Elon Musk’ın Trump evrenindeki kudretini eleştiren herkesin farklı bir nedeni var ama hepsi aynı kapıya çıkıyor: Bu adam tehlikeli!
Avrupa, aşırı sağı desteklediği için demokrasi açısından tehlikeli buluyor. X platformunda kendi meşrebince bir fikir özgürlüğünü savunmakla birlikte medyaya yönelik tehditleri bakımından tehlikeli bulunuyor; beğenmediği gazetecilerin uzun hapis cezalarına çarptırılmasını veya kovulmasını istiyor. Vergi mükellefinin parasıyla fonlanıyor diye Amerika’nın Sesi ve Özgür Avrupa Radyosu’nu kapattırıyor. Trump’dan aldığı verimlilik görevi (DOGE) icabı, federal bürokrasiyi ve harcamaları budama işi topyekûn tehlikeli bulunuyor; ABD’nin dış kalkınma ajansı USAID’i kapattırdığı için dünyada aç ve yoksula yardım azalacak diye tehlikeli bulunuyor. Federal kurumlar Musk’ın şirketi SpaceX’in uydu internet hizmeti Starlink’e bağlanıyor diye tehlikeli bulunuyor, adam istediği zaman açar kapatır, ABD’nin stratejik hayat damarları açısından tehlikeli olur. Hele DOGE kapsamında, sosyal güvenlik numaraları ve gelir vergisi belgeleri dahil hükümet verilerine dijital erişimi fazlasıyla tehlikeli bulunuyor. Özel bir şirket neredeyse bütün hükümet operasyonlarını devralıyor.
Avrupa’dan bir siyasetçi Musk için “yeryüzünün en tehlikeli adamı” demişti. Fakat Musk’ın uzayın da en tehlikeli adamı olabileceği yönünde kaygı duyan bilim çevreleri var. SpaceX seferleri üzerinden Mars’a kadar uzayın fethinden bahsetmiyoruz; adamın Ay yüzeyindeki arkeolojik eserleri bozmasından endişe ediliyor. Mesela Musk Ay’a iniş yapıyor, Neil Armstrong’un ayak izi yanına kendi ayak izini bırakıp, hatta daha da ileri gidip o ayak izinin üstüne basarak selfie çekiyor! Veya Armstrong’un geride bıraktığı Zeiss optikli Hasselblad 500 kamerayı Ay’dan alıp Dünya’da açık artırmaya çıkarıyor!
Neil Armstrong'un ayak iziOysa Ay yüzeyine ilk inişten kalan 106 parça obje ve iz insanlığın ortak mirası sayılıyor; iniş modülleri, bilimsel araç gereç, hatıra eşyaları veya biyolojik kalıntılar, mesela Neil Armstrong’un idrar torbası. Ay yüzeyine 90’dan fazla iniş ve çarpmanın meydana geldiği Mare Tranquillitatis (Huzur Denizi) havzasının bozulmadan korunması gerekiyor, çünkü binlerce yıllık astronomi çalışmalarının kilometre taşı olarak insanlığın bilimsel başarısını gösteriyor. 1967 Tarihli BM Dış Uzay Anlaşması, Ay’daki keşif faaliyetleriyle ilgili ilkeleri ortaya koymakla birlikte kültürel varlıkların korunmasına dair uluslararası bir anlaşma bulunmuyor.
AY’DAKİ ARKEOLOJİK MİRAS
İşte bu nedenle, Ay’daki ortak mirası korumak üzere bilim insanlarından kurulu uluslararası bir komite oluşturuluyor. Türkiye’de de aktif Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) bünyesindeki Uzay Mirası Bilim Komitesi’nde (ISCoAH) arkeolojiden uzay mühendisliğine bir dizi disiplin temsil ediliyor. Ay arkeolojisine dikkat çekmek için çalışan ekibin çabalarıyla Ay yüzeyi bu yıl, Dünya Anıtlar Fonu’nun (WMF) risk altındaki eserler listesine alınıyor, çünkü uzay yarışı hızlandıkça insanlığın kolektif eserinin varlığı tehlikeye giriyor. Merkezi New York’ta bulunan WMF’in iki yılda bir yenilediği listede, savaş yıkımına uğrayan Gazze ve Ukrayna’nın kültür varlıklarıyla iklim krizinin tehdit ettiği kentler de yer alıyor.
