Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Sisi Türkiye'de HÜRJET Mısır'da!

        İki yakın dost ülkenin kesintiye uğrayan ilişkileri güçlü bir şekilde geri dönüş yoluna girdi. Mısır-Türkiye ilişkilerini diğer Arap ülkelerinden ayıran çok farklı detayları var. Doğu Akdeniz’deki mevcut durum bunlardan birisidir. Yakınlaşmanın iki ülke arasındaki ticaret hacminin 15 milyar dolara yükselmesine yönelik adımlardan çok daha önemli stratejik gelişmelere de kapı aralayacağını söylemek mümkün. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin etkinliği Mısır ile olan stratejik ortaklıkla artacağı gibi Afrika’da benzer bir durum ortaya çıkacaktır.

        Dolayısıyla iki ülke ilişkilerini normalleşmeye başladığını ifadesi yerine daha başka ibareler bulmak gerekiyor. Bu yakınlaşmanın ötesinde, daha derin bir iş birliği de söz konusu olabilir. İki ülke ilişkilerinin eskisinden çok daha fazla güçlü bir şekilde geri döneceğine dair önemli işaretlere baktığımızda Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, yeni pazarlara ulaştırılmasında iki ülke birbirine ihtiyaç duyuyor. Savunma sanayinde birbirlerine tamamlayacak hususlar çok fazla. Ekonominin diğer alanlarında da savunma sanayini takip edecek çok sektör var.

        Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Ankara’da sıcak bir şekilde karşılanmasının bölgemizde diğer ülkeler üzerinde de etkisi olacaktır. İki konu çok önemli; Savunma ve enerji. Bölgenin iki büyük Müslüman ülkesinin yakınlaşması aynı zamanda yeni iş birliklerine ve bölgede konjonktürel değişimlere de sebep olacağını tahmin etmek zor değil. İki ülkede yaklaşık 10 yıldır kesintiye uğrayan ilişkilerin en fazla kendilerine zarar verdiğinin bilincine vararak yeni bir dönem başlatmış durumdalar. Bu detay da önemlidir; çünkü bu deneyim iki ülke ilişkilerinin bundan sonra kolay kolay bozulmayacağını gösteriyor.

        Akdeniz’de iki ülke yeni sayfa açacaktır. Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) tartışmaları, Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma sonrası Akdeniz’de ülkemiz lehine değişen tablonun benzer etkiyi Mısır’a da yapacağı yönünde daha çok değerlendirmeler yapılmıştı. Akdeniz’de enerji kaynakları merkezli tartışmalarla birlikte “Mavi Vatan” sınırları konusunda iki ülke ilişkilerine bu aşamadan sonra daha da ilerletecektir. Libya’daki tartışmalı durumda Mısır-Türkiye ilişkileriyle yeni bir safhaya geçebilir.

        Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerinin askıda olduğu dönemde savunma sanayi alanında kaydettiği gelişmeler de iki dost ülkenin hem yakınlaşmasında hem de güçlü bir bağ oluşmasında etkili olacak gibi görünüyor. Çünkü Mısır, Türkiye’den daha hesaplı olarak temin edebileceği savunma sanayi ürünlerini Fransa başta olmak üzere çeşitli ülkelerden satın alarak temin ediyor. Türkiye ise savunma sanayinde geliştirdiği ürünleriyle dost ülkelere çok farklı tekliflerle gidiyor. Proje ortaklığı, ortak üretim, eğitim, bilgi paylaşımı gibi birçok konuda daha yakın iş birliğini teklif ediyor. Batılı ülkeler gibi üst perdeden davranıp sadece ürün satmaktan ziyade eşit düzeyde ilişkilerle başarılarını paylaşmayı öneriyor.

        Mesela 3-5 Eylül tarihlerinde Mısır’ın İskenderiye şehrindeki El Alamein Havaalanında ilk defa gerçekleşen Mısır Uluslararası Havacılık Fuarı’na Türkiye’den savunma sanayi şirketlerimiz adeta çıkarma yaptı. TUSAŞ beşinci nesil savaş uçaklarının eğitiminde kullanılacak ve yakın hava destek uçağı olarak tasarlanmış HÜRJET’i yurtdışında ilk defa bir fuarda Mısır’da uçurdu.

