Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Orta Doğu'nun düştüğü Suskunluk Sarmalı…

        HAFIZANIZI şöyle bir yoklayın…

        İsrail’in Hizbulllah hedeflerine dönük Lübnan saldırısına kaç ülke çok sert tepki gösterdi?

        Belki gözümden kaçmış olabileceği endişesi ile uzun yıllardır Orta Doğu çalışan iki akademisyene de soruyu yönelttim.

        Her ikisinin yanıtı da farklı olmadı, hatta bir adım daha ileri attı: “İsrail’in saldırısı karşısında İran dahi Hizbullah’ı yalnız bıraktı…”

        KONTROLLÜ GERGİNLİK

        ORSAM’da uzun yıllardır Orta Doğu çalışan Oytun Orhan, son dönemde bölgede yaşananları, “Kontrollü gerginlik” olarak değerlendirdi.

        Lübnan’daki çatışmanın devam edeceğine dönük önemli verilerin olduğunu belirtti ve bir günde 50'si çocuk, 95'i kadın olmak üzere 558 kişi yaşamını yitirmesi karşısında batıdan gelen seslerin cılızlığına vurgu yaptı.

        Bunun da İsrail’i cesaretlendirdiğinin altını çizdi…

        Oytun Orhan’ın da altını çizdiği gibi, bu denli çok sivilin yaşamını kaybettiği bir ortamda sesini yükselten yok…

        En küçük olayda dahi tepkisini yükselten Avrupa’nın başat ülkeleri ise üç maymunu oynuyor.

        Sadece onlar da değil, batının karşısında duran Rusya ve Çin’den gelen sesler de oldukça cılız; hatta yok denecek derecede düşük…

        Genel Kurul’unun açılışı dolayısıyla dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konuşma yaptığı Birleşmiş Milletler kürsüsünden söz alan liderlerin sözlerine baktım.

        Onların yaklaşımı da farklı değildi…

        GÖRMEZDEN GELİYOR, SESİNİ KISIYOR…

        Arap ülkelerinin bazıları ise Hizbullah’ın içine düştüğü durumdan hoşnutluğunu gizlemiyor.

        Bu da gösteriyor ki Hizbullah konusunda herkes suskun…

        Buna ister Alman siyaset bilimci Elisabeth Noelle-Neumann teorisinden yola çıkarak “Suskunluk Sarmalı” deyin…

        Çünkü batılı ülkeler ve karşısındaki blokta yer alanlar aynı tutumu gösterince, sesini yükseltmek isteyenlerin de suskunluğuna yol açıyor.

        Kimse yaşanan gerçeği ve insan hakları değerlerini sorgulamıyor…

        BİDEN’IN SÖZLERİ

        Bunun en açık göstergesi de Beyaz Saray’da son günlerini yaşayan Biden yönetimi…

        Yaz başından bu yana Gazze’de ateşkesin olması gerektiğini dile getiriyor.

        Ancak bunun olabilmesi için güçlü bir tutum ortaya koyamıyor.

        Nitekim dün de BM kürsüsünde aynı cümleleri tekrar etmekten öte gitmedi, Artık Gazze'de ateşkes zamanı. Rehineler evlerine dönmeli” dedi.

        Ateşkesin hala mümkün olduğunu ve savaşın kimsenin çıkarına olmadığının da altını çizdi, “Diplomatik çözüm mümkün ve biz bunun için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

        Sonuç almak için ne yapacakları konusunda ise tek kelime etmedi.

        Şurası açık ki İsrail’in saldırılarından ABD yönetimi içinde bulunan şahinler de hoşnut.

        Çünkü 1983’teki iki bombalamadaki rolü nedeniyle aranan Hizbullah’ın önemli liderlerinden İbrahim Qubaisi’nin saldırı sırasında öldürüldü…

        Nitekim Biden ateşkes aradığını söylediği dakikalarda Lübnan’ın güneyine ve Beyrut’a 1500’e yakın hava saldırısında bulunan İsrail ise eylemini devam ettirmekteki kararlılığını yürütüyordu.

        İÇERDEN DE TEPKİ YOK

        Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nden, 20 yıldır Lübnan üzerine çalışan Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’nun bakışı da farklı olmadı.

        “Bölgesel konjonktürde İsrail istediğini yapıyor” diye söze girdi, “Çatışma nedeniyle hava sahası da kapanan Ürdün’den dahi ses çıkmıyor” hatırlatmasında bulundu.

        Doç. Dr. Atlıoğlu, Lübnan’ın da içinde bulunduğu durumun vahametini anımsattı, 1982 işgali döneminde Lübnan Komünist Partisi ve Emel örgütünün eylemlerine dikkat çekti.

        Bugün aynı tutumun Lübnan içinden de gelmediğine işaret eden Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, Hizbullah’ın siyasi gücü olmakla birlikte, eylemci gücünün gittikçe zayıfladığına işaret etti.

        Lübnan’da 2019’dan bu yana Cumhurbaşkanı seçilemediğini, 2021’den beri de hükümet kurulamadığını anımsattı, içerdeki politik çekişmelere işaret etti.

        İRAN DA SESSİZ KALDI

        Ekonomik çöküşün de bunun üzerine eklendiğinde Lübnan’da durumun gittikçe kötüleştiğini vurguladı.

        Sonuçta hem içerden hem de dışardan desteğin kalmadığını anımsatıp şu kritik tespiti yaptı:

        “Hizbullah’a yönelik saldırılar karşısında İran dahi ses çıkarmıyor… Hizbullah, İsrail karşısında yapayalnız bırakıldı. Bu 1982’den bu yana gelinen noktanın özeti…”

        Doç. Dr. Atlıoğlu’nun tespiti aslında sadece gelinen noktanın değil, bölgenin bulunduğu durumun da özeti…