Türkiye'nin Cumhuriyet ismiyle özdeşleşmiş ilk köyü
Cumhuriyet'in 100. yıldönümünde Habertürk'ten Mehmet Şimşek'in 'Güzergâh'ı, İstanbul'un Beykoz ilçesinde bulunan Cumhuriyet Köyü oldu. Türkiye'nin 'Cumhuriyet' isimli ilk köyünde yaşayan sakinlerin ortak hafızasında Atatürk çok önemli bir yer tutuyor
Kurşuni bulutların kapladığı gri bir İstanbul sabahında kameraman arkadaşım Rüzgâr Ali Özkan ve ulaştırma görevlisi Servet Küçükgedik ile Beykoz'un Cumhuriyet köyüne gitmek üzere yola çıkıyoruz. Kavacık üzerinden Polonezköy'e giden ormanlık alanda sararmış yapraklı ağaçların arasından etrafı seyredek Cumhuriyet Köyü'ne ulaştığımızda yağmur belli belirsiz kendini hissettiriyor. Köy meydanının güney ucunda yer alan kahvede muhtar Ali Durmuş ve 3 kuşaktan buralı turizm-işletmecisi Alaaddin Çoker bizi karşılıyor.
Cumhuriyet Köyüİstanbul'da 'sessizliğin adresi' olarak gösterilen yerlerden biri olarak bilinen Cumhuriyet köyü kuzeyinde Öğümce, Bozhane ve Kılıçlı köyleriyle çevrili. Köyün güney tarafına ise Üsküdar düşüyor. Doğuda ise Ümraniye sınırları içinde kalan Ömerli, Alemdağ ve Taşdelen bulunuyor. Batıya döndüğünüzde sadece şöhreti sadece İstanbul değil Türkiye'ye yayılmış olan Polonez Köyü var.
ÇAVUŞLU ÇİFTLİĞİ'NDEN CUMHURİYET KÖYÜ'NE
Köy Cumhuriyet ismini almadan önce Çavuşlu Çiftliği ismiyle biliniyor. Arazi önceleri Hüseyin Paşa'ya ait iken sonradan buraları Hery Akkerman adlı bir Yahudi vatandaşımız satın almış. Akkerman'ın daha sonra Müslüman olup Salim Bey ismini aldığı söyleniyor. Köyün kaderi 1928 yılında değişmeye yüz tutuyor. O yıl Bulgaristan'dan serbest pasaportla Türkiye'ye gelen Mehmet Oker, Fevzi Tunalı ve Tirenikli Mustafa ağalar beraberlerinde getirdikleri 33 aile ile beraber Akkerman'dan bu yeri 55 bin lira karşılığında satın alıyor. 1928 ile 1929 yılları arasında köye Rusçuk'tan gelen Bulgaristan Türkleri yerleşiyor. Daha çok Makedonya tipi sundurmalar ve Bağdadî şeklindei tamamıyla kendilerinin yaptıkları malzemelele inşa edilmiş ilk köy yapılarından bazıları ayakta kalabilmiş. Bu yapılardan esaslı tamir görenleri günümüzde de halen kullanılmakta.
KÖYÜN İSMİNİ ATATÜRK MÜ VERDİ?
Cumhuriyet Köyü'nde konuştuğumuz hemen herkes köyün isminin 1937'de burayı ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiğinde hemfikir. Ancak Beykoz Belediyesi tarafından ilk baskısı 1986 yılında yayımlanan "Hep İstanbul Kalan İstanbul BEYKOZ" adlı kitabın 67. sayfasındaki "Cumhuriyet Köyü" başlıklı paragrafında şu not düşülmüş:
"Bozhane karakolu jandarma başçavuşu tarafından kaymakamlığa verilen bir dilekçe ile adı Cumhuriyet köyü olmuştur"
Aynı ifadelere 28 yıl sonra yine Beykoz Belediyesi tarafından ilk baskısı 2008 yılında yapılmış olan ve Ali Bilir tarafından kaleme alınan "Çeşmibülbülle Gizlenmiş Âbıhayat BEYKOZ" başlıklı geniş hacimli kitabın 234. sayfasında da rastlıyoruz.
