Bir hayalin peşinde koşan insanlara hep gıpta etmişimdir. Ben hiçbir zaman hayallerin adamı olmadım… Değil 40, 30, 20, 10 yıl bir hayalin peşinden koşmak birkaç ay sonrası için basit bir tatil planı bile yapamam doğru dürüst. Tam da bu yüzden yıllar boyunca bir hayalini gerçekleştirmek için çabalayan, zorluklara rağmen vazgeçmeyen ve bir şekilde o hayalini hayata geçiren insanların öyküleri hep ilgimi çekmiştir. Bu sabah büyük bir merakla bilgisayarın başına oturup sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden Francis Ford Coppola’nın 40 yıldır hayalini kurduğu ve 85 yaşında nihayet gerçekleştirdiği yeni filmi ‘Megalopolis’le ilgili yazılanları okumaya başladım.
Senaryosunu 1980’lerde yazmaya başladığı, 2000’lerin başında çekim hazırlanırken 11 Eylül saldırıları nedeniyle rafa kaldırdığı projesini gerçekleştirmek için çalışmaktan hiç vazgeçmemiş Coppola!
‘The Godfather I-II’, ‘The Conversation’, ‘Apocalypse Now’ gibi sinema tarihinin en iyi filmleri arasında gösterilen işlere imza atan usta yönetmen dün 85 yaşında 40 yıldır hayalini kurduğu ‘Megalopolis’i dünyaya sunmak için Cannes Film Festivali kırmızı halısında yürüyordu.
Adam Driver, Aubrey Plaza, Giancarlo Esposito, Laurence Fishburne, Dustin Hoffman, Nathalie Emmanuel, Jason Schwartzman, Jon Voight, Talia Shire gibi görkemli bir oyuncu kadrosunun rol aldığı bu destansı, efsanevi film dün akşamda beri sinema dünyasında herkesin dilinde...
Ve birçok insan, bu film için cebinde 120 milyon dolar ve daha da önemlisi hayatının yarısını harcayan, Francis Ford Coppola’ya 40 yıllık hayalinin bir kabus olduğunu söylüyor!
‘MEGA ŞİŞİRİLMİŞ, MEGA SIKICI, MEGA SIĞ BİR FİLM’
Tam 46 yıl önce ‘Apocalypse Now’u çekerken, “En büyük korkum herkesin için önemli bir konuda, gösterişli, boktan, utanç verici bir film yapmak! Ve ben bunu yapıyorum...” diyen ve sonuçta ortaya bir başyapıt çıkaran Coppola’nın korktuğu başına gelmiş gibi görünüyor. Yeni filmi için kimsenin dili ‘boktan’ demeye varmasa da pek iyi şeyler de söylenmiyor!
The Guardian’ın usta sinema yazarı Peter Bradshaw, küçük mizahi parıltıların filmin ‘berbat oyunculukları’nı ve ‘sıkıcı efektler’ini kurtarmadığını söylüyor: “Coppola’nın Megapolis’i tutkusu olmayan bir tutku projesi; ‘mega şişirilmiş’ ve ‘mega sıkıcı! Şaşırtıcı derecede sığ! İnsanlığın geleceğine dair lise düzeyinde mesajlarla dolu...”
The Times’tan Kevin Maher, film için ‘Coppola’nın destanı baş döndürücü bir iğrençlik’ başlığını uygun görmüş: “Kötü düşünülmüş temalar, yarım kalmış sahneler, insanın gözünü kanata oyunculuk performanslar, laf salatası diyaloglar ve çirkin görsellerle dolu 138 dakika boyunca olmayan aptalca bir öyküyü arıyor...”
Screen Daily’den Tim Grierson son yıllarda çok az sanatçının Francis Ford Coppola’nın ‘Megalopolis’i kadar cesur hayaller kurduğunu söyleyip ekliyor: “Ancak bazı hayaller başarısızlığa mahkumdur. Megalopolis hatla bir karmaşa!”
Collider’dan Chase Hutcinson, bir felaketin ardın New York’u yeniden inşa etmek isteyen zamanı durdurma yeteneği olan mimar Cesar’ın öyküsünü anlatan film için, “Görünüşte her şeyle ilgili olmaya çalışan ancak hiçbir şeyle ilgili olmayan bir film” diyor.
Vanity Fair’den Richard Lawson, ‘Megapolis’in korkunç bir şekilde her şeyin yanlış gittiği bir hayal olduğunu belirtiyor: “Belki bazı sinefiller Coppola’nın 40 yıllık hayalindeki değeri görebilir ancak sinemadan çıkanların çoğunun kafası allak bullak olacak. Megalopolis, yeterince işlenmemiş fikirlerle dolu sıkıcı bir saçmalık...
“HER SANİYESİNDEN KEYFİ ALDIM”
Tıpkı benim gibi hayallerinin peşini bırakmayan insanlara saygı duyan bazı eleştirmenler her şeye rağmen Coppola’nın birçok kişi tarafında ‘et mi tavuk mu’ olduğuna karar verilemeyen filmine daha bir şefkatle yaklaşmış.
New York Magazine’den Bilge Ebiri filmin şimdiye kadar gördüğü en çılgınca şey olduğunu söyleyip “Eğer saniyesinden keyif aldığımı belirtmezsem yalan söylemiş olurum” diye yazmış.
Los Angeles Times’tan Joshua Rothkopf, “Eğer Coppola’nın yeni bir başyapıtla dönmesi hayaline kendinizi kaptırmadıysanız Megapolis’te keyif alınacak çok şey var” diyor.
Variety’den Peter Debruge, ‘Apocalpypse Now’la Altın Palmiye kazanmasından 45 yıl sonra Cannes Film Festivali’ne dönen usta yönetmenin Megapolis’le sanatla ilişkisi üzerine son derece kişisel bir alegori inşa ettiğini söylüyor: “Coppola rahat bir şekilde emeklik olup kenara çekilmek yerine bize Megapolis’i izletiyor. Bazı fikirleri planladığı gibi beyazperdeye yansımasa da sinemaya inancını hiçbir zaman kaybetmemiş bir adamın filmi bu...”
Rolling Stone’dan David Fear, Megapolis’in Coppola’nın tam da yapmak istediği film olduğunu belirtiyor: “Tavizsiz, benzersiz bir şekilde entelektüel, romantik, hicivle dolu yeni cesur bir dünyanın yanında daha da iyi bir dünya isteme konusunda samimi bir film...”
7 DAKİKA AYAKTA ALKIŞLANDI
Bir hayalin peşinde koşan insanlara hep gıpta etmişimdir. Beğenilsin ya da beğenilmesin dün akşam seyirciyle buluşan 40 yıllık hayali 7 dakika ayakta alkışlanan Francis Ford Coppola’nın nezdinde hayallerin peşinden giden herkese selamlar...