Gül kenar bir kasabada meyhane çalıştıran babasıyla yaşamaktadır.Delidir,doludur ve harbidir.Şarkılarıyla ve şirinliğiyle etrafına neşe saçmakta,tüm kasaba tarafından sevilmektedir.Meyhanenin de vazgeçilmez bir parçasıdır.Bir gece İstanbul'lu iş adamı İrfan'ın meyhaneye gelmesi,mecburi misafirleri olması akışı değişecek hayatının ilk anları olur.Bu akışın baş sebebi de peşinde olduğu ağa oğlu Kadri'yle söz kesilmesidir.Çareyi kaçmakta bulur.Ördeği Gamsız'la soluğu aldığı İstanbul'da dosdoğoru İrfan'ın yanına gider,evinde kalır.Evin hizmetçisi dahil hiç kimse onu istemez,görgüsüz,kasabalı diye de hor görürler.Bir tek İrfan'ın büyükannesi sever,korur.Bir süre böyle devam eder hayatı,mutludur,İrfan'la gezer tozar,sevmektedir onu.Üstelik karşılıksız da değildir bu sevgi.Suskunluk,yerini bildirdikleri babasının gelip onu götürmesiyle biter.Gül tekrar kaçmış İrfan'da aşkını itiraf etmiştir.Başlarlar onu hep beraber aramaya.