Köy sakinleriyle yaptığımız söyleşiye geçmeden notlarımızı tamamlayalım.
Atatürk'ün Polonezköy ziyareti1937'DE GERÇEKLEŞEN TARİHİ ZİYARET
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1937'de Polonyalıların yaşadığı Polonez Köyü'ne bir ziyarette bulunur. Yanındakiler hemen ötede bulunan Cumhuriyet Köyü'nden bahsederek "Paşam, az ileride sizin hemşehrilerinizin kurduğu bir köy daha var. Arzu ederseniz oraya da gidebiliriz" teklifinde bulunur. Talebi memnuniyetle karşılayan Atatürk ve maiyeti köye gelir. Yapılaşmayı ve köyün düzenini çok beğenir. Köyün ileri gelenleri bu ziyaretten çok heyecanlıdır. Bu günün anısına Atatürk'e yaklaşık 5 dönümlük bir arazi hediye edilir. Araziye daha sonra çam ağaçları dikilir. Ardından 500 dönüme çıkartılan bu alan tamamen ağaçlandırılır. Köy ilkokulu 1932'de yapılmış. Caminin ilk inşası 1953 yılında imece usulü ve halkın katkılarıyla aynı köyden "Ressam" lakaplı Mehmet Fırçasıgüzel'e yaptırılmış. Fırçasıgüzel'in anısı bugün köydeki bir caddede yaşıyor.
Ali DurmuşDURMUŞ: KÖYÜN İSMİNİ ATATÜRK TESCİL ETTİRDİ
1965 yılında kurulan köy kahvesinde, 45 yıllık kahveci Mehmet Çoker'in demlediği çaylarımızı yudumlarken 15 yıldan bu yana muhtarlık görevini yürüten Ali Durmuş Bey'i dinliyoruz:
Köyümüz Büyükşehir Yasası çıkmadan önce köy statüsündeydi. Şimdi mahalle olarak geçiyor ama Türkiye'nin 'ilk' ve 'tek' Cumhuriyet ismini taşıyan köyüdür. Burası 15 bin tamamı orman ve tapulu araziyle bilikte Hery Akterman adlı vatandaşımızın çiftliğiydi. 1927 senesinde arkamda fotoğraflarını gördüğünüz Fevzi, Mustafa ve Mehmet Ağa isimli Bulgaristan Türkmenleri gelip burayı 55 bin liraya satın almışlar. Gelip köyü kuranlar onlar. Mahiyetlerinde 10'ar kişilik aileleri getirdiler. Köy toplam 33 kişiden oluştu. O zamanki ismi Çavuşlu Çiftliği idi. Bulgaristan'da yaşadıkları köyün aynı planını burada yaptılar. Bu süreçte 1937 senesinde 7. ayının 27'sinde ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet köyüne ziyarete gelmiştir. Halkla hasbıhal eder. Burada 2-3 saat konuşur. İlk muhtarımız Pire Ali. Köyün isminin Cumhuriyet olması için dilekçe vermiştir ama cevap alamamıştır. Durumu Atatürk'e arz eder. Atatürk talimat verir ve köyün ismi "Cumhuriyet" olarak tescil edilir. Köyümüz şu anda 2 bin nüfusu bulunuyor. 50-60 civarında işletme var. Öte yandan tarım ve hayvancılık yapılıyor. Otel konaklama gibi turizm hizmetleri de veriliyor. Kente yakın bir yerdeyiz. Kent tarımı ve kent turizmine sahne oluyoruz. Burası Türkiye mozaiğidir. Seçime gireriz, sandık kapanır kucaklaşır devam ederiz. Bağırmak, çağırmak yoktur bizde.
