Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Talep Ve Belirleyicileri Nedir?

        Bir tüketicinin, belli bir süre içinde, çeşitli fiyat düzeylerinde satın almak istediği mal miktarına talep denir. Tanımda geçen "belli bir süre içinde" ifadesi incelenen dönemde tüketici tercihlerinin ve mevcut koşulların değişmediği anlamına gelir. Belli bir zaman dilimi içinde süreklilik taşıyan bir satın alma faaliyeti, talep kavramının stok değil bir akım kavramı olduğunu gösterir. "Satın almak istediği" ifadesi ise iktisat biliminde, günlük konuşma dilinin aksine sadece bir duyguyu ifade etmez. İktisat biliminde belli bir satın alma gücüyle desteklenmeyen istek/arzu talep demek değildir. Satın alma gücü olmaksızın bir malı veya hizmeti sadece satın almayı istemek piyasada bir etki yaratmayacağı için sadece bir duygudur. Örneğin aylık beş bin Türk lirası geliri olan ancak hiç birikimi olmayan birinin, değeri beş yüz bin Türk lirası olan lüks bir spor arabayı çok beğenip almak istemesi, günlük konuşma dilinde talep olarak adlandırılabilir. Ancak iktisat bilimi açısından bu beğeni ve satın alma isteğinin talep olarak kabul edilebilmesi için bu kişinin bankada arabayı satın alabilecek kadar birikiminin olması gerekir. O yüzden iktisat biliminde kastedilen efektif (etkili olan) taleptir. Her tüketicinin tek tek bireysel talepleri toplamı ise söz konusu malın piyasa talebini verir. Örneğin enerji piyasası ele alınacak olursa belli bir piyasa fiyatında milyarlarca bireyin benzin talebi toplanarak benzinin söz konusu fiyat düzeyindeki piyasa talebi incelenmiş olur. Bununla beraber gerçek hayatta enerji piyasasını inceleyen iktisatçılar jet yakıtı, dizel yakıt, otomobil benzini gibi diğer bütün ürünlerin ham petrolden üretiliyor olmasından hareket eder ve tüm bu türev ürünler için bir toplulaştırma yaparlar. Böylece küresel petrol piyasası için genel bir piyasa talebi tahmini/hesaplaması ortaya koyarlar. Tüketicinin belli bir dönemde belli bir maldan satın almak istediği miktarın temel belirleyicisi o malın kendi fiyatıdır. Bir malın fiyatının düşmesi o malın talep edilen miktarını artırırken fiyatının yükselmesi talep miktarını düşürür. Ceteris paribus (diğer faktörler/belirleyiciler aynı kalırken) varsayımıyla, bir malın fiyatı ile o mala olan talep arasındaki ters yönlü ilişkiyi açıklayan kanuna talep kanunu denir. Bu kanun İngiliz Neoklasik iktisatçı Alfred Marshall tarafından ortaya konmuştur. Bir malın fiyatında meydana gelen düşme, bazen o malı benzerleri arasında daha da ucuz hale getirebilir. Bu durumda tüketiciler benzerlerinin yerine de o maldan daha fazla tüketmek isteyebilir. Buna ikame etkisi denir.

        Talep kanununun istisnası olarak Robert Giffen tarafından ileri sürülen ve "Giffen paradoksu (çelişkisi)" olarak isimlendirilen görüşe göre bazı malların fiyatları artsa bile talebi artmaya devam eder. Giffen, İrlandalı işçilerin gelirlerinin çok düşük olması nedeniyle ağırlıklı olarak patates talep ettiklerini, et gibi daha kaliteli ve daha pahalı ürünler için çok düşük bir bütçe ayırdıklarını gözlemlemiştir. Ülkede yaşanan patates kıtlığı karşısında patates fiyatları arttığı halde işçiler diğer pahalı yiyecekleri satın almaya gelirleri yetmemeye başladığında fiyatı artmış olduğu halde bütün gelirlerini patates satın almak için kullanmışlardır. Giffen paradoksunu dünyaya tanıtan Alfred Marshall'dır. Benzer bir gözlem 2000'li yıllarda Çin için yapılmış ve Giffen paradoksunun gözlemleriyle aynı sonuca ulaşılmıştır. 

        Talep kanununun başka bir istisnası ise Veblen mallardır. Giffen paradoksunda olduğu gibi burada da malın fiyatı ile o mala olan talep arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Malın fiyatı artarsa talebi artar, fiyatı düşerse talebi de düşer. Giffen paradoksu da aynı şekilde açıklanmış olmakla beraber, açıklamanın arkasında yatan motivasyon farklıdır. Giffen paradoksunda söz konusu edilen mallar patates örneğinde olduğu gibi düşük (fakir) mallar iken ABD'li iktisatçı Thorstein Veblen tarafından ortaya konulan ve Veblen mal olarak adlandırılan malların talebini ise statü göstergesi, gösteriş merakı gibi psikolojik faktörler etkilemektedir. Örneğin bir malın fiyatı arttığı halde bireyin o mala talebini artırması, zenginliğini etrafına gösterme çabası, kendini bu yolla tatmin veya ifade etme isteğidir. 

