Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Tarihi iyice basitleştirerek hatırlarsak: Bir grup Rus zengini ülkeyi yönetmek için kolayca kontrol edebilecekleri bir memur bulup yetkiyi ona verdiler. Putin ilk başta silik bir tip gibi görünüyordu. Yeltsin döneminde serbest piyasanın nimetlerinden faydalanıp servetlerine servet katan zenginler için kolay lokma gibiydi. Tek istedikleri saadet rejiminin devam etmesiydi ve Putin’i özel olarak devlet yönetimine yerleştirdiler.

Putin’i avuçlarının içine alacaklarını düşünüyorlardı, ama tam tersi oldu. Hepsi Putin’in önünde hizaya geldi. Direnenler, düzenin eskisi gibi yürüyeceğini, sonunda Putin’in önlerinde secde edeceğini düşünenlerse teker teker devre dışı bırakıldı. Gerektiğinde gizemli ölümlerle hem de. Putin’in hiç kimsenin kuklası olmaya niyeti yoktu, oligarkları kendi kuklası yaptı.

Şimdi ABD de benzer bir süreçten geçiyor. Trump’ın ikinci döneminde adeta bir oligarklar rejimi kuruluyor gibi. Hepimiz Elon Musk’ın desteğini biliyoruz zaten. Çocuğu ve dadısıyla Mar-a-Lago’ya yerleşti, aile fotoğrafında yer aldı, uçakta baş köşede ağırlandı. Daha hükümet kurulmadan diplomatik temaslara başladı ve devlet atamaları hakkında önerilerde bulunuyor.

Ama Musk en görünen olsa da tek değil. Peter Thiel, Ken Griffin, Marc Andreessen ve Ben Horowitz gibi milyarderlerin yeni Trump yönetiminden beklentileri var. Neredeyse “beşli çete.” Araya mesafe koymuş gibi görünen Jeff Bezos ya da Tim Cook... Silikon Vadisi zaten bir koyup 100 almaya alışık, şimdi Trump’tan kendilerini iyice kalkındırmalarını bekliyorlar.

SİLİKON VADİSİ’NİN ÇIKARLARI

Ancak Trump’ın Amerikan oligarklarını Putin gibi hizaya getirme ihtimali yok denecek kadar az. Şu an için özellikle Elon Musk’la mutlu bir balayı yaşıyormuş gibi görünüyor. Saf değil, onun popülerliğinden faydalanıyor. Dünyanın en etkili sosyal medya ağlarından X her gün Trump’a hizmet ediyor. Genç erkekler arasındaki popülerliğini fazlasıyla Musk’a borçlu.

Putin’in daha fazla güç istediği yerde Trump’a sadece alkış ve beğenilmek yetiyor. Tam da bu yüzden Amerikan oligarklarının dişine göre bir devlet başkanı. Onu nasıl idare edeceklerini biliyorlar. Zaten yapı itibarıyla pek çok konunun ayrıntılarına hakim değil, dinlemekten ve öğrenmekten sıkılıyor. O yüzden manipüle edilmesi de nispeten daha kolay.

Silikon Vadisi’nin ilk beklentisi bir önceki hükümetin önlerine çıkardığı engellerin kaldırılması. Biden rejimi teknoloji şirketlerinin daha fazla denetime tabi tutulmasını, hatta gerekirse bölünmeleri ihtimalini inceliyordu mesela. Özellikle yapay zeka teknolojileri konusunda şirketlere açık çek vermediler.

Bunun bir nedeni geleceği belirleyecek bu teknolojinin çevreye verdiği zarar. Bizzat Trump’ın söylediğine göre teknolojiyi geliştirmek ve sürdürmek için şu andaki enerji tüketimi kadar kaynak gerekiyor. Trump bunu etkilenerek söylüyor, gezegenin geleceğinden endişe duyanlar kaygılanarak dinliyor.

