Rapora göre İtalya, Avrupa'da 'demokratik durgunluğa' neden olan beş 'düzen bozucudan' biri
Sivil özgürlüklerle ilgili çalışmalar yapan Avrupa Sivil Özgürlükler Birliği (Liberties) raporu, İtalya'nın Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya ve Slovakya ile birlikte 'neredeyse tüm yönleriyle' hukukun üstünlüğünü kasıtlı olarak zayıflattığı tespitini paylaştı. Rapor, Avrupa Birliği'nin her geçen gün demokratik açıdan daha çok yıprandığını öne sürüyor.

Liberties raporu, İtalya'da Meloni hükümetinin yargıda yaptığı değişikliklerle hukukun üstünlüğünü derinden zedelediğini ve Avrupa'da derinleşen "demokratik durgunluğun" sembolik bir örneği olarak "medya eleştirilerine karşı ağır bir hoşgörüsüzlük" gösterdiği tespitinde bulundu.
Raporda İtalya'nın Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya ve Slovakya ile birlikte hukukun üstünlüğünü neredeyse tüm yönleriyle kasıtlı olarak zayıflatan beş "düzen bozucudan" biri olduğu belirtildi.
Uzun süredir "seçim otokrasisi" olarak sınıflandırılan Macaristan'da araştırmacılar 2024 yılında hukukun üstünlüğünde "önemli bir gerileme" tespit etti. Sivil toplum grupları ve medya üzerindeki baskı, Macaristan'da kamu hayatında aktif olan Macarları soruşturmak üzere geniş yetkilere sahip olan egemenliği koruma ofisinin faaliyete geçmesinin ardından yoğunlaştı.
"Demokrasi giderek daha çok yıpranıyor"
Liberties'ten yapılan açıklamada "Avrupa'nın demokratik durgunluğu 2024 yılında daha da derinleşti" denildi. Raporda, siyasi manipülasyona maruz kalan yargı sistemleri, yolsuzluğa bulaşmış zayıf kolluk kuvvetleri, hızlı yasama prosedürlerinin aşırı kullanımı, gazetecilerin taciz edilmesi ve barışçıl protestolara yönelik artan kısıtlamalar vurgulandı. AB üyesi 21 ülkeden 43 insan hakları örgütünün bir araya gelerek hazırladığı raporda, "Kararlı adımlar atılmazsa, AB daha fazla demokratik erozyon riskiyle karşı karşıya kalacaktır" denildi.
2019 yılından beri düzenli olarak rapor yayımlayan Liberties'in kıdemli uzmanı Viktor Kazai, STK'nın raporunun "Avrupa Birliği genelinde hukukun üstünlüğü ihlallerinin endişe verici bir şekilde devam ettiğini" gösterdiğini söyledi. "Hukukun üstünlüğünün tüm temel yönleri son birkaç yılda giderek artan ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı" diyen Kazai, AB'nin düşüşü tersine çevirme girişimlerinin ise "hayal kırıklığı yaratacak kadar sınırlı" olduğunu sözlerine ekledi.
İtalya'da Adalet Bakanlığı'nın yetkileri artıyor
İtalya'da araştırmacılar, Giorgia Meloni hükümetinin savcılar üzerinde Adalet Bakanlığı'na "açık uçlu yetkiler" veren ve yargı üzerindeki siyasi kontrolü artıracak tasarılar hazırladığını vurguladı. İtalyan katılımcılar ayrıca, yazar Antonio Scurati'nin "anti-faşist manifestosunun" iptal edilmesi ve konuşmanın yapılacağı talkshow'un sunucusu hakkında açılan disiplin davası gibi "kamu medyasına eşi benzeri görülmemiş düzeydeki müdahalelere" dikkat çekti.
Rapor, Bulgaristan'da hükümetin önde gelen siyasi muhaliflerine karşı yolsuzlukla mücadele soruşturmaları başlatıldı.
Slovakya'da, milliyetçi popülist Robert Fico hükümeti tarafından getirilen ve aralarında merkezi savcılık makamının kaldırılması ve STK'ların ülke dışından 5 bin avrodan fazla gelir elde etmeleri halinde "yabancı destekli kuruluş" damgasını taşımalarını gerektirecek "Rusya tarzı" bir yabancı ajanlar yasa tasarısının da bulunduğu çok sayıda değişiklik konusunda hazırlıklar tamamlandı.
Hırvatistan'da, iktidardaki Hırvat Demokratik Birliği (HSZ) partisiyle yakın bağları olan bir yargıç olan Ivan Turudić'in başsavcılık görevine getirilmesinin ardından adalet sisteminin bütünlüğünün zarar gördüğü yorumları yapılıyor.
Fransa ve Almanya'ya da eleştiri
AB yönetimi, "Hırvatistan'ın hukukun üstünlüğünü korumada yaşadığı sistemik zorluklardan" şikayetçi.
Raporun yazarları ayrıca Fransa ve Almanya gibi kuzeybatı Avrupa'daki "rol model demokrasilerin" de sorunlardan muaf olmadığı uyarısında bulundu.
Araştırmacılar, Fransa'da oylama yapılmadan karar almak için Madde 49.3 prosedürünün giderek daha fazla kullanılmasının yanı sıra Olimpiyatlar öncesinde veya yabancı müdahalelere karşı koymak için ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların arttığı konusunda uyarıda bulundu.
Almanya'da araştırmacılar, Filistin yanlısı etkinliklere verilen "aşırı ve orantısız" tepkiler konusunda endişelerini dile getiriyor. Geçtiğimiz nisan ayında polis, Berlin'de üç gün sürecek olan Filistin konferansını antisemitik görüşlere platform sağlayacağı endişesiyle kapattı.
Bağımsız kurumlara yönelik saldırıyı geri püskürtmeye çalışan Polonya ise ibretlik bir hikaye olarak nitelendirildi. Donald Tusk liderliğindeki koalisyon hükümeti yargı bağımsızlığını ve medyada çoğulculuğu yeniden tesis etmeye çalıştı ancak önceki iktidar partisi ile aynı çizgide olan Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile anlaşmazlığa düştü. Liberties, Polonya'nın "kurumların bağımsızlığının tehlikeye atılmasının son derece zorlu ve kırılgan bir çaba olduğunu gösterdiğini" söyledi.
STK, Avrupa Komisyonu'nu AB fonlarının serbest bırakılmasıyla ilişkilendirerek AB izleme uygulamasını sertleştirmeye ve hukukun üstünlüğü ihlalleri için yasal işlemleri hızlandırmaya çağırıyor.