Yüzlerce insanın ölmesine neden oldu!
17 Mart Dünya Uyku Günü'ne dikkat çekmek isteyen uzmanlar, gündüz uykululuk halinin mesleki, sosyal ve araç kullanımı gibi aktivitelerde, bazen hayatı tehdit edecek düzeye gelebileceğini açıkladı
Trafik kazaları, uçak ve tren kazalarının bir kısmında ortak bir payda var; aşırı uykululuk hali...
ABD'nin New York eyaletinde gerçekleşen tren kazasında makinist Thomas Gallagher'ın "şiddetli uyku apnesi" rahatsızlığının bulunduğu ortaya çıkmıştı. Sadece kişiyi değil, geniş kitleleri de tehdit eden bu sinsi hastalıkla mücadele etmek için ise uzmanlar, önce hastaların bilinçlenmesi gerektiğini belirtiyor.
Aşırı uykululuk hali, ciddi rahatsızlıklara neden olabilen önemli bir sorun, ancak günlük iş temposu veya başka sağlık sorunları ile ilişkilendirilerek çoğu zaman ciddiye alınmıyor. Birçok kişi uzun yıllar aşırı uykululuk halini normal olarak değerlendiriyor.
17 Mart Dünya Uyku Günü'ne dikkat çekmek için düzenlenen basın toplantısında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Uyku Merkezi Başkanı Prof. Dr. Derya Karadeniz, Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu, kişiyi sosyal yaşamdan koparabilecek, iş yaşamını olumsuz yönde etkileyebilecek gündüz aşırı uykululuk sorunları ve yapılması gerekenler hakkında bilgi verdiler.
TOPLUMSAL RİSKLERİ VAR!
Toplumsal riskleri bulunan gündüz uykululuk halinin büyük sorunlara yol açtığını vurgulayan uzmanlar, bu durumun, trafik kazası, tren ve uçak kazası gibi kitleleri olumsuz yönde etkileyen büyük felaketlere yol açtığını kaydettiler.
Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Modern sosyal yaşamda mutluluk ve iyi bir iş performansı için uyanıklığın yeterli düzeyde olması gerekir. Gündüz uykululuk hali mesleki, sosyal ve araç kullanımı gibi aktivitelerde, bazen hayatı tehdit edecek düzeye dahi gelebilir, ciddi performans kayıplarına neden olabilir. Gündüz uykululuk hali, uyanık kalınması gereken gün içi zaman diliminde uyanıklığın korunamaması, istem dışı olarak uyuma eğilimi ya da uyku ataklarının ortaya çıkmasıdır. Uykululuğun ağırlık derecesi değişkendir ve hatta bazı kişilerde uzun uyuklamalar halinde seyredebilir. Gündüz uykululuk hali normal bir durum değildir ve sadece uyku bozukluklarında görülmez, başka birçok hastalığa da bağlı olabilir. Gündüz uyuklama kişinin kendisinin çok farkında olmadığı ve kabul etmediği bir durum da olabilir.
Narkolepsi gündüz aşırı uykululuk (GAU) ile seyreden bir hastalıktır. Gündüz aşırı uykululuk genellikle hastaların en çok yakındıkları ve ilk görülen belirtidir. Gündüz saatlerinde tekrarlayan istemsiz ve kısa uyuklamalar vardır. Hastalar tipik olarak gün içinde kısa süreyle uyuyakalırlar, sonra dinlenmiş şekilde uyanırlar; ancak 2-3 saat içinde kendilerini yeniden uykulu hissederler. Nedeni bilinmeyen veya genetik kökenli bazı hastalıklar da GAU’ya sebep olabilir. Kökeni tespit etmek için yapılan testler sonucunda hastaya uygun uyanıklık artırıcı tedaviler belirlenir" dedi.
UZMAN HEKİME BAŞVURULMALI!
Uyku hastalıklarında, hastalığın tipine göre farklı tanı yöntemleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz, uyku hastalıkları tanısının, uyku ve uyku hastalıkları konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılması gerektiğini belirterek, uyuyamama ya da uyuklamanın altında hayatı tehdit eden bir uyku hastalığı yatabileceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Karadeniz, "Gündüz uyuklamamanın ana belirti olduğu ‘hipersomni’ hastalıklarında gece uyku tetkikine ilave olarak gün içinde uykuya eğilimin ve uyanık kalabilmenin ölçüldüğü detaylı tetkikler yapılmalıdır. Hangi tipte gündüz uykululuk hastalığı olduğu ancak bu şekilde ortaya konulabilir" açıklamasında bulundu.
DİREKSİYON BAŞINDA VE KAZALARDA UYUYA KALMA ERKEKLERDE DAHA FAZLA!
Uykululuk halinin yarattığı toplumsal riskler ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Murat Aksu ise, “Avrupa Uyku Araştırma Kurumu’nun 2015 yılında, 19 ülkede yaptığı “Direksiyon Başında Uyuya Kalma” anketine göre çıkan sonuçlar oldukça ilgi çekici. Ülkelerin çoğundaki kaza vakalarının yüzde 80’inden fazlasında, direksiyonda uyuyakalmaktan kaynaklanan kazalar, sürücülerin kendilerini “çok uykulu” ya da “biraz uykulu” hissettikleri zamanlamada meydana gelmiştir. Bu çalışmada, geçtiğimiz 2 yıl için, ülkelerin üçte ikisinde her altı kişiden en az birinin direksiyonda uyuya kaldığı öngörülmüştür. Uykulu araç kullanmaya bağlı kazalar Estonya ve Avusturya’da daha sık gerçekleşmiş olup (sırasıyla yüzde 2,7 ve 2,6) diğer ülkeler içinde Hollanda ve Türkiye’de daha az sıklıkta gerçekleşmiştir.
