MİT bu satışa üzüldü mü?
Yavuz Semerci yazdı...
ÜÇ gündür tüm gazetelerde okuyorsunuz. Ukraynalı bir vatandaş, ABD’de bir şirket kuruyor. Adını Whatsapp koyuyor. Dünyanın dört bir yanında SMS’in canına okuyan (en azından pazar payını ve önemini azaltan) ücretsiz (çoğunlukla) mesajlaşmayı sağlayan uygulama.
Ayda 450 milyon kullanıcıya ulaşıyor. Tabii kullanıcılar arasında teknolojik yeniliklere açıklığıyla bilinen Türkler de yoğunlukta.
Telefon üzerinden mesajlaşmanın birçok ülkede bu platforma kayması, elbette istihbarat teşkilatlarının da dikkatini çekiyor. Yasa dışı faaliyetlerin takibi maksadıyla şirketle işbirliğine gidiyor, bu platform üzerinden yapılan mesajlaşmaları izlemeye başlıyorlar.
Teyit etmem mümkün değil ama bu teşkilatlar arasında Milli İstihbarat Teşkilatı da var. MİT, Whatsapp üzerinden yapılan yazışmaları takip edebiliyormuş...
Gezi Parkı olayları sırasında da, başka birçok vesileyle de gördük ki, Facebook, Twitter gibi büyük sosyal medya kuruluşları, kullanıcı bilgilerini mahkeme kararı olmadığı sürece (hatta bazen yerel mahkeme kararlarını dahi yeterli bulmadıklarını biliyoruz) paylaşmayı reddediyor.
Siz atılan her twit’i kaydedebilecek büyük veri tabanları kurup tümünü saklasanız dahi, kullanıcıların bilgilerine ulaşamıyorsunuz. Mesajı bir yere depolasanız, kişiyi suçlasanız bile suçlanan kişi “Hayır bu hesap benim değil. O mesajı ben atmadım’’ dese ispat etmeniz aylar sürer...
Şimdi merak ettiğim şey şu: Daha önce sadece 55 kişinin çalıştığı bir şirket olan Whatsapp’ın güvenlik politikası ile Facebook’a ait Whatsapp’ın güvenlik ve gizlilik politikası elbette aynı olmayacaktır. Bu durumda Whatsapp’ın değişme ihtimali yüksek olan gizlilik politikası, MİT ve benzeri teşkilatların bugün çok kolay yaptığı takip imkânını ortadan kaldırır mı? Kaldırır bence!
Malum yeni MİT Yasası (eğer bu haliyle yasalaşırsa), teşkilata mahkeme izni olmadan istediğini takip etme, dinleme, izleme, Bakanlar Kurulu’nun verdiği her görevi denetimden uzak şekilde yerine getirme imkânı tanıyor.
MİT’in talepleri ile dünya çapındaki sosyal medya kuruluşlarının politikaları çakıştığında ne olacak? Ne olacak, MİT devre dışı kalacak!
İkinci soru, TİB Başkanı’na verilecek yetkiyle alakalı. Deniliyor ki, istendiği takdirde TİB Başkanı içeriğin olduğu URL’yi kapatabilecek.
Bugün istediğiniz videoyu, Facebook üzerinden URL değişikliği yapmadan yayınlama imkânınız var. Yurtdışından bir hesap açar, videonuzu o hesap altında Facebook’a yerleştirebilirsiniz.
URL yine Facebook.com. Bu videoyu hesabın arkadaşları da görecek, beğendim denildiğinde ışık hızında izlenme sağlanacak. Yarın bir benzeri Twitter için de geçerli olabilir.
Bu durumda ne yapacağız, Facebook’u mu kapatacağız?
Yani kafayı sansür işlerine takmanın ve bunun için yüzlerce sansür memuru oluşturmanın anlamı yok. Üstelik bu tip önlemler, tüketici odaklı şirketlerin güvenlik duvarlarını daha güçlendirmesine yol açacaktır. Devletlere kafa tutan sosyal medya şirketleri dönemi başladı bile...