Üçlü Negatif Meme kanseri: Saldırgan, şiddetli ve tekrarlayıcı tipine yenilikçi ve yüksek teknoloji tedavi yaklaşımı
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri tiplerinden "Üçlü negatif meme kanseri" özellikle genç kadınları hedef alışıyla dikkat çekiyor. Hızlı ilerleyişi, agresif biyolojisi ve tekrarlayıcı özelliğiyle diğerlerinden ayrışan bu tip eldeki tedavilerin hızla tükenmesine neden olabiliyor. Klasik tedavilerin sıklıkla yetersiz kaldığı bu hasta grubuna son yıllarda yenilikçi ve yüksek teknoloji tedavilerle umut verici çözümler sunuluyor. Habertürk.com Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü. Her yıl dünyada iki milyondan fazla kadın meme kanserinden etkileniyor. Dünyada ve Türkiye' de sık görülen kanserlerden meme, serviks (rahim ağzı), kolorektal (kalın bağırsak) kanserleri için Sağlık Bakanlığı tarafından tarama standartları belirlenmesi ve bu kanser türlerinin tarama kapsamına alınması iyi haber olarak dikkat çekiyor. Başarılı şekilde yürütülen bu tarama programları ile gerek erken teşhisin gerekse yaşam süresi ve kalitesinin artırılması hedefleniyor. Geç kalınmış tanı, tedavilerin uzamasına neden olup tedavinin başarısını etkileyebiliyor. Bu durumun hastalığın kişi üzerindeki yükünü artırdığı belirtiliyor. Bu kanserler için tarama programlarına katılmak, bu konuda uzman hekimlerle check-up planlaması yapmak hem birey hem de toplum sağlığı için çok önemli görülüyor. Bir diğer önemli noktanın aile ve kişisel risklerin göz önünde tutularak kişiselleştirilmiş tarama programları planlanması olduğu belirtiliyor.
ERKEN EVRE TAM ŞİFA
Maslak Acıbadem Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, "Meme kanseri her 100 bin kadının yaklaşık 40'ında gözleniyor ve ülkemizde her yıl yaklaşık 25 bin kadın meme kanseri tanısı alıyor. Çoğunlukla erken evrede ve tedavi edilebilir aşamada olmaları bu hastalık için önemli bir özellik olarak görülüyor. Bu nedenle düzenli kontroller ile meme kanserinin erken evrede tanı alabilmesi mümkündür. Uygun tedavi ile tam şifa sağlanabildiğini unutmamak gerekir. Tam şifa sağlanamayan daha ileri veya nüks durumlarında hastalık iyi planlanmış tedavilerle uzun yıllar boyunca kontrol altında tutulabilir" diyor.
EN BÜYÜK GELİŞME
Meme kanseri tedavisinde yeni nesil ilaçların tedavide kullanılmaya başlanması ile hem hastalığın tekrar etmesinin önüne geçilmesinde daha başarılı olunuyor hem de tekrar eden hastalıkta yüksek teknoloji ürünü bu ilaçlar ile hayatta kalma sürelerinin anlamlı şekilde uzadığı belirtiliyor.
MEME KANSERİ ÇEŞİTLERİ
Meme kanseri 3 farklı tipten oluşuyor. Bu alt tiplere göre tümör hücresindeki tedavi hedefi de değişiyor ve bu durum tedavinin planlamasını bütünüyle etkiliyor. "Hormon pozitif hastalık", "Her-2 pozitif hastalık" ve "Üçlü negatif meme kanseri" bu hastalığın alt tiplerini oluşturuyor. Her alt grubu özel kılan belirgin biyolojik ve klinik özellikler bulunuyor.
DİĞER MEME KANSERİ ALT TİPLERİNDEN FARKLI
"Üçlü negatif meme kanseri, 3 tedavi hedefinin de olmadığı meme kanseri anlamına gelmektedir" diyen Prof. Dr. Özlem Er devam ediyor; "Oldukça şiddetli ve saldırgan seyredebilen bu meme kanseri tipine özellikle genç kadınlarda rastlıyoruz. Diğer kanser tiplerine göre daha az görülmesine rağmen, agresif biyolojisi, diğer tiplere göre daha sık nüks (tedaviye rağmen tekrar) etmesi nedeniyle üçlü negatif meme kanseri diğer meme kanseri alt tiplerinden farklılaşıyor."
GENÇ HASTALARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Hızlı ilerlemesi ve agresif biyolojisi, nüks etmesi durumunda eldeki tedavilerin hızla tükenmesine neden olabiliyor. Genç hastalarda daha sık gözlenmesi de bu tümör için bir farklılık olarak görülüyor. Klasik tedavilerin sıklıkla yetersiz kaldığı bu hasta grubunda yenilikçi ve yüksek teknoloji tedaviler tercih ediliyor. Üçlü negatif meme kanseri, 50 yaşın altında ve premenopozal kadınlarda daha sık görülüyor. Prof. Dr. Özlem Er, "Uyguladığımız tedavi meme kanserinin her alt grubu için farklılaşıp kişiye özel ve hastaya özel olarak düzenlenmektedir. ÜNMK özellikle genç hastalarda görüldüğü ve çok agresif bir seyir izlediği için tedavi kararlarının hem hastanın önündeki uzun ömür hem de hastalığın olası şiddeti göz önüne alınarak belirlenmesi gerekir" diyor. BRCA mutasyonuna bağlı değişiklikleri hastanın tedavisinde bir hedef haline getirmenin mümkün olabilmesi, onkologların tedavi sürecine karar vermelerinde önemli bir belirteç ve tedavinin nasıl ilerlemesi gerektiğine etki eden bir mutasyon olarak değerlendiriliyor.
