Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Hamas siyah-beyaz kefiye takmaz

        Sanattan komplo teorisi çıkarmak, ileri dalga boyunda zeka pırıltısı gerektiriyor. Feshane’deki keçi figürlerinin Tapınak Şövalyeleri’ni temsil ettiği zannına kapılıp saldırıya geçmek mesela. Yakın zamandaki bu örnekten daha ilerisi olamayacağını düşünürken Vatikan’ın teolojik bir kumpas tezgahladığına dair iddia ortaya çıktı: Papa Fransis, Hz. İsa’yı Filistin bağımsızlık savaşçısı olarak gösterip “İsrailli köklerinden” koparmaya çalışıyormuş! Sebebi, yaklaşan Noel nedeniyle Filistin’den Vatikan’a hediye edilen doğum sahnesinde, kutsal toprakların zeytin ağacından yontulmuş bebek İsa’nın altına siyah-beyaz kefiye serilmiş olması ve Papa’nın gözleri yaşararak Gazze’de savaşın son bulması dileğiyle kutlu sahne önünde barış duaları etmesi.

        Papa, savaş trajedilerinin son bulması için dua etti
        Papa, savaş trajedilerinin son bulması için dua etti

        Eser, İsa’nın doğum yeri olan Beytüllahim’den Johny Andonia ve Faten Nastas Mitwasi adlı iki sanatçıya ait ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın selamlarıyla Vatikan’a iletilmiş, iddiaya göre kefiye son dakikada Mitwasi tarafından serilivermiş. Mitwasi “Kefiye dini bir sembol değildir, ulusal kimliğimizin parçasıdır. Hristiyan bir Filistinli olarak Hristiyanlığın benim şehrimde doğmuş olmasından gurur duyuyorum. Doğum sahnesinde şehrimin hikayesini anlatıyorum, Beytüllahim’den ahşap, yün gibi materyallere kefiye de dahil” diyor ama kafaların içinde farklı fikirler dönüyor.

        En sıradan sosyal medya kullanıcısından dini yayın organlarına, Yahudi ve Hristiyan din alimlerine geniş bir kitleden yükselen eleştirilerin tamamı komplo teorileriyle yüklü. Papa’nın, “Filistinlilerin silahlı mücadelesinin sembolü olan kefiye” huzurunda durmakla kalmayıp ilahiyat adına çok büyük bir kusur işlediği ileri sürüldü; çünkü doğum sahnesinde gösterildiği üzere “İsa, Filistinli bir Arap olsaydı, dünyayı kurtaracağı vaadedilen Mesih de olamazdı!” Geçen yılın Noel’inde de Beytüllahim’deki Evanjelik Luteryen Kilisesi’nde Gazze’deki savaşa atıfla bir enkaz yığını üzerine bebek İsa yerleştirilmişti; demek ki Yahudi İsa’yı tarihi kimliğinden koparmaya yönelik bir çaba vardı ve şimdi Papa da bu istismara ortak oluyor, İsa’yı Filistinli gibi pazarlamaya çalışıyordu! Papa’nın şahitliğinde sahnelenen bu vaka sadece dini bir olgunun siyasileştirilmesi değil, aynı zamanda revizyonist bir girişimdi, çünkü kefiye vasıtasıyla tek taraflı acılara atıfla realite saptırılıyordu!

        Amerikan Yahudi Komitesi, Cenova Hahambaşı Giuseppe Momigliano, Viyanalı teolog Jan-Heiner Türk ve sayamayacağım kadar çok kurum ve şahıstan gelen tepkiler sonrası kefiye “olay yerinden” uzaklaştırıldı. Aslında gelenek icabı bebek İsa da 24 Aralık’ı 25’ine bağlayan Noel gecesinde yeniden yerleştirilmek üzere yerinden kaldırıldı. Kefiye gidince tepki gösterenler memnun kalmış olabilir ama mesele burada kapanmaz.

        Öncelikle Hz. İsa Filistinli kimliği taşımayabilir ama bu Filistin topraklarında doğduğu gerçeğini değiştirmez. Vatikan’daki enstalasyona karşı çıkanların dayanak noktası ise İsa’nın Roma hakimiyeti altında dünyaya geldiği ve ancak ölümünden sonra o topraklara Filistin adı verildiği. Ne fark eder? Beytüllahim İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da Filistin devletinin toprakları içinde. İsa’nın doğum yeri olduğuna inanılan yerde yükselen Kutlu Doğum Kilisesi özellikle Noel zamanlarında Hristiyan hacıların akınına uğrar. Dört İncil’e göre Filistinli İsa bir Yahudi olarak doğmuş, Yahudi gelenekleriyle büyümüş ve Mesihliğiyle Yahudi inancına hakaret ettiği gerekçesiyle Romalılar tarafından öldürülmüştür.

        Hadi bu tartışma tarihçi ve teologların uzmanlık alanına girer diyelim ama kefiyenin Hamas’la ilişkilendirilerek “terör simgesi” diye lanetlenip, dünya çapındaki protesto gösterilerinde Filistin’le dayanışma simgesine dönüştüğü için yasaklı obje haline getirilmesi güncel bir mesele. Batı’nın meydanlarında otoriteye karşı özgür Filistin başkaldırısının antisemitizm damgası yemesiyle İslamofobinin körüklenmesi de güncel bir mesele. ABD’de sırf siyah-beyaz kefiye taktıkları için kurşunlanan üniversite öğrencileri oldu, daha hafif saldırı vakaları da yaşandı.

