Saça kına sürmek orucu bozar mı? Diyanet'e göre oruçluyken saça kına sürmek orucu bozar mı?
Kına İslam kültüründe ve geleneğinde önemli bir yere sahip olan doğal bir bitkidir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kınayı tavsiye etmiş ve kendisi de kullanmıştır. Hadislerde kınanın saça ve sakala sürülmesinin elleri ve ayakları süslemenin yanı sıra sağlık açısından da faydalı olduğu belirtilmiştir. İslam toplumlarında düğünler, bayramlar ve özel günlerde kına yakmak yaygın bir uygulama hâline gelmiştir. Doğal bir tedavi yöntemi olarak kullanılmış deri hastalıklarına iyi geldiği ve serinletici etkisi olduğu bilinmiştir.

Kadınlar arasında süslenme amacıyla yaygın olan kına erkekler için de bir sünnet olarak kabul edilmiştir. Yaşlı erkeklerin sakallarını ve saçlarını kına ile boyadığı bu uygulamanın hem estetik hem de dini bir gelenek hâlini aldığı görülmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) beyaz saçları bulunan sahabelere kına ve katran ile saçlarını boyamalarını tavsiye etmiş ancak tamamen siyah boyamaktan kaçınılması gerektiğini belirtmiştir. Sahabeler arasında da kına kullanımı yaygın olup Hz. Ali (r.a.) Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve diğer birçok sahabenin kına sürdüğü rivayet edilmektedir.
DİYANET'E GÖRE KINA ORUCU BOZAR MI?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvalarına göre oruçlu bir kimsenin saça kına sürmek istemesi orucu bozmaz. İslam'da orucu bozan fiiller doğrudan mideye ulaşan besinler ve sıvılar ile cinsel ilişki gibi durumlarla sınırlıdır. Tıbbi müdahaleler, enjeksiyonlar, kan nakli gibi doğrudan vücuda besin veya enerji sağlayan işlemler de orucu bozabilir. Fakat kına gibi maddeler deri ya da saç yoluyla uygulandığında sindirim sistemine girmediği için orucu bozucu bir etkisi bulunmaz. Diyanet’in açıklamalarına göre dışarıdan cilde temas eden kozmetik ürünler kremler yağlar parfümler ve boyalar gibi maddeler de oruca zarar vermez.
Kına tarih boyunca Müslüman toplumlarında estetik sağlık ve kültürel bir unsur olarak kullanılmıştır. Hem kadınlar hem de erkekler tarafından süslenme ve doğal bir bakım yöntemi olarak tercih edilen kına, Osmanlı ve İslam dünyasında önemli bir yere sahiptir. Günümüzde de birçok Müslüman saçlarına veya ellerine kına sürerek bu geleneği sürdürmektedir. Oruçlu iken kına yakmanın orucu bozmadığı konusunda İslam alimleri arasında genel bir görüş birliği bulunmaktadır. Çünkü oruç belirli fiziksel ve ruhsal disiplinleri gerektiren bir ibadet olup mideye bir şey ulaşmadığı sürece bozulmuş sayılmaz.
Diyanet’in bu konudaki görüşü de oldukça nettir. Oruçlu bir kimse saçına veya ellerine kına yaktığında bu işlem vücudun içine herhangi bir besin maddesi almayı gerektirmediği için orucu etkilemez. Benzer şekilde parfüm sürmek, krem kullanmak, diş macunu sürmeden yalnızca misvak ile dişleri temizlemek gibi durumlar da orucu bozmaz. Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri kişinin bu tür uygulamalar sırasında ağzına veya burnuna kına ya da herhangi bir madde kaçırmaması gerektiğidir. Eğer kına yakarken bir şekilde ağza bulaşır ve yutulursa bu durumda oruç bozulabilir.
MEZHEPLERE GÖRE FARKI
İslam'da orucu bozan ve bozmayan durumlar mezhepler arasında bazı yorum farklıklarına sahip olsa da kına sürmenin orucu bozmadığı konusunda ittifak vardır. Hanefi Şafii Maliki ve Hanbeli mezhepleri orucun bozulması için ağız veya burun yoluyla mideye bir şey ulaşması gerektiğini belirtir. Bu dört büyük mezhebin fetvalarına göre cilt üzerine sürülen yağ kına krem veya benzeri maddeler sindirim sistemine doğrudan etki etmediği için orucu bozmaz. Bazı mezheplerin bu konuyu ele alırken farklı detaylara dikkat ettiğini görmek mümkündür.
Hanefi mezhebi orucu bozan unsurları açıklarken temel olarak "besleyici" ve "mideye ulaşan" şeyleri esas alır. Bu görüşe göre cilt üzerinden emilim yoluyla vücuda giren herhangi bir madde orucu bozmaz. Örneğin, kına veya herhangi bir boya sürmek cildin gözenekleri tarafından emilse dahi mideye gitmediği için oruca zarar vermez. Hanefi alimleri deri yoluyla emilen maddelerin orucu bozduğuna dair sahih bir delil bulunmadığını vurgulayarak kına sürmenin caiz olduğunu ifade etmişlerdir.
Şafii mezhebi de benzer bir görüşe sahiptir ancak bazı durumlarda daha ihtiyatlı bir yaklaşım benimser. Şafii fıkhında vücuda dışarıdan giren herhangi bir şeyin orucu bozup bozmadığını belirlerken o şeyin tabii yollardan (ağız burun kulak cinsel organ gibi) içeri girip girmediğine bakılır. Kına gibi cilt üzerine uygulanan maddeler bu tanımın dışında kaldığı için orucu bozmaz. Şafii mezhebi oruçlu kişinin her türlü şüpheli durumdan kaçınmasını tavsiye eder. Bazıları eğer bir madde vücuda emilerek iç organlara ulaşırsa ihtiyaten orucu bozabileceğini söylemiştir. Fakat kına sadece dış yüzeye etki ettiği için bu kapsamda değerlendirilmez.
Maliki mezhebi deri yoluyla emilim konusunda biraz daha farklı bir bakış açısına sahiptir. Malikilere göre vücuda giren ve içeri nüfuz eden her madde orucu bozmaz. Kına gibi bazı maddelerin deri altına geçip geçmediği konusunda farklı yorumlar bulunmaktadır. Genel olarak Malikiler de Hanefi ve Şafii mezheplerine benzer şekilde kına sürmenin orucu bozmadığını ifade eder. Fakat bazı Maliki âlimleri cilt üzerinden vücuda emilen maddelerin hükmünü belirlerken bunun vücutta ne derece emildiğine dair ihtiyatlı bir yaklaşım sergileyebilirler.
Hanbeli mezhebi ise orucun bozulması konusunda diğer mezheplere kıyasla daha katı kurallar koyar. Bu durum daha çok yeme içme veya vücuda dışarıdan besleyici bir madde alma gibi konular için geçerlidir. Hanbeli âlimleri de kına gibi maddelerin orucu bozmadığını açıkça belirtmiştir. Çünkü Hanbeli fıkhına göre bir şeyin orucu bozması için mideye ulaşması veya besleyici olması gerekmektedir. Kına ise ne besleyici bir özelliğe sahiptir ne de sindirim sistemine ulaşır. Bu nedenle Hanbeli mezhebine göre de oruçluyken kına yakmak tamamen caizdir ve herhangi bir sakıncası yoktur.