Otomotiv sektörü Türkiye’de her zaman ağırlıklı bir konuma sahip olmasına rağmen hak ettiği ilgiyi maalesef görmüyor. Yaklaşık 20 yıldır kamudaki ithal makam araçlarının yoğunluğu ve bunlara harcanan ciddi paralar sebebiyle yerli üretime destek verilmediğine yönelik ciddi eleştiriler yapılıyor. Ne hikmetse kamu kurumları ısrarla yerli üretim araçlarını değil, Türkiye’de hiç yatırımı olmayan markaların ithal araçlarını tercih ediyor. En milli ve yerli savunucusu konumda olanlarda bile durum böyle…
Türk mühendislerinin, işçilerinin ve otomotiv yan sanayimizin ciddi emek verdiği ve ülkemize katma değer sağladığı yerli araçlara üvey evlat muamelesi yapıldığını defalarca bu köşede de gündeme getirdim. Ama ilgili çevreler maalesef bu konuda bir adım atmadılar. İthal otolara olan araba sevdalarından milim vazgeçmediler. Sonra yerli otomotiv sektörü aleyhine daha vahim gelişmeler olmaya başladı. Çünkü ithal otolara sadece kamu yetkililerinin değil sıradan vatandaşın da binebilmesi için kolaylıklar sağlandı.
Yerli otomotiv sektörü neden unutuluyor?
‘Otomotiv Sanayii Derneği’nin verdiği bilgilere şaşırtıcı. Türkiye’de yabancı markaların yatırım yaptığı otomotiv sektöründeki yerli üretimin payı son yıllarda ilk defa yüzde 40’lardan yüzde 25’lere gerilemiş. Bu durum hangi kelimeyle ve iktisadı mantıkla izah edilebilir? Bunun adı iş bilmezlik, öngörüsüzlüktür. Üstelik yerli ve milli markamız TOGG’un da teşvik ve desteklerle pazardaki durumu dikkati alındığında, yerli üretim adına çok kötü bir tablo söz konusudur. Bahanesi elektrikli araçlar veya başka gelişmeler olamaz!
İşte bu ilginç gelişme üzerine yetkililerimiz zahmet edip, kararlar almışlar. “AB ve Serbest Ticaret Anlaşması (STA)” dışındaki ülkelerden elektrikli araç ithalatını zorlaştırmaya karar vermişler. Bu düzenlemeye şarj edilebilir hibritli araçlar da dâhil edilmiş. Bu karadan en fazla Çinli şirketler etkilenecekmiş. Çin ile dış ticaretteki durumumuz ortada. Ciddi anlamda dış ticaret açığı veriyoruz. Türkiye’de hiçbir yatırımı olmayan, tüketici için de ilerde ciddi sorunlara sebep olacak Çinli ve diğer ülke şirketlerinin elektrikli araçları için önlemlerde geç kalınmış olabilir. Bu durumda mesela Çin markalarının, ABD’nin Tesla’sının kaidesiz kuralsız şekilde neden Türkiye pazarında yer almalarına göz yumuldu?
En fazla Çinli şirketler etkilenecek!
Son alınan karar ağırlıklı olarak Çinli üreticileri etkileyecek. Zira yoğunluk 30 milyar ithalat yapıp, 3 milyar doları bile bulmayan ihracat yaptığımız Çin’in otomotiv markalarında. Çin’de 40’tan fazla otomotiv markası var. Türkiye’de sektörü koruyacak düzenlemeleri yapılmadan kapıları açılırsa doğal olarak böyle bir pazara en fazla ilgiyi de Çinli markalar gösterecektir. Nitekim öyle oldu.
İngiltere bu sene martta, Avrupa Birliği ise Haziran’da Çin markaları için ciddi önlemler aldı. Özellikle İngiltere, Çin üretimi elektrikli araçların uzaktan kontrol edilebilir olması nedeniyle ciddi endişelerle böyle bir kararı aldığını duyurdu. AB ise gümrük vergilerini yükseltti. Bu kararlarda dikkat çeken iki husus var. Birisi güvenlik, diğeri ise yerli sanayinin korunması…
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, Ticaret Bakanlığı’nın aldığı son kararın otomobil pazarında yerli araç payının yüzde 25’e gerilediği bir dönemde, yerli araç payının korunması ve geliştirilmesi açısından olumlu etki yapacağına vurgu yapmış. Oto ithalatçıları yani otomotiv distribütörleri ise doğal olarak bu kararı çeşitli açılardan eleştiriyorlar.
Ticaret Bakanlığı titiz olmak durumunda
Maalesef Ticaret Bakanlığı’ndaki bürokratlar dünyadaki gelişmeleri ve gerçekleri okumada biraz ağır kalıyorlar. Daha önce, yabancı markaların Türkiye’deki montaj ürünlerinde yüzde 50 oranını yakaladıklarında ‘Yerli Belgesi’ verilmesi yönünde tuhaf bir karar alınmıştı. Böylece yerli üretim muamelesi görüp her türlü avantajlardan faydalanmalarının önü açılmıştı.
