Gökyüzüyle buluşup kuş gibi süzülmek isteyen havacılık tutkunları artık yeni nesil hava araçlarıyla uzun süreli, zorlu eğitimler almadan ve pilot lisansına gerek duymadan rahatlıkla uçuş yapabilecekler. Geleneksel sabit veya döner kanatlı hava araçlarını uçurmak için gerekli eğitimler, pilotluk serüveni oldukça meşakkatliydi. Ancak teknoloji bunu da kolay hale getirdi. Özellikle tek kişilik elektrikli dikey iniş-kalkış (eVTOL) yapabilen, güvenli hava araçlarını belli kriterler dahilinde, uzun süre eğitime gerek kalmadan ve pilot lisansı almadan uçurmak kolaylaşıyor. Artık yaş sınırı olmadan isteyen herkes kuş gibi mavi gökyüzünde kanat çırpabilecek.
İnsanlık yakın zamanda tek kişilik elektrikli dikey iniş-kalkış (eVTOL) yapabilen hava araçlarıyla tanışmayacak, bunları yoğun kullanmaya başlayacak. Özellikle ABD’de pilot lisansı olmadan kullanılabilen tek kişilik uçaklar dünyanın dört bir yanından yüzlerce sipariş aldı. ABD Federal Havacılık Dairesi’nin (FAA) ultra hafif kategorisi (Part 103) altında sınıflandıracağı için artık hayallerde gerçek olacak! FAA’nın bu kararı diğer ülkeler için de referans anlamına geliyor.
Hafif hava araç kategorisine yani ultralight sınıfı için pilot lisansı gerekmiyor olsa da FAA’nin bu konuyla ilgili bazı düzenlemeleri bulunuyor. Mesela hafif araçlarla yoğun yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerde uçulmasına izin verilmiyor. Gün ışığında uçmaları isteniyor. Hava trafik kontrolörlerinin denetiminde olmayan yani sivil ve askeri hava aracı trafiğinin olmadığı hava sahasında uçmaları gerekiyor.
Şu an drone’lara uygulanan benzer kurallar söz konusu. FAA’in bu konudaki kriterlerine göre hava aracının ağırlığı 115 kg’dan az olmalı ve maksimum hızı da saatte 101 km’yi geçmemesi şeklinde düzenlenmiş.
Amerika tek kişilik eVTOL hava araçlarıyla uçmaya hazırlandığına göre dünyaya da yayılacak demektir. Havacılık sektörü için çok yeni olan bu gelişmeden yola çıkarak yakın zamanda hayatımıza girecek ve pilot lisansı olmadan kullanılabilecek 6 elektrikli hafif hava aracını araştırdım. Meraklılarına bir katkımız olsun.
1-Jetson One
Jetson One tek kişilik hava aracının maksimum ağırlığı 86 kg olabiliyor. 20 dakika havada kalabiliyor ve 102 km hıza çıkabiliyor. 5 Kasım 2023’te ilk test uçuşunu gerçekleştirdi. Şirket geliştirdikleri hava aracını Formula 1’in hava aracı olarak adlandırıyor. Elektrikli hava aracı hem hafif hem de güçlü motorlara sahip. Pilot içinde olmadan 5 dakika havada kalabiliyor. Çok güvenli olan hava aracı basit bir bilgisayar sistemiyle pilotun kullanımını kolaylaştırıyor. Jets One sahibi olmak isteyenler 130 bin dolar karşılığında sipariş verebiliyor. Batarya gücü ise 88 kw.
2-MC One
MC One, tahmini 10 dakikalık eğitimle uçurulabiliyor. Elektrikli hava aracının maksimum ağırlığı 160 kg olabiliyor. Havada 15 dakika kalabiliyor. Hava koşullarına göre kendini dengeleme özelliğine sahip ve saatte 80 km/saat hıza ulaşabiliyor. MC One 150 bin dolar seviyelerinde sipariş alıyor.
