Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ruh Sağlığı Aldatmayanın erkekliği sorgulanıyor! | Sağlık Haberleri

        İlişkileri bitiren, yuvaların yıkılmasına yol açan aldatma bir hastalık mı? İnsanlar neden partnerlerini aldatır? En çok kimler aldatır? Aldatmak sadece cinsellikten ibaret mi? Peki, ya aldatılan kişinin psikolojisi...

        Aldatma ve aldatılma psikolojisi hakkında merak edilenleri HABERTURK.COM sordu, Uzm. Psk. Serkan Elçi, yanıtladı. İşte o röportajın detayları...

        BAĞLANMA SORUNU OLANLAR ALDATMAYA DAHA MEYİLLİ

        Bir kişi partnerini neden aldatır? Sizce aldatmak bir hastalık mı?

        Aldatmak bir ilişki içerisinde temelde çiftin duygusal olarak uzaklaşması, arkadaşlık ve şefkat sunan birinin eksilmesinden kaynaklıdır. Bazen cinsel açıdan tatminkar olmayan ya da çiftlerin cinsel beklentilerinin farklı olmasından kaynaklı aldatmalara da rastlamaktayız. Duygusal mesafeyi buz, cinsel beklentileri de ateş olarak varsayarsak, bazen buz bazen ateş yüzünden aldatmanın yaşandığını düşünebiliriz.

        Bütün aldatmaların bir hastalık olarak adlandırılması mümkün değil. Fakat bağlanma sorunu yaşayan bireylerin aldatmaya daha yatkın olduğunu söyleyebiliriz. Bağlanma sorunları çocuk yaştan başlayan, zaman zaman ailenin terk edeceğine dair korkularla ortaya çıkabilir. Bir kişiye bağlı kalarak hayata devam etmek, terk edildiğinde (ölüm de dahil) ciddi yıkıntı yaşamamak adına zihin kendisini koruma altına alma gereği duyar. Bu açıdan bakarsak psikolojik bir sorun olarak adlandırabiliriz.

        Peki, ilişkilerde en çok kadın mı yoksa erkek mi aldatıyor?

        Toplumsal olarak da erkeklere yüklenmiş olan bir yapı söz konusu. ‘Erkeğin elinin kiridir, erkek adam yapar’ gibi söylemler ataerkil bir yapının getirisidir. Erkeklerin kendi arasında sayısal bir üstünlük kurma çabası da mevcuttur ‘gecede şu kadar kişiyle birlikte oldum, aynı anda şu kadar birlikteliğim var’ gibi sözler de sık duyulanlardandır.

        'Erkek daha fazla aldatma potansiyeline sahiptir' denilemez fakat erkeğin toplumsal olarak bunu dile getirmesi daha rahat olarak görülür. Biyolojik olarak bakılırsa cinsiyetler arası fark bulunmaz. Toplumda çoğu kadının cinselliğin bir ihtiyaç olarak düşünmediğini gözlemliyoruz, ‘kadın çocuk yapar, doğurgandır, çocuğa bakar’ düşünceleriyle bu dürtüleri ötelediklerini görüyoruz. İletişim çağında bulunduğumuz bugünlerde daha rahat bir şekilde tanımadığımız kişilerle iletişime geçebilmemizden kaynaklı aldatmaların arttığını söyleyebiliriz. Sanal dünyada, gerçek ilişkiden daha rahat iletişime geçilebildiği için, dünyada olup bitene, diğer ülkelerin aldatmaya dair bakış açılarının görülmesi ile toplumumuzda da düşünce içeriği değişmeye başlamıştır. Bazı kesim bunu batılaşma, bazı kesim bunu yozlaşma olarak adlandırmakta. Adı ne olursa olsun çiftlerin birbirine karşı sadakatsizlik yaşadığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu yüzden de kadın ve erkek arasında aldatmaya dair bir fark var diyemeyiz, sonuçta erkeğin aldattığı kişi de bir kadın ya da tam aksi söylenebilir, ortak olan kişi yine aldatılanın cinsiyetindendir.

        SUÇLULUK DUYGUSU OLDUKÇA YAYGIN!

        Aldatan kişilerde 'suçluluk duygusu' oluyor mu?

        Aldatanların çoğunda suçluluk duygusu görmekteyiz. Bu da ilişkinin devamını getirmek isteyenlerde çoğunlukla oluşan bir duygudur. Bu duygu ile ilişkide daha verici, daha ılıman ve sorun olabilecek şeylerin sorun değilmişçesine davranmalara neden olabilir. Yani ilişkinin paterninde değişimler başlar. Bu durumda ‘seconder kazanç’ dediğimiz, bir sorunun içerisinde kazanım çıkarmak anlamında oluşum başlayabilir. Yani aldatılan kişinin beklentileri artık karşılanmaya başlar ve affetme içsel olarak olsa da dile gelmekte zorlanır, çünkü eş değişecek, yine eskisi gibi olacak gibi bir algı ortaya çıkabilir.

        'Aldatmak' kişisel bir şey mi yoksa çevre bunda etkili oluyor mu? Arkadaş çevresi veya kültürel kodlar...