"CUMHURİYET BAYRAMI CUMHURİYET KÖYÜ'NDE KUTLANIR"
Köy meydanında dikkat çeken Atatürk büstünün tarihi bir arka planı olduğunu söylüyor Durmuş:
Muhtarlığımızın önünde Atatürk'ümüzün büstü var. Orası Atatürk'ün halkla ayakta sohbet ettiği yerlerden biri. Rahmetli Salim Bağcı amacımız vardı. Atatürk köye geldiğinde 18 yaşındaymış. Bize yeri gösterince büstünü tam oraya diktik. Cumhuriyete layık olmaya çalışıyoruz. Biz Karadeniz'den geldik buraya. Çok güzel komşuluklar kurduk. Köyümüz 1964 yılında pilot köy seçilmiş. 2000'li yıllarda burada lise yapıldı. Okuma oranımız yüksektir. Karakola pek işimiz düşmez. Sorunları kendi içimizde çözeriz. İmece, dayanışma, yardımlaşma hakimdir. 4-5 sene önce bir sloganımız vardı: Cumhuriyet Bayramı Cumhuriyet Köyü'nde kutlanır. Pandemi yüzünden ara verdik. Bu sene inşallah yine kutlama yapacağız. Köyümüz şu anda 14 bin 800 dönüm. Çiftlikten dönüştürülen bir yerdir. Köyün kurucularının torunlarıyla çok güzel yaşıyoruz. Keşke bizi örnek alsalar.
"KIZLARIMIZIN OKUMA ORANI YÜZDE 100"
Ali Bey, köyün demografisi hakkında bilgi veriyor:
1955'den 70'e kadar Karadeniz'den ağırlıklı olarak Trabzon kökenliler köye geliyor. Bizim büyüklerimiz o göç dalgasında yer alıyor. 70-80'den sonra Kastamonu, Boyabat, Erbaa, Tokat, Kayseri'den göç alıyor. Hiçbir şekilde ötekileşme, ayrımcılık yok. Kız aldık, kız verdik. Çanakkale, Kafkasya, Galiçya, Büyük Taarruz'da oralı buralı var mıydı? Aynı burası da öyle. Biz aşure gibi olduk. Oradan buradan geldik, kaynaştık. Herkes birbirine saygılı olarak hayatını burada sürdürüyor. Bulgaristan gelen kardeşlerimiz gerçekten çalışkan insanlar. Biz Karadenizliler anında karar veren yapıya sahibiz. İki özellik harmanlandı, ortaya güzel bir tablo çıktı. İnsanın olduğu yerde mutlaka sıkıntılar olur. Bazı eksik gediklerimiz olabilir. Yüzde yüz mutluluk yok. Biz her şeyi devletten beklemedik. 2003 yılında burada çok programlı lise inşa edildi. Sonra 1 tane daha yapıldı. Bizim için kadın değerlidir, özeldir. Eğitimli kadın iyi bir çocuk yetiştirir. Kızlarımızın okuma oranı yüzde 100 oldu. En kötü liseye gidiyorlar. Şu anda köyümüze Ümraniye, Çekmeköy ve Beykoz'dan otobüs geliyor. Herkes işinde gücündedir.
Köy pazarıBAKANLIK VE İBB'DEN SEFERBERLİK
Cumhuriyet köyü, İstanbul’un gıda ihtiyacını karşılamak için üretiyor. Her sene ÇKS kaydı olan çiftçilere yazlık ve kışlık fide dağıtılıyor. Buğday, mısır, gübre, sera için malzeme veriliyor. Tarım Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Beykoz ilçe belediyesi bu iş için seferber olmuş durumda. Beykoz Belediyesi aşağıya köy pazarı alanı yaptı. Ürünler orada satılıyor, üretici ve tüketici buluşuyor. Aracı ortadan kaldırıldı.