SİSTEMİK TEDAVİLER NE ZAMAN UYGULANIR?
Tanı alan meme kanseri hastalarının bir tıbbi onkoloji uzmanı ve meme cerrahı tarafından birlikte değerlendirilmeleri ve hasta için en uygun tedavinin belirlenmesi olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Büyük bir hasta grubunun ameliyat öncesi tedavi alması ile tümörün küçülmesi (veya tamamen kaybolması) ameliyatın uzun dönem etkilerini ve hastalıksız sağ kalım sürelerini olumlu etkiliyor. Bu nedenle hastaların ameliyat öncesi mutlaka uzmanlar tarafından değerlendirmesi gerekiyor. Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası istenen yanıtın alınamadığı hastalara "sistemik tedavi" verilmesi gerekebiliyor. İstenmeyen bir nüks durumunda, hastalığı geriletecek veya yavaşlatacak tedaviler uygulanıyor. Tedavi etkinliğine ve gelişen dirence göre sıralı olarak farklı tedavi seçeneklerinden yararlanılıyor. Tüm bu tedavi seçenekleri hastaya doktoru tarafından açıklanıyor, karar birlikte veriliyor ve uygulanıyor.
TEDAVİNİN 4 YANITI
Tedavi yanıtı 4 şekilde özetleniyor. Kanserin tamamen kaybolması "tam yanıt", kısmi olarak küçülmesi "parsiyel yanıt", ilerleyişinin durması "stabil hastalık", hastalığın ilerlemesi ise "progresif hastalık" olarak adlandırılıyor. Beklenti, hastanın tedavi sürecine ve hastalığın evresine göre değişiklik gösteriyor. Erken evre bir hasta, doğru tedavi ile yaşamı boyunca bir daha bu kanser ile karşılaşmama olasılığına sahip oluyor. Bununla birlikte bazı hastaların bu hastalık nedeni ile kaybedilebileceği belirtiliyor.
TEDAVİDE EN BÜYÜK ZORLUK
Prof. Dr. Özlem Er, "Cerrahi sonrası ilk yıllarda kanserin tekrarını daha sık görüyor olmanın, "Üçlü negatif meme kanseri" tedavisindeki en büyük zorluk olduğunu söylüyor ve "Bu kanser tipinde, diğer kanser tiplerinden farklı olarak kanser hücrelerinde, tedavilerimizde hedeflediğimiz belirteçlerin olmaması tedavi başarısını etkilemiştir. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde kullanmaya başladığımız yeni tedaviler hem kanser hücrelerinde yeni belirteçleri hedef haline getirmiş hem de vücudumuzun kendi savunma hücrelerini kullanmaya başlamıştır. Bu durum biz ve hastalarımız için ümit vericidir" diyor.
İYİ HABER
Vücudun kendi immun sistemini daha etkili kullanmasını sağlayan tedaviler, kanser oluşmasına neden olan genetik bozuklukları bir silah olarak kullanan moleküller ve bazı yenilikçi tedavilerin "Truva Atı" gibi davranarak, tedavilere dirençli tümörlere karşı etkili olabildiği belirtiliyor. Tüm bu yenilikler hastaların hayatlarının uzamasına katkı sağlıyor. Bu gelişmelerin hekimlerin uzunca süredir kullanmakta olduğu klasik kemoterapilere karşı güçlü alternatifler oluşturduğu belirtiliyor.
İLACA ERİŞİMDE SIKINTI OLABİLİYOR
"Türkiye'de meme kanseri tedavisinin uygulanmasına dair yaşadığınız en büyük zorluk hangisidir?" sorusunu yönelttiğimiz Prof. Dr. Özlem Er, "Kanser ilaçları hızla gelişmekte ve çeşitlenmekte. Bu nedenle ilaçların Türkiye'ye gelmesi zaman alıyor ve ilaca erişim konusunda zaman zaman sıkıntı yaşayabiliyoruz" diyerek devam ediyor:
KLİNİK ÇALIŞMALAR NİYE ÖNEMLİ?
"Yeni ve umut vadeden tedavilerin etki ve güvenliliği öngörülebilir noktaya geldiği zaman daha büyük hasta sayılarına ulaşıp kesin sonucu görmek ve tedavinin profilini tarif etmek isteriz. Gerekli onayları alınmış ve hastalar için fayda ve riskler değerlendirilerek planlanmış klinik çalışmalar, tedavi algoritmaları içinde de yer alarak kanser tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde pek çok onkoloji merkezi uygun hastalara bu klinik çalışmalarda yer alma olasılığı sunmaktadır. Bunun dışında yine ülkemizde yeni tedavilere ait klinik çalışmalar da yapılmaktadır. Özellikle iki veya daha fazla yüksek teknoloji ürünü ilacın birlikte kullanıldığı yeni ilaç kombinasyonları geleceğe dair umut vermektedir."
KANSERDEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN
*Sigara ve alkol kullanımının sağlıklı limitleri bulunmadığını unutmayın.
*Yaşa ve fiziksel duruma uygun egzersiz yapın. (Haftada en az 3 gün, 45 dakika tempolu yürüyüş)
*Sağlıklı ve dengeli beslenme ile kilo kontrolü sağlayın.
*Meme kanseri riskini azaltmak için gereksiz hormon kullanımından kaçının.
*Kadınsanız erken tanı için 40 yaştan itibaren mamografi yaptırın.