Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Hayallere vurulmaz ki kelepçe

        Enis Arıkan, bir dönem kendisini görmeyene, rol vermeyene, keşfetmeyene, kapısını kapatanlara "Hayalperest" ile selam çakıyor.

        Şu anki durumuna gelmek için, geçtiği zorlu yolları anlattığı yeni oyununda adeta, "Beni kimse değil, kendim keşfettim. Kendim oldum, samimi oldum, izleyici elimden tuttu ve bu günlere geldim" diyor.

        Enis'in Hayalperest'ini izlerken "Kapı kapı dolaştım kimse bana albüm yapmadı, kapı kapı dolaştım herkes 'Senden bir şey olmaz' dedi" diyen starlar geldi aklıma. Hatta bir dönem, "Sen bu işi yapamazsın git ev kadını ol" diyen müdürüm de!!!

        İşte Enis Arıkan da tam da o kişilere oynuyor aslında.

        Görmezden gelene, yetenekleri görüp fırsat tanımayanlara, kapıları kapatanlara...

        Yürüdüğü zorlu yolda, geldiği noktaya dem vuruyor ve "İstedim, çok uğraştım ama sonunda başardım" diyor. Ve geldiği zaferi adeta bir müzikal ile kutluyor.

        Kimine göre, "Ne alakası vardı", kimine göre, "Enis'in bilinmeyen bir hikayesi var çok zorlanmış onu anlatmak istedi" olsa da bana göre, "Bu aslında birçok kişiye de ilham olabilecek bir oyun" oldu.

        Öncelikle "Pes etmemeyi", "İstediğinde yolda devam etmeyi" anlatıyor. Enis Arıkan da çok uğraşmış, kapı kapı dolaşmış. Babası ölürken ona miras yerine, borç bırakmış ve küçük yaşta borçlar üstünde hayallerinin peşinden koştuğu hikayesini anlatıyor.

        Malumunuz Enis çok zorlu bir yoldan geldiğinde sosyal medyada keşfedildi aslında. Birçok oyuncu arkadaşı, "Sana yakışıyor mu?" dese de kulak asmadı ve büyük kitlelere ilk orada ulaştı. Üne ve şöhrete de...

        Keşke oyunda bu sektörde geçen ayak oyunlarına, kıskançlıklara, hasetliklere de değinseydi. Ama oralara hiç girmiyor. Tabii anlayan anlıyor ama Enis daha çok fazlasıyla duygusal, ara ara komik dem vuruyor yürüdüğü yola.

        Ve oyunun bir bölümünde, "Hayallere vurulmaz ki kelepçe" diyor.

        Bir insanın hayallerini veya düşüncelerini engellemeye çalışmanın zorluğuna dair derin bir anlam taşıyor bu söz. Bu ifade, hayallerin özgür olduğunu ve onları sınırlamanın imkansız olduğunu da anlatır. Tıpkı kelepçelerin bedeni sınırlaması gibi, ancak hayallerin ruhu ve zihin dünyası o kadar geniştir ki hiçbir engelleme onlara dokunamaz. Bu, insanların umudu, arzuları ve yaratıcılıkları üzerinde sahip oldukları özgürlüğü. Ve en güzeli de bu işte özgürlük.

        Enis Arıkan'ın fikrini yazan Mert Dilek, yöneten de Mehmet Ergen. Tuluğ Tırpan'ın müziklerini yaptığı oyunun kostümleri Ayşegül Alev'e ait. Ve ben kostümlere bayıldım.

        Ve oyuna adını veren "Hayalperest"in sözü ve müziği de Sezen Aksu'ya ait. Keyifli bir oyun. Gidin izleyin derim.

        ***

        Bir insan kaç kez küllerinden doğar

        Enis'i izlerken kendi geçmişimi izledim.

        Zorlu çocukluk yılları, 80'lerin Türkiye'si... Ve klasik Türk Ailesi ve en küçük çocuk.

        Hayallerim var ama karışık. Ve zorlu bir yola girdim yürüyorum. Kah düşüyorum, kah kalkıyorum. Ve tek bildiğim "Çalışmak" ve şimdilerde dönüp arkaya baktığımda fazlasıyla yorgun ve çaktırmadan gururlu.

        Çünkü hiç kolay bir yoldan gelmedik. Şimdilerde Z kuşağının, "Siz deli misiniz? Asla yapmam" dediği yolda çok kez tökezledik, düştük, hatta "Yok olmaz daha da" dedik ve yeniden küllerimizden doğduk.

        Bizim nesil ve ve bizden öncekilerin bu tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelme hadisesi bu. Yeni neslin hiç anlayamayacağı. Çünkü bizler kaç hükümet, kaç patron, kaç şöhret, kaç ünlü, kaç kimler gördük.

        Deyim yerindeyse Ajda Pekkan'ın şarkısında olduğu gibi "Kimler Geldi Kimler Geçti"... Kimisi bir günde yok oldu, kimisi kademe kademe.

        O yüzdendir ki, bizim dönemin sırrı bu ve sık sık Gülben Ergen'in ikonik sözü, "Unutmayın ki, bana bir şey olmaz"ı tekrarlamamız!!!!

        Çünkü gerçekten de sayın seyirciler... Çalışırsan, kendine inanırsan, çalışma gücüne güvenirsen, ekmeğini her zaman taştan çıkartırsın ki, bizim nesil işte tam da böyle... O yüzden de çalışıp, üretmeye devam.