Cumhuriyet Köy’de 20 dönüm arazi üzerinde kurulan topraksız tarım seraları yıllık 2 milyon adet kıvırcık üretimiyle kent tarımına ve ilçe ekonomisine katkıda bulunuyor.
ESGİN: ESKİDEN 8-10 TON SÜT ÇIKARDI
Üç kuşak Cumhuriyet köylü Zekeriya Esgin'in hala otantikliğini koruyan evine konuk oluyoruz. Evin bahçesinde yaptığımız kısa bir sohbette, köydeki hayvancılığın nereden nereye geldiğini örnek vererek anlatıyor Zekeriya Bey:
Ben bu köyde doğdum büyüdüm. 1977'de askere gittim. Babam hayvancılıkla uğraşıyordu. Merak edip ben de başladım. O zamanlar durum çok iyiydi. Kazancımın üçte birini yeme verirdim. Gerisi bana kalırdı. 3 sene oldu hayvanlarımın hepsini sattım. Yem çok fark etti. Sütü katladı. Şimdi birkaç arkadaş hayvancılık yapıyor. Onlar da bidonla süt veriyor. Eskiden her hanede hayvan vardı. 8-10 ton süt çıkardı bu köyde. Şimdi 500 kilo süt çıkmaz.
ATATÜRK KÖYÜN HAFIZASINDA YAŞIYOR
Cumhuriyet köyünün kurucularının torunlarının hemen hepsinde ortak hafıza Atatürk'ü oluşturuyor. Zekeriya Esgin de onlardan biri. Babasınınn ona anlattıklarını bize aktarıyor:
Babamlar ilk buraya geldiğinde burada bir Yahudi vatandaşın çiftliği varmış. Ondan satın almışlar köyü. Topraktan ev yapmışlar. Eskiden evlerin üstü saz örtülüydü. O zamanlar kiremit yoktu. Şimdi babamdan kalan evi ardiye olarak kullanıyoruz. Atatürk buraya gelince babam 7 yaşındaymış. Atatürk meydana gelmiş ve çocuklar toplanmış. Sıraya sokmuş öğretmenleri. 'Nasılsınız çocuklar' diye seslenmiş. Çocuklar da 'sağol' deyince, Atatürk 'Siz de sağolun evlatlarım' diyor. Yaz mevsimi imiş. Karpuz kesmişler. İçi pembe çıkınca 'Paşam başka bir karpuz keselim' teklifini reddeden Atatürk 'Benim şansıma bu çıktı bundan tadıcam' diyor. Burası çok hoşuna gidiyor ve "Benim de burada bir evim olmasını isterim" diyor. Sonra ona yer hediye ediyolar. Daha sonra ömrü vefa etmiyor. Vefat ediyor.
FOTO: AA"ŞİMDİ KONFORUMUZ VAR AMA O GÜNLERİN TADI YOK"
Esgin'den geçmiş hayat ile günümüzü karşılaştırmasını istediğimizde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
"O zamanki tat yok. O zaman muhabbet vadı, geçim daha güzeldi. Babamın 30-40 dönüm yeri vardı. Buğday, mısır ekerdi. Şu anda herşeyimiz var. Ama o zaman insanlar arasında hoş sohbet vardı. Şimdi ben kahvede arkadaşlarımı arıyorum muhabbet etmek için"
Meryem GövekGÖVEK: KOMŞULUĞA DEVAM EDİYORUZ
Zekeriya Bey'le vedalaşıp rotayı 3 kuşak Cumhuriyet Köylü Meryem Gövek'in evine çeviriyoruz. Dedeleri bu köyün ilk sakini. Annesi Cumhuriyet köyü doğumlu olan Meryem Hanım söze geçmişi anlatmakla başlıyor:
