Kim demiş hikâye anlatıcılığı sona eriyor diye! Dünyanın en eğlenceli ama güvenilmez hikâye anlatıcılarıyla tanışmaya ne dersiniz? Sarah Polley, hem yönetmen hem de adeta bir detektif gibi kendi ailesini sorguya çekiyor. Geçmiş bilgi kırıntıları arasında kayboluyor, onları birbiriyle çarpıştırıyor. Bir süre sonra itirafların, gerçeklerin, aile hikâyelerinin değişik bakış açılarından anlatılınca ne kadar farklılaştığını ortaya koyuyor. Bütün duyduklarımız başka yönlere doğru çatallanmaya başlıyor. Hayır, bu artık sıkılmaya başladığımız türden bir postmodern anlatı denemesi değil; aksine hakikatin ve belleğin kaypaklık anlarının yakalandığı oldukça yaratıcı ve inanılmaz etkileyici bir belgesel. Polley, özünde oldukça kişisel bir meseleden yola çıkıyor ama bunu kendi hikâyelerimizin bizi birey ve aile olma yönünde nasıl şekillendirdiğini araştıran büyüleyici bir yolculuğa dönüştürüyor...