Çevreye daha duyarlı olan Demokratların teknoloji şirketlerini zorladığı bir konu bu. Ama Silikon Vadisi yeni Başkan’ı “Yapay zeka konusunda Çin’in gerisinde kalmamalıyız,” diye ikna etti bile. Trump’ın atadığı kadrolarda çevre duyarlılığı olmadığı belli, hatta yeşil geleceğe yönelik atılan adımları teker teker kaldıracaklar. Yine Paris İklim Anlaşması’ndan çıkacaklar.

TESLA KAZANACAK

Biden hükümetinin çevre politikalarının bir diğer adımı elektrikli otomobil kullanımının teşvik edilmesiydi. Bunun için 7 bin 500 dolara varan vergi indirimleri getirdi. Trump bu teşviki de kaldıracağını açıkladı.

İlk başta en büyük elektrikli otomobil üreticisi Musk’ın aleyhine bir adım gibi duruyor, ama bu indirimi bizzat isteyenlerden biri o. Çünkü Tesla’nın ürettiği araçlar vergi indirimi kapsamına girmiyor, belli kriterlere uymuyor. Elektrikli otomobil kullanmak için teşvik kalkarsa Musk’ın GE, Ford gibi rakipleri kaybedecek, bir de Çin malı araçlar. Tesla kazanacak ama.

Servetini start-up’lara yatırım yaparak kazanan Andreesen-Horowitz ya da Peter Thiel gibi “venture capitalist”lerin de çıkarları var Trump’tan. Yakın zamana kadar bu VC’lerin yatırım yaptığı küçük şirketler Google ya da Facebook gibi devler tarafından satın alınır, bir süre sonra ya yok edilir ya da küçük bir parçası ana gemiye monte edilirdi. Yeni kurulan bir teknoloji şirketine değerinin çok üstünde birkaç yüz milyon dolar yatırmak bu devlet için kolaydı. Ama yüksek enflasyon ve yüksek faizden dolayı Vadi’nin liderleri start-up’lara yatırım yaparken daha mesafeli yaklaşmaya başladı. Hatta start-up alımları durdu bile denebilir. Eskisi gibi har vurup harman savurmuyorlar. Bu durumda da VC’ler eskisi gibi kazanamıyor, yatırımlarının karşılığını almıyor.

AVRUPA’YLA OLASI ÇATIŞMA

Le Monde’daki bir analize göre Silikon Vadisi’nin çıkarları Trump’la zaten hiç sevmediği Avrupa Birliği’ni de karşı karşıya getirebilir. AB habire bu şirketlere tekelleşme gibi konulardan dolayı ceza kesiyor. Regülasyonlar şirketlerin global düzeyde istediklerini yapmalarına engel. En basiti, Apple’ın şarj kablolarını zorla değiştirttiler.

Tim Cook’un daha önce Trump’ı arayıp AB’nin cezalarında şikayetçi olduğu biliniyor. “Önce Amerika” vaadine uygun olarak, ikinci dört yılında Trump ne olursa olsun Amerikan şirketlerinin çıkarlarını korumak isteyecektir.

“Çin tehdidi” burada da etkili bir silah. Dışişleri Bakanı ya da ulusal güvenlik danışmanı gibi atamalar da ikinci Trump hükümetinin Çin’e karşı çok sert politikalar izleyeceğinin işareti. Zaten seçimden önce de Çin malı ürünlere yüzde 60’a varan gümrük vergisi bindireceğini söylemişti—uygulaması çok zor bir vaat.

Sadece teknoloji şirketleri değil, savunma sanayi de memnun Trump hükümetinden. Michigan’daki Müslüman seçmen şimdi ne düşünüyor, çok merak ediyorum, ama şahinlerden oluşacakmış gibi duran Trump kabinesi hiç de barış yanlısı görünmüyor. İsrail büyükelçisi gibi atamalar Ortadoğu politikasında nasıl bir çizgi izleneceğinin göstergesi. Ama bundan da önemlisi serbest piyasanın verdiği mesaj: savunma hisseleri de Trump’ın savaş bütçesinin artıracağını öngörerek değer kazanıyor. Serbest piyasa genelde yanılmıyor.