Avrupa Birliği ve STA anlaşması bulunan 23 ülkenin haricindekilerden gerçekleştirilecek elektrikli araç ithalatı için ilave düzenleme yapılmış. Ticaret Bakanlığı’nın şart koştuğu “İzin Belgesi” elektrikli araç piyasasındaki çeşitliliğin getirdiği karışıklık sebebiyle yeniden düzenlenip, 1 Ekim 2024 itibariyle yürürlüğe girmek üzere kapsamı genişletilmiş. “İzin Belgesi” düzenlenebilmesi için 7 coğrafi bölgede en az 20 yetkili servis istasyonunun kurulması gerekiyor.
Detay şu: Şarj edilebilir hibrit araçlar (Plug-in Hybrid Electric Vehicle - PHEV) da bu düzenleme içine alınmış. PHEV kategorisinde yer alan elektrikli araçlarda hem içten yanmalı motor hem de elektrik motoru bulunduğundan bir karışıklık olmuş gibi. Umalım ticari araçlar gibi başka unutulan detaylar da olmasın!
Elektrikli araçlarda kafa karışıklığı var
Elektrikli araç denince farklı türler vatandaşın kafasını karıştırıyor olabilir, ama bakanlık bürokratların dikkatli olması gerekmez mi? Elektrikli araçlar; hibrit otomobiller (HEV), tamamen elektrikli otomobiller (BHEV), yakıt hücreleri otomobiller (FCEV) olmak üzere toplam üç ana gruba ayrılıyor. Ama hibrit otomobillerin de kendi için farklı beş modelden oluşmasını da kamu otoritelerinin iyi biliyor olması ve ona göre düzenleme yapması icap ederdi. Maalesef fark etmemiş, geç kalmışlar!
Yaklaşık 10 ay önce elektrikli ithal araçlar için bir düzenleme yapıldığından buradaki başıboşluk ortadan kaldırılmış, tüketiciye ve yerli sanayiyi koruyucu adım atılmıştı. Şimdi PHEV kararıyla da unutulan detaylar kapsama alındığı için Çin, Japonya ve ABD gibi ülkelerden PHEV motorlu ithal araçlar için de bir düzenleme yapılmış oldu. Bu düzenlemeden elektrikli araçlarda olduğu üzere en fazla Çinli şirketlerin etkileneceği ifade ediliyor.
BYD gelirse TOGG ne olur?
Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Çinli BYD şirketinin Türkiye’de fabrika kurmaya karar vermesinin etki analizlerinin de iyi yapılması şart. Otomotiv sektörüne 1 milyar dolarlık yabancı yatırımcının Avrupa’dan değil, ticari mantalitesi kestirilemeyen Çin’den gelmesini bizim bürokrasi cephesi ne kadar yönetebilecek, bilemiyorum. TOGG’un ürettiği ilk model daha tam olarak gelişimini kaydetmeden, yeterli üretim tecrübesine ulaşıp, ikinci, üçüncü modellerini satışa sunamadan 2026’da üretime geçmeyi planlayan BYD’ye böyle bir imkân verilmesinin neticelerini zaman gösterecek.
Dünyanın birçok ülkesinde TOGG benzeri yatırımların ilk modellerinde belli sorunlar olur. Markanın ve geliştirdiği modellerinin sağlıklı yapıya kavuşması için başlangıçta devlet desteği gerekir. Bu sebeple bazı hatalarının aşırı şekilde eleştirilmesinin bir mantığı yok. Bu kadar cehaletle de hareket edilmemeli! Art niyetli eleştiriler de dikkate alınmamalı. Yerli ve milli ürün geliştirmenin, pazarda yer edinmesini sağlamanın basit bir şey olduğu sanılmamalı.
TOGG haksız eleştiriliyor
Eleştirilmesi gereken husus varsa o da TOGG’un çok fazla siyasi malzeme yapılmasıdır. Bakanların, bürokratların makamı aracı olarak bile tercih etmedikleri TOGG’u siyasi amaçları için kullanmaları doğru olmamıştır. TOGG’un profesyonelleri, ortağı işadamları ön planda olsaydı daha iyi olurdu. En azından bundan sonra siyasiler TOGG’u reklam aracı yapmasınlar. İşi profesyonellere bıraksınlar. Arka planda devlet desteğini esirgemesinler, zira başarı zaten onlara yazacaktır.
Ayrıca BYD’nin Türkiye’de üreteceği elektrikli araçların Avrupa’ya ihracatı da kolay olmayacak gibi görünüyor. İç piyasada etkileyeceği en önemli marka da TOGG olacağına göre 1 milyar dolarlık bu yatırımın astarı yüzünden pahalıya gelme durumu söz konusu olabilir. Bu sebeple şu günlerde TOGG için neler yapılabileceğine geç kalınmadan kafa yorulmalıdır.