        TUSAŞ’ın HÜRJET’ine rakip pozisyonda olan bazı ülkelerde bu fuarda uçaklarını sergiliyorlar, uçuruyorlar. Çek devletinin uçak üreticisi Aero Vodochody da Aero L-39NG Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı ile İskenderiye’de HÜRJET ile aynı yerde bulunuyor. Yine aynı kategoride G. Kore’nin ürettiği FA-50 model uçakta İskenderiye’de. Mısır ile G. Kore’nin bu uçağı ortak üretmek için anlaşmaları bulunuyor. TUSAŞ’ın HÜRJET’inin Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Türkiye’de olduğu günlerde İskenderiye’de sergilemesi, gösteri uçuşu yapması iki ülke arasında yeni güzel gelişmelerin başlamasına vesile olabilir.

        Zira HÜRJET, aynı zaman Türkiye’nin beşinci nesil Milli Muharip Uçağı KAAN’ın ilk nüvesi. Gelecek yılda Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine gireceği düşünüldüğünde Mısır-Türkiye arasındaki savunma ilişkilerinin de başlangıç noktası neden olmasın? Çünkü Mısır’ın da böyle bir arayışı var. Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı filosunda bulunan T-38 uçakları ile akrobasi gösterilerinde kullanılan F-5 uçaklarının yerini alacak bir HÜRJET’in kısa zamanda önemli ihracat başarısına da imza atacak gibi görünüyor.

        Bakalım Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin ziyareti sonrası neleri konuşacağız?

        SAVUNMADAKİ İHRACAT YETERLİ Mİ?

        Savunma ve havacılık ihracatımız 2024 yılının sekiz ayında yüzde 9,8 artışla 3,7 milyar dolara ulaşmış. Özellikle havacılık tarafında yapılan ihracat kalemleri çıkarıldığında geriye ne kalıyor ona bakıp değerlendirme yapmak daha doğru olacaktır. Çünkü TUSAŞ, TEI ve bazı özel şirketlerin Boeing, Airbus, GE ve diğer şirketler için üretip, yurtdışına gönderdiğimiz ürünlerin savunma ve havacılık ihracatımız içinde önemli yeri var. Ayrıca ihracat rakamından Baykar’ın İHA ve diğer ürünlerini de çıkardığımızda geriye konuşulacak pek fazla bir şey kalmıyor. Kısacası gündeme gelen o kadar habere, yeni gelişmelere ve elimizde satış hazır hale geldiği ilan edilen platformlar ve ürünlere göre savunma sanayindeki ihracatımız henüz istenen seviyede değil.

        Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sosyal medya hesabından bu bilgileri paylaştı, ama daha önce genel müdürlüğünü yaptığı Aselsan’ın halen daha ihracatta istenilen seviyede değil. Özel sektör ilgi alanındaki tüm ürünlere el atmasına, kamudan destek almasına rağmen fazla bir ilerleme kaydedilmiş değil. Hatta başta TUSAŞ olmak üzere diğer şirketlerin platform araçlarında ihraç edilen ürünler olmazsa durum daha da tartışmalı hale gelecektir.

        Netice itibarıyla Savunma Sanayi Başkanlığı’nın acilen, ihracatı nasıl artırabileceğine kafa yorması lazım. Bazı şirketlerin geliştirdiği yüzlerce ürün olmasına rağmen neden satamadıkları, rekabetçi olamadıkları, hatta yurtiçindeki bazı özel şirketlerimize bile ürünlerinin neden pahalı geldiğinin sorgulanması lazım.

        Halen daha yarı kamu konumdaki şirketlerimizin seri üretim sorunları var. Ürün tedarik zincirini kurma meselesini çözebilmiş değiller. AR-GE ürünlerini, prototipleri geliştirip, kamuoyuna “başardık” şeklinde açıklanan çoğu ürünün seri üretime geçemediği gibi pazarında rekabetçi olabilmeleri gibi önemli bir sıkıntılara daha bulunuyor.

        Şirketlerimizin bu yıl 171 farklı ülkeye ürün ihraç ettiğine dikkat çekiliyor, ama bunun çok iyi bir şey olmadığını söylemeye gerek yok. Daha önce de yazmıştım bazı şirketlerin yurtdışındaki fuar ve pazarlama faaliyetlerine ayırdıkları maddi kaynaklar neredeyse ihracatlarına denk geliyor. Bu durumda 171 ülke yerine verim alınacak 17 ülkeye daha fazla odaklanmak makul olmaz mı?

        Kısacası savunma sanayinde artık yeni yeni stratejilerle yeni döneme geçilmesi gerekiyor.