Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Larry David'e saygı: Huysuz ihtiyar
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Birkaç hafta önce komedyen Richard Lewis öldü. Kendi kendisiyle dalga geçen mizah türünün öncülerindendi. 90’lı yıllarda neredeyse stand-up programları kadar meşhur olan bir meyve suyu reklamında çıkmıştı. Birkaç tane filmde de oynadı ama potansiyelini tam olarak hayata geçiremedi. Amerikan popüler kültürüne “Cehennemden çıkan…” ifadesini kattı; “cehennemden çıkan kız arkadaş,” gibi gündelik hayatta kullanıldı ama birçokları patentinin ona ait olduğunu bile bilmiyordu. Hayatının son yıllarında ciddi anlamda sağlıksız görünüyordu, birkaç sene önce de Parkinson teşhisi konmuştu. Ölümü sadece bir dipnot olarak kalabilirdi, “Curb Your Enthusiasm” dizisi olmasaydı.

        Richard Lewis
        Richard Lewis

        “Curb Your Enthusiasm” çoğu kitlelere mal olmamış, yaşını başını alan, birçoğu varlıklı, en önemli aktiviteleri golf oynamak olan birtakım erkekler hakkında, asla tutmaması gereken bir dizi. Ama 12 sezon boyunca sürdü. 12 sene değil, çünkü bazı sezonlar arasında uzun aralıklar var. Popüler kültürdeki etkisi 2-5 seneye yaklaşıyor, çünkü ilk bölümü HBO’da 2000 yılında yayınlandı. Dizi birkaç haftaya final yapıyor ve tıpkı Richard Lewis gibi hayatımıza girmese eksikliğini hissetmeyeceğimiz, ama hayatımıza bir kere girdiği için şimdi çok arayacağımız bir boşluk yaratacak.

        HERKESİN KENDİ FAVORİSİ VAR

        Larry David’in kendisinin abartılı hali “Lary David”i canlandırdığı “Curb”deki can dostu, yer yer de can düşmanı Richard Lewis“ rolündeki Richard Lewis’ti. Larry David onun gibi birçok yakın arkadaşına dizide yer verdi ve onlardan kendi çapında star yarattı. “Curb” başladığında dizideki en ünlü konuk oyuncu Ted Danson’dı; “Cheers”den bu yana yıldızı hala parlıyor. Ama zamanla “Curb” kendi yıldızlarını, hatta izleyicinin fanatik derece hayran olduğu karakterleri yarattı.

        Hiç durmadan Larry David’e bağıran ağzı bozuk Susie Essman bu yıldızların en başında geliyor. Larry’nin menajeri ve en yakın arkadaşını oynayan Jeff Garlin aynı zamanda suç ortağı; güvenilmez, hatta yavşak denebilir ama buna rağmen çok sempatik. Altıncı sezonda Leon Black karakteriyle diziye dahil olan J.B. Smoove girince Larry David’in bir anlamda evdeki eşi oldu; dizinin en düzgün karakteri Cheryl Hines’ı geri plana itti hatta.

        Ben kendi adıma korkunç sesiyle Marty Funkhouser’ı oynayan ve kanser teşhisi konduktan sonra kısa süre sonra hayatını kaybeden Bob Einstein’a da bayılıyordum. Hafif tiksinerek bayılmak gibiydi.

        Her “Curb” izleyicisinin ekranda belirmesini beklediği kendi favorisi yan karakterler var. Ama normal şartlarda tutmaması gereken bu diziyi bunca sene canlı tutan ele aldığı durumlar. 2000 yılındaki ilk bölümünde hala ev telefonları, kablolu televizyon falan var. Ama erkeklerin pantolonunun önünün oturduğunda katlanması, böylece dışarıdan sanki orada şişlik varmış gibi gözükmesi sorunu hala çözülebilmiş değil. İnsanlar yaşlansa, ortamlar değişse, teknoloji ilerlese de içinde bulunduğumuz durumlar aşağı yukarı hep aynı kalıyor sonuçta.

        Larry David’in iki yaratıcısından bir olduğu “Seinfeld” gerçekten hiçbir şey hakkında bir diziyse, “Curb”ü tanımlamak daha da zor. Ama girişeyim: Huysuz, antipatik, sevimsiz, kel bir ihtiyar gündelik hayattaki saçmalıklar arasında kendi başını sürekli belaya sokuyor.

        Aslında Larry David’in maceraları hayata dikkatli bakan pek çoğumuzun yaşayabileceği türden olaylar. “Seinfeld”de de bunun işaretleri vardı: Çin lokantasında uzun sıra beklemek, alışveriş merkezinde otomobili kaybetmek gibi. Ancak “Seinfeld” karakterlerinin aksine “Curb”deki Larry David bu gibi durumlarla mücadele etmeyi kendisine misyon ediniyor. Yel değirmenleriyle bir savaş bu.

        Larry David
        Larry David

        ETİK ÜZERİNE BİR DİZİ

        Her yaz dondurma kuyruğunda önümdeki kişinin uzun uzun farklı çeşitlerin tadına bakmasına tanık oluyorum mesela. Ve her yaz “Curb”ün bir bölümünde bu durumun Larry David’i delirtmesi aklıma geliyor. Larry David standardı çok net koyuyor: İki taneden fazla tadım “tatma ayrıcalığını sömürmek.” Ama gelin görün ki bu standart geniş kitlelerde karşılık bulmuyor, insanlar bu ayrıcalığı sömürmeye, kuyrukta sıra kendilerine geldiğinde altı-yedi tadı teker teker denemeye devam ediyor.

