Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun devamına karar verildi
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "terör örgütü yöneticiliği" suçundan yargılandığı davaya devam edildi. Davanın üçüncü gününde savunmasını tamamlayan Demirtaş'ın tutukluluğunun devamına karar verildi
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "terör örgütü yöneticiliği" suçundan yargılandığı davada, tutukluluk halinin devamı kararlaştırıldı. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davaya Demirtaş'ın avukatları, yakınları ve HDP milletvekilleri katıldı.
AA'nın aktardığına göre, duruşmanın üçüncü gününde savunmasının büyük bölümünü tamamladığını belirten Demirtaş, kalan kısmı için mahkemeden ek süre talep ederek avukatlarının beyanda bulunacağını ifade etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı Murat İlhan, önceki ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okudu.
Daha sonra mütalaa için söz verilen duruşma savcısı, "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların" bulunması gerekçesiyle Demirtaş'ın tutukluluğunun devamına hükmedilmesini talep etti.
Savcının mütalaasından sonra savunma için Demirtaş'ın avukatlarına söz verildi.
Sanık ve avukatların beyanlarından sonra ara kararını açıklayan mahkeme, Demirtaş'ın tutukluluğunun devamına hükmetti.
HDP'li milletvekilleriyle ilgili başka mahkemelerde görülen dava ve devam eden soruşturmalara ilişkin dosyaların birer örneğinin mahkemeye gönderilmesi de kararlaştırıldı.
Duruşmaya 11 Nisan'da devam edilecek.
Savunmasında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetlerine ilişkin suçlandığını belirten Demirtaş, bu yapının silahlı terör örgütün elebaşı Abdullah Öcalan'ın talimatıyla kurulduğunun iddia edildiğini, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını savundu.
DTK'nın yasal zeminde toplumun bütün renklerinin yansıtıldığı bir oluşum olduğunu savunan Demirtaş, bu çatı altında toplumsal sorunlara çözümler önerildiğini ifade etti.
Şiddete yönelmeden insanlara farklı bir yol göstermeyi hedeflediklerini anlatan Demirtaş, devletin de bu anlayışı desteklediğini, ancak FETÖ'nün 2007'den sonra toplumun benimsediği demokratik sürece karşı çıktığını kaydetti.
Demirtaş, "DTK çatısı altında toplumun her kesimiyle bir araya geldik. Gençlere silahtan başka alternatif bir yol olduğunu göstermek istiyorsak bunu yapmak zorundaydık. Devlet de bu fikirdeydi. Kim buna karşıydı? Cemaat. (FETÖ) Dinlemeleri onlar yaptı, dinlemeleri çarptırdılar. Amaç, olası barışı önlemekti. Onların kontrolündeki emniyet ve jandarma istihbarat, bilgi topluyordu. Adliyedeki kendilerinden olan hakimler de usulsüz dinleme kararı alarak destek veriyordu." dedi.
FETÖ'nün emniyetteki gücünü kullanarak, 2009'da KCK adı altında, partilerine yönelik operasyon yaptığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti:
"Ülkede tam normalleşme süreci başlamış, PKK silahı bırakmış, böyle bir dönemde 51 Kürt siyasetçiyi gözaltına aldılar. İyi bir şey yapmadıklarını söyledik. Dönemin Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak, bize 'Sizi izlemeye, dinlemeye devam edeceğiz' dedi. Bu savcı şimdi FETÖ itirafçısı olmuş. O dönem şiddetten sivil siyaset dönemine geçiş dönemiydi. DTK böyle bir faaliyet için kuruldu. Cemaat bunu bir tuzağa dönüştürdü. Bu çalışmalar devam etseydi belki PKK'ya silahları bıraktırmış olacaktık."
"YARDIM YAPANLAR YERİ GELDİĞİNDE KÜRTLERİ DE VURACAK"
Ortadoğu'da yaşanan çatışmalar nedeniyle bazı ülkelerin çıkarları doğrultusunda Kürtlere yardım ettiklerini ifade eden Demirtaş, yeri geldiğinde yardım yapanların Kürtleri de vuracaklarını söyledi.
Demirtaş, "Dünyanın bütün ülkeleri gelip Kürtlere yardım etmeye çalışıyor. Kürtlerin kara kaşı kara gözü için değil. Hepsinin kendi çıkarı var. Biri silah veriyor, biri tır gönderiyor. Hepsinin kendi çıkarı var. Yeri geldiğinde en başta onlar Kürtleri vururlar, vuracaklar. Ama işte Türkiye'nin de 'Çaresiz kaldılar, ezilsinler, yok olsunlar dememesi' lazım. Devletin de hükümetin de oradaki Kürtleri yanına alması lazım. Çünkü Kürtler partilerden, örgütlerden ibaret değildirler, bir halktır." diye konuştu.