Jet yakıtı tartışmalarında birçok yanlış var. Algı yönetimi var. Muhalefette tarafında ise bu konulardan zerre kadar anlamayan, anlamak için çaba sarf etmeyen bir anlayış var. Troller işin içinde. Ayrıca hükümetin normal zamanda ülke lehine olacak şekilde yaptığı bazı düzenlemeleri bugün yaşadığımız ortamlarda iyi izah edememesi gibi bir durumda söz konusu.
İsrail’e jet yakıtı satıldığına dair iddialara yönelik ilgili kamu kurumlarının, düzenleyici otoritelerin kamuoyuna doğru bilgi vermemesi, zamanında açıklama yapmaması gibi bir durumda söz konusu. Mesela Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Petrol Piyasası Sektör Raporu’na bakanlar Türkiye’nin çeşitli ülkelere jet yakıtı ihraç edildiğine dair bilgileri görecektir.
TÜPRAŞ’tan ihraç kaydıyla alınan uçak yakıtı, Türkiye havalimanlarından sefer yapan herhangi bir havayolunun uçağına yüklendiği an gittiği ülkeye uçak yakıtı ihraç edilmiş olarak kayıtlara geçiliyor. Şu an ülkemizde dedikodulara muhatap edilen mevzunun aslı bu. Şayet Türk Hava Yolları (THY) veya herhangi bir havayolu halihazırda İsrail’e sefer yapıyor olsaydı, uçaklarına koyacağı her jet yakıtı da Türkiye’den İsrail’e ihraç edilmiş gibi kayıtlara geçecekti. Kayıtlarda görülen İsrail’e jet yakıtı ihracatının aslı bu şekilde...
Birileri bu meselenin detayını bilmeden gündeme getirdi. Dedikodularla büyüttü. Hatta hiç bu işlerle ilgisi olmayan gözde kurumlarımız bile bu akıl dışı iddialarla yıpratılmaya çalışıldı. Siyasete de alet edildi. Öte yandan hükümet, Gazze’deki insanlık dramı sebebiyle İsrail’e yönelik yoğun eleştiriler getirirken iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin, ihracatın normal seyrinde gittiğine yönelik bazı somut örnekler jet yakıtı meselesinin de doğru olabileceği algısına sebep oldu.
Halbuki THY, dünyada İsrail yönelik seferlerini ilk kesen havayollarının başında geliyor. Dolayısıyla zaten jet yakıtı meselesi kendiliğinden büyük oranda kapanmış oluyor. Gazze’ye saldırı sonrasında özel iş jeti seferleri veya başka havayollarının charter uçuşları olmuşsa aldıkları uçak yakıtının da yine İsrail’e ihracat yapılmış gibi görünmüş olacağı notu düşmekte fayda var. Ama bu şu demek değil: Türkiye, tankerlere TÜPRAŞ’tan uçak yakıtı yükleyip İsrail’e ihraç ediyor. İsrail de bu yakıtları savaş uçaklarında, jetlerinde kullanıyor. Böyle bir yorumda bulunmak, jet yakıtı teminindeki prosedürleri bilmeden akıl dışı çıkarımlar yapmak, ancak art niyetle olabilir. Bunun da ülkemize bir fayda olamaz.
Şimdi jet yakıtı meselesinin neden ihracat gibi gösterildiği meselesine bir göz atalım. Hükümet 2007 veya 2008’da cari açığı düşük göstermek, ihracatı kalemini de yükseltmek için kendince bir formül bularak, yurtdışına sefer yapan havayollarına verdiği jet yakıtını ihraç ürünü gibi göstermeye başladı. Bu tarihlerden itibaren EPDK’nin Petrol Piyasası Sektör Raporlarında dünyanın çeşitli ülkelerine Türkiye’nin jet yakıtı ihraç ettiğine dair bilgiler yansımaya başladı. İsrail’in Gazze’ye saldırması üzerine bu raporlara göz atanlar, EPDK’nın raporlarında bu bilgileri görünce iddialar gündeme gelmeye başladı. Ama ilgili bir kurum da çıkıp zamanında gerçekleri anlatmadı.
Enerji meselelerini bilen, uçak yakıtının nasıl ihraç edildiği hakkında bilgisi olan, dünyadaki yakıt sirkülasyonunun metodolojisi yönelik merakı olanlar mutlaka işin sırrına varmıştır. Ancak hükümetin kısa süre önce 54 kalemde İsrail’e ihracat sınırlaması getirmesi nedeniyle mevzu daha da tartışılır hale geldi.
Geçmiş yıllarda cari açığı düşük gösterme gayesiyle yurtdışına sefer yapan tüm havayollarına verilecek uçak yakıtının TÜPRAŞ’tan ihraç kaydıyla alınmaya başlanması günümüzde karşımıza böyle bir sıkıntı çıkardı. Fakat netice de yurtdışına sefer yapan havayollarına verilen yakıt da yurtdışında kullanıldığı için ihraç ürünü olarak değerlendirilebilir. Bunda bir sıkıntı yok, ama ilgili kurumların izah etmemesinde, geri durmasında bir sorun var gibi...
Evet, ilgili bakanlıklar, kurumlar bu konuyu zamanında neden kamuoyuna anlatmadı? Ben de bu sorunun cevabını merak ediyorum. Eğer geçmişte böyle bir karar alınmamış olsaydı, TÜPRAŞ’tan alınan uçak yakıtı transit yakıt olarak havayollarına verilmeye devam edecekti. EPDK’ya da gümrüğe alınan yakıtlar olarak bildirilecekti. Bugün bu tartışmalar da olmayacaktı. Ama zaten iş yapmazsan, çözüm üretmezsen, fikir geliştirmesen mesele de olmuyor. Galiba sorunun bir kısmı elini taşın altına sokma cesareti gösteremeyen bürokraside…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e jet yakıtı ihracatı konusuna ortada gezen asılsız iddialar sebebiyle çok sert ifadelerle değindi. Fakat bu mevzunun iletişimi, kamuoyu bilgilendirilmesi çok kötü yapıldı. Hatta yapılmadı denecek kadar acemilikler söz konusuydu.
İddiaların kamuoyuna yansıma sürecinde ilgili kurum ve yetkililer maalesef çok sessiz kaldı. Ellerindeki somut bilgileri paylaşsalardı, yetecekti. Yapmadıkları için Cumhurbaşkanı tepeden konuya girmek zorunda kaldı.
İsrail’e jet yakıtı ihracatı hakkındaki son gelişmeyi, haberi de aktarayım. Bu hafta İsrail’e sefer yapacak uçaklar konusunda önemli adım atıldı. Artık Türkiye’deki havalimanlarından İsrail’e giden uçaklara yakıt verilmeyecek. Böylece ihracat dedikoduları tamamen son bulacak. Ticaret Bakanlığı, bu kararını Gümrükler Genel Müdürlüğü kanalıyla ilgili yerlere duyurmuş. Şayet bu karara yönelik önemli gelişme olmaz ise İsrail uçaklarına yakıt verilmeyecek. Böylece kayıtlarda İsrail’e az veya çok jet yakıtı ihracatı da görünmeyecek…