3-Zapata AirScooter
Fransız merkezli Zapata şirketi Airracer modelini 2022’de tanıttıktan sonra ABD’ye açılma sürecinde AirScooter’ı geliştirdi. Hem yanmalı hem de elektrikli hibrit sisteme ait hava aracı 12 pervaneli olarak tasarlanmış. İlk önce 20 dakika havada kalacağı açıklanan hava aracı geliştirilerek 2 saat kadar havada kalma süresine ulaşmış. Seyir hızı 80 km/saat olacak hava aracının maksimum ağırlığı da 115 kg seviyesine olması bekleniyor. Hava aracının fiyatı ve diğer teknik detayları henüz netleşmiş değil.
4-RYSE Recon
RYSE Recon, 2023’ün en iyi buluşlar listesine yani TIME’s Best Inventions of 2023’e girmeyi başaran elektrikli ultra hafif hava aracı olarak ön plana çıkıyor. Listedeki diğer aynı kategorideki tek pilotlu hava araçlarından en önemli farkı ikiye katlanabilir ve suya iniş yapabilme özelliğine sahip olması. 40 kw batarya gücüne sahip RYSE Recon saatte 101 km hıza ulaşabiliyor. Sıfır karbon emisyonuna sahip hava aracı çevre için de oldukça duyarlı. Maksimum ağırlığı 130 kg, uçuş süresi 20 dakika olacak RYSE Recon, pilot lisansı gerektirmeden kullanılabilecek. Hava aracının satış fiyatı ise 150 bin dolar.
5-Pivotal Helix
2018'de tek kişilik Blackfly ile test uçuşlarına başlayan Opener, adını Pivotal olarak değiştirdi. İlk üretim uçağı Blackfly, 2018’den bu yana 6 bin 500 pilotsuz, 500 de pilotlu test uçuşu icra etmiş. Blackfly’ın yapmış olduğu bu kadar fazla pilotlu test sayesinde Pivotal Helix rakiplerinin bir adım önüne geçiyor. Hava aracının bu kadar test yapması hata riskini azaltırken regülatörler için de daha kolay sertifikasyon süreci geçirmesini sağlayacağı belirtiliyor. eVTOL hava aracının 8kw olan bir batarya deposu bulunuyor. Hava aracında bulunan 2 adet şarj cihazı da 75 dakika içinde bataryaları yüzde 20’den yüzde 100 performansa geri getirmesini sağlıyor. Helix'in fiyatı ise 190 bin dolar civarında. Ancak diğer teknik detayların net olarak yakında açıklanması bekleniyor.
6-LIFT Hexa
LIFT tarafından tasarlanan Hexa hava aracı diğer projelerden farklı bir amaç için üretilmiş. Bu aracın bir fiyatı yok çünkü satışa çıkarılmıyor sadece kiralık bir uçak pozisyonunda. Amaç 15 dakikası 249 dolara kiralanabilen hava aracı her 15 dakikada bir 249 dolar olarak fiyatlandırılıyor. Uçuş öncesi özel bir eğitmen eşliğinde sanal ders almak gerekiyor. Uçak kalkış yaptıktan sonra eğitmen sürekli rehberlik sağlıyor. Acemi pilot uçağı tek kumanda koluyla kullanıyor. Hava aracı yerdeki merkezden yönetilip, kontrol ediliyor. Saatteki hızı 72 km olan Hexa’nın boş ağırlığı 196 kg.
Hexa18 bağımsız elektrik motora sahip ve hedefine güvenli bir şekilde uçabilmek için bunlardan 12’sini kullanıyor. Suya inebilme özelliği var. Bir de paraşütü bulunuyor.
*****
Türkiye 2052’de Japonya’yı geçecek…
Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin (ACI) hava trafiğinin gelişimine yönelik tespitleri dikkat çekici. Havayolu yolcu talebinin incelediği ilk 20 ülke pazarını gösteren “Dünya Havalimanı Trafik Tahminleri (WATF) 2023 – 2052” verilerine göre Türkiye, 2052 yılına gelindiğinde altıncı sırada, Japonya’nın hemen arkasında yer alacak.