Ankete katılanların kaza anında uykuya yenik düşmelerinin nedenleri ile ilgili en sık bildirilenler 'önceki gece yetersiz uyumaları' (yüzde 42,5), 'genel olarak kötü uyku alışkanlığı' (yüzde 34,1), kötü hissetmeleri (yüzde 18.6), ve 'çok uzun süreli sürüşler’ (yüzde 16,2) olarak belirlenmiştir.
Direksiyon başında uyuya kalmanın yaygınlığının yaşla birlikte azaldığı tespit edilmiştir. Ham analizinde önem, sınır değerlerde gerçekleşmiş olmasına rağmen kazaların yaygınlığı en yaşlı grupta en yüksek değerlere ulaşmıştır. Cinsiyete göre, direksiyon başında ve ilgili kazalarda uyuya kalma yaygınlığı, erkekler arasında önemli ölçüde yüksek gerçekleşmiştir" dedi.
ENDÜSTRİSİ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR!
Prof. Dr. Murat Aksu, uyku yoksunluğunun daha çok endüstrisi gelişmiş ülkelerde görüldüğüne dikkat çekerek, şunları söyledi: "Bize öğretilen, yapmamız istenilen; 'Siz uyumayın, çalışın', uyumanız gereken sürede uyku dışındaki başka aktiviteleri yapın. Eğlenin, televizyon seyredin, parti yapın ve gezin. Bunlar hep uykudan çalarak bize yapmamız gereken aktiviteler olarak sunulan durumlar. Toplumun gelişmesi için daha iyi daha uygun sunulduğu için kendimiz daha az uyumaya zorluyoruz. Uykudan feragat etmek sağlıklı değil, beyin ve vücudun sağlıklı olması için uyumak gerekir."
ERKEKLERDE RİSK YAŞLA BİRLİKTE ARTIYOR!
Halk arasında uyku apnesi olarak bilinen OUAS (Obstrüktif Uyku Apne Sendromu), gün içi uykusuzluk ve uyku bozukluklarından şikayetçi kişilerin direksiyon başında uyuya kalma potansiyelinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Erkek cinsiyeti, uzun süre sürüş ve OUAS için artmış risk, direksiyon başında uyuya kalmanın ana belirleyicileri içerisindedir. Bununla birlikte erkekler arasında, direksiyon başında uyuya kalma ve buna bağlı kazaların yaygınlığı riski ile birlikte önemli ölçüde artış göstermiştir. Erkeklerde bu riskin yaşla birlikte arttığı gözlemlenmiştir.
SPUYTEN NEW YORK TREN KAZASI SORUŞTURMASI GÖSTERDİ Kİ...
Prof. Dr. Murat Aksu, 1986 yılında yaşanan ve 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazası olan Çernobil Reaktör kazasında 13 saat üstü çalışan mühendislerin uyku yoksunluğunun çok önemli bir etken olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti: "ABD’nin en büyük tren kazası olan ‘Spuyten New York Tren Kazasında’ Amerika Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu soruşturma yapmış ve makinistte o zamana kadar tanısı konmamış OUAS varlığı ve treni kullanırken uykululuk hali olduğu ortaya çıkmıştır. Yine 2001 yılında Kanada’da yaşanan tren kazasında iki makinistte ağır OUAS olduğu saptanmıştır.
Gün içi uykusuzluğunun altında yatan bir neden olan uyku depresyonu lehine bir diğer argüman ise, önceki gece yetersiz uyuduğunu bildiren katılımcıların toplam verilerin üçte birinden fazlasını oluşturmalarıdır. Yetersiz uyku alışkanlığı daha önce direksiyon başında uyuya kalmak için bir sebep olarak tanımlanmıştır. Bir diğer ilginç bulgu, sürücülerin çoğunun uykusuzluğunun farkında olmasına rağmen sürmeye devam etmesidir.
Gündüz aşırı uykululuk hali sosyal yaşamda çok büyük risk teşkil etmektedir. Trafik kazaları başta olmak üzere birçok iş kazası, can kayıpları ve maddi kayıplar bu durumla bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadır. Gündüz aşırı uykululuk problemleri yaşayan bireylerin uyku ile ilgili uzman hekimlere görünmesi şarttır."
NORMAL BİR UYKU NASIL OLMALI?
Prof. Dr. Derya Karadeniz, normal bir uykunun, hava karardıktan belli bir saat sonra başladığını ve gün aydınlandıktan belli bir saat sonra sona erdiğini belirterek, şunları söyledi: "Uyku ve uyanıklık, saat içinde oluşan, başta aydınlık ve karanlık olmak üzere, sosyal durum ve beslenme ile düzenlenen ritmin kontrolü altındadır. Bu ritme sirkadiyen ritim denir. Normal şartlarda, uyku, sirkadiyen ritim ve sosyal ritim uyum içerisindedir. Bu uyum yeterli düzeyde ise gece yeteri kadar dinlendirici ve derin uyunur, gündüz de maksimum uyanıklık yaşanır. Uyku ritim bozukluklarında ana belirti, uyanmak istenen saatlerde uyanılamaması veya uyanık kalınması gereken saatlerde uyanık kalınamamasıdır. Uyku ritim bozukluklarında en bilinen örnekler arasında Jet Lag ve Vardiyalı Çalışma Uyku Bozukluğu yer alır" dedi.
BU BELİRTİLER SİZDE DE VARSA...
Obstrüktif Uyku Apne Sendromundaki başlıca belirtiler; Gündüz uyku hali, horlama, uyandıran baş ağrısı, sabah ağız kuruluğu, reflü, gece idrar.
Bu belirtilere sahipseniz bir uyku kliniğine gitmenizde fayda var.