Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Geri dönüşe üç formül…

        TÜRKİYE’nin yanı sıra ülkesinde Suriyeli barındıran bütün ülkeler aynı soruyu tartışıyor?

        Suriyeliler ülkesine nasıl gidecek?

        Veya ne zaman dönecek?

        Ya da gitmelerini özendirmek için hangi yöntem uygulanacak?

        Daha da önemlisi Suriye’ye bugün hakim olan muhaliflerin, yakın gelecekte hükümet etme yönetimi ne olacak?

        İktidar içerdeki muhalif gruplar arasında nasıl paylaşılacak; Suriye bütün olarak kalma şansını yakalayabilecek mi?

        Bölge ve Suriye sahasında bulunan ülkelerin hemen hepsi aynı soruyu tartışıyor…

        Hepsinin ajandasının birinci sırasında da kendi ülkelerinde bulunan Suriyeliler yer alıyor.

        ÇÖZÜM ARAYIŞI

        Nitekim Ürdün’de dün toplanan Suriye ile doğrudan ilişkili ülkelerin Dışişleri Bakanları’nın yanı sıra Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Arap Birliği üst yöneticilerinin katıldığı toplantının gündeminde de bu konu vardı.

        Toplantıya, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, Mısır Dışişleri bakanlarının yanı sıra Türkiye’den Bakan Fidan ile hafta başından bu yana bölgede bulunan ABD Dışişleri Bakanı Blinken katıldı…

        Ülkesinde Suriyeli mülteci bulunduran ülkelerin neredeyse tamamı, sığınma statülerini gözden geçirmek üzere askıya almış bulunuyor.

        Birçoğunun beklentisi, “Para verilim, hatta uçaklarını da sağlayalım, yeter ki gitsinler” yönünde…

        SIĞINMA TALEPLERİ ASKIDA

        Bu kapsamda İngiltere, Almanya, Yunanistan, İtalya ve İsveç’in de arasında bulunduğu AB ülkeleri Suriyelilerin sığınma statüsünü göz önünde bulundurarak yasak işlemlerini askıya aldığını açıkladı.

        Danimarka da açık tutum alıp, “Suriyelilerin ülkesine dönmesi için kişi başı 27 bin Euro ödemeye ve yol masrafını karşılamaya hazırız” açıklamasında bulundu.

        AB ülkeleri arasında en çok Suriyeli sığınmacı barındıran Almanya’nın eski Sağlık Bakanı Spahn da benzer şekilde Suriye’ye dönmek isteyen herkese uçak kiralamayı ve bin dolar vermeyi önerdi.

        Aşırı sağcı politikalarıyla öne çıkan Avusturya da daha ileri bir tutumla, sığınma talepleri başarısız olan Suriyelileri sınır dışı etmeye hazırlandığını duyurdu…

        AŞIRI SAĞIN KAYBI…

        Aslında Suriye’de beklenmedik bir şekilde yaşanan gelişmeler AB’de aşırı sağ açısından tersine süreci de başlattı…

        Baştan beri savunduğum bir görüş var; Suriye göçü AB’de karşı devrime yol açtı…

        İktidarını değiştiremediği için toprağını değiştirenler, ülkelerinde değişime neden olmakla kalmadı, gitmek için yola çıktıkları ülkelerde de karşı devrime yol açtı.

        Almanya’da, Fransa’da, Avusturya, Polonya’da bir daha toplum nezdinde yer bulamaz diye bakılan aşırı sağcı siyasetin yükselişine tanıklık edildi…

        AfD, Le Pen, PiS, Ruch Narodowy, KKP, Vox, FdI yükselişe geçti, hatta İtalya’da olduğu gibi aşırı ırkçı ve sağcı Meloni de Başbakan oldu…

        Bütün bunların nedeni de göçün toplumda yarattığı karşı devrim etkisinden başkası değildi…

        AB içinde yükselen aşırı sağcı akımların Suriye sahasındaki gelişime göre gerileme olasılığı oldukça yüksek; tabi Şam yönetiminin hükümet etme biçimi de bunun belirleyicisi olacak…

        Politikalarını bugüne kadar Suriyeliler üzerine kuran aşırı sağcı siyasetçiler, Suriyelilere dayalı politika üretemeyecek.

        Hatta bizde de olduğu gibi Suriyelilerin gitmesi, işletmelere sağladığı ucuz işgücü kaybına yol açtığı için yoğun bir eleştiriyle de yüz yüze kalacak…

        PARADOKSLARLA DOLU

        Tabi ki bunların hemen olup bitmesini kimse beklemesin, çünkü öncelikle bırakın Suriye sahasındaki sorunları, ortaya çıkan paradoksların giderilmesi gerekiyor.

        Örneğin paralı askerlik yapan vekalet savaşçıları ne olacak; yakın geçmişe kadar HTŞ ile kanlı bıçaklı olan örgütler ne yapacak; Esad’ın ordusunda yıllarca askerlik yapanlar nasıl bir tutum alacak; Rusya Suriye’de kalmayı sürdürebilecek mi; ABD PYD/PKK’ya verdiği desteği devam ettirecek mi?

        DÜNÜRÜNÜ ORTA DOĞU DANIŞMANI YAPACAK…

        “Topal Ördek” durumunda olan Beyaz Saray yönetiminin yerine gelecek seçilmiş Başkan Trump, seçim kampanyası boyunca Suriye sahasında kalmayı düşünmediklerini açıkladı; “bizim savaşımız değil” dedi.

        Yeni atadığı Orta Doğu Danışmanı da bölgeye nasıl baktığının göstergesi.

