Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları arasında en fazla yakından takip ettiğim proje Konya’da yer alıyor. Zira Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEKA) ihaleleri arasında Konya Karapınar hem en büyüğü hem de ülkeye milli yenilenebilir enerji teknolojisi kazandırmayı amaçlayan, katma değeri ve istihdamı odağa alan bir yatırım olarak yola çıkmıştı.
Konya Karapınar’ın çorak alanlarındaki güneş, enerjiye dönüşecek, Ankara’daki fabrikada da güneş panelleri üretilecekti. Proje bu şekilde ihale edilmişti. Çok yönlü örnek bir yatırım olarak ülkemize kazandırıldı. Ancak her yerli/milli yatırımda olduğu gibi bu sektörde de önemli sorunlar söz konusu…
Bu yıl Kalyon Holding’in 80. yılını kutlaması vesilesiyle Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu ile birlikte Karapınar Güneş Enerji Santrali’ni (GES) ziyaret ettik. Kalyon Havacılık şirketine ait Bombardier Global 5500 özel jetle İstanbul Havalimanı Genel Havacılık Terminali’nden önce Konya’ya uçtuk. Buradan da 1,5-2 saatlik mesafedeki Karapınar GES’e geçtik.
Karapınar GES yaklaşık 1,2 milyar dolarlık bir proje. Avrupa’nın en büyük GES’i, 20 milyon metrekarelik çölü verimli bir hale dönüştürmüş. Daha önce ot dahi bitmeyen bölgede artık GES panellerinin gölgesinde çeşitli bitki türleri yeşermeye başlamış. Bölge halkının yeşillenen güneş panellerinin altlarında koyunlarını atlatmalarına da izin veriliyor. Bir yönüyle GES, buraların yeşillenmesini de sağlamış yenilenebilir enerji kaynağından öteye bir görev üstlenmiş gibi...
Karapınar GES’in tasarım ödüllü Scada binasında Cemal Kalyoncu’dan 80 yıllık serüvenlerini dinledik. Babasının ilk işe başlaması, abisinin sosyal sorumluluk projelerine ilgisi, sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkilerini ve Cemal Kalyoncu ile holdingin farklı alanlarda yıllar içinde nasıl büyüdüğünü öğrendik. Kalyon Holding’in Karapınar’da hizmete soktuğu GES projesi Acıgöl Havzası’nda yer alıyor. Burada kullanılan güneş panelleri ise yaklaşık yüzde 90 seviyesinde varan yerlilik oranı ile Ankara’daki Kalyon PV fabrikasında üretildi. Ancak yerli/milli ifadesi geçince oranların değil, önemli kritik bileşenlerine vurgu yapmak gerekir. Kalyon’da güneş panellerindeki en kritik bileşeni hücreyi üretiyor. Panellerin en hafif ama en değerli yeri burası. Türkiye’de sayıları 96’yı bulan güneş paneli üreticileri ise hücreyi Çin’den ithal edip piyasayı allak bullak etmeye devam ediyorlar. Yerli yatırımcıyı korumaksa, daha ileriye taşımak ve Türkiye’yi bu alanda farklı konuma getirmek gibi düşünce maalesef ilgili bakanlıklarda yok gibi… Bu konuyu ayrıca ve detaylı olarak bir başka gün yazacağım. Biz Konya’nın güneşine dönelim.
Karapınar GES projesinin finansmanının büyük kısmı yurtdışından İngiltere’den sağlanmış. İngiliz İhracat Kredi Ajansı- İngiltere Hükümeti’nin sürdürülebilirlik konusunda küresel ölçekte sağladığı en yüksek finansmanı bu yenilenebilir enerji santraline verilmiş. Burasıyla yeşil enerji ve uluslararası alanda da en iyi finansman ödülleri de kazanılmış.
İçinde Konya Karapınar GES’in de yer aldığı Kalyon Enerji’nin yüzde 50’sine de Abu Dabi merkezli International Holding Company ortak olmuş. Şu an 3 bin MW kurulu güce ulaşmış olan yenilenebilir enerji yatırımlarıyla yıllık 6 milyar kilowat saat elektrik üretiliyor. Türkiye’nin yıllık elektrik tüketiminin neredeyse yüzde 2’si…
Cemal Kalyoncu, babası merhum Mehmet Kalyoncu’nun müteahhit olarak başladığı faaliyetleri ağabeyleri merhum Ahmet ve Hasan Kalyoncu ile devam ettiklerini, müteahhitlik dışında 1989’da pencere sistemleri fabrikası Kalpen PVC’yi, 1992’de pet şişe ve preform fabrikası Kalpet’i kurduklarına vurgu yaparak, enerji alanındaki ilk yatırımlarına 1993 yılında yöneldiklerini söyledi. Doksanlı yıllarda Türkiye’de yaşanan elektrik enerjisi krizinde Gürcistan’da enerji üreterek, ilk enerji ithalatını gerçekleştirmişler. 2000 yılında ise Ordu ve Giresun Hidroelektrik Enerji Santrali’ni hizmete sokmuşlar.
Kalyon Holding’in yakından takip ettiğim inovatif projelerinden birisi de KKTC’ye denizin altından su götürdükleri proje. Bu da çok önemli ve dünyada örneği yok. KKTC Deniz Geçişi İsale Hattı, adanın su sorununu ortadan kaldırdı. Keşke bu boru hattına paralel olarak elektrik hattı da çekilmiş olsaydı, bugün KKTC’nin önemli bir meselesi kalmamış olacaktı.
