Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sonsuz kimyasallar her yerde! PFAS alarmı: Vücutta da çevrede de yok olmuyorlar - Haberler | Sağlık Haberleri

        Dünya genelinde yaygın olarak kullanılan PFAS (perflorlu ve poliflorlu alkil maddeler), çok ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. 5 binden fazla kimyasaldan oluşan PFAS'lar, insan vücudunda ve çevrede zamanla birikiyor. Yağlara, lekelere, suya ve ısıya dayanıklı ürünlerin yapımında kullanılan insan yapımı bu kimyasallar, son derece kalıcı oldukları için 'sonsuz kimyasallar' olarak biliniyor. Karaciğer hasarı, tiroid hastalığı, obezite, üreme sorunları ve kanser gibi çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabildikleri biliniyor.

        HAYATIN HER ALANINDA AMA SAĞLIK AÇISINDAN RİSKLİ

        PFAS'ların vücutta da doğada da çözülmediğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ebubekir Şenateş, "PFAS'lar doğada veya bulundukları yerde hemen çözülmezler, kalıcı olurlar. Yapılan bir çalışmada bazı PFAS'ların yarı ömrünün 10 ile 50 yıla kadar uzayabildiğini gösteriyor. Birikici özellikte oldukları için bunlara 'sonsuz kimyasal' ismi veriliyor. PFAS'ların hemen hemen her türü insan sağlığı için risk teşkil ediyor" dedi.

        REKLAM

        PFAS'ların günlük hayatta sıkça karşımıza çıktığını söyleyen Prof. Dr. Şenateş, "Yanmaz-yapışmaz tencerelerde, teflon tavalarda, mobilya ve halılarda, kırışıksız ve su itici giysilerde, ayakkabılarda, kozmetiklerde, boya ve pizza kutularında, patlamış mısır kutularında maalesef yaygın bir kullanımı var. 1940'tan itibaren endüstrideki birçok sektörde yoğun bir şekilde kullanıldığı biliniyor. Ancak zararlarına dair farkındalık ve bilgilendirmeler daha geç zamanlarda ortaya çıktı" dedi.

        KUTUP AYILARI, YUNUSLAR VE FOKLARDA BİLE TESPİT EDİLDİ

        Şu an dünyanın hemen hemen her yerinde, insanın az olduğu yerlerde bile PFAS'ların olduğu rapor edilmiştir. Örneğin; kutup ayıları, yunuslar, foklar ve kutuplardaki diğer hayvanlarda dahil PFAS'lar tespit edilmiştir" diye konuştu.

        İnsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Prof. Dr. Şenateş, "PFAS'lar insan vücudunda çok sayıda organı ve sistemi tutabiliyor. Basit hastalıklardan tutun da kansere kadar ilerleyebiliyor. Hem kadında hem erkekte tiroit hastalıklarına yol açıyor. Günümüzde Haşimato tiroidleri giderek artıyor ve PFAS'lar bu tür hastalıklara yol açıyor. Dünyada en çok ölüme yol açan ateroskleroz kalp-damar hastalıkları, kadınlarda meme kanseri, karaciğer hastalıkları, böbrek kanseri, ülseratif kolit, testis kanseri ve gebelik sırasında hipertansiyon gelişimi, anne karnındaki çocuklar üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor. Ayrıca PFAS'lar yeni doğan bebeklere yapılan rutin aşılara olan cevabı azaltıyor. Bebeklerde obeziteye yol açıyor, erken ergenlik başlangıcına yol açabiliyor ve düşük riskini artırıyor. Sperm sayısının ve sperm kalitesinin azalmasına yol açıyor" dedi.

        CİDDİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU: HEM BUGÜNÜ HEM GELECEĞİ ETKİLİYOR

        Şenateş, 2016 yılında Amerikan Ulusal Toksikolojik programı raporu ve DSÖ'nün 2017'de yayımladığı raporun PFAS'ların olumsuz etkilerini tespit ettiği kaydederek, "PFAS'lar çok sayıda sistemi, organı, hem bugünümüzü hem de geleceğimizi etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunudur" şeklinde konuştu.

