Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Sanal alem şövalyesi Ibelin'in 'gerçek' öyküsü!

        Mats Steen’in öyküsünün büyük bölümü sanal alemde geçse de sonuna kadar gerçek. Bir yanıyla da gerçek olamayacak kadar fantastik! Geçtiğimiz günlerde The Times okuduğumdan beri aklımdan çıkmıyor. Ben MacHell imzalı haber 1989’un yaz aylarında Norveç’te başlıyor. Robert ve Trude Steen çiftinin mutluluğu ilk çocukları Mats’in doğumuyla birlikte daha da katlanmıştır. Robert aldığı kamerasıyla oğlunun her hareketini kayıt altına alır. Aylar geçer Mats büyür kamera kaydeder. Sarı saçları, güzel yüzüyle ilk adımlarını atmaya başlar. Genç çift her anne baba gibi çocuklarının en güzel, en mükemmel çocuk olduğunu düşünür. İki yaşına geldiğinde Mats’te bir şeylerin değiştiğini görürler. Başta pek anlam veremeseler de bir şeylerin ters gittiğini sezerler: “Anne babası olarak bir şeylerin yanlış olduğunu görüyorduk.” Mats düştüğünde kalkmakta zorlanmaktadır. Güçsüzdür. Fiziksel gelişiminin yavaşladığın gördüklerinde doktorların kapısını çalarlar. Testler, muayeneler yapılır. Mats 4 yaşındayken, 18 Mayıs 1993’te doktorlar Robert ve Trude’ye oğullarının ‘Duchenne Kas Distrofisi’ denilen bir kas hastalığı olduğunu söylerler. Neredeyse sadece erkek çocuklarda ortaya çıkan ve kasların erimesine yol açan genetik bir bozukluktur bu. Doktorlar, Mats’ın bu hastalık nedeniyle giderek yürümekte zorlanacağını, fiziksel olarak çaresiz bir duruma geleceğini, 24 saat bakıma muhtaç olacağını, yutma, öksürme gibi şeyleri yapamayacağını, tüple beslenmek zorunda kalacağını ve 20 yaşına kadar yaşaya bileceğini anlatırlar.

        Robert ve Trude o gün duyduklarının kendilerini nasıl etkilediğini, “Dünyamız parçalandı” diye tarif ediyorlar.

        Mats Steen
        Mats Steen

        MATS 'WORLD OF WARCRAFT'I KEŞFEDİYOR

        Oğullarıyla ilgili tüm gelecek hayalleri yerle bir olmuştur. Her günü son günmüş gibi kabul etmeye, onunla mutlu anlar geçirmeye odaklanırlar. Mats, esprili akıllı bir çocuktur. Sekiz yaşında tekerlekli sandalyeye geçer ama arkadaşlarıyla bir bağı vardır. Video oyunlar oynar, küçük kız kardeşi Mia ve evcil köpeklerini sever.

        Ergenlik yılları daha zor geçer. Arkadaşları, ev partilerine, sinemalara giderken flörtleşirken Mats tüm bunlardan uzak kalır. Bir süre sonra arkadaş sayısı azalmaya başlar. Mats yalnızdır ve tüm zamanını video oyunları oynayarak geçirir. Bu sırada ‘World of Warcraft’ adlı çok oyunculu çevrimiçi rol yapma oyunu keşfeder. Binlerce oyuncunun devasa, üç boyutlu, fantastik bir dünyayı keşfettiği ve görevleri tamamlamak, canavarlara karşı savaşmak için birlikte hareket ettiği bir oyundur bu. Mats bu oyunu oynayarak saatler geçirmeye başlar. Ailesi zaten hayattaki birçok şeyden mahrum kalan oğullarının bu zevkine müdahale etmez, oynaması için ona izin verir.

        Mats artık kaslarını kontrol edemiyordur. Sağ eli için özel yapılmış bir klavyeyle yerinden kımıldamadan sanal bir dünyada dolaşmaktadır tüm gün. Bazen oğullarının yanında oturup onu izleyen Robert ve Trude, “Sadece ekrandaki bir şeye bakarak oturmak sıkıcıydı. Neler olduğunu anlamıyorduk” diyor.

        DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN MESAJ YAĞIYOR

        Mats’ın 20. doğum günü gelir ve geçer. Vücudu gün geçtikçe daha da küçülüp kırılgan hale gelmiştir. Hayatı ve durumu hakkında bir blog yazmaya başlar. Kasım 2014’te, solunum problemleri nedeniyle hastaneye kaldırılır. Bu, ilk kez olan bir durum değildir. her seferinde birkaç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra eve dönmüştür. Ancak bu sefer farklıdır. Gece yarısı hastanede arandıklarında apar topar yola çıkan Robert ve Trude o anları şöyle anlatıyor: “Oslo’da hiç bu kadar hızlı araba kullanmamıştık. Saat 12.14’te hastaneye ulaştık ancak tam 14 dakika geç kalmıştık. Mats o gece yarısı öldü. Hayatımızı dolduran her şey, ister iyi ister kötü olsun, fiziksel, zihinsel olarak sona ermişti. Büyük bir boşluktaydık.”

        Ailesi için Mats dünyada veya yakın çevresinde kimse üzerinde bir etki bırakmamıştır. Ne romantik bir aşk ne kalıcı dostluklar... Oğullarının hayatının kaybettiğini takipçilerine duyurmak için bloguna bir not yazarlar.

        Bir süre sonra hiç tanımadıkları birinden bir e-posta alırlar. Mats’in ölümünden duyduğu üzüntüyü anlatmaktadır bu kişi. Bir anlam veremezler bu mesaja. Ancak bir süre sonra bir başka yabancıdan bir başka e-posta gelin Mats için... E-postalar yağmur gibi yağmaktadır. Hiç tanımadıkları insanlar oğullarının ‘sıcak kalbinden’, ‘hayal gücünün genişliğinden’, ‘cömertliğinden’, ‘iyi bir dinleyici olduğundan’ bahsetmektedir. Danimarkalı bir öğretmen Mats’in öldüğünü duyduğunda sınıfta nasıl ağladığını anlatmaktadır bir e-postada. İngiltere'den 65 yaşındaki bir psikolog “Mats benim gerçek dostumdu,” diye yazar. Robert ve Trude tüm bu mesajlar karşısında, “Kim bu insanlar, akıllarını mı yitirmişler” diye sorarlar kendi kendilerine. Ancak her yeni e-posta ile gerçek yavaş yavaş ortaya çıkar.

        BİR ACAYİP BELGESEL "IBELİN'İN OLAĞANÜSTÜ HAYATI"

        Onlar oğullarını Mats diye bilmektedir. Ancak Mats, World of Warcraft içinde, yıllar boyunca ‘Ibelin’ adında karizmatik bir maceraperest olarak var yaşamıştır. At kuyruğu yapılmış kızıl saçları, gür sakalıyla onlarca kişilik bir ‘klanın’ parçası olarak fiziksel hayatın ötesinde sanal alemde bir hayat inşa etmiştir kendisine.

        Norveçli yönetmen Benjamin Ree, Mats’ın çift yaşamının öyküsünü ve bunun keşfinin ailesi üzerindeki duygusal etkisini, "Ibelin’in Olağanüstü Hayatı" adlı bir belgeselde ele almış. Giderek dijitalleşen bir dünyada gerçeklik ve ilişkilerin doğası üzerine sorular soran bu çalışma için Ree “Dört yıldır Mats’ın ne tür bir insan olduğunu anlamaya çalışıyorum. Onu daha iyi anlamaya çalışmak, neredeyse bir doktora tezi yapmak gibiydi” diyor.

        Ancak belgeseli yaparken elinde benzersiz bir kaynak olduğunu keşfetmiş. Mats, World of Warcraft’ta genellikle davet üzerine katılınabilen bir ‘kardeşlik’ kulübünün üyesidir. Onun dahil olduğu kulübün adı ‘Starlight’. Buraya üye olanlar birbirleriyle etkileşime geçip mesajlar paylaşabiliyordu. Ve bu kulüp her eylemin dijital kaydını tutuyordu. “Mats, bu dünyada neredeyse 20 bin saat geçirdi. Bir anlamda World of Warcraft'ta büyüdü,” diyor Benjamin Ree.

        Ocak 2024’te Sundance Film Festivali’nde seyirciyle buluşan ve 2 ödül kazanan belgesel için inanılmaz bir kaynağa ulaşır. (Bu arada, bu acayip belgesel 25 Ekim'de Netflix'te yayınlanacak.)

