Paranın değil fermanın da sahtesi olurdu ama yapanın elini besmeleyle keserlerdi
Tarihimizde kalpazanlığın, yani sahte para basmanın yanısıra sahte ferman yazmanın da örnekleri vardır. Bazı üst düzey kâtiplerin 1590 yılında mürekkebi rakı sabunu ile silinen ve yeniden yazılan sahte fermanlarla hazineyi büyük miktarda dolandırdıkları tesbit edilmiş ve sahtekârlık, yapanlara pahalıya mâlolmuştu. İki kâtip idam edilmiş, altı kâtibin sağ elleri cellât tarafından besmeleyle kesilmiş, yedi sahtekâr da kürek cezasına çarptırılmıştı
MURAT BARDAKÇI / HT GAZETE
Geçmişimizde devleti malî bakımdan sıkıntıya sokan sahtekârlar sadece kalpazanlardan ibaret değildi. 16. asırda sahte ferman yazıp devleti dolandıran sahtekârlar da ortaya çıkmış ve ağır şekilde cezalandırılmışlardı.
Devlet kayıtlarına önem vermek eski bir geleneğimiz olduğu için, bu kayıtları tutan kâtipler, Osmanlı devrinde de gayet dikkatli şekilde seçilirdi. Ama büyük itibar sahibi olan kâtiplerin bir kısmı önemli miktarda gelirlere sahip olmalarına rağmen, daha fazla kazanmak için usulsüzlüklere karışırlardı.
İMRENİLEN MESLEK OLDU
O dönemde, bürokrasiye “kalemiyye” denirdi. Merkez ve taşra bürokrasisinde sınırlı sayıda kâtip çalıştığı ve kâtiplerin maaşları da yüksek olduğu için, memurluk birçok kişinin imrenerek baktığı bir meslekti.
1590’da kâtiplerin büyük bir suç şebekesi kurdukları ortaya çıkartıldı. Sahte evrak hazırlayan kâtipler işi o kadar ileri götürmüşlerdi ki, belgelerde silinen mürekkep kullanmışlardı ama yakalandıklarında cezaları ağır oldu ve kimisi canını, kimisi de elini kaybetti. Sahtekârlıkların önüne geçmek isteyen yetkililer kontrol mekanizmasını genişleterek kırtasiyeciliği artırdılar.
KÂTİP HER ŞEYİ ANLATTI
Veziriazam Sinan Paşa, hadiseyi araştırdı. Bir kâtip, olup bitenleri anlatınca her şey çorap söküğü gibi ortaya çıktı. Kâtiplerin bir kısmı, 15 yıldan fazla bir süredir kendi aralarında sahte evrak tanzim ediyorlardı. Veziriazam, usulsüzlük yapan kâtiplerden dokuzunu hapsettirdi. Durumu zamanın hükümdarı Üçüncü Murad’a arzettiğinde, sultan “Sahtekârlık yaptıkları tespit edilenlerin hepsi hapsolsun, vaziyeti iyice araştırasın. Eğer olup bitenleri araştırmazsan ekmeğim sana haram olsun” diyen bir emir gönderdi.
SİLİNEN MÜREKKEP KULLANDILAR
Sadrazam Sinan Paşa’nın başkanlığındaki Divan-ı Hümayun’da vezirler ve kazaskerler, kâtipleri sorguladılar ve kâtiplerden on beşinin sahte berat, yani göreve tayin emri yazdıkları anlaşıldı. Ayrıca kâtipler İran seferleri için yani ordu komutanına gönderilen tuğrası çekilmiş boş ferman kâğıtlarını ele geçirerek istedikleri gibi sahte evrak hazırlamışlardı. Üstelik daha da ilginç bir hile yapmışlar, yazıldıktan bir süre sonra silinen mürekkep bile kullanarak, geride delil bırakmamaya çalışmışlardı.
YAPTIKLARI PAHALIYA MÂLOLDU
Bu iş için epey uğraşmışlardı. Ferman yazılacak kâğıda ilâç süren kâtipler daha sonra özel olarak yaptırdıkları mürekkeple Divan-ı Hümayun’dan gelen emri kaleme alıyorlardı. Ferman, tuğrası çekilmek üzere nişancıya, yani Osmanlı bürokrasisinin en tepesindeki yetkiliye gönderiliyor, devletten gelen bir emir olduğu için, nişancı evrakın üzerine tuğra çekiyordu. Fermanı alan kâtipler, hemen bir sünger ile mürekkebi siliyorlardı. Eğer yazının tamamı silinmezse, rakı sabunu kullanılıyor ve tuğrası çekilmiş boş fermana istediklerini yazıyorlardı. Kâtiplerin evlerinde ve işyerlerinde yapılan aramada yüzlerce sahte belge ele geçirildi.
Sahtekârlık, yapanlara pahalıya mâloldu. İki kâtip idam edildi, altısının sağ elleri kesildi ve yedisi de donanmada yıllarca kürek çekme cezasına çarptırıldılar.
HATTIN ÜSTADLARI: ÖMER VASFİ EFENDİ
Hırka-İ Şerîf Camii hatibi Eyüp Sabri Efendi’nin oğlu, hattat ve neyzen Emin Efendi’nin de ağabeyi olan Ömer Vasfi, 30 Nisan 1880’de Tophane’de dünyaya geldi.
İlk hat dersini Fevziye Rüşdiyesi’nde okuduğu sırada oranın yazı hocası olan Çukurcumalı Kadri Efendi’den aldı; sonra Aziz Efendi’den sülüs ve divanî, Kâmil Efendi’den nesih, Sami Efendi’den de talik, celî talik ve celî sülüs öğrendi. Babasının vefatının ardından Hırka-i Şerîf Camii hatipliğine getirilen Ömer Vasfi Efendi 25 Kasım 1928’deki vefatına kadar bu görevde kaldı.
Mevlevî olan ve başta Eyüp’teki Sultan Reşad türbesinin yazıları olmak üzere çok sayıda kitabe yazan Ömer Vasfi Efendi’nin eserleri, istifte son devrin şâheserleri arasındadır.
SARAYLIK İFTARİYELER: İNCİK YAHNİSİ
MALZEME
Kuzu veya koyun inciği
Soğan suyu
Tereyağı
Tarçın
Kuzu veya koyun inciklerinden birkaçını güzelce yıkayıp suda haşlayın. Biriken köpüğünü aldıktan sonra incikleri tencereden çıkartın, soğan suyu ile yoğurun ve tereyağında güzelce kızartın. Sonra tekrar kendi suyuna atın ve bir iki fiske tarçın ilâve ederek su azalıncaya ve inciklerin etleri ilik gibi oluncaya kadar kaynatın. İstenirse ızgarada veya tavada yağ ile kızartılarak nefis bir terbiye de yapılabilir.