Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Birileri ekranda bağırdı mı bana mı öyle geldi!!!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Malumunuz ülke olarak Narin'in kaybı ile acı içindeyiz.

        "Katil kim? Ve neden???" gibi uzayıp giden cevabı bulunmamış anlamsız sorular var. Haliyle insanın aklı almıyor, hepimizin aklı gidik. Düşünsenize 8 yaşındaki bir çocuk ne görmüş olabilir ki, bunu hayatıyla ödüyor. Hem de korkunç bir şekilde.

        Yani 8 yaşındaki çocuğa bir dondurma, iki şeker, iki çikolata, bir oyuncak ver ikna olur. Ya da "Gel seni lunaparka götüreyim de" tamam. Ya da bizim bildiğimiz çocuklar mı öyleydi. Narin kandırılamaz mıydı? O anlık için öldürmek mi şarttı! Narin ne görmüş olabilir Allah aşkına aklım almıyor!!! Annesi ve amcasını uygunsuz gördü? Bu mudur Narin'i bu hayattan koparacak kadar korkunç sebep. Her gün öğlen kuşaklarında ne olaylara şahit oluyoruz. Narin'i hayatından daha mı önemli ve ciddi bir çirkinlikti bu.

        İnsanın aklı almıyor elbet hepimiz aklını yitirmiş durumdayız ama ekrana çıkıp ona göstermelik çığlık atacak kadar da değiliz. Önce ki, gün bir ekranda Narin için çığlık atıyordu bir gurup. Önce "Şaka mı" diye baktım yok gerçekten çığlık atmışlar meğer. Olayları anlamayanlar ve olayları anlamayan insanlara anlatan kocaman bir kitle var.

        Şahsen ben de bu insanlar karşısında çığlık atmak istiyorum çok uzun süredir, "Yeteeeeeer!!!" diye diye. Çünkü bazı meslekleri kirletiyorlar gerçekten. Haberi sunmanın da, vermenin de bir adabı vardır arkadaş. Bu da değil hani!!! Gerçekten bu da değil!!!

        ***

        Didem'in haberciliği

        Her gün Show TV'de ekranda olan ve bu sene de 5'inci yayın dönemine başlayan Didem Arslan'ı izledim önceki gün. Narin'i konusunu enine boyuna masaya yatıran, hatta olayın ikinci günü anneyi ekrana çıkartıp konuşturan ve ilk günden bu yana olayın peşini bırakmayan Didem Arslan, önceki gün de, "Güvendiğim bir kaynağımdan aldığım habere göre" diye Narin'in amcası ve annesini gördüğünü anlatan bir açıklama yaptı.

        Hem kaynağına güveniyor, hem de olaylara ciddi hakim.

        Habercilik budur işte. Eğer güvendiğiniz bir kaynağınız var ise ve devamında iyi bir takipteyseniz işte bu kadar kendinizden emin bir şekilde çıkar haber sunarsınız. Yani çığlık atmaya gerek yok. Didem de çığlık atmıyor, gereksiz konuşma yapmıyor, gereksiz demagojiden kaçınıyor. Sadece habercilik yapıyor, habercilik!!!

        Yani çoğu insanın unuttu gerçeği; habercilik!!!

        ***

        Öyle şeyler söyleyesim var ki?

        Kiminle karşı karşı gelsem, "Öyle şeyler söyleyesim, yazasım var ki, kendimi zor tutuyorum" diyor.

        Haklılar... Hepimiz zor tutuyoruz. Yazıp yazıp siliyorum. Hatta ben Narin ilk kaybolduğunda hiç ilgilenmedim, okumadım, görmezden geldim. Bünyem, beynim kabullenmek istemedi "Bir kız çocuğunun" daha kaybolmasını. Ama olmadı işte. Yine düştük en berbat hadisenin içine. Peki bu olaydan nasıl çıkarız.

        Aklı selim bir şekilde!!!

        Sakin ve dikkatli bir şekilde.

        Suçlu ve suça ortak olan herkesi yakalayarak.

        ***

        İdam çözüm değil

        Sinan Akçıl, Demet Akalın gibi ünlülerin "İdam şart, gelmesi gerek" çıkışına birçok kişi karşı çıkıyor. Evet ilk bakışta insan kendini kötü hissediyor. Çünkü "İdam" deyince bu mevzunun ucu elbet açık olacak. Bir konu üzerinde işlenmeyecek. Bu da sıkıntılı bir mevzudur ki, özellikli ünlü insanların bu tarz çıkışlar yaparken daha da dikkatli olmaları gerektiğini düşünürüm. Kitleler karşısında konuşurken, düşüncelerin biraz daha dikkatli yapılmasından yanayım.

        Evet hepimiz çok hiddetli ve sinirliyiz.

        Evet hepimiz çok kızgın ve öfkeliyiz.

        Evet hepimiz delirmek üzereyiz.

        Evet hepimiz kırgınız.

        Ama çözüm bunlar değil. Adalete güvenmek, hak ve hukuka inanmamız şart.

        Narin için ve bir daha Narinler olmaması için kesin ve kati cezalar verilmesi gerek. Bu bir bir daha ikidir...