Dün sabah 9 buçukta acele ile evden çıkarken hava yine güneşliydi. Ancak günlerdir aralık değil nisanı andıran iklim artık şaşırtmıyordu.
Bu kez istikamet Şişli Marriott’tu zira Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun bir kahvaltı daveti vardı.
Geçen pazartesi DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Swiss Otel’de verdiği öğle yemeğinin izlenimlerini bu köşede okudunuz.
O yemeği Sayın Babacan’ın ittifak siyasetine vedası olarak gördüm. Ancak Meral Akşener’in tavrı ve Özgür Özel’in CHP Genel Başkanlığı'nı devraldıktan sonra ittifak ile ilgili sarf ettiği sözler nedeniyle o defteri en azından şimdilik kapayan DEVA Partisi genel başkanı yine de 6 partinin imza attığı ortak metinleri toplantıya getirip bizlere gösterme ve hatırlatma ihtiyacı duymuştu.
Dün Sayın Davutoğlu’nun toplantısına giderken acaba o da ortak çalışmalara atıf yapar mı diye geçiriyordum içimden. Fakat bırakın atıf yapmayı Kılıçdaroğlu’nun adaylığı süreci ve seçim sonrası gelişmeleri gördükten sonra ‘Bugün olsa aynı şeyi yapmam’ diyerek Kılıçdaroğlu’nu desteklemiş olmaktan pişmanlık duyduğunu söylemiş oldu eski Başbakan.
Kırgınlık ve kızgınlık
Ben Sayın Davutoğlu’nda dün iki baskın duygu gördüm: CHP’ye ciddi bir kırgınlık ve Ali Babacan’a derin bir kızgınlık.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ümit Özdağ ile gizli bir protokol imzalamış olması haklı olarak Sayın Davutoğlu’nu büyük hayal kırıklığına uğratmış. “Ümit Özdağ’ı 40 yıldır tanırım, bırakın aynı kabinede bulunmak aynı ortamda bile bulunmam“ diyerek tepkisini dile getirdi.
Ahmet Davutoğlu CHP çevrelerinden gelen ‘hak ettiklerinden fazla milletvekili aldılar” ve “milletvekili çıkarmak için CHP ile işbirliği yaptılar” yorumlarına çok tepkili. 10 milletvekili için hırsız muamelesi gördüğü kanaatinde ve bu yaklaşım onu çok rahatsız etmiş. “Kaldı ki 10 milletvekili ile bile ne kadar etkili muhalefet yaptığımız ortada” dedi. Kılıçdaroğlu’nu desteklemek için camilerde protesto edilmeyi dahi göze aldığını da hatırlatarak…
Dünkü kahvaltıda dikkatimi çeken bir nokta Sayın Davutoğlu’nun birkaç yerde Sayın Babacan’a yönelik serzenişlerde bulunmasıydı. “Ali Bey’in tereddüdü yüzünden Saadet, DEVA ve Gelecek birlikte muhafazakarlara ortak bir alternatif oluşturamadık, o nedenle bari 6’lı Masa ile bir konsensüs oluşturalım dedim” diye konuştu. Yani 6’lı Masa’yı esasen gönlündeki ikinci seçenek olarak konumlandırdı.
Meral Akşener’in 3 Mart’ta masadan kalktığı krizden sonra ortaya atılan Yavaş-İmamoğlu cumhurbaşkanı yardımcısı formülü oluşturulurken Sayın Babacan’ın masadan kalkıp bir saat dönmediğini, Sayın Akşener’in odayı terk etmeye kalktığını, onu kendisini yatıştırıp geri döndürdüğünü anlattı.
Listeler konusunda da kendi isteğinin 6 partinin ortak liste ile girmesi olduğunu söyledi ve DEVA ve İYİP’in ayrı girme isteği nedeniyle bunun olmadığını şayet ortak liste olsa meclisi almış olacaklarını söyledi.
“Gönlümdeki aday Hikmet Çetin’di”
3 saati aşkın süren kahvaltıda Davutoğlu’nun diğer bir dikkat çekici çıkışı gönlündeki cumhurbaşkanı adayının Hikmet Çetin olduğunu söylemesi oldu. Çetin’in hem Kürt hem de muhafazakar seçmenden oy alabilecek bir isim olduğunun altını çizdi. Hikmet Bey ile o dönem görüşmüş Davutoğlu ve daha sonra Sayın Akşener ile de bu fikrini paylaşmış. Meral Hanım da gayet olumlu yaklaşmış.