ARALARI BOZULSA BİLE

Elon Musk ve Trump’ın arasının bozulacağına şüphe yok. Trump bir süre sonra sahnede kendisinden daha etkin birini görmek istemeyebilir. Daha evvel siyasette onu yoktan var eden ve bunu fazlasıyla belli eden danışmanı Steve Bannon’ı en yakınına soktuktan sonra sıkılıp uzaklaştırmıştı. Elon Musk’la da böylesi bir son kaçınılmaz.

Ama Musk gitse bile Amerika’daki kleptokrasi aynen işlemeye devam eder. Trump 2016’da seçildiğinde arkasındaki güç evanjelistlerdi. Hatta Mike Pence’i bizzat yanına yerleştirmişlerdi. Türkiye’yle rahip krizi de bu yüzden tırmandı. Trump sonunda kürtajın yasaklanmasına varan yargı atamalarıyla 50 yıllık bir ülküyü dört senede evanjelistlere teslim etti. O dört senede atılan adımlar ülkenin geleceğini çok daha muhafazakar bir çizgiye çekmenin garantisiydi.

İkinci Trump döneminde bu sefer hedef oligarkları memnun etmek. Bu seferki başkan yardımcısı J.D. Vance de Thiel gibi milyarderlerin onayından geçerek yanına yerleştirildi. Görevi işlerin tıkırında yürümesini sağlamak. Trump’ın tepesi atarsa, egosu şişerse raydan çıkmasın ve plan değişmesin diye orada garanti olarak duruyor.

TEKELLEŞMENİN ETKİLERİ

Milyarderlerin istediğini almasının bize ne gibi zararları var?

Bugün ABD’de tekelleşmenin yarattığı zararları tüketicinin doğrudan hissettiği ilk sektör havayolları. Devletin göz yumması, önünü açması sonucu Amerika’da havayolu rekabeti ortadan kalktı, piyasa birbirleriyle ortak hareket eden üç-dört dev şirkete kaldı. Uçak biletleri hiç olmadığı kadar pahalı, sefer sayıları azaldı, bazı hatlarda artık sadece tek havayolu şirketi hizmet verdiği için uçaklar hiç olmadığı kadar dolu. Bazen ABD içinde iç hat uçmak okyanus ötesine gitmekten daha pahalı olabiliyor. Pandemi sırasında devlet yardımı dilenen, yöneticilerine yüz milyonlarca dolar ikramiye veren havayolu şirketleri kar üzerine kar açıklıyor son günlerde.

Eve internet bağlatmak da tekelleşmenin tüketiciyi ezdiği bir başka sektör. Burada da yine sadece üç-dört büyük firma mahalleleri paylaşmışlar. Rekabet olmadığı için içlerinden birine mahkumsunuz. Zamanla fiyatı artırdıkça artırıyorlar. Günümüzde internet bağlantısı su-elektrik-gaz gibi evin temel ihtiyacı olduğu için de çaresiz boyun eğiyorsunuz. Kimimiz—benim gibi—saatlerini, hatta günlerini harcayarak bu şirketlerle kavga ederek 10 dolarlık falan indirim almaya çalışıyor.

Trump ve arkadaşlarının oluşturduğu bu yeni düzenin sonuçlarını yaşadıkça göreceğiz daha. Çoğuna itiraz etmeye gücümüz yok, oligarkların önünde hemen hiçbir engel de kalmadı. Yargıdaki kadrolaşmayla bir önceki dönem bunun altyapısı hazırlandı. Örneğin, X kullanıcılarına dayattığı yeni sözleşmede şirkete açılacak tüm davaların küçük bir bölgede bir yerel mahkemede görüleceğini belirtiyor. Belli ki kendi hakimlerini bulmuşlar.

Bütün bunlar daha başlangıç. Kleptokrasi böyle inşa ediliyor işte. Göz göre göre. Demokratik yollardan. Seçimle.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar