HT Gastro
Stil

Kaybolan şarkıların özgürlük savaşçısı: Plak şirketlerinden dijital platformlara, dirilen şarkılar

Plaklarla başlayan, kasetlerle devam eden, CD'lere evrilen müzik kayıtları 2000'lerşn başında dağınık ve telifsiz bir şekilde etrafa saçıldı. Bizler bulabildiklerimizi topladık, mp3 çalarlarımıza attık. 2010'lu yılların başında dev dijital platformlar hayatımıza girdi, müzik endüstrisinin karlılık kaygısı sistematikleşmeye başladı. Bugün artık dijital platformlarda on milyonlarca şarkı var. Hepsini dinlemeye teknik olarak bir ömür yetmez. Ancak bu dijital müzik külliyatı, plaklarda ve kasetlerde kalan tüm parçaların yarısından bile az. İngiltere'den bir özgürlük savaşçısı, plakların ve kasetlerin tozlu kayıtlarında kalmış eserlerin dijital platformlara aktarımı için cesurca savaşıyor. Karşınızda, Rob Johnson...

Giriş: 29.08.2024 - 07:00 Güncelleme: 29.08.2024 - 09:20
Haberler Stil Kaybolan şarkıların özgürlük savaşçısı: Plak şirketlerinden dijital platformlara, dirilen şarkılar

Yirmi yıl önce müzik koleksiyonunuz yatak odanıza veya salonunuzun geniş bir köşesine tıkıştırabileceğiniz kasetlerden veya CD'lerden oluşuyordu. Şimdi ise internet bağlantısı olan herkes, ki bu aslında herkes demek, bir ömür boyu dinleyebileceğinden çok daha fazla müziğe erişebiliyor.

2022 yılının Ekim ayında Apple Music, kataloğunun 100 milyon şarkıya ulaşmış olmasıyla övünüyordu. O zamandan bu yana her gün ortalama 120 bin yeni şarkı yüklendi ve şu anki toplam şarkı sayısı 176 milyon şarkıya ulaştı. Ancak şu var: Eksik hala çok büyük!

Hafızalarda kalan şarkılar

Ray Charles - True To Life
Ray Charles - True To Life

Yıllar önce bence Türkiye'nin Eurovision tarihindeki en iyi şarkısı olan Şebnem Paker'den 'Dinle' eserini Spotify'da göremeyince şok olmuş ve üzülmüştüm. Hatta yıllarca "Şebnem Paker Dinle Nerede Spotify" adlı bir çalma listesinin müdavimi oldum. Aradan yıllar geçti, en sonunda Spotify'a geldi.

Böyle birçok şarkı var.

Ray Charles'ın 1977 tarihli albümü 'True To Life'ı dijital platformlarda dinleyemezsiniz. Charli XCX'in ilk single'ı !Franchesckaar!, dijital boşluk tarafından yutuldu. Hepsinden önemlisi, 1993 yılını kasıp kavuran top 1 Noel şarkısını dinlemenin bir yolu yok.

Çarpıcı istatistik

ABD Kongre Kütüphanesi tarafından yapılan bir araştırma, tarih boyunca kaydedilen tüm müziklerin yüzde 20'sinden daha azının internette mevcut olduğunu öne sürüyor. Bazen bunun nedeni, kayıtların karmaşık sözleşme prosedürleri.

De La Soul, dönüm noktası niteliğindeki ilk albümleri 3 Feet High And Rising'deki sample'ları temizlemek için yirmi yıl harcadıktan sonra nihayet geçen yıl dijital platformlarda paylaşabildi. Ancak yüzlerce başka şarkı unutulmuş durumda.

Bir özgürlük savaşçısı

İşte Rob Johnson burada devreye giriyor.

BBC'nin araştırmaya konu ettiği Rob Johnson, gündüzleri Londra'da bir hukuk firmasında iş geliştirme alanında çalışan 41 yaşında bir genç. Geceleri ise bir müzik endüstrisi savaşçısı. Karanlıkta kalan cevherleri ortaya çıkarıyor ve plak şirketlerini bunları internet üzerinden erişime açmaya ikna ediyor. Son altı yılda, aralarında Sting, Cher ve Annie Lennox'un parçalarının da bulunduğu, Billie Piper, S Club ve A*Teens gibi 90'lı yılların sonlarına ait pop parçalarının da içinde olduğu 725 parçanın yayınlanmasını sağladı.

"Bunun çok garip bir şey olduğunu kabul ediyorum ama insanlara çok mutluluk veriyor, neden olmasın?"