        Malın kendi fiyatının değişmediği varsayımı altında incelenebilecek talep belirleyici faktörlerden ilki tüketicinin geliridir. Tüketicinin geliri arttığında talebi artan mallara normal mal, talebi azalan mallara ise düşük mal denir. Belli bir gelir düzeyine kadar normal olan bir mal, tüketici geliri artmaya devam ettiğinde o tüketici için düşük mal haline gelebilir. Örneğin hiç geliri olmayan bir tüketicinin eline 2 TL geçtiğinde fiyatı 2 TL olan bir adet ekmek satın alır. Aynı tüketicinin eline 2 TL daha geçtiğinde bir tane daha ekmek almak yerine ekmeğin yanında yiyebileceği başka bir yiyecek almayı tercih edecektir. İkincisi ilişkili malların fiyatlarıdır. Bazı mallar tüketici açısından aynı ihtiyacı karşılamaya hizmet eder. Bu nedenle böyle iki maldan birinin fiyatındaki artış karşısında tüketici diğer mala olan talebini artırır. Birbirinin yerine kullanılabilen bu mallara ikame (rakip) mallar denir. Aynı ürünün farklı markaları birbirine ikame olabileceği gibi, örneğin zeytin-peynir-domates-salatalık gibi farklı ürünler de kahvaltılık olarak birbirine ikame olabilir. Rakip olmanın yanı sıra bazı mallar ise birlikte kullanıldıklarında tüketicinin ihtiyacını karşılamaya hizmet eder. Biri talep edildiğinde diğeri de talep edilmek durumunda kalınan bu mallara ise tamamlayıcı mallar denir. Tamamlayıcılık ilişkisi içindeki iki maldan birinin fiyatının değişmesi diğer malın talebini ters yönde etkiler. Örneğin otomobil ve benzin birbirinin tamamlayıcısıdır. Benzin fiyatlarındaki artış karşısında özellikle benzin tüketimi fazla olan otomobile talep düşer. Öte yandan bir malın fiyatının düştüğü varsayılacak olursa, tüketicinin parasal (nominal) geliri aynı iken reel geliri, başka bir ifadeyle satın alma gücü yükselir. Böylece tüketici her maldan olduğu gibi fiyatı düşen maldan da daha fazla satın alabilme imkanına sahip olur. Fiyatlardaki değişmenin reel geliri etkileyerek tüketici talebinde değişme yaratması durumuna gelir etkisi denir. Üçüncü talep belirleyici faktör beklentilerdir. Beklenti gelecekle ilgili bir kavramdır. Buradaki talep özellikle yakın gelecekle ilgili beklentilerdir. Tüketiciler başta talep edecekleri malın fiyatının veya gelirlerinin değişmesine dair beklenti içinde olabilecekleri gibi savaş, iyi/kötü hava koşulları, ekonominin iyileşmesi veya kötüleşmesi gibi çeşitli durumlara ilişkin de beklenti içinde bulunabilirler.

        Tüketicilerin geleceğe yönelik beklentileri, bugünkü taleplerini etkiler. Örneğin bir sonraki ay maaşına zam yapılacağı beklentisi içinde olan bir birey, bu beklentisi henüz gerçekleşmeden tüketim harcamasını artırabilir. Başka bir örnek vermek gerekirse ekonomide daralmanın başladığı ilk aylarda bazı insanlar işlerini kaybetme korkusuna kapılabilirler. Bu korkuyla tasarruflarını artırır, tüketim harcamalarını kısar, başka bir deyişle mal ve hizmet taleplerini düşürürler. Dördüncü talep belirleyici faktör olarak nüfus ele alınabilir. Nüfusun büyüklüğü, artış hızı, yapısı ve söz konusu nüfusun sahip olduğu satın alma gücü gibi unsurlar piyasa talebi üzerinde etkilidir. Nüfusun artması piyasa talebini arttırır. Öte yandan nüfusun satın alma gücü düşükse nüfusun nicel olarak artması talep üzerinde etkili olmayabilir. Beşinci olarak tüketiciler zevkleri, tercihleri, kültürleri, gelenekleri, inançları, alışkanlıkları gibi parasal faktörlerin dışındaki güdülerle hareket ederek bir mala karşı talepte bulunabilirler. Vejetaryen bir bireyin et talep etmemesi, spor yapmaktan hoşlanan birinin spor malzemelerini daha çok talep etmesi gibi. Malın kendi fiyatındaki değişme "talebin miktarında değişme"ye yol açarken talebin diğer belirleyicilerinde meydana gelen değişmeler "talebin değişmesi"ne sebep olur.

        Talep ve belirleyicileri iktisat teorisinin en temel konusunu oluşturur. Teoriler gerçek hayatı anlamayı kolaylaştırır. Örneğin trafiğin yoğun olduğu metropollerde yerel yönetimler trafik sorununu çözmek için özel otomobillerin ikamesi olarak metro, tramvay gibi toplu taşıma hizmetlerini teşvik etmek isteyebilir. Toplu taşıma bilet fiyatlarını düşürerek toplu taşıma hizmetinin talebini arttırabilirler. Böylece şehir merkezine daha az özel araba girişini sağlayabilirler. Alternatif bir yol ise tamamlayıcı mal ilişkisi üzerinden hareket etmek olabilir. Bu anlamda yerel yönetimler, otomobil ve ticari otoparklar arasındaki tamamlayıcılık bağını kullanarak otopark ücretlerini arttırıp, şehir merkezine özel otomobil girişini azaltabilir ve böylece trafik sorununu hafifletebilirler. Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bütün bu örneklerden görülebileceği gibi teori; günlük hayatın akışı içinde, farkında olarak veya olmayarak, her an karşı karşıya kalınan durumların açıklanabilmesine olduğu kadar bireylerin, toplumun ve politikacıların/yöneticilerin karar ve davranışlarının okunabilmesine, bireyin kendisini ve etrafını anlayabilmesine en temel şekilde olanak sağlar.

        YAZAR

        Betül Gür