        “Curb” çoğunluğun içselleştirdiği, sorgulamadan kabul ettiği bu gibi davranış biçimlerinin bazı insanların canını sıkabileceğini gösteriyor. Tabii ortada varoluşsal bir sorun var: Bir şey yapmalı mı yapmamalı mı? Toplumlarda genel konsensüs huzurlu bir yaşam için bu gibi tatsız ama çok da büyük sorun oluşturmayan durumlarda sessiz kalınması, sineye çekilmesi. Dizideki Larry David ise susmamaya kararlı. Bu yüzden kötü adam olmayı da göze alıyor.

        Hesap istendiğinde her seferinde tesadüfen tuvalete giden, böylece ödemekten kurtulan sofradaki arkadaşımızın bu alışkanlığını yüzüne vurmalı mıyız? Otelde klimayı tamir eden görevli bahşişi hak ediyor mu yoksa zaten aldığı ücretin bir parçası mı? Eğildiğinde ilik ilik olmuş iç çamaşırı görünen bir doktora güvenilir mi? Çıktığınız kadının daha küçük yaşta eşcinsel eğilimler gösteren oğluna dikiş makinesi uygun bir hediye mi? Bütün bunlar aslında ciddi etik kaygılar, özünde “Curb”ün de leitmotif’i gündelik hayatta karşılaştığımız etik ikilemler yatıyor. “Hiçbir şey hakkında” bir dizi değil.

        Olaylar Los Angeles’ta yaşayan varlıklı Yahudi komedyenlerin dünyasında geçiyor olsa da konu edindiği meseleler evrensel ve zamansız. Tabii sınırları zorlamasını, gerektiğinde rencide etmesini de çok iyi biliyor.

        FİLİSTİN TAVUĞU

        “Curb Your Enthusiam” külliyatının pek çokları için başyapıt sayılabilecek bölümünde bir Yahudi olan David herkesten gizli Filistin tavukçusunun müdavimi oluyor, daha sonra orada çalışan bir kadınla ilişkiye giriyor. Seks sırasında kadın David’e akla gelebilecek en galiz anti-Semitik küfürleri ediyor. Ama yatak fantezisinde rol icabı bu hakaretler kabul edilebilir mi?

        Bir başka bölümde, bir nedenden ayakkabısız Yahudi müzesine giden Larry David yağmur yağınca toplam kamplarında yakılanların toplu ayakkabılarından bir çift kendisine ödünç alıveriyor mesela. Bu hareketin bir özrü yok, ama “Curb”ün ana karakterinin kendince bir açıklaması var. Ne yani şakır şakır yağmurda ayakkabısız mı kalsın?

        İşin ilginci, dizi baştan sonra yeniden izlendiğinde Larry David’in antipatiklik dozunun giderek azalıyor gibi geliyor. Belki yaşla gelen bir durum bu; çünkü zaten yaşlı gözüken David yıllar içinde iyice yaşlanıyor. O da kendi antipatikliğini biraz törpülemiş gibi. Dizinin özellikle ilk altı sezonundaki karakterle son yıllardaki Larry David arasında belirgin bir fark var. Ama belki bu durum ona alışmamız, artık onu tanımamız, ne yaparsa yakıştırmamızdandır.

        “Curb”deki Larry David’i aşırı antipatik bulduğu için ekrana dahi bakamayan tanıdıklarım var. Bir de benim gibi onunla kendisini özdeşleştiren, en olmadık durumlarda bile onu haklı görenler. “Curb” final yapmaya yaklaşırken, bir daha büyük ihtimalle geri dönmeyecekken—Larry David bu, ne yapacağı belli olmaz tabii—bende adeta ahlaki pusulamızı kaybediyormuşuz endişesi var. Tabii Larry David’sel problemlere gerçek hayatta Larry David’sel çözüm üretmenin tek yolu dış dünyayla mümkün olduğu kadar daha az temas etmek, hatta hiç evden çıkmamak. Giderek bunun mantıklı bir çözüm olduğuna daha fazla inanıyorum. Kim bilir, belki de bir süre “Curb”den uzak kalmak daha iyi bir reçetedir.

        LARRY DAVID’İ GÖRDÜĞÜM GECE

        Epey bir zaman önce New York’ta tam bir “Curb Your Enthusiasm” bölümüne konu olabilecek bir olay geldi başıma. Kalabalık bir arkadaş grubu, galiba bir kutlama için, alelade bir öğrenci barındaydık. Barda tek başına oturan bir adam vardı. Hiç kimseyle konuşmuyor ve biraz da somurtuk etrafa bakıyordu. Ama hiçbirimiz gözümüzü ondan alamıyorduk, hatta bakmamaya çalıştıkça bile ister istemez onu inceliyorduk. Önce gizli gizli, sonra açık açık.

        Başının tepesi kel, beyaz saçlı, gözlüklü, ince uzun, bej ve kahverengi tonlarında giyinmiş yaşlıca bir adamdı. Ve fazlasıyla Larry David’e benziyordu. Cadılar Bayramı veya bir kostüm partisi değildi, dahası dünyada Larry David’den başka kimse Larry David’e benzeyemez, hatta hiç kimse Larry David’in taktığı gözlükleri bile takmaz. Dahası Larry David ekranda da dışarıda da aynıdır.

        Larry David’in tek başına bir öğrenci mekanında barda takılabilme ihtimali pek yoktur herhalde. Ama tek başına bir öğrenci mekanında barda takılabilmek de fazlasıyla Larry David’lik bir hareket.

        Uzun incelemenin sonunda arkadaş grubum bu gizemi aydınlatmak için beni görevlendirdi. Adama sadece “Are you?”dedim, gülerek hayır diye başını salladı. Ama bu da hiçbirimizi tatmin etmedi, çünkü sorulduğunda reddetmek de tam Larry David’lik bir hareket. Gerçeği sanırım hiçbir zaman bilemeyeceğim.