Her şey 2016 yılında, Paul Oakenfold'la çalışmış bir trance vokalisti olan arkadaşı Jan Johnston'a kataloğunu internete koyması için yardım etmesiyle başladı.

"Solo müziğinin büyük bir kısmı piyasada yoktu, çünkü plak şirketleri için hiçbir zaman büyük bir hit olmamıştı. Ben de ona dedim ki, 'Tamam, bu çok saçma bir plan ama neden onlarla temasa geçip yayınlayabilir misin diye sormuyoruz?"

Sektörde hiç deneyimi olmayan Johnson, İngiltere'nin en büyük plak şirketlerinin santrallerini aradı.

"Yabancılarla telefonda konuşmaktan nefret ederim ama sonunda doğru kişilere ulaştım ve onlar da 'Evet, bunu memnuniyetle yayınlarız' dediler."

Warner Records'a Louise Redknapp'ın eski albümlerinden bazılarını Strictly Come Dancing'e çıkmasından faydalanmak için yüklemelerini önerdi. "İyi bir nokta" cevabını alınca bunun tam zamanlı bir hobiye dönüşebileceğini fark etti.

"Biraz ivme kazanmıştım, bu yüzden cesaretlendim ve 'Neden onlardan daha fazlasını yayınlamalarını istemiyorum' diye düşündüm."

Victoria Beckham'ın ilk single'ı

Rob'un, plak şirketlerini ikna etmek için 'piyasadan bir talep' olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Bu yüzden hayranlarının istekte bulunabileceği bir Twitter hesabı açtı ve adını 'Pop Müzik Aktivizmi' koydu. Neredeyse anında, Victoria Beckham'ın ilk single'ı 'Out Of Your Mind' hakkında mesaj yağmuruna tutuldu.

"O zamanlar çok eleştirilmişti ama pek çok pop hayranı geriye dönüp baktığında 'Eğlenceli bir şarkıydı' diye düşündü" diyor Johnson. Birkaç aramadan sonra Haziran 2018'de şarkıyı yükletti ve o zamandan beri sadece Spotify'da 1,8 milyon kez dinlendi.

"Tepkiler oldukça eğlenceliydi" diyor Johnson ve ekliyor:

"Gaylerin nasıl aşırıya kaçabildiğini bilirsiniz. 'Aman Tanrım, bu şarkı benim hayatımı kurtardı' dediler ve bu olayın Onur Ayı'na denk gelmesi de pastanın üzerindeki güzel bir çilek oldu."

Şarkıları kurtarmak çok fazla çalışma gerektiriyor. Sözleşmeler kontrol edilmeli, orijinal kayıtlar temin edilmeli ve yayın hizmetleri yığınla meta veri gerektiriyor. Ancak işe yaradığında sanatçılar heyecanlanıyor.

"Rob inanılmaz biri. Benim için neler yaptı! Onun için her şeyi yaparım" diyor Maria Nayler.

Robert Miles'ın 1996 tarihli hiti One And One'ı seslendirmesiyle tanınan Nayler'ın hikayesi müzik endüstrisinin kadın düşmanlığına dair klasik bir hikaye. Nayler, 1990'larda düzinelerce trance marşında şarkı söyledikten sonra Kylie'nin o zamanki plak şirketi DeConstruction Records ile anlaştı. Ancak şirket onun hamile olduğunu öğrenince ilk albümünü iptal etti. "Sen hamileyken albüm çıkarmıyoruz. Bebek doğana kadar rafa kaldırdık." dendi. Sonra tabii ki dokuz ay boyunca hiçbir şey olmadı.

"Bugün ve bu çağda hepsi katledilirdi ama 1990'larda bunu kabullendim." diyor Nayler.

Rob Johnson, Nayler'ın 'Naked and Sacred' single'ının hayranıydı ve 2018'de onunla iletişime geçerek yayınlanmamış materyallerini özgürleştirmek için yardım isteyip istemediğini sordu.

"'Bu adam da kim?' dedim, ama müziğim hakkında benden daha çok şey biliyordu."

Zor bir projeydi. DeConstruction önce BMG tarafından satın alınmış, ardından Sony tarafından satın alınmış ve sonunda kapanmıştı. Nayler'ın ana kasetlerinin kime ait olduğundan kimse emin değildi.

"Tam bir kabustu. Kimse Rob'la konuşmak istemiyordu."