        Mats, World of Warcraft’ın ‘Ibelin’i olarak bu sanal dünyanın içinde dağlarda, ormanlarda koşar. Oyunun içinde Rumour adında bir kadınla flört eder. Rumour gerçek hayatta Lisette adında Hollandalı genç bir kızdır. İbelin ve Rumour, Mats ve Lisette tarafından kontrol edilerek, ergenliğin yoğun ama romantik açıdan belirsiz ilişkisine dalarlar. Bir noktada, Rumour İbelin’in yanağına bir öpücük kondurur. Mats yıllar sonra bloğuna bu anı şöyle yazar: “Bu sadece sanal bir öpücüktü ama gerçekten hissedebiliyordum.”

        SANAL ALEMDE 'GERÇEK' DUYGULARA DOKUNMAK

        Mats, Starlight kulübündekilerin gerçek yaşamdaki buluşmalarına hiç katılmaz. Durumunu kimseye açıklamak istemez. World of Warcraft'ta herkes fiziksel olarak mükemmeldir ve Ibelin, çekici ve popülerdir. Bunu kaybetmek istemez.

        Sanal alem şövalyesi Ibelin, bu dünyadaki birçok ‘sanal’ arkadaşının gerçek hayatına dokunur. Onları derinden etkilemeyi başarır.

        Benjamin Ree, belgesel için çevrimiçi arkadaşlarıyla konuştuğunda, Mats’ın çok iyi bir dinleyici olduğunu anladığını söylüyor. “Hayatının sonuna yaklaşırken, en kötü durumda bile, arkadaşlarına öncelik vermeye ve onlara destek olmaya çalışıyordu. Bu olağanüstü.”

        Ancak "Ibelin’in Olağanüstü Hayatı" Mats’i olağanüstü biriymiş bir azizmiş gibi gösteren bir belgesel değil. Ree, onun çatışmalarını da ortaya çıkarıyor. Empatik ve iyi bir dinleyici olmasına rağmen, Mats eleştirici, alaycı ve huysuz da olabiliyordu. Lisette, Ibelin’in oyunda başka kadınlarla flört ettiğini keşfeder. Lisette ile araları açılır. Ree, Mats’in ‘sanal alem’deki buna benzer tavırları için “İçsel şeytanları birikiyor ve hastalığıyla ilgili dürüst olmadığından dolayı birçok sorun yaşıyorar.”

        Ancak Mats, hayatının sonuna yaklaştığında, World of Warcraft’taki herkese hastalığını açıklar ve blog yazmaya başladığında, yıktığı köprüleri yeniden onarmayı başlar.

        KEYFİNİ YAŞADIĞI İKİNCİ BİR HAYAT KURMUŞ KENDİNE

        Mats’ın ölümünden sonraki günlerde, Robert ve Trude Steen çifti, oğullarının sanal alemdeki arkadaşlarından aldıkları bilgileri hem harika hem de sürreel bulurlar: “O kadar çok insana yardım ettiğini bilmiyorduk. İnternetteki arkadaşlıkların, ilişkilerin, fark ettiğimizden daha güçlü olabileceğini anladık.”

        Starlight kulübünden, Lisette de dahil olmak üzere, bir grup Mats’ın cenazesine katılır. Robert, oğlunun hayatının arkadaşlık ve sevgi açısından yetersiz olduğunu düşündüklerini belirtirken, artık bunun böyle olmadığını anladıklarını söylüyor.

        Starlight ekibinin üyeleri, Ibelin’i anmak için World of Warcraft’ta belirli bir yerde toplanıyor her yıl. Sanal bir dünyada sanal arkadaşları için yas tutan sanal insanlar...

        “Bazen düşünüyorum da, düşlerimi birleştirerek kendime kesintisizce akacak ikinci bir hayat kursam ne hoş olurdu, günlerimi düşsel konuklarla, uyduruk insanlarla geçireceğim, acısını da keyfini de yaşayacağım, ikinci bir hayat...” diyen Pessoa’nın özlemini duyduğu hayatı yaratmış kendisine Mats Steen...

        Mats’in öyküsü sanal alem, oyun dünyası, sanal dostluklar üzerine okuduğum en acayip öykülerden biri...