Uzun vadede küresel yolcu pazarı dinamiğinin gelişmiş ekonomilerden, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilere doğru kayacağına işaret edilen araştırmada 2023 ve 2042 yılları arasında, gelişmiş ülkeler yüzde 3,2 oranında yükselen ve gelişmekte olan ülkeler ise yüzde 5,4 seviyesinde büyüyecek.
2023’te Pazar payında lider ABD
Toplam yolcu trafiği araştırması uzun yıllar olduğu gibi geçen yılın da pazar liderinin ABD olduğunu gösteriyor. ABD’yi sırasıyla Çin, Hindistan, İspanya, İngiltere ve Japonya takip ediyor. Türkiye ise yedinci sırada, ama küresel yolcu trafiği payında ise Avrupa’da İspanya’dan sonra ikinci durumda.
Ancak tahminler 2042 yılında en fazla pazar payına sahip ülkenin Çin olacağını gösteriyor. Onu sırasıyla ABD, Hindistan takip edecek. Fakat dördüncü sıraya ise 2023’ün listesinde on üçüncü sırada buluna Endonezya gelecek.
Türkiye’nin 2052’de listedeki yeri İspanya ve benzeri ülkeler gibi çok fazla değişmiyor. Düşmüyor. Yolcu trafiğinde pazar payının lideri Çin olmaya devam ederken 2042’deki ilk 5’te değişmeyecek, ancak Türkiye, Japonya’yı geçerek dünya havayolu yolcu pazar payında altıncı sıraya yükselecek.
*****
Uçmadan önce hayvan sevmeye ne dersiniz?
Bir havalimanı düşünün ki içinde insanları mutlu etmek, stresini atmak, uçuş korkusunu, fobilerini arka plana itmek için köpek, kedi, domuz ve tavşan görev yapıyor. Bu amaçla eğitilmişler ve kadrolu olarak insanlara yardımcı oluyorlar.
Geçen hafta San Francisco Havalimanı’ndan Türk Hava Yolları (THY) ile İstanbul’a dönme hazırlıkları yaparken ben de sevimli köpekler Noodles, Bombay ve Roman ile güzel zaman geçirdim. Görevlilerin eşliğinde insanların onlarla, onların insanlarla ilişkilerini gözlemdim. Farklı bir tecrübe daha yaşadım. ABD başka bazı havalimanlarında da benzer uygulamalar var. İlginç, takdire şayan bir program olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Bu eğitimli hayvanlar, terminalde çocuklara, her yaştan hayvan sevgisi olanlara uçuş öncesi güzel zaman geçirmelerine, streslerini atmalarına, bir an kendilerini bulundukları ortamdan ruhen ve bedenen başka bir yerdeymiş gibi hissetmelerine yardımcı oluyor. Bambaşka duygular yaşatıyor. Kalabalık insan yığınları arasında bekleyip, uçağa binmeye planlarken karşınıza sevimli tüy yumaklarının çıkması güzel olmaz mı? San Francisco’da yaklaşık 10 yıldır böyle bir tablo var.
San Francisco Uluslararası Havalimanı (SFO) 3 Aralık 2013’te yolcu seyahatini daha keyifli hale getirmek için terminallerde eğitimli, sevimli, akıllı, uslu köpeklere görev vermiş. Bu amaçla “Wag Tugayı” başlıklı bir programla yola çıkmışlar. Geçen 10 yılda kat ettikleri mesafe ise programını başlatan havalimanı ve San Francisco Hayvanlara Zulmü Önleme Derneği (The San Francisco Society for the Prevention of Cruelty to Animals - SPCA), yetkililerini son derece mutlu etmiş. 2013’ten bu yana “Hayvan Destekli Terapi (Animal Assisted Therapy - AAT)” programı sertifikalı köpekleri San Francisco Havalimanı’nda görev yapıyor.