Sayın Davutoğlu’nun t24’ten Murat Sabuncu’ya birkaç gün önce verdiği röportajda yerel seçimlerde iktidarın adaylarına da destek verebiliriz sözleri epey tartışıldı. Pazartesi günkü öğle yemeğinde benzer soru Ali Babacan’a sorulduğunda çok net bir şekilde iktidarın hiçbir adayına destek vermelerinin söz konusu olmadığını söylemişti.
Bunu kendisine sorduğumda sözlerinin bütünlük içinde anlaşılması gerektiğini vurguladı.
Üç ayrı seçenekten bahsetti: Kendi adayları ile gitmek, Saadet ile ortak aday göstermek ya da adaya göre diğer partileri desteklemek. Yerel seçimlerde isimlerin önemli olduğunu, kategorik bir duruş sergilemediklerini göstermek ve herkese kapılarının açık olduklarını vurgulamak istediğini söyledi.
26 aday ismini netleştirmişler, 25 isim daha önümüzdeki hafta netleşecekmiş.
İstanbul kritik. İstanbul için anladığım kadarıyla AK Parti'nin adayının açıklanmasını bekleyecekler. O adayın Selçuk Bayraktar’ın siyasi geleceğini gölgede bırakmayacak bir isim olacağını düşünüyor.
Benim elimdeki kulis bilgilerine göre Gelecek Partisi içinde İstanbul için kendi adayımızı çıkaralım görüşü çok da zayıf değil. Aday çıkarmalarının Ekrem İmamoğlu’na ve AK Parti adayına ne kazandırıp ne kaybettireceği hesaplanıyor. Duyduğuma göre iki isim masada.
İlki AK Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı görevinde bulunmuş olan İstanbul milletvekili Selim Temurci. Onun çıkması halinde AK Parti’den oy alarak Ekrem İmamoğlu’na faydalı olabileceği söyleniyor.
Diğer isim ise Alevi Federasyonu Başkanı Doğan Demir. Demir’in de Gelecek Partisi’nin tabanı dışına hitap etme kapasitesi olduğu düşünülüyor ancak onun çıkması halinde CHP’lilerden oy alarak AK Parti’ye yarayabileceğini de düşünenler var.
Üzerinde durdukları diğer kritik il ise Bursa. Bursa son yerel seçimlerde AK Parti’nin en büyük zaferiydi. Davutoğlu Bursa’da ne yapacaklarını konuşmak için yarın parti teşkilatlarını Ankara’ya çağırmış.
Ahmet Davutoğlu 6'lı Masa'nın bittiğini artık her koyunun kendi bacağından asılacağını söyledi. Ama 6 partinin ittifakından umudu kesse de hala gönlünde yatan muhafazakar partiler arası bir ittifak. Bunda en büyük engel olarak Ali Babacan’ı görüyor. Saadet ile işbirliğinin önemini sık sık vurguluyor. Öte yandan Saadet Partisi’nin aday belirleme sürecinde biraz yavaş gittiği kanaatinde.
3,5 saati aşkın süren kahvaltıda Sayın Davutoğlu uzun uzun Gazze’de yaşanan dramdan ve bundan ötürü duyduğu rahatsızlıktan da bahsetti. Genel olarak dünyada liderlerin kapasitesinin düştüğünü söyledi.
Gazze için hazırladığı ve başta Richard Falk olmak üzere dünya çapında 137 entelektüel ve siyasetçi ile birlikte imzaladığı ‘Küresel aydınların Gazze Soykırımına İlişkin Bildirisi’ni çok önemsediğinin altını çizdi. Hem Gazze’de hem Ukrayna’da yaşananları hatırlattı ve dünyanın içinde bulunduğu kriz ve yapay zekanın tehlikelerinden ancak erdemli hükümdarlarla çıkılabileceğini söyledi.
Ahmet Davutoğlu çok kaygılı. Türkiye’de hukuksuzlaşma ve anayasasızlaşma tehlikesine dikkat çekiyor ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Ben Sayın Davutoğlu’nun kaygıları ve hayal kırıklığını anlıyorum ancak seçmen bunu ne kadar anlıyor, ya da Gelecek Partisi’ni Sayın Davutoğlu’nun istediği yerde konumlandırıyor mu, emin değilim…