        ABD basınında yer alan haberlere göre Trump bu göreve ikinci eşi Marla Maples’ten olma kızı Tiffany Trump’ın kayınpederini getirmeyi amaçlıyor.

        Tiffany Trump’ın eşi Michael Boulos’un babası Massad Boulos ABD’de milyarder bir iş adamı olarak bilinmesinin yanında, uluslararası sorunların çözümünde iyi bir pazarlıkçı olarak da tanınıyor.

        Dolayısıyla Trump meseleye ne verip, karşılığında ne alacağı politikasıyla yaklaşıyor.

        O nedenle ABD’nin bölgedeki etkinliğinin yüksek olacağına yönelik bir beklenti şu an bölge ülkelerinde de bulunmuyor.

        Sonuç olarak bütün ülkeler Suriyelilerin ülkesine dönmesi için nasıl bir formül üreteceği üzerinde yoğunlaşıyor.

        Buna Türkiye de dahil…

        AİLELER KALIYOR, ERKEKLER GİDİYOR

        Nitekim gidişleri süratlendirmek için Yayladağ Sınır kapısını da açtı; gidenlerden de “kendisine verilen geçici koruma belgesinin sona erdiğine ilişkin” de bir yazı imzalatmaya başladı.

        Yani gidenler geri döndüğünde geçici koruma altına tekrar giremeyecek.

        Bundan olsa gerek üç gün evlerini görüp gelmek için ilk gün sınır kapılarına yığılma yapan Suriyelilerin talepleri ret edilince karşıya geçişleri aynı ölçüde olmadı.

        Sahada olanların aktardığına göre Suriyeliler de buna karşı, eş ve çocuklarını Türkiye’de bırakan erkeklerin gitmesi yöntemine başvurmuş…

        Geri dönme durumunda kalması halinde Birleşmiş Milletlerin Aile Birleşmesinden yararlanma kapısını açık tutmak istemiş…

        “GİDERLER Mİ?”

        Göç ve Suriyeliler üzerinde yaptığı Barometre çalışmalarıyla da tanınan Prof. Dr. Murat Erdoğan’a beklentisini sordum…

        DANİMARKA GİDENE 27 BİN EURO VERİYOR

        AB ülkelerinde de “Suriyeliler Gider mi?” tartışmasının yaşandığını belirterek, farklı formül arandığına dikkat çekip ekledi:

        “Danimarka gideceklere 27 bin Euro öneriyor. Bunu vermeye razı çünkü onun için yaptığı bir yıllık maliyete eş değer bir rakam… Sığınma hakkı verdiklerini toplayıp göndermeleri de olası değil, hiç değilse bir yıllık maliyeti verip geleceği kurtarayım diye bakıyor.”

        GİT DEDİKLERİ, TERÖRİST LİSTESİNDE GÖZÜKÜYOR…

        Sığınma isteyenlerin taleplerinin dondurulmasının da doğru olmadığını belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Bir hafta öncesine kadar terörist dedikleri HTŞ hala listelerinde aynı kimlikle duruyor” deyip devam etti:

        “Terör listesinde olan bir yapının Şam’da ülkeyi yönetiyor olması karşısında başvuruda bulunanlara ‘sen oraya dön’ demesi zor olsa gerek. Sadece bunlar da değil. Lübnan’da çok daha kötü şartlarda yaşayan Suriyeliler dahi ekonomi düzelmeden, güvenlik sağlanmadan, alt yapı imkanları olmadan, okul, iş imkanları olmadan dönmek istemiyor… Dolayısıyla haydi git demeleri mümkün değil…”

        ÜÇ FARKLI YÖNTEM UYGULANABİLİR…

        AB’nin de Türkiye gibi çıkış yolları aradığını belirten Prof. Dr. Murat Erdoğan, Suriyelilerin ucuz işgücü ile ekonomiye katkılarının da yüksek olduğunu belirtti.

        Gitmeye zorlanması halinde tepkinin geleceğinin de altını çizdi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kalmak isteyene başımızın üzerinde yeri var” sözünü olası gönderme formüllerini şöyle sıraladı:

        “1- Durumları incelenerek ülkeye katkı verenlere ikamet verilir. Bunun mahsuru yasalar gereği ikamet alanların, 5 yıl içinde vatandaşlık elde etme hakkının bulunmasıdır. Kanunda bir düzenlemeye gidilebilir…

        2- Türkiye’de yaşayanlardan bazıları geçmişte HTŞ ve benzer örgütlerle mücadele etmiş olması nedeniyle kendini tehlikede görebilir. Bunların Geçici Koruma Belgeleri iptal edilip BM kapsamında Uluslararası Koruma’ya başvurun denilebilir. Bu kişiler de kendilerine gidecek bir ülke belirler.

        3- Burada aldıkları yardımlar kesilir, Suriye’ye dönmeleri halinde yardımda bulunacağı, bir rahatsızlığı olduğunda Türkiye’de tedavisinin sağlanacağı gibi avantajlı şartlar verilebilir. Suriye’ye gitmek, Türkiye’de kalmaktan daha avantajlı tutulabilir…”

        ALTINDAĞ ÖRNEĞİ

        Türkiye’de bulunan 3,5 milyon Suriyeli için bunu yapmak olası mıdır?

        Soruma, soruyla karşılık verdi:

        “Ankara Altındağ’da 40 bin Suriyeliyi bir mahalleden başka mahalleye taşıyamadık, büyük olaylar patladı. Yaşadıkları kötü durumdaki gecekonduları yıkarak ancak çıkarabildik. Altındağ’da bunları deneyimlemişken 3,5 milyonu nasıl çıkarırız?”

        Haksız değil, bütün ülkelerin çıkış aradığı bu sorunun yanıtını bulan Nobel’i de kazanır…