Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Kabukları kıracak haftasonu
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün sabah İstanbul’un bir anda soğuyan puslu ve yağmurlu havasında adım adım trafikte giderken bile içimde bir şarkı vardı.

        Biliyordum.

        Bu haftasonu güzel olacak.

        Daha doğrusu güzel çok şeyler olacak!

        Nitekim oldu…

        Ben uzun zamandır bir araya gelmemiş birbirinden kıymetli isimlerin davetli olduğu Dedeman Otel’deki Ekopolitik’in “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” konulu toplantıya giderken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Diyarbakır’a doğru yola çıkmış, İmralı heyeti Selahattin Demirtaş ile görüşmek için Edirne Cezaevi'nin yolunu tutmuş, MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin sosyal medya hesabından "Barışla herkes kazanır" notunun kendi fotoğrafı ve bölge haritasıyla birlikte paylaşılması direktifini vermişti.

        Bunları aynı paragrafta yazarken bile inanmakta zorlanıyorum.

        Her şey bu kadar hızlı bir şekilde PKK’yı tarihe gömme hedefine yaklaştığımızın işareti olabilir mi?

        Yoksa fazla mı iyimserim?

        Bence iyimserlik iyidir, hele konu bir ülkenin sırtındaki en büyük kamburlardan birini atmaksa sadece iyi değil, şarttır!

        Yönetim Kurulu Başkanlığını hukukçu Ramazan Arıtürk’ün yaptığı Ekopolitik 3 ayrı oturumdan oluşan tam günlük bir panel düzenledi.

        İlk panelde HDP'nin eski eş genel başkanlarından Prof. Dr. Mithat Sancar’ın moderatörlüğünde ve "Türkiye’nin yakın dönem demokrasi serüveni" başlığı altında İpek Çalışlar, Taha Akyol, Bekir Ağırdır ve Ekopolitik’in kurucularından Tarık Çelenk’in sunumlarını dinledik.

        Bülent Arınç’ın MHP önerisi

        Kapanış konuşmasını ise Bülent Arınç yaptı. Bülent Bey’i uzun zamandır görmemiştim, son derece pozitif ve enerjikti.

        Maalesef kendisinin konuşmasını dinleyemeden ayrılmak zorunda kaldım ancak bence çok anlamlı ve kıymetli bir çağrıda bulunmuş, süreci MHP’nin yürütmesini önermiş.

        Bence en azından toplumun psikolojisini yürütme sürecini şu aşamada başarıyla yapıyor MHP ve Devlet Bahçeli.

        İpek Çalışlar ve kişisel hikayelerimizin anlamı

        Gelelim dinlediğim ilk panele…

        Taha Akyol’un demokrasi ve hukuk devletinin önemi, yöneten demokrasi kavramı ve sadece hukukun değil Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığının ve yasama ve yargı arasındaki ilişki ile anayasanın meclisin üzerinde olduğu hatırlatması yaptığı sunumundan çok faydalandım.

        Ancak itiraf edeyim beni en çok etkileyen İpek Çalışlar’ın sunumuydu.

        Tam da Ogün Samast ile ilgili utanç verici salıverilme kararının verildiği günlerde Hrant Dink’in öldürülmesine kadar yaşadığı umudu anlatarak başladı İpek Hanım.

        Daha sonra hissettiklerini, geriye gidip gençliği ve darbe dönemlerindeki aile öyküsünü anlattı. Hem hayal kırıklıkları ve üzüntüler hem de hiç bitmeyen bir iyimserlik ve gelecek beklentisi ile…

        Feminizmin sloganı geldi aklıma… Kişisel olan politiktir.

        Bu ülkenin öyküsü hepimizin teker teker kişisel yolculuğunun toplamı aslında.

        Farklılıklarımız da aynılıklarımız da Türkiye’ye ait.

        Bekir Ağırdır’ın karamsarlığını görünce aklıma takılan

        İşte tam da böyle bir iyimserliğe ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. O nedenle yaptığı konuşmada son derece karamsar bir çerçeve çizen Bekir Ağırdır’ı dinlerken "Bu umutsuzluk bence bize haksızlık" diye düşündüm.

        Daha sonra Mithat Sancar konuşurken kullandığı bir metafor bir anda Ağırdır’ı daha iyi anlamamı sağladı.

        Şöyle dedi Mithat Hoca:

        “Türkiye’de her bir topluluğun etrafında endişelerden, karşılıklı güvensizliklerden kaynaklı kalın bir kabuk oluşmuş. Eğer bu kabuğu sert darbelerle kırmaya çalışırsanız canını yakarsınız ve her bir topluluk iyice kendi içine kaçabilir, o nedenle herkesin endişelerini, güvensizliklerini gidermeli, tüm kaygıları ciddiye almalısınız."

        Aklıma Altan Tan’ın son dönemdeki gelişmelere dair söylediği şu sözler geldi: Kürtlerin haysiyetini koruyup, Türklerin endişelerini gidererek ilerlemek gerekir…

        Önce Bekir Ağırdır’ın salonun büyük bir kısmının umutlu olduğu bir kitleye karamsar bir ton ile hitap etmesini yanlış buldum, sonra düşündüm… O karamsarlık da bu sürecin bir parçası..

        Hem Ağırdır ve onun gibi düşünen, Türkiye’de iktidarın içinde olduğu her şeye şüphe ile yaklaşan kesimi, hem terörü bitirmek için Öcalan ile görüşmenin milliyetçi duygularına ters geldiğini düşünen İYİ Partilileri hem de iktidar cephesinde yer almasına rağmen bu sürece karşı çıkan BBP ve lideri Mustafa Destici’nin kabuklarını düşündüm.

        Hatta itiraf edeyim Zafer Partisi’nin son derece ayrıştırıcı ve bu topraklara yabancı bulduğum kabuğunu bile anlamak gerekir diye geçirdim içimden.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır ve Şanlıurfa’da bangır bangır barış mesajları verirken, bu süreci başlatan ve arkasında kararlılıkla durmaya devam eden Devlet Bahçeli "Barışla herkes kazanır" derken, Selahattin Demirtaş yıllardır ailesinden uzak bir şekilde kaldığı cezaevinden "Elimden gelen desteği veririm" yaklaşımı sergilerken bu kez hepimiz birbirimizi suçlamadan ve kızmadan dinlemeye mecburuz.

        Kulaklar önyargısız bir şekilde açılsa gerisi kolay…

        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.