        Sağlık sorunlarına yol açan PFAS miktarına dikkat çeken Prof. Dr. Şenateş, "Hemen hemen her PFAS alt tipi için belirlenmiş değerler var. Bunlar birçok alt tip için 0.1 mikrogram bölü litre yani çok çok çok az miktarda bir miktarı bile sağlık için risk teşkil ediyor ama bahsettiğimiz değer sahibi PFASLAR için yapılan araştırmalar var. İnsanlarda 150-200-250 mikrogram civarında yükseklikler tespit edilmiştir. İnsanlarda 200 kat, 1.000 kat 2.000 kat yüksek oranda insanda PFAS tespit edildi. Sadece insanda değil çevre sularında yağmur sularında toprak altındaki rezerv sularında, hayvanlarda özellikle denizdeki kabuklu hayvanlar başta olmak üzere balıklarda da birikici etkisi oluyor. Dolayısıyla bu hayvanlarla beslendiğimizde, bu hayvanlarda biriken sonsuz kimyasallar bizim vücudumuza da geçiyor ve çözünemedikleri için her geçen gün birikme ihtimali de artıyor" ifadelerini kullandı.

        VÜCUTTAN BERTARAF EDİLEMİYOR

        Vücuda giren sonsuz kimyasallar maalesef bertaraf edilemiyor. Prof. Dr. Şenateş, "İşte bu yüzden sorunun kapsamı ve miktarı büyük" dedi. Sonsuz kimyasalların hem kendi evimizde kullandığımız malzemelerden hem de tükettiğimiz ürünlerden vücuda geçebileceğini kaydeden Şenateş, "Örneğin; bir fabrikanın çevresinde otlamış bir hayvanı ya da orada bulunan bir suyu tükettiğimizde; içlerinde PFAS'lar bulunduğundan bizim de vücudumuzda birikiyor" dedi.

        Şenateş, sözlerine şöyle devam etti: "PFAS'lar dünya genelinde kontrol altına alınırsa bugünkü nüfusun önemli bir kısmında hemen bir şey yapılamasa bile bir sonraki süreçte giderek azalacaktır. Bir süre sonra yapacağımız çabalarla bunların üstesinden gelinemeyebilir. Dünyada PFAS'ların endüstriyel kullanımı 1940'lardır. Farkındalık ve bunların zararları konusundaki bilgilerimiz ise daha yeni."

        O ÜLKELER ADIM ATTI! PEKİ BİZ NE YAPACAĞIZ?

        Danimarka, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç ve ABD'nin bazı eyaletleri PFAS'lara karşı harekete geçti. Peki bununla ilgili Türkiye'de ne tür adımlar atılıyor ve bireysel olarak insanlar PFAS'lardan nasıl korunabilir sorusuna Prof. Şenateş şu yanıtı verdi:

        - Bireysel olarak bir tüketim malzemesi alırken; etiketlerini okuyup perflorlu ve poliflorlu alkil maddeler içerip içermediğine bakabiliriz. Eğer etikette bu maddelerden biri varsa PFAS maddesi olduğunu söyleyebiliriz. Mesela bir tekstil ürünü alacaksak bu markanın PFAS kullanıp kullanmadığını, bazı web tabanlı bilgi tabanlarından elde edebiliriz. Bunları tek tek araştırmamız zor olabilir. Greenpeace'in "moda detoksu"nu destekleyen firmaları paylaştıkları bazı web tabanları var. Buradan hangi markaların PFAS içeren tekstil ürünü üretip üretmediğini görebiliriz, buna göre seçimimizi yapabiliriz.

        - Mutfak gereçleri alırken; yanmaz yapışmaz kaplamalı pişirme kaplarından kaçınıp çelik, döküm, demir, cam, seramik veya porselen pişirme kaplarını tercih edebiliriz. Eğer yapışmaz pişirme kaplarını değiştirmemiz mümkün olmuyorsa bunlarla yemek yapmayı ya da en az toksik olan bir temizleyiciyle temizliğini yaptığımızdan emin olmamız lazım her kullandıktan sonra.

