Anarşizm, otoritenin reddiyesini, tahakkümün her türlüsünün karşıtı olmayı ifade eder. Anarşi sözcüğü, Grek dünyasında askeri lider ya da hükümdar/yönetici anlamlarına gelen "arkhos" sözcüğünün "sız" ya da "siz" ön ekiyle birleşmesiyle "hükümdarsız/lidersiz" anlamında kullanılmıştır. Orta Çağ dünyasında ilk dönemlerde öncesiz varlık olarak Tanrı'yı tanımlamak için kullanılan bu sözcük, daha sonra tekrar Grek dünyasındaki anlamına kavuşmuştur. Günümüzde ise anarşizm sözcüğü, kurumsal otoriteden bağımsız biçimde yaşayan insanları tanımlamaktadır.
Anarşistlerin en fazla saldırdıkları kavram "devlet"tir. Aslında anarşistlerin devletin reddiyesi için sunduğu gerekçeleri sıralamak genel olarak anarşizmi de özetlemektir. Onlara göre devlet, hukuk, mahkemeler ve ordu gibi baskı araçları bulunan ve bunlar aracığıyla da toplumsal düzensizliğin çaresi değil, öznesi olan bir kurumdur. Bütün kötülüklerin anası, büyük bir mekanizma ve dev bir canavardır. Bütün eşitsizliklerin kaynağında olduğu gibi, bütün kısıtlamaların, özgürlüğü kısan uygulamaların temelinde de o vardır. Çünkü devletin özü tahakkümdür ve bu nedenle kendini doğal zorunluluk gibi dayatır; ama o zorunlu olmadığı gibi gerekli bir kurum da değildir. Bu nedenledir ki anarşistler, doğada içkin olduğu kabul edilen doğal zorunlulukların tahakkümüne karşı bir tavrı dile getirmez. Anarşistlerin karşı olduğu zorunluluk doğal olana değil, yapay olanadır; var olana değil, icat edilmiş olanadır, bilinçli seçimin sonucunda ortaya çıkana değil, iradeyi tecrit edenedir, varlığın özünde içkin olarak mevcut olana değil, zihinler tarafından hayalle kurgulanmış olanadır. Başta devlet olmak üzere, zihinle kurgulanmış bütün örgütlü kurumlar tahakküm odaklarıdır. Bu noktalarda müşterek olan anarşistlerin çözüm önerilerinde birbirlerinden ayrıldıkları görülür.
İnsan doğası, toplumsal örgütlenme biçimi ve amaçlara ulaştırıcı yöntem seçimi itibarıyla, toplumcu ve bireyci olmak üzere iki tür anarşizmden bahsetmek mümkündür. Toplumcu ve bireyci anarşistler arasındaki temel fark, bireyin toplumsal yapının oluşumundaki yeri noktasında açığa çıkar. Bireyci anarşizm, kolektivist yaklaşımın grup tiranlığına dönüşeceğini savunurken, toplumcu anarşizm, bireye yapılan aşırı vurgunun atomist bir topluma yol açacağını ve bireyler arasında ortaya çıkacak rekabet unsurunun, toplum içerisinde var olması gereken dayanışma ve yardımlaşma ilkesine darbe vuracağını iddia eder.
YAZAR
M. Hanefi Macit