde çekilme gereği üzerinde duruyor. Hatta Pelosi, adaylığın Biden’ın nihai kararı olmadığını bile söyledi.
Nancy Pelosi, geçen şubatta Biden'ın kampanyasındaDemokratların çoğu Pelosi’nin Biden’ı vazgeçirebileceği görüşünde. Ancak gerek Pelosi gerekse Obama, Biden’ın kendi kararını vermesini bekliyor. Biden ise ABC’deki röportajda “Trump’ı yenebilecek en yetkin kişiyim. Sadece yüce tanrı beni aksine ikna edebilir” diyordu.
AMAL CLOONEY EFEKTİ
Geçen 15 Haziran’daki bağış gecesinde Biden kampanyasına 28 milyon dolar toplayan George Clooney’nin NY Times makalesindeki “çekil” mesajı da malum. Clooney, Los Angeles’taki o gecede belirtileri fark ettiğini ve Biden’ın seçimi kazanamayacağını söylüyordu; “Dört yılda girdiği bütün mücadeleleri kazandı. Kazanamayacağı tek savaş, zamana karşı. Hiç birimiz kazanamayız.”
Gerçi Clooney’nin desteğini çekmesini Amal Clooney’nin Gazze davasındaki rolüne bağlayanlar da oldu. İnsan hakları avukatı Amal Clooney, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısının İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında insanlık suçundan yakalama kararı çıkarmak üzere yürüttüğü soruşturmada görev almıştı. Biden ise soruşturmayı ağır bir dille eleştirmiş ve yönetimin UCM’ye karşı yaptırımı gündeme gelmişti. Bunun üzerine Beyaz Saray’dan hukuk danışmanı Steve Ricchetti’yi telefonla arayan George Clooney sitemde bulunmuş, Biden kampanyasını da “Ya aktör bağış etkinliğinden vazgeçerse” korkusu sarmıştı. Neticede bağış gecesi geride kaldı, kampanya kaynaklarına göre ise 15 Haziran öncesi yaşanan gerginlik, Clooney’nin desteğini çekmesinde etkili oldu.
George & Amal ClooneySadece Demokrat liderler ve Clooney’nin yanı sıra Stephen King, Rob Reiner, Michael Moore ve Stephen Colbert gibi ünlüler değil; Washington Post-ABC News-Ipsos anketine göre Amerikalıların yüzde 73’ü, “Biden kampanyasını sona erdirmeli” diyor. Bu görüşteki Demokrat seçmenin oranı yüzde 56. Post’un haberine göre kampanya danışmanlarının çoğu kazanma ihtimali görmüyor.
NYT ise “Bazı danışmanları, çekilmeye ikna yollarını araştırıyor” diye yazıyor. Son anketler, Başkan Yardımcısı Harris’in Biden’dan daha iyi bir sonuç elde edemeyeceğini gösteriyor ama Trump karşısında daha kötü performansı da söz konusu değil. Bununla birlikte Demokrat Parti’de Kamala Harris bahsinde bölünme var. Reuters’in görüştüğü çok sayıda seçilmiş yetkili ve aktivist Demokrat, Harris’in Beyaz Saray’ı kazanacak kadar geniş bir yelpazeden oy alamayacağı görüşünde. Bazı Demokratlar ise Harris’in partiye yeni bir şevk aşılayıp, genç ve siyah seçmeni heyecanlandıracağını düşünüyor.
Kamala Harris'in adaylığı tartışılıyorVOGUE KAPAĞININ ABESLİĞİ
5 Kasım seçim gecesinin yaklaşan felaketini herkes görürken Jill Biden’ın kocasını ikna etmek için girişimde bulunmaması yadırganıyor. Washington Post, “Kocasıyla o zor konuşmayı artık yapması gerekiyor” diye yazıyor, buna karşılık NYT “Zor kararlarda başkana danışmanlık yapmak Jill Biden’ın görevi değil“ diyor.
Biden çifti yaklaşık yarım yüzyıldır evli. Biden ilk karısıyla kızını trafik kazasında kaybetmişti, geride kalan iki oğluna Jill Biden annelik yaptı, çiftin ortak bir de kızı var. Jill Biden tartışma gecesine kadar kocası nezdinde hiçbir toplumsal eleştiriye maruz kalmadı. Ancak “Çok iyi iş çıkardın” şeklindeki sahte övgüsü, “yaşlı istismarı” suçlaması kadar alaya alınmasına da yol açtı. “Jill Biden seçim sonrasına kadar kocasını uykuya yatıracak, sonra da kendisi yönetimi ele alacak” diye dalga geçildi.
Aynı günlerde first lady, Ralph Lauren tasarımı kıyafetle Vogue’un Ağustos sayısının kapağında ortaya çıkınca infial daha da büyüdü. Zamanlama kötüydü, Biden ailesinin realiteye ne kadar uzak olduğunu gösteriyordu, çünkü kapakta “Geleceğimize biz karar vereceğiz” başlığı yer alıyordu. Sosyal medyada tepkiler iyice coştu; “Bu kadar buyurgan, anti-demokratik bir imaj olamaz” diye yazıyordu tarihçi Sam Haselby. Economist dergisinden Stanley Pignal’in yorumu ise ağırdı: “Geleceğimize biz karar vereceğiz sözünde otokratik bir hava var. Tıpkı Madam Çavuşesku veya ‘Çöl Gülü’ Esma’nın pleblerine 'siz kendi işinize bakın' demesi gibi…”