Rusya-Ukrayna Savaşı’nda iki yıl geride kaldı: Son durum nedir? Neler bekleniyor?
Rusya iki yıl önce bugün 'özel askeri operasyon' adını verdiği harekatla Ukrayna'yı işgal girişimi başlattı. Dünya kamuoyu Rus ordusunun Ukrayna'da mutlak zafere ulaşacağını düşünse de bu durum gerçekleşmedi, savaş hala devam ediyor. Yakın bir sürede biteceğe de benzemiyor. Askeri alanda iki taraf da birbirine net bir üstünlük kurabilmiş değil. Ukrayna'nın önünde ise iki tehlike var: ABD'sizlik ve Avrupa'sızlık. Peki bu iki yıllık süreçte neler yaşandı? Neler bekleniyor? Habertürk'ten Emin Arslan'ın haberi...
Rusya Devlet Başkanı Putin, iki yıl önce televizyon karşısına çıktı. Tüm dünyanın canlı yayınladığı konuşmada Putin, Ukrayna’nın tarihsel olarak neden Rus toprağı olduğunu uzun uzun anlattı, ‘özel askeri operasyon’ emrini imzaladı. Bu imzanın ardından küresel dengeler tamamen değişti.
ABD ve AB başta olmak üzere tüm Batı dünyası Rusya’yı ekonomik sistemden çıkardı. Rusya’nın Batı dünyasındaki varlıklarına el konuldu. ABD menşeili şirketlerin neredeyse tamamı Rusya’dan çıktı. Rusya, büyük bir ticari hacim kaybı yaşadı. Ancak Rusya’nın elinde kullanışlı bir silah vardı: Doğalgaz.
Savaşın Avrupa'ya faturası
Savaşın ardından Rusya’nın doğalgaz ihracatını kesmesi, Avrupa Birliği’ni felce uğrattı. Değişimin sancıları, Avrupa’da siyasi ve ekonomik; birçok etki yarattı. Pandeminin getirdiği durgunluğun hemen ardından çıkan Rusya-Ukrayna Savaşı’yla toparlanma fırsatı bulamayan AB’nin en büyük ithalat kalemi olan enerjide dışa bağımlılığının krize dönüşmesi, Birlik’e ciddi bir enflasyon yükü olarak geri döndü.
Avrupa Birliği panik içinde Rus gazına alternatif ararken, Körfez ülkelerinden istediği yanıtları alamadı. Asıl artış ise ABD’den ithal edilen sıvılaştırılmış doğal gazda (LNG) oldu. ABD’den ithal edilen LNG miktarı 2021 yılına göre Ocak-Kasım 2022 döneminde iki katını aştı. Böylece Rusya’dan gelen doğal gaz azalırken ABD ve Norveç’ten ithalatın artmasıyla zaten savunma konusunda NATO aracılığıyla ABD’ye bağlı olan AB, ekonomik olarak da ABD’ye daha çok bağlandı.
Bugün Avrupa’da hem 10 yıldır süren mülteci krizi, hem son yılların rekor kıran enflasyonu hem de Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle Avrupa halklarının üstüne binen mali yük; Avrupa’da merkez partileri dağıttı, aşırı sağı ön plana çıkardı. Hollanda’da Geert Wilders’in sandıktan galip çıkması, Fransa’da Le Pen’in anketlerde önde gözükmesi ve Macron’un söylemlerini aşırı sağa yaklaştırması, sosyal demokrasinin kalelerinden İsveç’te aşırı sağın yükselişi, Almanya’da AfD’nin anketlerde ikinci sıraya yükselmesi; krizlere karşı çözüm adresinin merkez partiler yerine alternatiflerde aranmasının sonucu.
Beklentileri aşan liderlik: Zelenskiy
Ukrayna cephesinden bakıldığında ise savaşın başlangıcında Kiev’in düşmesi durumundaki kriz senaryoları, Cumhurbaşkanı Zelenskiy’in Polonya’dan sürgün hükümet olarak çalışması gibi olasılıklar konuşulurken; ABD ve AB’den tank, hava savunma sistemi gibi milyarlarca dolarlık destek Ukrayna’yı savaşta tuttu. Bu süreç içinde Zelenskiy dünya kamuoyunda Ukrayna’nın işgal girişimiyle başa çıkmaya çalışan bir ülke olduğu durumunu hiç unutturmadı. Tüm söylemleriyle, diplomatik temaslarıyla, uluslararası basına verdiği demeçlerle Ukrayna’nın gündemden düşmemesini sağlayıp dünya kamuoyunun Rusya’ya karşı aldığı tavrı sürdürmesine ön ayak oldu.
Bugün Ukrayna’ya Batı dünyasından yapılan yardımlar 100 milyar avroyu aşmış durumda. 40 binden fazla piyade silahı, binlerce askeri teçhizat, Almanya menşeili Leopard 2 tankları, ABD menşeili Abrams tankları, savaş helikopterleri ve daha onlarcası…
Ukrayna'yı bekleyen iki büyük tehlike
Son iki yılda yapılan 100 milyar avroluk desteğe ek olarak bu ay ABD ve AB’den iki dev yardım paketi daha açıklandı. ABD Senatosu 60 milyar dolarlık destek paketine onay verirken, AB de Birlik’in ‘asi çocuğu’ Macaristan’ı da ikna ederek 50 milyar avroluk yardım paketini onayladı. Ancak bu noktada, Ukrayna’yı bekleyen iki büyük tehlike var: ABD’sizlik ve Avrupa’sızlık.
İki yıldır devam eden savaşta gelinen nokta, Ukrayna’nın kaderini ABD Başkanlık Seçimleri’ne bağlamış olması. Başkanlık seçimleri her zaman küresel etkileri olan, dünyadaki en önemli siyasi olaylardan biri. Ancak 2024 Başkanlık Seçimleri, Ukrayna’nın doğrudan kaderini belirleyecek.
