Neden medyada erkek egemenliği var?
Türkiye'de gazete ve dergi gibi yazılı basın organlarında çalışanlar arasında erkek egemenliği bulunuyor. Neden?
Özlem YILMAZ
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yazılı Medya İstatistikleri’ne göre, Türkiye’de gazete ve dergi gibi yazılı basın organlarında çalışanlar arasında erkek egemenliği bulunuyor. Yazılı basın organlarında çalışanların yaklaşık 3’te 2’sini erkekler oluşturuyor. Araştırmaya göre, Türkiye’de yazılı basın organlarında toplam 67 bin 150 kişi istihdam ediliyor. Yazılı medyada 46 bin 207 erkek çalışana karşılık, 20 bin 943 kadın çalışan bulunuyor. Erkek çalışanların oranı yüzde 69’u bulurken, kadın çalışanların oranı yüzde 31’de kalıyor. Basın ve dağıtım bölümünde ise erkeklerin oranı en yüksek seviyeye ulaşıyor. Bu bölümde toplam 12 bin 352 kişi istihdam edilirken, bu kişilerin 10 bin 300’ünü erkekler, 2 bin 52’sini kadınlar oluşturuyor. Erkeklerin oranı yüzde 80’ini bulurken, kadınların oranı yüzde 20’de kalıyor. Peki medyada neden erkek egemenliği var? İşte görüşler...
'Çocuk sahibi kadın gazeteciye suçlu gibi bakanlar var'
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel GÜNEŞ:
Türkiye’de yazılı medyada çalışanların üçte birinin kadınlardan oluşması, yayın yönetmenleri içinde hiçkadın olmaması, köşe yazarlarının sadece yüzde 12’sinin kadın olması aslında kadınların çalışma hayatında varoluşuyla ilgili sorunların çözülemediğinin bir göstergesi. Kadınların mesleğin yanı sıra anne, eş pozisyonları, gazetecilik mesleğinde zaman kavramının fazla değişken olmasıyla çelişiyor. Evli gazeteci çiftlere baktığımızda fedakârlığın kadına düştüğünü görüyoruz. Kadın anne olduğunda daha pasif bir göreve çekilmeyi tercih ediyor ya da böyle bir görev kendisine layık görülüyor. Çocuk sahibi olan kadın gazeteciye ‘bir suç işlemiş ya da özrü varmış ve bu işi yapamazmış’ gibi bakan birçok erkek yönetici var. Ayrıca çalışma hayatının birçok alanında olduğu gibi medyada da kadınlar, erkeklerden daha az ücret alıyor. Patronlar da erkek yöneticilerle çalışmayı tercih ediyor. Sonuçta toplumun yarısının kadınlardan oluştuğunu düşünürsek medyada artık kadına eşit şans tanıma davranışının yerleşmesi gerekiyor.
'Kadınların sayısının daha çok olduğunu düşünüyorum'
Türkiye Gazetesi Yazarı Alper GÖRMÜŞ:
Diğer sektörlere kıyasla, medyada kadınların daha çok sayıda yer alması makul ve beklenir bir şey. Ama orada da olmaması, Türkiye’de kadın-erkek eşitliği konusunun hâlâ meselemiz olduğunu söylüyor. Ben açıkçası bu verilere biraz şaşırdım. İstatistiksel bilgi dışında gözlemlerime dayanarak, medyada kadınların sayısının daha çok olduğunu düşünüyorum. Burada problemin yöneticilerin erkek egemenliğinde oluşundan kaynaklandığını düşünüyorum. Ben şaşırdım. “Peki neden böyle?” sorusuna gelince, tabiiki çok basitçe Türkiye böyle bir yer. Medya da ondan muaf değil. Ama bunun erkeklerin bilinçli bir gayretinin de sonucu olabileceğini düşünüyorum. Bence bu sonuç, Türkiye’yi yansıtıyor.
'Türkiye’nin AB’ye hevesle sarıldığı dönemde kadın gazeteciler daha çok önemsenirdi'
Gazeteci Ferai TINÇ:
Demokrat olmayan, insan hakları ve eşitliklerin geçerli olmadığı ülkelerde erkek egemen toplumlar çok güçlü şekilde kendilerini gösteriyorlar. Medya da bunun uzantısı olarak erkek egemen oluyor. Ancak demokratikleşme eğiliminin olumlu seyrettiği dönemlerde medyada kadınlar daha çok seslerini duyuruyorlar. Türkiye’nin AB sürecine hevesle sarıldığı dönemde medyada kadınlar konusunda daha liberal bir hava vardı. Kadın gazetecilerin görüşleri daha fazla dinlenir, kadın gazeteciler daha fazla önemsenirdi. Ama bu çok kısa sürdü. Türkiye’de basın zaten her zaman erkek egemen oldu. Belli dönemlerde kadınlar bu durumu zorladı. Ama demokratikleşmenin zayıfladığı dönemde durum tersine döndü.
'Kadınlar ikinci sınıf vatandaş olmayı kabul ettikleri için böyle'
Gazeteci Zeynep ORAL:
Türkiye’de erkek egemen düzeni olduğu için, kadınlar bayıla bayıla ikinci sınıf vatandaş olmayı kabul ettikleri için medyada da erkek egemenliği çok doğaldır. Bundan sonra daha da çok olacağından kuşkum yok.
'Ana gibi yar olmaz sözüne bakmayın'
Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Gülay Şubatlı SOYLU:
Medyada erkek egemenliği nasıl olmasın ki? Deveye sormuşlar “Neden boynun eğri?”, “Nerem doğru ki?” demiş. Toplumların gelişmişlik düzeyini algılamak için, kadınların toplumsal yaşamdaki, üretimdeki yerine bakmak gerekiyor. Sözkonusu olan yalnız medya mı? Sistem erkek egemenliği üzerine kurulu. Kadın, yaşamın hangi alanına, hangi oranda katılıyor ya da katılmasına izin veriliyor?Çalışma Yasası, 1990 yılına kadar evli kadınlara, ev dışında bir işte çalışabilmeleri için eşlerinden izin alma zorunluluğu getiriyordu. Daha sonra 2001’de kabul edilen yasada ‘eşlerden her birinin meslek, iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararını göz önünde tutacağı’ şeklinde değiştirildi. Bakmayın öyle beylik, süslü “Ana gibi yar olmaz”, “Cennet anaların ayakları altındadır” sözlerine. Kadın, annelik, karılık görevlerini yerine getirmediğinde ya ‘dayak’ bekler onu ya da ‘Babasının evi.