Selda Bağcan: Değerim çok geç anlaşıldı
Bir zamanlar müzik sektörünün merkezi olan Unkapanı Plakçılar Çarşı'sı artık eski işlevinde değil. Dünya starı Selda Bağcan ise inatla ve azimle işlerini hâlâ oradan yürütüyor
Selda Bağcan, HT Magazin'den Mehmet Çalışkan'ın sorularını yanıtladı.
İtalyan yazarlar Elena Favilli ile Francesca Cavallo birlikte yazdıkları ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Masallar’ adlı kitapta Agatha Christie, Audrey Hepburn, J.K. Rowling, Nefertiti’kinyle birlikte onun da hayat hikâyesine yer verdi.
Antony & The Johnsons’ın solisti Antony Hegarty onun için “Selda’nın sesini ilk kez iki yıl önce New York’ta bir kafede duydum ve hemen gidip ‘Kim bu muhteşem şarkıcı?’ diye sordum. Böyle bir yeteneği daha önce duymamış olduğum için utanmıştım. Sesi çok katıksız, çok içliydi. Nasıl güzel bir ses ve ne kadar asil bir kadın” dedi.
Fransız yönetmen Vincent Moon, Hegarty’nin görüşlerine “Yıllardır Türk müziği ile ilgili bildiğim tek şey Selda’ydı. Onun şarkılarını dinlettiğimde nasıl bir şey bu diye hayrete düşüyorlar” diyerek ekledi.
‘Yüzüklerin Efendisi’nin ‘Frodu’su Elijah Woods, konserini izlemek için İstanbul’a geldi.
İspanya, İngiltere, ABD ve Almanya başta olmak üzere birçok ülkede sadece Türklere değil yabancılara da şarkılarını dinletti, konserler verdi.
Selda Bağcan.
4 Temmuz’da BKM’nin organizasyonuyla Denizbank Açıkhava Konserleri’nde sahneye çıkacak olan Selda Bağcan, hayranları için özel bir konser hazırladı. Bağcan, şarkılarını konserinin birinci bölümünde 40 kişilik senfoni orkestrasıyla, ikinci bölümündeyse Bomm Pam Grubu ile seslendirecek.
Müzik sektörünün kalbi uzun zamandır Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nda atmıyor. Müzik yapımcıları yıllar önce şirketlerini şehrin çeşitli bölgelerine taşıdı. Ne var ki Selda Bağcan inatla ve büyük bir azimle işlerini hâlâ oradan yürütüyor. Kendisiyle konserinin olmadığı zamanlar düzenli olarak gittiği ofisinde buluştuk.
Adınızın anlamını biliyor musunuz? Nedir?
Hayaller kuran, bu hayallerin hiç değilse bir kısmını projelendirebilen, yaşadığı sert öğretiler neticesinde hayata bakışı şekillenen, üzüntü ve sevinci bir arada yaşayan, sıkıntıları aşmak için mücadele eden, sanatsal yetenekleri olan... Ne güzelmiş, tam beni anlatıyor. Aslında adım Seldağ. Sel götüren bir günde Muğla’nın Kızıldağ Bölgesi’ndeki varoşlarda doğmuşum. Annemle babam sel ile dağı birleştirip adımı Seldağ koymuş. Anlaşılması zor olduğu için sonradan Ğ’yi kaldırdım. Ğ’yi sanki adımın anlamını biliyormuşum gibi kaldırmışım ama söylenmesi zor olduğu için kaldırmıştım.
Hayattan istediklerinizi ne ölçüde aldınız, hayallerinizi ne ölçüde gerçekleştirdiniz?
Aşağı yukarı bütün hayallerim gerçekleşti. Hayatımdan memnunum. Hayattan zevk almasını bilen, pozitif biriyim.
Gençken de hep pozitif biri miydiniz yoksa bu olgunluğun getirdiği bir durum mu?
Gençken de böyleydim. Biliyorsunuz başıma çok iş geldi. Üç kere hapis yattım. Hapisliği de gördük, iyi oldu. Herkese tavsiye
ederim. (Gülüyor)
Yasaklı yıllar, hapis yatmak... Bunların sonucunda bugüne kadar öğrendiğiniz en önemli öğreti nedir?