        “BÜTÜN DÜNYA TAKIYOR”

        Aslında Gazze savaşından önce zemin yeterince olgunlaşmıştı; Amerikan Kongresi’nin Filistin asıllı Demokrat üyesi Rachida Tlaib beş yıl önce bir oturumda boynunda siyah-beyaz kefiyeyle görününce “Hamas teröristlerinin sembolünü takmış” notuyla fotoğrafı sosyal medyada dolaşıma girmişti. Konuya vakıf akademisyenler, “Kefiyenin Hamas ile ilgisi yoktur, Filistin dayanışmasını temsil eder, bütün dünya takıyor” diye düzeltmişti.

        Netanyahu ABD Kongresi'nde konuşurken Rachida Tlaib soykırım dövizini gösterdi
        Netanyahu ABD Kongresi'nde konuşurken Rachida Tlaib soykırım dövizini gösterdi

        Öncelikle 1930’larda Filistinlilerin İngiliz sömürge yönetimine karşı birleşik siyasi direnişinin simgesi kefiye Yaser Arafat’ın başında Filistin’in özgürlük davasıyla uluslararası çapta sembolleşmiş olabilir ama Hamas liderleri kefiye takmaz, özellikle siyah-beyaz kefiye takmaz. Beyaz kefiyeli Şeyh Ahmed Yasin, Halid Meşal, İsmail Haniye veya Yahya Sinvar, hangisi Arafat’ın Filistin haritası şeklinde yandan sarkıttığı siyah-beyaz kefiyeyle görüldü? Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde kırmızı-beyaz kefiye takar, o da yüzünü gizlemek için.

        Yaser Arafat 2004'te hayata veda etti
        Yaser Arafat 2004'te hayata veda etti

        Hatta daha ileri gidecek olursak, Filistin içi ideolojik kamplaşmada El-Fetih’le bütünleşen siyah-beyaz kefiyeyi Hamas hakimiyetindeki Gazze’de takmak İsrail’de aynı kılıkta dolaşmaktan bile daha tehlikeliydi. (Eski Kudüs’ün çarşısındaki tezgahlarda kippalarla siyah-beyazı dahil çeşitli renkte kefiyelerin yan yana satıldığını görmüştüm. Bugün hala aynı tezgahı paylaşıyorlar mı bilemem). Üç yıl önce Gazze’deki El Ezher Üniversitesi’nde siyah-beyaz kefiye takan öğrenciler Fetih sempatizanı oldukları gerekçesiyle polis şiddetine uğramıştı. Öğrenciler ile üniversite kampüsünü basan Hamas’ın güvenlik kuvvetleri arasında çatışmalar meydana gelmiş, kefiyesini çıkarmayı reddeden öğrencilerle personelden tutuklananlar olmuş, üniversitenin finansman ve yönetiminde söz sahibi olan Batı Şeria’daki yönetim Hamas’ı kınamıştı; çünkü uzun bir tarihi mücadeleyi temsil eden kefiyeye saldırmak bütün Filistinlilere ve direniş sembollerine hakaret anlamına geliyordu. Bu arada sosyal medyada “Kefiye benim kimliğimdir” etiketiyle başlatılan kampanyaya binlerce Filistinli katılmıştı.

        ABD’li sosyal bilimci Evan Renfro’nun dediği gibi bütün dünyanın kefiye taktığı doğru, Gazze’den önce ve sonra Filistin’le dayanışma amacıyla. Ama aynı zamanda 1980’lerden itibaren liberalizm ve otorite karşıtı duyguların, anti-emperyalizm ve solcu siyasetin göstergesi haline geldi. İsrail’in Filistin halkına uyguladığı apartheid’a karşı çıkan Fidel Castro ve Nelson Mandela gibi devrimci figürler kefiyeyle göründü. Anti-kapitalistlerden iklim aktivistlerine sosyal adalet arayan çeşitli gruplar kefiyeyi bayrak edindi. Şimdi Filistin'le dayanışmayla birlikte sosyal adalet ve sömürgeciliğin sona ermesine yönelik özlemi de temsil ediyor kefiye.

        İklim aktivisti Greta Thunberg, Malmö'de İsrail protestosunda (Eurovision)
        İklim aktivisti Greta Thunberg, Malmö'de İsrail protestosunda (Eurovision)

        Doğum sahnesindeki kefiyeye duyulan öfke ise Papa Fransis’in Gazze savaşındaki tutumuna yönelik tepkiyi de içeriyor. Papa geçen eylülde, İsrail’in Gazze ve Lübnan saldırılarının “ahlaka aykırı ve orantısız” olduğunu söylemişti. Daha da ötesi, kendisiyle yapılan röportajları içeren Hernán Reyes Alcaide imzalı yeni kitapta “İsrail’in Gazze’de soykırım suçu işleyip işlemediği soruşturulmalı” diyor. Bu arada Vatikan’ın 2015’te Filistin devletini resmen tanıması da unutulmuş değil.