Bilim komitesinin üyelerinden biri, uzay arkeolojisi alanında öncü rol üstlenen Amerikalı araştırmacı Dr. Beth O’Leary; hayattaki en büyük kabusu, Ay’a akın edecek uzay turistlerinin arkeolojik sahayı tahrip ve talan etmesi. Elon Musk da bu tarz uzay turistinin cisimleşmiş halini oluşturuyor. O’Leary son 25 yılda, Ay’daki arkeolojik sahanın haritasını çıkarmış ve 106 parça nesneyi numaralandırarak listelemiş. 78 No’lu parça Neil Armstrong’un ayak izi. Sonra ABD bayrağı (No 2), Armstrong’un A7L modeli uzay botu (No 6), ABD başkanları Kennedy, Nixon, Johnson ve Eisenhower ile 73 ülke liderine ait sözlerin bulunduğu silikon plaket (No 10), küçük kürek (No 17), uzaktan kumanda (No 32), idrar torbası (No 50), liste uzayıp gidiyor.
Ay modülü önünde Buzz Aldrin'in solar rüzgar deneyiAy’daki kalıntıların önemli bir kısmı Apollo 11 seferine ait. Bir bakış açısıyla Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in 21 Temmuz 1969 günü Ay yüzeyinden ayrılırken geride bıraktıkları “çöpler”. Kilolarca Ay taşı topladıkları için üzerlerindeki her bir gram fazla, safra atmaları gerekiyor; bu nedenle Armstrong’un fotoğrafları çektiği kamera da idrar torbası da Huzur Denizi’nde. Beth O’Leary’ye göre ise arkeologlar için çöp diye bir şey yoktur, bunların her biri eserdir.
Apollo seferlerinin Ay'a iniş haritasıTemmuz 1969 – Aralık 1972 arasındaki Apollo programında altı kez Ay’a iniş yapıldı, 12 astronot Ay’a ayak bastı; içlerinde golf topu bırakan da oldu, İncil bırakan da. Apollo 14 seferinde Alan Shepard, yerçekimsiz ortamda menzili görmek için golf topuyla iki vuruş yaptı, toplar hâlâ orada. Apollo 15 seferinde ise David Scott, cemaat papazının verdiği İncil’i Ay yüzeyine bıraktı. Ay’da yürüyen onuncu astronot Charles Duke ise bir aile fotoğrafını bırakmış, sonra da geri almayı çok istediğini söylemişti. O’Leary’nin tespitlerine göre Ay’ın çeşitli bölgelerinde üç bini aşkın nesne bulunuyor; yüz adet iki dolarlık banknotun bulunduğu bir paket, fotoğraf makineleri, sabun ve tırnak makasları… Bunlar gelecek kuşakların insanlığın kültür tarihi kapsamında inceleyeceği, yağmalanmadan korunması gereken “eserler”.
Apollo 15 seferinde, hayatta olmayan astronot ve kozmonotlar anısına bırakılan plaket ve mini astronot maketiDünya Anıtlar Fonu WMF, gelecekteki ticari uçuş ve inişlerin talan riski nedeniyle Ay’ı listesine aldı da, bu tıynette bir turist güruhunun Ay’a ayak basması ne kadar olası? NASA, yıllar sonra ilk kez 2027’de Artemis 3 seferiyle Ay’a insanlı inişi planlıyor, sonra da Ay yüzeyine özel uçuşlar bekleniyor. Ay’ın yağmalanması ihtimal dahilinde değil gibi geliyor ama “Titanic” vakası örnek gösteriliyor; dört bin metre derinlikte yatan enkaza kimselerin ulaşamayacağı zannedilmişti yıllarca, ancak 1985’te Fransız-Amerikan ortak keşif seferinden sonra enkazdan çıkarılan binlerce eser satılmıştı.