Koku beynin gizemli dünyasını nasıl etkiliyor?
Neden farklı parfümlerden hoşlanırız? Kadınlarda koku duyusu erkeklere oranla neden daha güçlü? Peki, aldığımız bir koku bizi nasıl olurda yıllar öncesine götürür? İşte detaylar...
Demet DEMİRKIR / HABERTURK.COM
demetdemirkir@haberturk.com
Koku sadece bir his değil... İnsanların neden farklı parfümlerden hoşlandığını hiç düşündünüz mü? Ya da kadınlarda koku duyusunun erkeklere oranla neden daha güçlü olduğunu? Bazen sokakta yürürken aldığınız bir koku sizi yıllar öncesine götürür... Bilim adamları anne karnındayken bile koku ve duygu arasında bir bağ kurduğumuzu dile getiriyor. Ancak bu büyünün bozulmasına neden olan 'koku körlüğü' koku alamamamıza neden oluyor.
Kokuyla ilgili pek çok ilginç konuyu “Kokuyla Keşfet" kitabında kaleme alan Biyolog ve Sağlık Editörü Esra Öz, 52 bilim insanı ve uzmanın görüşünü alarak koku almanın bilimsel yönlerini, kokunun cinselliğe ve insan ilişkilerine etkilerini, hastalıklarla bağlantısını, parfümün gizemli yönlerini anlattı. İşte kokunun gizemli dünyasına kapı aralayacak o gerçeklerden bazıları...
Koku alma duyusunun en önemli duyularımızdan biri olduğunu söyleyen Prof.Dr. İlkay Erdoğan Orhan, “Beynimizin duygu, hafıza ve yaratıcılığı etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. İnsanda koku duyusu, günlük duyguların yüzde 75’ini etkiler ve hafızada önemli bir rol oynar. Tüm kokuların algılanması nesneldir ve insanın kültürel yapısına veya duygusal durumuna bağlıdır” diyor.
“Koku insanın parmak izi gibidir” diyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal, şu bilgileri veriyor: “Her insanın kendine özgü kokusu vardır. Bu fenotipik özellik insanlar arası ilişkilerde çok önemli belirleyicidir. Kokuların iyi veya kötü olması bir tarafa, kokusuz olmak trajik bir özür olarak kabul edilebilir. Bu konuyu ele alan Patrick Süskind’in çok önemli eseri “Das Parfum-Koku” sinemaya uyarlandı ve “Koku: Bir Katilin Hikayesi” adıyla gösterildi. 18. yüzyılda Fransa'da geçen hikayenin kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, Paris'te pis bir ortamda doğar ve oradaki kokuyla bir yetenek kazanır, bunun onun için verilmiş bir yetenek olduğunu anlar. Herkesin, her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Jean-Baptiste Grenouille, kendi kokusu olmayan ve bu uğurda da insan öldürmekten çekinmeyen kahramanıdır.
İsviçreli bir bilim adamı, kadınların erkek kokularına yönelik ilgi ve hassasiyetleriyle ilgili ilginç bir test uyguladı. Araştırma için gen yapıları birbirinden farklı, gönüllü 49 kadın ve 44 erkek seçildi. Erkeklere iki gece giymeleri için temiz tişörtler verildi. Bu tişörtler iki gece boyunca hiç çıkarılmadı, yıkanmadı, herhangi bir parfümün veya kokulu sabunun kullanılmasına izin verilmedi. İki gün sonra tişörtler ayrı ayrı sepetlere konarak kadınların bunları koklaması, koku aracılığıyla hangisinin kendilerine güzel ve seksi geldiğini belirtmeleri istendi. Daha sonra söz konusu erkek ve kadınlar bir araya getirilerek yine kadınlardan kendilerine en iyi partner olabilecek kişileri göstermeleri istendi. Kadınlar kokusunu en çok beğendiği tişörtlerin sahiplerini seçtiler. Seçtikleri bu kişiler gen yapıları kendilerinkinden en farklı olan kişilerdi” bilgisini veriyor.
Feromonlar kadın erkek ilişkisinden başka neleri değiştirdiği ile ilgili Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi KBB Klinik Şefi Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, ilginç bilgiler veriyor: “Koku, yağda çözünebilen ve havada yayılan küçük moleküllerin burundaki koku epitelinde çözünüp koku sinirlerini uyararak oluşturduğu histir. Kokunun beyinde yorumlanması henüz tam anlaşılamamış, birçok sistemin entegre olması ile gerçekleşen bir işlevdir. Hayvanlarda daha hassastır. Beyinde kokunun algılanması ve yorumlanması kadın ve erkekte farklıdır. Limbik sistemde bu işlev yapıldığı için bu sistemde farklı cinsiyette farklılıklar gösterir.
Neden bazı parfüm kokuları hoşumuza gitmiyor? Bu sorunun cevabı şimdiye kadar bilinmiyordu diyen Cologne Üniversitesi Genetik Enstitüsü’nden Biyolog Mehmet Saltuerk, şunları ekliyor: “Max-Planck Enstitüsü’nün yapmış olduğu araştırma ile bu sorunun cevabının genetik kodlarımızda saklı olduğu bulundu. Buna göre parfüm seçiminde immuno-genler tarafından yönlendirilen ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye yönelik tercihler rol oynamaktadır. İnsanda, bağışıklık sisteminde rol oynayan yaklaşık 400 civarında gen bulunmaktadır ve bu genlere “immunogenler” denmektedir. Her insanda bu genlerin birkaç değişik varyasyonu bulunmakta (Immuno-gen-Varianten) ve bu varyasyonlar kişiye özel vücut kokusunu belirlemede de önemli rol oynamaktadır. Kişiye özel vücut kokusu, o kişinin immuno-genleri ve buna bağlı bağışıklık sistemi hakkında genetik bilgiyi de içermektedir.
Bir gün yolda giderken birden bir koku duyarsınız ve sizi hiç aklınıza gelmeyen bir anıya doğru yolculuğa çıkartır. Bu durum kokunun uzun dönem hafızaya kaydetme özelliğinden kaynaklanır. Hatıralarınızı yeniden yaşarsınız hem de birden bire hiç beklemediğiniz anda, o anki ruh halinizle canlanıverir gözünüzün önünde… Eğer iyi bir anı ise yüzünüzde tebessüm, kötü ise içinizde bir burukluk olur.
Kadın ve erkekler arasındaki birçok alanda fark varken, kokuda da olduğunu söyleyen Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan, ise şu tespitlerde bulunuyor: “Beyindeki koku merkezi, beyindeki hafıza merkezinin yakınındadır ve dolayısıyla, koku algısı hafıza üzerinde önemlidir. Araştırmalara göre; koku duyusunu etkileyen ana faktörler olarak yaş ve cinsiyet ön plana çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda; 60 yaş üzerinde koku duyusunun azalmaya başladığı ve kadınlarda koku duyusunun, erkeklere göre daha kuvvetli olduğu bildirilmiştir.
Birçok kokuyu ancak gençliğimizde tanımlayabildiğimiz için kokular genellikle çocukluk anılarını çağrıştırır. Ne var ki, daha doğmadan koku ve duygu arasında bir bağ kuruyoruz. Araştırmalar rahim içinde alkol, sigara dumanı veya sarımsak kokularına maruz kalan bir bebeğin bu kokulara karşı bir tercih gösterebileceğini göstermiştir. Normal şartlar altında bebekler için rahatsız edici olan bu tür kokular, ana rahminde bu kokulara maruz kalmış olan bebekler için, rahatlatıcı olabilir” diyor.
Koku alamayanlardan kısaca söz etmiştik şimdi biraz daha detaylandırma zamanı koku körlüğünden başlayarak birçok farklı durumu Prof. Dr. Metin Önerci, anlatıyor: Anozmi, hiç koku alamama demektir. Halk arasında “koku körlüğü” olarak da adlandırılır, geçici veya kalıcı olabilir. Geçici koku kayıpları sıklıkla nezle, grip, sinüzit ve alerji gibi nedenlere bağlıdır. Diğer olası koku kaybı nedenleri arasında burun-sinüs problemlerine de neden olabilen; büyümüş geniz etleri, burun etleri (nazal polipler), burun eğrilikleri, konka şişmeleri ve sigara kullanımı bulunur. Burun içerisindeki ufak anatomik bozukluklar, bulundukları yere göre önemli ölçüde hava akımını etkileyebilirler ve alınan havanın koku bölgesine ulaşmasını engelleyebilirler.
Koku alamamak, aslında birçok şeyden de zevk alınamayacağı anlamına gelebilir. Yediğiniz şeyden tat alamamak, hoşlandığınız bir şeyin kokusunu duyamamak gibi... Beyaz perdeye de aktarılan ve koku olmazsa neler olabileceğine kısaca değinen "Perfect Sense" bu konuya iyi bir örnek olabilir. Bir başka sinema örneği ise "Perfume: The Story of a Murderer"