        - Dış mekan ekipmanları alırken; su geçirmez ya da leke tutmaz olarak tanıtılan çadır, masa örtüleri, uyku tulumları gibi dış mekan ürünleri de PFAS içerme ihtimali yüksek olan malzemelerdir. Bunları da kullanmamakta fayda var. "PFAS kullanmıyoruz" diyen markalardan bu ekipmanları temin etmekte fayda var.

        - Evimize bir halı alırken; eğer leke tutmaz bir halıysa burada PFAS olma ihtimali yüksek. PFAS'ların bebekler, çocuklar ve evcil hayvanlara oldukça olumsuz etkileri var. Bu nedenle bu tür halılardan kaçınmamız gerekiyor.

        - Mobilya alırken; mobilya kumaşları leke tutmaz ya da suya dayanıklıysa yine PFAS olma ihtimali yüksektir. Yine bu tür mobilyalardan kaçınmamız ve eğer evdeki mobilyalar bu yapıdaysa bunların kaplamasını değiştirmemiz lazım.

        - Kozmetik ürünü alırken; özellikle saç ve cilt bakım maddeleri, yağ ve suya dirençli maddeler ve hacim artırıcılar gibi geniş bir yelpazede kullanılıyor. Bu ürünlerin içeriğine bakmamız gerekiyor.

        EVDEKİ TOZLARDA DA VAR

        Prof. Dr. Şenateş, yapılan araştırmalarda PFAS'ların evdeki tozlar da dahi bulunabildiğini gösterdiğini söyleyerek, "Bunlar solunduğunda çocuklar başta olmak üzere yaşlılar, enfeksiyonu veya kanser hastalığı olanlar için daha zararlıdır. Bu sebeple eğer mümkünse evin hepafiltreli süpürgeyle temizlenmesi lazım" dedi.

        TEK BAŞINA BİREYSEL ÖNLEMLER YETMİYOR

        Bireysel açıdan alınacak önlemlerin önemli olduğunu ancak yeterli olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Şenateş, şu uyarıda bulundu: "Bu maddeler birikiyor. Siz bugün bireysel olarak önlem alsanız bile su kaynaklarımızda da var. Deniz hayvanlarında, otlayan hayvanlarda, başka endüstriyel alanlarda da birikeceği için bunların insanlara geçme ihtimali yüksek. Bu nedenle ülke bazında ve daha global açıdan uluslararası örgütler bazında farkındalık ve etkinlik çalışmalarının yapılması gerekiyor."

        TÜRKİYE DOĞURGANLIK HIZI DÜŞTÜ! SEBEPLERDEN BİRİ DE PFAS'LAR MI?

        Prof. Dr. Şenateş, 2000'li yıllardan beri Avrupa Birliği Çevre Ajansları, Amerika Çevre Kurumu Ajansı'nın bu konuda oldukça farkındalık ve birtakım kriterler oluşturduğunu söyledi.

        Şenateş, Türkiye'nin de Avrupa Birliği programının bir parçası olduğunu belirterek, "Ancak ülkemizde bunların daha çok gündem olması lazım; çünkü hem bugünümüz için hem de geleceğimiz için bu çok önemli. PFAS'lar doğurganlık potansiyelinin azalmasına yol açıyor. TÜİK'in istatistiklerine göre Türkiye'nin doğurganlık hızı 1.5'e kadar düşmüş durumda. Burada birçok faktör rol alıyor ama sonsuz kimyasalların da burada bir rolü olduğunu düşünüyorum. O açıdan toplumların hem bugününü hem geleceğini hem sosyolojik açıdan hem sağlık açısından koruması için ülke bazında ve ülkeler arası işbirliğiyle bunların mutlaka azaltılması gerekiyor."

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