“FATİHLERİN kudreti, devletlerin kuvveti, kitlelerin hayal gücü üzerine kuruludur…”
Kitleler Psikolojisi kitabında Gustave Le Bon böyle der; burada da kalmayıp devamını getirir:
“Kitle onun hayal gücüne tesir etmek suretiyle sevk edilir. Büyük tarihi olayların hemen hepsi, kitlelerin hayal gücü üzerine doğrudan doğruya yapılmış tesirlerin neticeleridir.”
Devlet adamları arasında yer alan en zorba liderler de ondan dolayı “kitlelerin hayal gücünü kudretlerinin desteği” diye tanımlar.
ABD Başkanlığına Donald Trump’ın seçilmesini sağlayan da kitleler üzerinde yaratmış olduğu bu hayal gücüdür…
KİTLELER ZORBALARI SEVER
Hem demokratik bir toplumda baskı görmeden yaşamayı savunup, hem de somut baskı koşullar sergileyen bir düzeni savunan kişiye oy vermesinin gerisinde de bu yatar…
Yine Le Bon’dan alıntı yaparsak, “Kitleler kuvvete saygı duyar; zayıflığın bir şekli olarak kabul ettikleri iyiliğe karşı ilgisiz görünür…”
Yönelimleri sevgileri, her zaman iyi yöneticilere karşı değil, kendilerini her zaman baskı altında tutan “zorbalara karşı” olmuştur.
O nedenle en gösterişli heykelleri dikerler, ancak ne zaman ki kitlelerin hayal gücünü etkileme başarısını göstermemeye veya kitlenin beklentileri karşılamamaya başlar işte o zaman içinde barındırdığı zaaf ortaya çıkar.
Çünkü kitlenin gözünde zayıflar tabakasının elemanı olmaya başlamıştır…
KİTLELER SERT OLANI SEVER
Eğer içine düştüğü bu durumdan geçmişte kitlelerin hayal gücünü etkileyen becerileri kalmışsa fatihler yeniden dirilmeyi başarır.
Trump da tam da böyle bir sürecin içinden çıkıp geldi…
Baskıcı, sert, aşırıcılığa açık tavırlarının kitleler üzerinde yarattığı hayal gücünü iyi okudu…
ABD medyasında iki gündür Trump’ın oluşturmaya başladığı kabinesine yönelik ağır eleştiriler geliyor.
Bunların başında da Adalet Bakanlığı’na getirmek istediği, 17 yaşındaki bir kızla cinsel ilişkiye girmekle suçlanan, sert söylemleriyle bilinen Matt Gaetz geliyor…
Bırakın Demokratları, Cumhuriyetçiler için dahi ismi üzerinde fırtınalar yaratan Gaetz’i Adalet Bakanlığına atayacağını açıklaması, hakimiyet sağladığı Senato’da dahi tartışmaların odağına yerleşti.
Çünkü bizdeki gibi Devlet Başkanı’nın atamış olması bir bakanın göreve başlaması için yeterli sayılmıyor…
Onayına sunduğu Senato’nun da oluruna gerek duyuyor.
Dün çoğunluğunu aldığı Temsilciler Meclisi gibi Senato’da da 6 sandalye önde; bu da atadıklarının onaydan rahat geçeceği varsayımını güçlü kılıyor.
Ancak Cumhuriyetçilerden de Adalet Bakanlığına getireceğini söylediği Gaetz’e itiraz edenlerin sayısı az değil.
ŞAHİNLER KABİNESİ
Benzer durum önceki gün de burada dikkat çektiğim Dışişleri Bakanlığı’na getireceğini açıkladığı Florida Senatörü Marco Rubio için geçerli…
Tam anlamıyla şahin politikaları ile bilinen ve Çin’e karşı neredeyse nefrete yakın söylemleriyle tanınan Rubio’nun gelmesi Trump’ın aradığını söylediği barış dünyası ile çelişiyor…
Tam tersine sert, baskıcı ve bir o kadar da radikal milliyetçi tutumları ile bilinen bu isimleri göreve getirerek aslında Trump, ortalama ABD halkının psikolojisini ne denli iyi okuduğunu da gösteriyor.
Çünkü kitleler, zorba yöneticilere karşı ilgisini yüksek tutar; güç gösterisinden de haz alır…
Kitlelerin feragat ve sadakatini yükseltir…
Trump da tam da Le Bon’un 1895’te yazdığı Kitleler Psikolojisi kitabındaki ilkeleri takip ediyor; biliyor ki kitleler güçlü ve sert olanı sever…
Gaetz, Rubio ve diğerleri de bu beklentiyi karşılayacak nitelikte isimler…
SUÇLAMALARDA HER YOL VAR…
Gaetz açısından ilginç olan durum 17 yaşındaki kıza tecavüz etmekle suçlandığı davayı soruşturan Adalet Bakanlığının başına geçecek olması.
Aslında dosyasında olanlar bununla da sınırlı değil, “uyuşturucu kullanmakla” ve Temsilciler Meclisi Salonu’nda uygunsuz materyal paylaşmakla da suçlanıyor.
Temsilciler Meclisi Etik Komitesi soruşturmasının da hedefi olmuş bulunuyor.
Trump, büyük olasılık Gaetz’i bu göreve getirirken, 6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na düzenlenen saldırılara katılan kişilerin cezalarını sınırlayacak yasa teklifini bu kez Bakan olarak hayata geçirmesini de arzuluyor.
ABD ilginç bir o denli de eğlenceli olacak bir döneme hazırlanıyor; belli ki 20 Ocak’tan sonra dünyanın gözü Washington’da olacak…
Stresin daha da arttığı bir dönem başlayacak…
O nedenle kemerlerinizi sağlam bağlayın…
Sadece Başkanı ile değil, ne zaman ne yapacağı belli olmayan ekibiyle de karşı karşıya kalacağız…
Madem Le Bon ile başladım, yine onun bir cümlesiyle bitireyim:
“Kitlenin aklı yoktur…”
Aklı olan da toplumdur…