"Çocuktuk, buralarda oynardık. Dedem, babaannem buradaydı. Bu iki odayı dedem 1927'de yapmış. Tadilat yaptık, şimdi biz oturuyoruz. Dedemi çok net hatırlıyorum, 64 yaşında vefat etti. Ben o zaman 13 yaşındaydım. 16 yaşıma bastığımda köyden gelin olarak çıktım. Paşabahçe'ye geldim. Şimdi yazın buraya geliyoruz, kışın Çubuklu'da oturuyoruz. Çocukluk arkadaşlarım burada. Köy modernleşti, herkes birbirini tanımaz olldu. Çocukluğumun bayramlarında salıncaklar kurulurdu. Erkekler kızlar sallanırdı. Kimse kimseden çekinmezdi. Babaannem sabahları fırında ekmek pişiriyor, bana patatesi, yoğurdu veriyor ben de tarlada çalışanlara götürüyordum. Şimdi çocuğu kendi başına salabiliyor muyuz sokağa? 10 metre öteye bırakamıyorsun. Düğünler bahçelerde, kış mevsiminde ise okul binasında yapılıyordu. Ahırlarda da yapılırdı. Hayvanları boşaltıp, ahırı temizliyorduk. Lüküs lambaları ışığında eğlenceler yapılıyordu. Bayramlarda herkes birbirini ziyaret ederdi. Uzaktan gelenler yatıya kalırdı. Kimsenin arabası yoktu. Cumhuriyet bayramları da çok güzel olurdu. Müsamereler tertip edilirdi Başka köylere gezmeye götürürlerdi bizi. Kimin at arabası varsa o götürürdü. O arabalarla şarkılar söyleyerek Bozhane'ye Hüseyinli köyüne gidiyorduk. Haneler bizi misafir ediyordu. Hıdrellez de tüm canlılığıyla kutlanıyordu. Şenlikler yapardık. Akranlarımla yazın burada buluşuyoruz. Komşuluğa devam ediyoruz. Her gece beraberiz.
ÇOKER: TURİZMDE DAHA ÇOK HİZMET VERMEK İSTİYORUZ
Piknik alanlarından bisiklet parkurlarına, at binme sahalarından kır dügünlerine, doğal güzelliklerinden dere ve göletlerine, orman ve park alanlarına kadar kadar geniş bir yelpazede turizme sahne olan Cumhuriyet Köyü mevcut yeriyle yetinmek istemiyor. Kapasitenin çok azını kullandıklarını düşünen üç kuşak Cumhuriyet köylü, turizm işletmeci Allaattin Çoker'den buraya tatil için geleceklere mesaj var:
Cumhuriyet Köy Göleti"1928 yılında Bulgaristan'dan gelip, burayı tespit edip satın ağalardan birisin, Mehmet Ağa'nın torunuyum. Bize güzel bir köy bıraktılar. Üçüncü kuşak olarak devam ediyoruz. Köyümüzde 30 seneden bu yana turizmle uğraşıyoruz. Cumhuriyet Köyü'nün büyük potansiyeli var. Polonezköy'den daha gelişmeye müsait. Belediyemizin desteği ile turizme daha hizmet vermek istiyoruz. Modern oteller, tesisler daha da artırılabilir. Köyümüz çok müsait. İmar planlarımız yeni geçti. Bazı eksiklikler var. Gelişmeye ve istihdam yaratmaya hiçbir engelimiz yok. Örnek bir köyümüz var. İstanbul'da böyle bir köyün olduğunu zannetmiyorum. İnsanlar burada çok güzel gün geçirebilir. Çok güzel bir köy pazarımız var. Oteller var, konaklayabilirler. Yürüyüş yolları var. At binebilirler, bisiklet kullanabilirler. Şehrin gürültüsünden, keşmekeşinden bir an olsun kurtulmak için nereye gidebiliriz diyenler için adres burası"...
Beykoz'un yeşil köşesi Cumhuriyet Köyü'nden ayrılıp gri İstanbul'a geri dönüyoruz.
Nice 100. yıllara...