Malumunuz son yıllarda kadına şiddet ünlü-ünsüz, zengin-fakir, genç-yaşlı, çoluk-çocuk dinlemiyor. Kadına şiddet her yerde. Kalben de bu durumu protesto etmek için, erkek kılığına girip; "Kadın olmanın zor olduğu bugünlerde, bir günlüğüne adam olmak istedim. Belki böyle rahat ederim" demiş.
Tamam ama Kalben'in bu protestosu yetmez.
Daha doğrusu, kadınların erkek kılığına girip erkekleri protesto etmesi yine anlaşılabilir bir şey değil. Erkeklerin kadınların yaşadığı zorluğu anlamaları için asıl onların "Kadın" kılığına girip dolaşması gerekiyor.
"O zaman belki az biraz empati kurabilirler" diyeceğim ama o da bir günlüğüne olabilecek bir şey değil. Kalben'in anlatmaya çalıştığı durum sosyal medya ahalisinde de kendini gösterdi. Yaptığı makyaj, kıyafeti dalga konusu oldu. caps'ler yapıldı. Klasik mevzuları hemen belden aşağıya vurmaya çalışan bir kitleye neyi, nasıl anlatabilirsiniz ki!!! Kadın şiddetini anlasınlar...
***
Kadının güçlü olması erkeği bozuyor
Kadının güçlü olması, erkeğin önünde olması, dikkat çekmesi, erkekten daha çok para kazanması normal hayatta bile erkeklerin sinirini bozuyorken ilişki yaşanırken nasıl etkilemesin!!!
Ebru Gündeş ve Melek Mosso'nun evlilikleri de bu yüzden sıkıntıya girmiş.
Malumunuz Ebru Gündeş'in ciddi bir kazancı var. E Melek Mosso da son yıllarda iyi para kazanmaya başladı. Sahnelerde fırtına gibi esiyor, dikkat çekiyorlar.
Ve bingo!!!
Evlilikleri çatır çutur...
Klasik kadın erkekten önde olur, dikkat çekerse sorun çıkıyor. Hatta bazı erkekler sahnedeki kadına hayran olur, beğenir, elde etmek ister, elde ettiğinde de, her şey batmaya başlar. Allah rahmet eylesin Oya Aydoğan zaman zaman bu mevzuyu şöyle anlatırdı; "Adam beni sahnede görüyor, beğeniyor. Kıyafetlerime, ihtişamıma, yaşama tarzıma hayran oluyor. Ama elde edince her şeyi eleştirmeye, didiklemeye, kızmaya, bağırmaya başlıyor" derdi.
Böyledir bu işler.
Erkek sahnedeki ya da ekran önündeki, göz önünde olan, herkesin beğendiği kadına hayran olur. Ama sonrasında "Yok sahneye çıkma, yok o kıyafeti giyme, yok o programa çıkma, yok o sana neden selam verdi, yok bu sana neden selam verdi, yok ona neden sarıldın, yok onunla neden konuştun" demeye başlar. Hatta hatta, "Seni de millet bir şey zannediyor, aslında tanındığın gibi değilsin" diye diye ezmeye, eleştirmeye, küçümsemeye falan başlar.
Aslında kadının güçlü olması, göz önünde olması, beğenilmesi onu delirtmeye başlar. E bir de kendi ayakları üzerinde duruyor, erkekten pek bir şey talep etmiyor, kendi hayatını kendi idame ettirebiliyorsa vah haline!!! O ilişkinin yürüme şansı maalesef yok.
Klasik... Tarih bu tarz kadın-erkek örnekleri ile dolu...
***
İki tarafta aynı sektörde değilse iş daha da zor
Şimdi kadın ünlü, erkek değilse daha büyük sorun yaşanır. Fakat erkek ünlü, kadın değilse pek yaşanmaz. Malumunuz kadınlar geri planda durmaya alışık oldukları için pek sorun çıkmıyor.
E bir de kadın ünlü, erkek değil ve aynı sektörlerde değilse olmaz o iş!
Olabilmesi bir mucize olur. Ancak erkeğin çok anlayışlı ve bu konuları sorun etmemesi lazım; o da zor...
Yani kısacası kadın ön planda erkek değilse o ilişkinin yürümesi zor arkadaş. Arada aşk-meşk olsa da zor!!!
Çünkü bazı erkekler;
-Kadının başarılı olmasını.
-Kadının ön planda olmasını.
-Kadının kendinden fazla para kazanmasını.
-Kadının söz hakkı olmasını.
-Hele ki, normal ama gerçekten arkadaş tadında erkek arkadaşı olmasını bile çekemiyor.
Bazı erkekler;
-Kadının onu sürekli pohpohlamasını.
-Kadının ondan sürekli bir şeyler istemesini.
-Kadının ona muhtaç olmasını.
-Kadının, "Seninle her şey güzel, sen yoksan hayatın anlamı yok" diye hissettirmesini.
-Kadının, erkeğe sorarak hareket etmesini istiyor.
***
Nasıl olacak bu işi çözemedim ben
Murat Kekilli, "Hayatım film olacaksa beni Kıvanç Tatlıtuğ oynasın" demiş.
Haberi okuyunca ilk önce şaka zannettim. Malum böyle sosyal medyalarda caps'ler, şakalar yapılıyor ya. O ayarda bir şey zannettim ama yok. Gerçekten söylemiş.
Tamam olsun, Murat Kekilli'nin de hayatı film olsun ona itirazım yok, fakat Kıvanç Tatlıtuğ olmamış sanki.
Yani evirdim, çevirdim, lens taktım, saçını falan değiştirdim yok yine olmadı.
Bence Murat Kekilli bu konuyu bir kez daha gözden geçirsin derim.