Bekir Bozdağ'dan Zeytin Dalı Harekâtı'nın süresi ile ilgili açıklama
Toplantının açılışında konuşan Bozdağ, Afrin'de devam eden 'Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün önemine dikkat çekmek amacıyla İstanbul'da düzenlenen 'Vahyin Kutsandığı Şehir Kudüs' konulu toplantıya katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Bozdağ, Afrin'de devam eden 'Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin açıklamalarda bulundu. Operasyonla ilgili yalan haberler yapıldığını belirten Bozdağ, "Bu harekatın hedefi Kürt kardeşlerimiz değildir. PKK terör örgütü ve Türkiye'nin aleyhine çalışan başkaca terör örgütleri ve uluslararası bazı karanlık çevreler, "Türkler, Kürtleri öldürüyor, sivilleri vuruyorlar" şeklinde haberler yapıyorlar. Bunların tamamı yalan haberlerdir. Türkiye, Kürt kardeşlerimizin de devletidir. Sivillere, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin zarar vermesi düşünülemez. Türkiye'nin başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı ne kadar sürecek? Herkes bunu tartışıyor. "Sınırlı olsun, süreli olsun" diyenlere net söylüyoruz. Terör örgütleri ve son terörist etkisiz hale getirilinceye, bölgede huzur, güven sağlanıncaya ve oradaki insanlar barışın ve hürriyetin tadını tadıncaya kadar bu devam edecektir" diye konuştu.
"BU TERÖRİSTLER NEREYE GİTTİ?"
Konuşmasında Zeytin Dalı Harekatı'na değinen Bozdağ, Amerika Birleşik Devletleri'nin terör örgütlerine tam 5 bin tır silah, 2 bin kargo uçağı dolusu silah verdiğini söyledi. Bekir Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu silahlar teknolojisi yüksek silahlar, öyle sıradan teröristler bunu kullanamaz, ciddi eğitime ihtiyacı var. Bu silahları kullanmak için de eğitim verdiler. Biz dedik, 'Yapmayın.' Bize dediler ki, 'Biz bunlarla mecburiyetten iş birliği yapıyoruz. Bizim için bir tercih değil, bir zorunluluktur, DEAŞ'ı yendikten sonra verdiğimiz silahları geri alacağız.' Ama ne oldu? Rakka ele geçirildi, Rakka'daki DEAŞ'lı teröristler PKK'lı, PYD'li, YPG'li teröristlerin oluşturduğu güvenli alanın içerisinden araçlarına silahlarını ve teröristlerini de yüklemek suretiyle yüzlerce araçlık konvoyla oradan çıktılar, gittiler. Peki ben soruyorum; bu koalisyonun hedefi DEAŞ'lı teröristleri imha etmek, etkisizleştirmek, teslim almak değil mi? Evet. Peki neden Rakka'da sıkıştırılan bu teröristler teslim alınmadı, neden etkisiz hale getirilmedi, neden silahlarına, araçlarına el konulmadı, neden bunlar yapılmadı da bunlara güvenli bir koridordan geçiş ve yaşam hakkı verildi. Bunu birisinin bize izah etmesi lazım. Bu teröristler nereye gitti? Bu teröristler yeni hedefler için kullanılmak üzere başka yerlere gitti, hepimiz biliyoruz."
DEAŞ terör örgütünün, İslam'ı ve Müslümanları istismar eden, en büyük İslam ve Müslüman düşmanı terör örgütü olduğunu anlatan Bozdağ, "Hizmet ettiği amacın İslam ile Müslümanlıkla hiçbir alakası yoktur. Şimdi başka yerlerde yapılıyor. Bize liste verdiler, silahları toplamadılar, 'Toplayacağız.' dediler, toplamadılar. Listenin dışında da silahlar verdiler. Şimdi gelinen noktada, bölgeyi Arap kardeşlerimizden, Türkmen kardeşlerimizden, Asurilerden, Yezidilerden, Süryanilerden arındırıp oraya terör örgütü unsurlarını yerleştirdikten sonra Akdeniz'e kadar uzanan bir terör koridoru kurmak istiyorlar." diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN İZİN VERMESİNİ BEKLEMEK AKIL KÂRI DEĞİL"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bu 910 kilometrelik sınır boyunca 40 yıldır Türkiye'yi bölmek için mücadele eden terör örgütünün devletleşmesinin adımı atılıyor. En son açıkladılar, 'Biz burada 30 bin kişilik bir sınır güvenlik gücü kuracağız.' Hangi sınırı koruyacak, bu sınırı kime karşı koruyacak bu güvenlik gücü? Orası Suriye toprağı ve Suriye'nin egemenlik alanı. Sınırın bu tarafında Türkiye var, Türkiye zaten kendi sınırını koruyor, güvenliğini alıyor. Neyi oluşturuyorsunuz, işte bu terör örgütlerinin başka etnik unsurlardan arındırdığı ve kendi teröristlerini yerleştirdiği alanda devlet yapılanmasını başarıya götürmek için onlara terörist ordusu kurmak için bu adımı atıyorlar.