        Aldatmayı kişisel ya da çevresel bir olgu içerisine almak uygun olmaz. Erkeklerin kendi aralarındaki sohbetlerde zaman zaman aldatmayanın, sadakat gösterenin ‘erkekliği’ sorgulanmaya başlar. Toplumun getirdiği yapı, çok eşliliğe yasal olarak müsaade etmese de kültürel olarak kabul görülür nitelikte. Kadın aldatması ‘namus cinayeti’ denilecek kadar vahşiliğe yol açarken erkek aldatması ‘el kiri’ olarak görülebiliyor. Bu yüzden kanunen eşitlik varken, ataerkil yapı kültürel eşitsizliğe yol açar.

        TEK GECELİK İLİŞKİLER DAHA ÇABUK AFFEDİLİYOR

        Sizce aldatmak, sadece cinsellik yaşandığında mı olur? Bir başkasıyla flörtleşmekte eşin aldatıldığı anlamına gelir mi?

        Aldatmalarda cinsellik sürecin cinsel eyleme dökülmüş şeklidir. Bazı araştırmalar ‘one night stand’ denilen tek gecelik ilişkilerin daha affedilebilir olduğunu, duygusal yakınlığın var olduğu ilişkilerin ise affedilmekte güçlüklere yol açtığını söyler. Çift arasındaki aldatmanın doğasında olan ‘travmatik etki’ de duygusal aldatmalar da daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.

        Başka araştırmalara göre ise aldatma sadece somut veriler, eylem üzerinden değil de, düşünce olarak da adlandırılmıştır. Örneğin denen o ki ‘bir çiftin birlikte vakit geçirdiği anda çiftlerden birinin bir başka kadına/erkeğe bakmasından ve yanında olan kişi yerine o kişinin varlığıyla meşgul olmasından da aldatma sözü geçerli olabilir’.

        Peki, diyelim ki kişi partnerinin kendisini aldattığını öğrendi. Bu, aldatılan kişiyi nasıl etkiliyor? Mesela kişide 'bende bulamadığı şey neydi?' sorusunu sormasına ve kendisini eksik görmesine yol açıyor mu?

        Bir meteforla bunu anlatacak olursak eğer; ‘aldatma bir eve hırsızın girmesi gibidir, eve gelindiğinde hırsızın girdiği fark edilirse önce hırsızın neler götürdüğüne bakılır, ardından telafi edilebilecek şeyler mi diye düşünülür, süreç hırsızın nereden girdiğini tespit etmekle devam eder, polise başvurulur, zabıt tutulur. Eğer hırsızın girdiği yer önlem alınabilecek yer ise önlemler alınır, alınmayacak yerde ise bir daha hırsız girmesin diye o evden taşınılır. Aldatmada da benzer süreç söz konusudur, ‘ilişkiden bu aldatma neler götürdü’ diye bakılır ve aldatmanın ‘nasıl olduğu’ sorgulanır (cinsel mi, duygusal mı) kişiler genelde kendinde de bir eksiklik aramaya başlar ‘hangi yönden sorun yaşattım ki böyle bir arayışa girdi’ denilir. Ardından olması gereken doğal süreç bir danışmana başvurarak çözüm arayışı içerisine girmektir, bu sürecinde ardından kişiler beraberliğin devamı ya da sonlanması kararı alırlar.

        AFFETMEK GURURSUZLUK MU YOKSA...

        Peki, aldatılan kişiler bu durumda ne yapmalı? Tavsiyeleriniz nelerdir?

        Yaşanan bu olayın içeriğini öğrenmek tabi ki doğal hakkıdır fakat detayların sorgulanması ve bu ‘sorgunun’ sık hale geliyor olması sorunu çözmekten çok yeni sorun açmaya neden olacaktır. Kendisini bir başkasıyla kıyaslamak yerine, birliktelik yaşadığı kişinin ilişkideki referansına bakmak faydalı olacaktır. Aldatılmayı anlık öfkeyle herkese açmak yerine, kendi içinde çözümlenip çözümlenemeyeceğini değerlendirmek gerekir. Acı verici bir süreç olsa da kabullenme tarafında olmak gurursuzluk olarak değil de güçlü bir davranış olarak düşünülmeli.

        Diyelim ki kişi partnerine bir şans daha vermek istedi. Güven ile ilgili bir sıkıntı oluyor mu ilişkilerde? Bunu aşmanın yolları nelerdir?

        Güvenle ilgili sorun yaşanması kadar normal bir sonuçta olamaz. Burada iş daha çok aldatan kişiye düşmektedir. Kendisine güvenmediğini söylediğinde, ‘bunun bir daha olmayacağı’, ‘tekrar tekrar güven olayını çok uzattığını’, ‘ne yapayım yani bir hataydı oldu bitti’ gibi sözlerin yerine güvenmemesine saygı göstermek, zaman içerisinde bunun oluşacağını bilmek gerekir. Aldatılana düşeni ise Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın bir sözüyle cevaplamak isterim;

        "İnsan değerli bir şeyini kaybettiğinde unutmaz, tekrar bulmaya çalışır. Evlilik de böyledir. ‘Aldatan eş yere düşen mücevher gibidir’, mücevher yere düştü diye çöpe atmak yerine, alıp temizlemekte fayda vardır. Ancak aldatılan, aldatan eşini affederek, ona mutlaka ‘bir daha olması halinde evlilikle ya da ilişkiyle ilgili ciddi sorunların olacağı’ mesajını vermelidir. Çünkü aldatan erkeğin hemen affedilmesi, hiç bir şey olmamış gibi davranılması, onun bu olayı ‘bir şey olmamışçasına’ yorumlayarak, aynı hatayı tekrarlamasına neden olabilir."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