İstanbul Havalimanı (İGA), Türkiye’de ve yurtdışında birçok havalimanını işleten TAV ve Sabiha Gökçen Havalimanı yönetimini kısa süre devir alan IC Holding yetkililerinin de bu hususu dikkate almalarını hararetle tavsiye ederim. Nede olsa ülkemizde işsiz, sokaklarda başıboş gezen köpek çok. Bunların terapi eğitimine uygun olan bazılarına görev verilebilir. Böylece hayvanlara kötü davranılmaması noktasında da bir farkındalık oluşturulabilir.
San Francisco Havalimanı’nda görev yapan tüm hayvanların havalimanın sitesinde fotoğraflı olarak isimleri ve gerekli bilgiler yer alıyor. San Francisco’nun WAG Tugayı’nda yer alan hayvanlar bir görevliyle birlikte, üzerlerinde “Pet Me / Beni Sev” yazan yeleklerle terminalde dolaşıyorlar. Havalimanın tek terapi kedisi Duke Ellington Morris, çocuklardan müthiş ilgi görüyor ve ortamı anında sakinleştiriyor.
San Francisco Havalimanı’nda görev yapan Wag Tugayı ekibi hayvanları ve onların bakıcıları, ABD’nin de ilk resmi olmayan havalimanı hayvan terapisi programının birer parçaları. Özellikle 11 Eylül hadisesi sonrası uçuşlarda stresin artması sebebiyle bu hayvanlı terapi gündeme gelmiş ve başarılı olmuş. Şu anda yaklaşık 18 hayvan, dernek kanalıyla sahiplerinden ödünç alınarak havalimanında görevlendiriliyor. Sahipleri de onları dönüşümlü vardiyalarla birkaç saatliğine havalimanına getiriyor. Ancak her hayvanın böyle bir görev için uygun olmadığının özellikle altı çiziliyor.
Yerdeki kırıntılara tenezzül etmeyen, sakin, insanlar dokunduğunda tepki vermeyen, kucaklaşmaya eğimli olan bu hayvanların, onlarla ilgilenen, hatta ilk defa bir hayvanla bu kadar yakın temas kuran bazı insanları da hayvan sahibi yapma potansiyeli taşıyor.
Yolunuz San Francisco Havalimanı’na düşerse mutlaka bu ünlü hayvanlarla tanışın. Diyalog kurun ve sevin onları. Çünkü onların görevi sizleri mutlu etmek, hatta güldürmek.
İstanbul'da da “Pet Me” Programı Olamaz mı?
Geçen hafta San Francisco'dan İstanbul'a dönerken ben de bu programla tanıştım ve sevimli köpekler Noodles, Bombay ve Roman ile güzel zaman geçirdim. Bu deneyimden o kadar etkilendim ki, İstanbul Havalimanı'nda da benzer bir programın uygulanmasını öneriyorum.
Stres ve uçuş korkusunu azaltır: Hayvanlarla etkileşim kurmak, stres ve kaygı hormonlarının seviyesini düşürerek insanları rahatlatır. Bu da uçuş korkusu olan yolcular için oldukça faydalı olabilir.
Yolcuların mutluluğunu artırır: Hayvanlarla vakit geçirmek, insanlara mutluluk ve sevgi verir. Bu da havalimanında daha keyifli bir atmosfer oluşmasını sağlar.
Çocuklara keyifli bir deneyim sunar: Çocuklar hayvanları severler ve onlarla vakit geçirmekten büyük keyif alırlar. "Wag Tugayı" programı, çocuklara havalimanını daha eğlenceli bir yer haline getirir.
İstanbul'un imajına katkıda bulunur: İstanbul, hayvan sever bir şehir olarak bilinir. "Wag Tugayı" programı, bu imajı daha da güçlendirmeye yardımcı olur.