Galatasaray, kendi sahasında Kasımpaşa’yla 3-3 berabere kalarak bir puana razı oldu.
Karşılaşma öncesi favori olarak Galatasaray gösteriliyordu. Doğaldı aslında. Her iki takım arasındaki kalite farkı bir gerçek. Çok güçlü bir kadronun yanı sıra iki büyük golcü sarı-kırmızılı takım adına büyük avantajdı. Bu nedenle maç öncesi yapılan yorumlar ve öngörüler ev sahibi takımın rahat kazanacağı şeklindeydi.
Fakat, Kasımpaşa'yı doğru analiz etmek gerekiyor. Fenerbahçe karşılaşmasının ikinci yarısı harika bir futbol oynayan ancak bir türlü golü bulamayan lacivert-beyazlıların oyun felsefesini anlamayanlar büyük yanılgıya düşüyor. İlk yanılan Mourinho oldu. Derbide Galatasaray’a yenilen Fenerbahçe’nin Portekizli teknik adamı gibi, Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk da bu yanılgıya düşen ikinci teknik adam oldu.
İki büyük takımın teknik patronu Kasımpaşa'yı gerçekçi olarak incelememiş, analizi yanlış yapmışlar.
Bunun nedeni, Kasımpaşa oyun felsefesi artık herkesin bildiği gibi pozitif futbol. Rakibe önde baskı yapıyorlar. Geriye düşseler de kendi oyunlarından hiç vazgeçmiyorlar. Savunmaya kapanmak yerine, baskıdan kurtulmak için soğukkanlı olarak oyunu çevirmek adına mücadele ediyorlar. Bunu yapacak oyunculara da sahipler. Özellikle Hajradinovic çok iyi top kullanan bir futbolcu. İlk yarı sol kanatta başarılı olmadı. İkinci yarı orta alana gelince, oyuna damga vurdu.
Takım olarak kazanmayı ortak bilinç haline getiren Kasımpaşalı oyuncuların istekli oluşu, son ana kadar golü düşünmeleri ve pozitif futbolu benimsemeleri sonuç almalarındaki en büyük etken oldu. Ligde iyi futbol oynayan ilk 3 takımdan birisi diyebiliriz Kasımpaşa için. Bunu ilerleyen haftalarda daha net olarak göreceğiz.
İlk yarı istediği oyunu sergileyemeyen Kasımpaşa, ikinci yarı harika bir geri dönüşü gerçekleştirdi. Galatasaray’a top göstermedi. Pozisyonları değerlendirebilse maçı kazanabilirdi. Net golleri kaçırdılar. Galatasaray’ın attığı goller dışında başka gol beklentisi yoktu.
Galatasaray’ın en büyük avantajı iki usta golcüye sahip olması. Icardi ve Osimhen bire birde güçlü oyuncular. Ceza sahasında etkililer. Attıkları goller tamamen bireysel yetenekleri sonucu geldi. Gerçi ilk golde, Mortadha’nın ıskalaması ardından Icardi’nin Opoku’ya faulü dikkate alınmalı. Arka arkaya atılan 3 gol, Galatasaray’ı ve elbette Okan Buruk’u şaşırttı ve yanılttı. Bu maç farka gider diye bir beklenti oluşturdu.
Okan Buruk, golcüleri kenara alınca takımın gol umudu da kalmadı. Sonradan yapılan değişiklikler hiç işe yaramadı. Sağ kanat tam anlamıyla çöktü. Kasımpaşa'nın attığı goller organize bir üretim olarak gerçekleşti. Hatta, iki net gol pozisyonunu da harcadılar. Muslera’nın da hakkını vermek gerekir. İyi kurtarışlar yaptı.
6 golün atıldığı maçta Kasımpaşa’nın güzel oyunu vardı. İlk yarı Galatasaray korner kullanamazken, konuk takım 12 şut attı. Bunun altısı isabetliydi. Bu rakam ev sahibi takım Galatasaray’ın çok önündeydi. Karşılaşmanın ikinci yarısı Galatasaray’a olduğu kadar diğer takımlara da bir ders niteliğindeydi. Cesaretli olmak, futbol oynamayı düşünmek, yılmadan mücadele etmek lacivert-beyazlıların en büyük artısıydı.
Galatasaray karşısında 3-0 yenik duruma düşüp, oyuna ortak olmak hatta skoru kendi lehine çevirecek pozisyonları bulmak öyle kolay kolay yapılabilecek bir iş değil. Kasımpaşa bunu gerçekleştirdi. Zoru başaran Kasımpaşa aldığı bir puanla lige yeni bir başlangıç yapacaktır. Eksik oyuncularının kadroya katılması ile hedeflediği üst sıralara rahatlıkla ulaşabilir.
Bu beraberliğin tek sorumlusu tartışmasız Okan Buruk’tur. Yanlış bir kadro, rotasyona sığınma nedenleri, yaptığı değişiklikler tartışılıyor doğal olarak. Yanlışı çoktu. Maçı kaybedebilirdi. Okan Buruk ve ekibi Kasımpaşa’yı fazla hafife almış anlaşılan. Bireysel çaba ile atılan 3 gol dışında oyun olarak beklentilerin çok altında kaldılar. Doğru dürüst pozisyonları yok. Bir puan aldılar. Ancak, moraller bozuk. İkinci yarı rakibin oyun üstünlüğünü kabul ettiler. Kasımpaşa kazanamadığı için, Galatasaray ise 3-0’ı koruyamadığından üzgün...