Türkiye’de bir ilk olan sıvılaştırılmış doğal gazı (LNG) gemi ile getirip, FSRU gemisine boşaltıp, doğalgaza çevirerek yurtiçine sistemi de Kalyon ülkemize kazandırmıştı. Neticede gurubun enerji sektörüyle ilişkisi iyi. Bin km doğalgaz boru hattı, 5 bin 600 MegaWatt yenilenebilir enerji portföyü, 2 GW kapasiteli yerli güneş paneli üretim fabrikası, 2 bin 478 MW GES, 720 MW RES, 343 MW HES kurulumu gerçekleştirmiş.
YEKA ihalesi şartnamesi gereği Ankara’da kurdukları Kalyon PV güneş paneli fabrikası da Türkiye için önemli bir yatırım. Keşke devletimiz diğer tüm projelerde yerli/milli yaklaşımı gösterip, devamını getirebilse… Gördüğüm kadarıyla yerli/milli güneş paneli üretimlerini desteklemeyi kamu rafa kaldırmış. Çin’den ithalatın önü açılmış.
Kalyon, Ankara’da 100 bini kapalı olmak üzere 250 bin metrekare alanda, 350 milyon dolar değerinde güneş paneli üretimi fabrikası kurdu. Burası güneş paneli üretiminin 4 aşamasını; ingot, wafer, hücre ve modül olarak tek çatı altında toplayan entegre bir tesis. Bu özelliğiyle Avrupa’da tek. Fakat hükümete yakınlığıyla bilinen Kalyon’un bu yatırımına ve diğer 2-3 yerli üretim yapan güneş paneli fabrikalarına devletin ilgili kurumları gereken önemi vermiyor, ilgi göstermiyor. Destek olmuyor. Çin menşeli güneş panellerini finanse etmek için gayret gösteriliyor.
Yerli ve millilik derken mesela akıllara şu soru gelebilir. Kalyon PV’de üretilen güneş panellerdeki yerlilik oranı yüzde 90 olduğuna göre gerisi nedir? Neden yerli yapılamıyor? Bu soru diğer yerli yatırımcılar için de geçerli.
Yüzde 10’luk kısımda büyük oranda Malezya’dan ithal edilen güneş paneli camı ve hücre üretiminin hammaddesi silisyum var. Ancak silisyumun ingot’a (kütük) dönüşmesi, dilimlenmesi, hücre ve modül olması asıl teknolojinin döndüğü yerler. Kısacası kritik basamaklar aşılmış. Silüsyum üretimi için sadece büyük yatırım gerekiyor. Cam tarafını ise Şişe Cam çözecek güçte Hatta düşük kapasitede olsa üretime geçti diye biliyorum.
Tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de Çin güneş paneli konusunda da baskılıyor. Fakat ilgili bakanlıklar ve kuruluşlar başka sektörlerde olduğu gibi bu konuda da yerli ve milli yatırımlara duyarsız kalmaları ciddi bir sıkıntı. Türkiye’de ürettiğimiz güneş panellerinin Çin’den veya Çin menşeli ürünlerin başka ülkeler üzerinden getirilmesi kendi şirketlerimizin gelişimini engelliyor. Bir yönüyle Çin’in stratejileri destekleniyor. Güneş paneli sektörü destekleniyor. Türkiye’de 96 güneş paneli şirketinin de Çin menşeli ürünleri başka ülkelere satma şansları zaten yok. Çünkü Çin, satılabilecek ülkelere zaten daha ucuza satıyor.
Öte yandan Avrupa Birliği’nde Çin malı güneş panellerinin ithalatının engellenmesi için yoğun bir çalışma söz konusu. ABD’nin uyguladığı koruma tedbirlerinin benzerlerini AB de uygulamak için hazırlanıyor. Bu gelişmeler gösteriyor ki Türkiye’yi önemli güneş paneli üreticisi yapacak fırsat var, ama hazırlanan yok! Halbuki Türkiye’de Kalyon ve diğer birkaç üretici iç pazara güneş paneli verdiği gibi en gelişmiş ülkelere de ihracat yapıyorlar. Mesela Kalyon PV’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında ABD, Hollanda, Belçika ve Japonya gibi ülkeler bulunuyor. Başka bir şirketimiz ürettiğinin yüzde 70’ini ABD ihraç ediyor. Bu durumda neden halen daha Çin malı güneş panelleri destekleniyor?
Kalyon Karapınar GES, Türkiye’nin kurulu güneş enerjisi payının yüzde 15’ine sahip. Burada Ankara’da üretilen ön yüzden olduğu gibi yerden yansıyan güneş ışığını arka yüzden de elektriğe dönüştürme özelliğine sahip, çerçevesiz, çift yüzlü G1 Glass-Glass modeller ve çerçeveli tasarıma sahip M10 Glass-Glass modeller kullanılıyor. Yani en ileri teknolojiler söz konusu.
Kalyon Karapınar GES’te paneller güneşin gün içerisindeki konumuna göre, açı değiştiren tracker sistemiyle çalışıyor. Sistem, enerji verimini %15 artırıyor. Ayrıca tracker sistemi olağan dışı hava koşullarında kendini koruyacak algoritmaya sahip. Mesela rüzgâr hızına göre kendini korumaya alabiliyor. Karapınar GES ve Kalyon PV’de iki bin yüksek nitelikli mühendis ve tekniker çalışıyor. Benzer milli ve yerli yatırımların yaşaması, gelişmesi ve çoğalması için kamu desteği şart.
Çünkü bu tarz teknolojilerin ülkemizi yüksek teknolojinin başkan alanlarına taşıma potansiyeli var. İngot’tan wafer dilimleme tekniğiyle yarı-iletken geliştirmesi çok önemli. Türkiye’de bu başarılmış durumda. Çip teknolojisinin temelini de yarı-iletken ingot, wafer üretimi oluşturuyor. O halde güneşin daha çok millileşmesi için kamunun da üzerine düşenleri yapması gerekmez mi?