Hayattan zevk almak ve başarılı olmak. Bir sanatçı için hayattaki en önemli unsur zirvede olmaktır. Zirvede olmak bana her zaman kısmet olmadı. Biliyorsunuz 1972- 1992 yılları arasında 20 sene yasaklıydım. Şarkılarım çalınmamıştı ama yaptığım kasetler çok sattı. Halkın sırtında bugünlere taşındım. Sonra yurtdışında keşfedildim.
Yurtdışında keşfedilmenizin kıvılcımı nasıl çakmıştı?
Müzik festivallerine katılıyordum. O festivallerde seslendirdiğim ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’, ‘Yaz Gazeteci’, ‘Yaylalar’ ve ‘Mehmet Emmi’ türküleri çok beğenildi. Bu türküler şimdi bütün dünyada dinleniyor ve ünlü DJ’ler tarafından remiksleri yapılıyor.
Yurtdışında sadece Türklere değil yabancılara da konserler vermenizden, türkülerinizin diskolarda çalınmasından ve remikslerinin yapılmasından dolayı şu an dünyada en ünlü Türk sanatçısı sizin olduğunuzu düşünüyorum. Fakat siz dünyaca ünlü olma yönünüzü hiç dile getirmiyorsunuz. Neden?
Ayıp olur diye. Mütevazılıktan.
Olduğunuz durumu dile getirmek neden ayıp olsun?
Bilen biliyor zaten. Bir kere de ben söylemeyeyim. Üstüne üstüne gitmek gibi olmasın isterim ama Zeki Müren derdi ki: ‘Mütevazı olduğunu söyleme, gerçek sanırlar.’ Her sanatçı biraz bir parça megalomandır. Ben de öyleyim, ne yapayım?
Türk sanatçılar neden yurtdışına açılamıyor?
Benim yurtdışına açılma nedenlerimin üzerinden açıklayayım. Birinci faktör ses. İspanyol müzik eleştirmeni Vicente Fabuel, benim için “Dünyada bulunmayan bir ses. Susuz çöllerde, az bulunan vahalar gibidir” demişti. İkinci faktör, türkülerin çok güzel ve genelde anonim olması. Üçüncü faktör, Youtube ve internet ortamı. Bütün şarkılarım bu sayede biliniyor, dinleniyor. Dördüncü faktör, etnik müzik meraklılarının sayısı. Dünyada etnik müzik rüzgârları esiyor. Beşinci faktörse hapislere girip çıkmış olmam.
Hapse girmekle yurtdışına açılma arasındaki bağ nedir?
Dünyada benim gibi şarkılarından dolayı hapse giren kaç kişi var? Hapse giren şarkıcı dikkat çeker. Ama adi suçlardan değil.
Selda Bağcan, genç meslektaşlarına işlerini sevmeleri ve ihtiras duymaları yönünde öğüt verirken “Benim sloganım şudur: ‘İhtiras tramvayına binin ve hiç inmeyin.’ İhtiraslı olmazsanız hiçbir şey olmazsınız.”
Selda Bağcan, Andy Miller’in ‘Kadınlarla ilgili yapılabilecek üç şey vardır: Onu sevebilir, onun için acı çekebilir veya onu edebiyata çevirebilirsin’ şeklinde sözünden yola çıkarak sorduğumuz ‘Bunları sizin için kimler yaptı? sorumuza ‘Sevgililerimin hepsi yaptı’ cevabını verdi.
‘HAK ETTİĞİM KONUM İÇİN GEÇ KALDIM’
Selda Bağcan’ın yurtdışında ve Türkiye’de çok sayıda konser vermesine rağmen çok fazla para kazanamadığını öğrenmek oldukça şaşırtıcı oldu. Sanatçı, müzik satışının dijitalleşmesinin ardından maddi olarak rahatladığını söylüyor.
Kariyerinizde hak ettiğiniz konumda olduğunuza inanıyor musunuz? Yoksa...
Dünyada ünlü olduktan sonra hak ettiğim konumda olduğuma inanıyorum ama bunun için çok geç kaldım. Daha önce de olabilirdim.
Bunun nedeni biraz da siz değil misiniz?
Bunun nedeni yasaklı yıllardı. Ben ne yapsaydım?
Amiyane tabirle ifade edeyim. Kendinizi pek pazarlayamadığınızı düşünüyorum.
Devletin kanalında 20 yıl yasaklı olunca, gazeteler de yer vermedi.
Maddi sıkıntı yaşıyor musunuz?
Bütün ömrüm maddi sıkıntılar yaşayarak geçti. Son birkaç yıldır rahatladım. Onun nedeni de dijital platformlardan para alabilmemdir.
Teliflerinizi yeterince alabiliyor musunuz? Telif gelirleriniz ne kadar?
Youtube’dan insanlar bizi dinledikçe, para geliyor.
Sizi en çok ne kızdırıyor?
Söz verip de yapmayanlar, yalan söyleyen insanlar beni çok kızdırıyor. Unkapanı’nda da çoktur böyleleri. Şimdi albümler de peynir ekmek gibi satılmadığı için tahsilat sorunları oluyor. Gerçi sattığı dönemleri de biliyoruz. “Hep bana hep bana” der ve insanı inim inim inletirlerdi.
"ÖZEL UÇAĞIMIN OLMASI GEREKİYORMUŞ"
Üç yıl sonra, kariyerinizin ellinci yılını kutlayacaksınız. Özel bir kutlama yapılmasını istiyor musunuz?
Çok fazla şımarmadan istiyorum ve bununla ilgili düşüncelerim var. Başkası bile düzenlese kontrol bende olmalı. Çünkü mükemmeliyetçilik duygum var. İnsan hayatında kaç kez kariyerinin 50’nci yılını görebilir. Sadece bir kez. Yanlış anlaşılmasın jübile değil kutlama olacak.
Yurtdışında ve Türkiye’de pek çok festivale katılıyorsunuz. Bu kadar çok sahneye çıkmanın maddi getirisi nedir? Çok kazanıyor musunuz?
Çok fazla kazandığımı söyleyemem. Örneğin Barcelona Festivali’ne gittim. Orada 250’den fazla sanatçı vardı. Şimdi gidip adamlara ‘1 milyon dolar istiyorum’ diyemem. Yurtiçindeki konserlerim maddi olarak daha tatminkâr.
Parayla ilgili kurduğunuz en büyük hayal ne olabilir?
Özel bir uçağım olması dermişim. Bana hep bu kadar çalışmaya ‘Sizin özel uçağınız olması lazım’ diyorlar. Ne özel uçağı yahu? Tarifeli uçaklara biniyoruz. ‘Bari helikopter kirala diyorlar’ ama hayatta olmaz, çok korkarım.
En büyük lüksünüz nedir? Örneğin bir tekne kiralayıp mavi tura çıkıyor musunuz?
Mavi tura asla çıkmam Beni güneş çarpar. En büyük lüksüm tuhaf tuhaf adları olan süslü püslü yemekler yemek.
47 yıllık kariyeriniz süresince dünya ve Türkiye’de her şey değişti. Siz de kendinizi bugüne kadar taşıma başarısı gösterdiniz. Bunun ana nedeni nedir?
Öncelikle ses. Sonrasında da duruş. İnsanlar duruşa çok önem veriyor. Ben ömrümün hiçbir döneminde zikzak yapmadım. O şekilde yaşamadım.
Yeni nesli nasıl yakaladınız?
Yurtdışında ünlü olunca, internet aracılığıyla beni görenler ‘Bu kimmiş? Bizde böyle biri varmış” dediler. Baktılar ki gümbür gümbür rock müzik de yapıyoruz. Bir kısmı da beni annesinden, babasından, ninesinden, dedesinden duymuş. 47 yılda beş nesil büyüttüm. Bu çok önemli bir şey.
Topluma ve müziğe kazandırdığınız en önemli değer ve öğreti nedir?
Doğruluk, dürüstlük ve olduğun gibi olmak. Hayata karşı belli bir bakış açısı olmalı. Hayat ve ülken hakkında biraz bilgin olacak. Bunları sağladıysam çok mutlu olurum. Müzik sektörüne de büyük katkılarım oldu. Her şeyden önce aynı zamanda yapımcıyım da. Birçok genç meslektaşıma albümler yaptım ama onlar ne yazık ki satmadı. Benim albümlerimden kazandıklarım başkalarının albümlerine gitti. Yeğenlerime de albüm yaptım. Mesela Seda Bağcan 6’ncı albümünü çıkardı. Müzikleri çok güzel ama çok özel bir iş yaptığı için yüz binler satmıyor.
Elijah Woods, Selda Bağcan’ın konserini izlemek için İstanbul’a geldi. (Fotoğraflar: Sinan BİLGENOĞLU)