Şimdi bir ordu olacak, işte alan olacak ve onlara güvenli hal alacak ve Akdeniz'e buradan açılacak. Bu, Türkiye'ye karşı çok açık bir düşmanlıktır, Suriye'ye karşı da açık bir düşmanlıktır. Çünkü bizim bölgemizde, yanı başımızda, 910 kilometrelik bir alanda bir terör koridoru oluşturulması ve bunun terör devletine dönüştürülmesi, İsrail'e yeni bir yardımcının orada ihya edilmesi, Suriye'nin ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılması için gelecekte daha güçlü organizasyonla mücadele edilmesi anlamına gelir. Türkiye'nin sınırında ve yanı başında bir terör devletinin kurulmasına göz yummasını beklemek, izin vermesini beklemek akıl karı değildir. Hiç kimse Türkiye'den kendi ülkesinin sınır güvenliğini, toprak bütünlüğünü, vatandaşlarının can ve mal emniyetini, komşu ülkemiz Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve Suriye vatandaşı ama bölgede yaşayan komşularımız, kardeşlerimizin can ve mal emniyetini tehdit eden böylesi bir oluşuma rıza göstermesini bekleyemez, beklememelidir de."
"AFRİN'DE DE YAPARIZ, BAŞKA YERDE DE YAPARIZ"
Defalarca ABD'ye de başkalarına da "Bunları yapmayın, yaparsanız biz kendi göbeğimizi kendimiz keser ve bu işe müdahale ederiz." dediklerini anlatan Bozdağ, bunun üzerine Fırat Kalkanı Harekatı'nı yaptıklarını söyledi.
"Ama durmadılar, devam ettiler. 'Afrin'de de yaparız, başka yerde de yaparız.' dedik. Bunlar bizi kale almadılar. Eğer alsalardı dediklerimizin gereğini yaparlardı." diyen Bozdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 Ocak'ta Afrin'e Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattıklarını hatırlattı. Harekatın hedefinin Afrin'deki PKK, KCK, PYD, YPG ve DEAŞ terör örgütlerini ve teröristlerini temizlemek olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Burayı güvenli bir bölge haline getirmektir, terörden arındırmaktır. Bunun başka bir hedefi yoktur. Orada yaşayan Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimizin yeniden güvene, huzura, barışa kavuşması ve kardeşçe bir ve birlikte yaşamasını temin etmektir. Terör koridorunun oluşmasını, oluşturulmasını engellemektir. Türkiye'nin ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve siyasi egemenliğinin tehdit edilmesine son vermektir. Yanı başımızda terör yuvalarının güçlenmesini engellemektir. Sadece Suriye ve Türkiye değil, Irak'ın, İran'ın bölgede yaşayan tüm İslam ülkelerindeki huzur ve barışı tehdit eden ve edecek olan bir oluşumun önüne geçmektir.
Şimdi oluşumun hukukiliği konusunda kimsenin itirazı yok. Amerika, Rusya, Almanya, Fransa ve başkaca bir ülke kendi sınırının boyunda hem de 910 kilometrelik sınırda kendi ülkesini bölmek için 40 yıldır mücadele veren bir terör örgütünün devletleşmesine ve ülkesini tehdit etmesine rıza gösterir mi? Dünyanın hangi ülkesi böylesi bir oluşuma rıza gösterebilir?" (AA)