Mevcut Başkan Biden, Ukrayna’ya açık bir destek sunuyor. Rusya’nın karşısında ‘şahin’ pozisyon alan ve Ukrayna’ya maddi imkanlar sunarak Rusya’yı yıpratma amaçlı ‘gölge’ savaş yürüten Biden yönetimi, askeri, ekonomik, siyasi; tüm alanlarda Kiev yönetiminin arkasında. Ancak Cumhuriyetçi aday Trump’ın politikası ise bunun tam tersi. Rus lider Putin, kendisine küfür eden Başkan Biden’ı Trump’a tercih edeceğini söylese de, Trump savaşın bitmesi için Putin ile anlaşmaya daha yakın bir karakter. Daha önce, “Başkan olursam savaşı 24 saatte bitiririm” diyen Trump’ın Ukrayna’ya olan mali destekte büyük kesintiye gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. ABD Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin, Biden yönetiminin Ukrayna’ya 60 milyar dolarlık yardım paketini onaylamadan Kongre’yi tatile çıkarması da bu konudaki en kritik mesajlardan biri.
Avrupa cephesinden bakıldığında ise Avrupa Birliği’nin karar alma mekanizmasının tek bir üye ülkenin vetosuyla felce uğraması, Ukrayna’nın önüne şimdiye kadar hep ciddi bir bürokratik engel olarak çıktı. Macaristan’ın ikna edilmesiyle son yardım paketi onaylansa da, alım gücünü kaybeden Avrupa halklarında Ukrayna’nın sempatisi giderek azalıyor. Avrupa’nın en güçlü ülkesi olan Almanya’nın başkenti Berlin’de kent sakinleri tarafından kiralık ev bulamama krizinin başlıca sorumlusu Ukraynalı mülteciler olarak gösteriliyor. Federal bütçelerden kesintiler, resesyon tehlikesiyle karşı karşıya olan AB ülkelerinin halkları, eriyen alım gücü; giderek Ukrayna Savaşı’nın bitmesi arzusuna dönüşüyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ankete göre 12 AB ülkesindeki 10 Avrupalıdan sadece biri Ukrayna'nın savaşı kazanacağına inanıyor.
Uzmanlara göre savaş tıkandı
Uzmanlara göre Rusya-Ukrayna Savaşı cephelere sıkışmış ve tıkanmış durumda. İki taraf da birbirine net bir üstünlük kuramıyor. Rus ordusunun Donetsk’e açılan kapı olan Avdiika kentini ele geçirmesi ise son 1 yıldaki en çarpıcı askeri gelişme.
Ancak Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Rusya Uzmanı Profesör Neil MacFarlane, Rusya’nın en güçlü adamı Putin’le ilgili şu çarpıcı analizde bulunuyor: “Putin'in çok kurnaz olduğunu düşünürdüm ama Ukrayna'nın işgaliyle ciddi hatalar yaptı... NATO'yu ve Ukrayna'yı hafife aldı. Rus silahlı kuvvetlerinin kapasitesini aşırı tahmin etti. Pek çok şeyi yanlış anladı. Ancak Putin artık zafer kazanmış gibi görünmeden çekip gidemez.”
Prof. MacFarlene, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı Sovyetler Birliği-Afganistan Savaşı’na ve ABD’nin Irak’ı işgaline benzetiyor: “Süper güçler böyledir. Sovyetler Birliği iki yıl içinde Afganistan'da kaybettiklerini anladı ama 10 yıl boyunca devam etti. Çünkü geri çekilmek bir aşağılanma olurdu. Aynı şey 2003'ten sonraki 10 yıl boyunca ABD'nin Irak'ı işgali için de söylenebilir.”
Rus halkında anlaşma beklentisi yükseliyor
Rusya tarafından bakıldığında ise savaşın başlangıcından iki yıl sonra, anketlere göre Rus halkının çoğunluğu hala savaşı destekliyor. Toplumun sadece yüzde 20'si savaşa karşı olduğunu söylüyor.
Araştırmacılar genel olarak geçen yıl savaşa verilen destekte yüzde 9'luk bir düşüş gözlemlediklerini söylüyor.
Rusya'nın ‘işgal ettiği toprakları koruyarak düşmanlıklara son vermesi’ gerektiğini söyleyen katılımcıların sayısı ise geçen yazdan bu yana iki kattan fazla artarak yüzde 11'den yüzde 28'e çıktı.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a göre savaşın Rusya ekonomisine verdiği zarar 1.3 trilyon dolar. Rusya'nın Ukrayna Savaşı'nı sürdürebilmek, askerleri donatmak ve konuşlandırmak için harcadığı rakam ise 211 milyar dolar. Rusya, 2022 yılından beri derin bir resesyon sürecinde.
İki yılı dolduran savaşta bugün Kiev yönetimi ABD ve Avrupa’nın desteğine bağlı durumda. Ekonomik ve siyasi desteği kaybetmeden Rusya’ya karşı sahada sonuç almalı. Aksi takdirde, hele ki ABD’de Trump’ın Başkan seçilmesi durumunda, Ukrayna sadece öz kaynaklarıyla Rusya’ya karşı koymak zorunda kalır. Rusya tarafında ise savaş ekonomisinin uzun süre sürdürülebilmesi mümkün gözükmezken, Putin’in halkına ‘gurur dolu’ bir anlaşma getirmesi gerekiyor. Dünya dengesini tamamen değiştiren, küresel çapta gıda ve enerji krizi yaratan bu savaş, sadece Ukrayna ve Rusya’nın iradelerine göre şekillenmekten oldukça uzakta.