Paşa’yı şehid ettiler, sonra mezartaşına ‘Kahraman düşmandı’ yazıp ağladılar
Budin'in son valisi olan Abdurrahman Abdi Paşa, şehri kuşatan Avusturya ordusu ile savaşırken 2 Eylül 1686'da şehid düşmüş, Macaristan'daki Türk hâkimiyeti böylelikle son bulmuştu. Paşa'nın mezarını asırlar sonra Macarlar yaptırdılar ve taşına "Kahraman düşmandı, rahat uyusun!" diye centilmence bir ifade yazdılar
MURAT BARDAKÇI / HT GAZETE
Kanunî Sultan Süleyman tarafından 1541’de fethedilen Budapeşte, yahut bizde o zamanlarda kullanılan adıyla Budin, 145 sene boyunca Türk idaresinde kaldı.
Avusturyalılar bizi Viyana önünde bozguna uğratmalarından sonra, 1686’da, 90 bin kişilik bir orduyla Budin önlerine geldiler. Budin’in son valisi Abdurrahman Abdi Paşa, kendisinden beş kat güçlü olan Avusturya ordusuna iki buçuk ay direndi ve kılıcı elinde şehit düşünceye kadar düşmanı şehre sokmadı. Paşa’nın bu kahramanlığı, Macarlar’ı da etkiledi ve daha sonra yaptırdıkları mezartaşına “Kahraman düşmandı, rahat uyusun” yazdılar.
BUDİN ÖNEMLİ BİR MERKEZDİ
Avusturya, Budin’i Osmanlılar’dan almak için şehri defalarca kuşattı ama ele geçiremedi ve 17. yüzyılın başlarından itibaren Budin’i işgal planlarını unutup kendi topraklarını korumaya çalıştı. Aynı yüzyılın sonlarına doğru da hiç beklemediği bir anda Budin’i ve bütün Macaristan’ı ele geçirme şansını yakaladı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1683’te yaşadığı İkinci Viyana kuşatması bozgunundan sonra Avusturya, Macar topraklarını işgale başladı. İlk hedef Budin’di ve şehir 1686’da 90 bin askerle kuşatıldı. Stratejik bir mevkide bulunan Budin’in düşmesi, Osmanlılar için bütün Macar topraklarının kaybı demekti. Budin Valisi Abdurrahman Abdi Paşa durumun farkındaydı ve sonuna kadar direnme kararı vermişti.
PAŞA İKİ BUÇUK AY DİRENDİ
Abdurrahman Abdi Paşa, ömrünü cephelerde geçirmiş 70 yaşlarında tecrübeli bir askerdi. 1668’de yeniçeri ağalığı yapmış, Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa ile birlikte Girit seferine katılmış, Bağdat, Mısır, Bosna, Budin, Kamaniçe ve Halep valiliklerinde bulunmuş, 1685’te Budin’e ikinci defa vali tayin edilmişti.
Avusturyalılar, daha sonra şehirde tek bir Müslüman bile bırakmadılar. Türk eserlerinin hemen tamamı yokedildi ve şehrin asıl sahibi olan Macarlar bile uzun müddet şehre giremediler.
OSMANLI İÇİN ACI BİR KAYIP
Macarlar ise Paşa’nın kahramanlığını asırlar boyunca unutmadılar ve şehid düştüğü yere çok daha sonraları üzerinde son derece şık ifadelerin yazılı olduğu bir mezartaşı diktiler. Taşta “145 yıllık Türk egemenliğinin son Budin Valisi Abdurrahman Abdi Arnavut Paşa, bu yerin yakınında 1686 Eylül ayının 2. günü öğleden sonra yaşamının 70. yılında maktul düştü. Kahraman düşmandı, rahat uyusun!” yazılıydı.
Budin’in elden çıkmasından sonra, Osmanlı hâkimiyetindeki diğer Macar toprakları da bir bir Avusturya’nın işgaline uğradı. Macaristan’ın merkezinin kaybı, Osmanlılar için son derece acı bir duygu idi ve şairler Budin’i konu alan destanlar kaleme aldılar.
İşte, bu destanlardan biri:
“Ötme bülbül ötme, yaz bahar oldu / Bülbülün figanı bağrımı deldi / Gül alıp satmanın zamanı geldi / Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i. Çeşmelerden abdest alınmaz oldu / Camilerde namaz kılınmaz oldu / Mamur olan yerler hep harap oldu / Aldı Nemçe bizim Nazlı Budin’i Kıble tarafından üç top atıldı / Perşembe günüydü güneş tutuldu / Cuma günü idi Budin alındı / Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i”
Kanuni’nin 1541’deki Budapeşte kuşatmasını gösteren ve zamanında çizilmiş olan minyatür harita
HATTIN ÜSTADLARI: SUYOLCUZÂDE MUSTAFA EYYUBÎ
Eyüp’te 17. asrın başlarında doğan hattat, Ömer Efendi adında halktan bir zatın oğlu ve Türk hattatları hakkında önemli bir eser yazmış olan Suyolcuzâde Mehmed Necib Efendi’nin dedesi idi. Kuvvetli bir hattattı ve hattatlar arasında “Suyolcuzâde” diye bilindi. Önce “Dede” mahlâslı bir sanatkârdan, ardından da Büyük Derviş Ali’den altı çeşit yazıyı öğrenerek icazetname aldı ve hocası Derviş Ali’nin müsaadesiyle, Hafız Osman’a hocalık etti.
Elliden faza Kur’an, yüz kadar en’âm, evrâd, birçok murakka ve kıt’a yazan sanatkâr, 1686’da vefat etti ve Eyüp’te Kazasker Ârif Efendi Medresesi’nin karşısına defnedildi. Mezar taşını torunu yazdı ve ölümü üzerine Şeyh Himmetzâde Abdullah “Olmadı mâ-i hayâtından Suyolcuzâde sir” tarihini söyledi.
SARAYLIK İFTARİYELER: AHMEDİYYE HELVASI
MALZEME
Un, tereyağ
Kırtlama şeker
Horasan safranı
İki çorba kaşığı tereyağı, bakır bir kapta hafif kararıncaya kadar eritilir. İçine dört çorba kaşığı halis un konur ve un tahta bir kaşıkla rengi değişinceye kadar yarım saatten fazla çevrile çevrile karıştırılır. Ayrı bir kapta ısıtılan sıcak suyun içerisine kırtlama şekeri boca edilip bir taşım kaynatılır ve soğumasına yakın tülbentten geçirilir. Tekrar ateşe konur ve koyulaşıncaya kadar çevrilerek kaynatılır. Şekerli mayi, çevrilmesi kızarmış olan unun üzerine boca edilir ve yeniden karıştırılır. Daha büyük bir tencereye boşaltılır, üzerine birkaç tutam Horasan safranı serpilir. On beş dakika kadar bekletildikten sonra iyice karıştırılır, yeniden ateşe konur ve safran helvanın her tarafına dağılıp renk verdikten sonra helva ılık ılık yenir. Ahmediyye, İstanbul’a Sudan’daki Ahmedî tarikatı dervişleri tarafından getirilmiştir.