19 Mart 2025 tarihinde İstanbul'da gerçekleşen mali suçlar ve terör operasyonlarının ardından, siyaset sahnesindeki hareketlilik tüm hızıyla devam ediyor.
Başından itibaren bu “yüksek tansiyon”un perde arkasında CHP’nin asıl gündeminin tartışıldığını iddia ettim. Bugün aynı tezimi çok daha kuvvetli biçimde savunuyorum. Zira olup biten ve özellikle CHP içinde karşımıza çıkan manzara bunu fazlasıyla doğruluyor.
O nedenle Saraçhane meydanında olmayı demokrasinin olmazsa olmazı olarak sunan aktörlerin, esasen kendi politik gündemlerinin peşinde olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.
SİYASET BOŞLUK KABUL ETMEZ
Dahası bunu yadırgamak için de söylemiyorum. Çünkü siyasetin boşluk kabul etmeyen doğası size şunu söyler. Mümkün olmayan zorlanmaz. Kapanan bir yolu açamıyorsanız, kendinize yeni bir yol bulursunuz. O nedenle mevcut tablonun duygusallığı içinde kitlelere söylenen sözlerin pratik karşılığı yok, siyasi gerçeklerle bağı zayıf.
CHP’de en başta Özgür Özel ve kurmayları olmak üzere herkes pekala biliyor ki, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı başta olmak üzere siyasi hayatına devam etmesinin önünde çok ciddi hukuki engeller var. Soruşturmalar devam ettikçe, yani yargılamanın ilerleyen aşamalarında bu engellerin ortadan kalkacağına dair beklenti de son derece zayıf.
CHP'NİN HABERİ YOK MUYDU?
Şu halde İmamoğlu’nun apar topar aday yapılmasının, CHP tarafının ifadesiyle yargısal süreçleri aşmaya yönelik bir strateji olduğu konusunda da akla gelen ciddi sorular var. CHP yönetiminin, ayrıca İmamoğlu ve ekibinin İstanbul adliyesindeki soruşturma süreçlerinden haberdar olmadığını iddia etmek de akla ziyan olur.
Bu soruların cevabını net olarak almak için uzun zamana ihtiyacımız olduğunu düşünenler var. Katılıyorum. Ancak şu notu düşerek. Şu veya bu şekilde CHP içindeki yeni kurultay sürecinin nasıl işleyeceği bize önemli ipuçları verecek. Ayrıca bundan sonra bir erken seçim ve cumhurbaşkanı adaylığı tartışması görecek miyiz, hayli zor.
ÖZEL-İMAMOĞLU İTTİFAKI DEVAM EDEBİLİR Mİ?
Özgür Özel’in, kurultayı kazanmasında büyük rolü olan İmamoğlu’nun adaylık sürecinin önünü açarak üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünenler var. Peki bu siyasi bedel yeni dönemde devam edecek mi? Hiç sanmıyorum. Tam da bu nedenle Saraçhane’deki görünen tablonun ve sokağa kadar uzanan mesajların değil, bu politik gündemin gerçek olduğunu söylüyorum.
Gayet ilginç örnekler var karşımızda. Mesela Mansur Yavaş’ın Nevruz kutlamalarındaki bazı uygulamalara yönelik eleştirisi karşısında Özgür Özel’in DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan yanındayken verdiği mesaj: “Partinin bu konudaki mesajı, genel başkanın ağzından duyduğunuzdur.” Ardından yaptığı helalleşme çağrısını da bu tabloya ekleyebiliriz.
Daha net anlatabilmek için dün birdenbire ortaya çıkan “Mansur Yavaş’a yönelik soruşturma” başlıklı habere de dikkat çekmekte yarar var. Gerçek bundan çok farklıydı ama bu haber birdenbire dolaşıma sokuldu. (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yönelik soruşturma izni, Mansur Yavaş’ı değil, yakın geçmişteki konser tartışmalarıyla ilgili 9 belediye personeline yönelikti.)
Esasen İstanbul’daki operasyonla eşzamanlı olarak kimi CHP’li isimlerin “Sıra Mansur Yavaş’ta” diye konuştuğunu da hatırda tutmak gerekiyor. Sanırım bunları aktarmak yeterli.
CUMHURBAŞKANI KARARLI VE NET
Kuşkusuz bu konuyla bağlantılı hassas bir başlık daha var. Ona değinerek tamamlamak istiyorum.
Günlerdir en başta Özgür Özel olmak üzere CHP yönetiminden gelen sokak çağrılarının, giderek tırmanan ve çok sayıda güvenlik görevlimizin, ayrıca vatandaşımızın yaralanmasına yol açan hadiseleri tetiklediğini tartışıyoruz. Doğrusu ortaya çıkan manzaranın demokratik tepkilerle uzaktan yakından ilgisinin olmadığı çok açık. Hukukun sınırlarını fazlasıyla aşan bu eylemleri burada anarak çoğaltmak istemiyorum.
Dün kabine toplantısı çıkışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Özgür Özel ve CHP yönetimine son derece net mesajlar verdi:
"Provokasyonlarla vatandaşlarımızın huzurunu bozmaktan artık vazgeçin. Cesaretiniz varsa yolsuzlukların, hırsızlıkların, alınan rüşvetlerin, yapılan usulsüzlüklerin hesabını verin. Şayet yürütülen soruşturmadaki iddialara, tutuklanan kişilere her şeyiyle kefilseniz çıkıp bunu adam gibi açıkça söyleyin. Buna niyetiniz yoksa boşuna milleti germeyin. Milletin sinir uçları ile daha fazla oynamayın. Sadece sloganını değil zihniyetini de aldığınız, banka soyguncusu marjinal sol örgütleri polisimizin üzerine salmayın.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset tarzı ve üslubu bu. İnandığı hiçbir konuda geri adım atmıyor, duruşunu koruyor ve mesajını net olarak veriyor. Yıllar yılı devam eden başarısının temelinde bu kararlılığın payı çok büyük.