Seçenekler tükenince Sony'deki 75 kişiye genel bir e-posta gönderdi. İki dakika içinde arşiv ekibi cevap verdi ve müziğin izini sürmeyi kabul etti. Nayler'ın 'She' adlı albümü nihayet Ocak 2023'te yayınlandı. Önümüzdeki ay, bir sonraki single'ı için 'Naked & Sacred'ı remiksleyen dans prodüktörü Robert Gillies ile turneye çıkıyor.

"Bunca yıl ve bunca sıkı çalışmanın ardından kendimi gerçekten çok mutlu hissediyorum" diyor Nayler.

2000'lerin başında iki büyük plak şirketiyle anlaşıp bu şirketlerden ayrılan Alexis Strum için de benzer bir hikaye söz konusu. 500 bin sterlin maliyetle kaydedilen ve hiçbir zaman yayınlanmayan, tamamen tamamlanmış iki albümle baş başa kaldı. "Duygusal olarak çok büyük bir şeydi" diyor Strum. "Hiç kimsenin görmediği bir tabloya ya da hiç kimsenin okumasına izin verilmeyen bir kitaba sahip olmak gibi bir şey."

Yayımlanmamış şarkılarından bazıları Kylie Minogue ve Rachel Stevens tarafından kaydedildi, ancak küçük bir grup kendini adamış hayranı, orijinalleri için can atıyordu.

"Rob bana insanların eBay'de demo CD'lerimi takas ettiklerini söyledi. Kimsenin beni tanıdığını bile bilmiyordum!"

Rob'un yardımıyla Warner ve Universal, Strum'ın master'larını vermekle kalmadı, borçlarını da silmeyi kabul etti. En popüler şarkısı Cocoon kısa süre önce 500 bin kez dinlendi. (Universal'ın tahmin ettiğinden yarım milyon! daha fazla)

"Ben bir anneyim ve bilişim sektöründe çalışıyordum, bu yüzden yeniden 'pop yıldızı olacağım' demek gerçekten çok garipti. O kadar saçma geliyor ki."

"Plak şirketlerinin karar mercii olması utanç verici"

İlk albümünü unutmayı tercih edenlerden biri de Adam Rickitt. Coronation Street'in eski oyuncusu 1999'da Polydor ile altı albümlük bir anlaşma imzaladı ve İngiltere'nin yeni genç idolü olmayı umuyordu. "Dürüst olalım, işin yaratıcı tarafı üzerinde çok az kontrolüm vardı," diyerek gülüyor. "Hangi kitleyi hedeflediğimi biliyorlardı ve bu kitle eşcinsel kitle ve genç kızlardı."

İlk single'ı 'I Breathe Again', tamamen çıplak göründüğü bir video sayesinde büyük bir hit oldu. Ancak sonraki şarkılar ilk 10'a giremeyince hem Polydor hem de Rickitt ilgisini kaybetti. 'Good Time' adlı albümü 41 numarada kaldı ve yıllarca internetten erişilemedi.

Rob Johnson'ın albümü yeniden diriltmek için başlattığı kampanyadan habersiz olan Rickitt, albümün 2018'de yeniden hayata dönmesi karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. "Albüm dönemi benim favorim değildi ama insanlar hala beğeniyor ve eğlenceli buluyorsa, bu harika. Ben retro kitsch adam olmaktan mutluyum" diyor ve ekliyor: "Beni denklemden çıkarırsak, plak şirketlerinin insanların hangi şarkıları dinleyip dinleyemeyeceğine karar verebilmesinin utanç verici olduğunu düşünüyorum."

Johnson bu kararlarda kötü niyetli bir şey olmadığını söylüyor. Sınırlı kaynaklara sahip katalog ekiplerinin kendini kanıtlamış hit şarkılara yöneleceği açık. Yine de bazı kör noktalar var. NSync'in 'Girlfriend' adlı single'ı Spotify'da uzun süre "gri renkte" kaldı. Anlaşılan plak şirketi, serbestçe kullanılabilen albüm versiyonunun Nelly ve Neptunes ile yapılan hit remix ile aynı olmadığının farkında değildi. Johnson, "Sony US ile bu şarkıyı seçtim ve şimdi milyonlarca kez dinleniyor" diyor.

Rob, şu ifadeleri kullanıyor:

"Hayranları mutlu ediyor ve sanatçılara bir kapanış hissi veriyor. Ama aynı zamanda müziği tarih için kataloglamanın bir yolu. Şu anda Spotify'da ne varsa, 10 yıl sonra kullanacağımız hizmetlere geçecek, bu kafamızdaki bir çip ya da her neyse."

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER